SON DAKİKA
Hava Durumu

#israil

A Gazete - israil haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, israil haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Zulme karşı ortak bildiri Haber

Zulme karşı ortak bildiri

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen 8'inci Olağanüstü İslam Zirvesi'nin ardından ortak bildirge yayımlandı. Bildirgede, "İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve Kudüs-ü Şerif dahil olmak üzere Filistin topraklarının tamamında Filistin halkına yönelik saldırılarını görüşmek ve bahsekonu saldırganlığa ve saldırganlığın yol açtığı insani faciaya karşı durduğumuzu, buna ve İsrail’in işgali süreklileştirmek ve Filistin halkını başta özgürlük ve kendi ulusal topraklarının tamamı üzerinde bağımsız ve egemen bir devlet kurma hakkı olmak üzere tüm haklarından mahrum bırakmaya yönelik tüm diğer yasadışı faaliyetlerini durdurmak için çalıştığımızı teyit ederiz” ifadeleri kullanıldı. Bildirgede, “Filistin davasının merkeziliğini teyit ederek, tüm enerjimiz ve kapasitemizle, işgal altındaki tüm toprakları kurtarmak ve başta kendi kaderini tayin etme ve 4 Haziran 1967 sınırlarında kurulmuş bağımsız, egemen ve başkenti Kudüs-ü Şerif olan devletlerinde yaşama hakkı olmak üzere, tüm devredilemez haklarını yerine getirmek için verdikleri meşru mücadelede kardeş Filistin halkının yanında yer aldığımızı teyit ederiz” denildi. Bildirgede, “Stratejik bir seçeneği içeren, adil, kalıcı ve kapsamlı bir barışın tesis edilmesinin, bölge halklarının güvenliğini ve istikrarını garanti altına alan ve halkları şiddet ve savaş döngüsünden koruyan tek yöntem olduğunu ve bunun İsrail işgalini sona erdirmeden ve Filistin davasını iki devletli çözüm temelinde çözmeden gerçekleştirmenin imkansız olduğu” vurgulandı. "Filistin davası es geçilerek bölgesel barışa ulaşmak imkansız" “Filistin davasını es geçerek veya Filistin halkının haklarını görmezden gelerek, İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından desteklenen Arap Barış Girişimi’ni ana kaynak olarak almadan bölgesel barışa ulaşmanın imkansızlığının” aktarıldığı bildirgede, “İsrail’in, çatışmanın devamı ve şiddetlenmesinden ve şiddetin Filistin halkının haklarına ve İslam ile Hristiyan kutsallarına yönelmesinden, sistemli politika ve faaliyetlerinden ve işgale sebebiyet veren tek taraflı, hukuk dışı adımlardan, adil ve kapsamlı bir barışın sağlanabilmesini engellemekten sorumlu tutulduğu” ifade edildi. Bildirgede, “Filistin halkı güvenlik ve barışa kavuşmadan ve gasp edilen tüm haklarını geri almadan, İsrail’in ve diğer hiçbir bölge ülkesinin güvenlik ve barışa kavuşamayacağını ve İsrail işgalinin devam etmesinin bölgesel güvenlik ve istikrara ve küresel güvenlik ve barışa tehdit oluşturduğu” belirtildi. Nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandı “Nefret ve ayrımcılığın her türlüsü ile nefret ve aşırıcılık kültürünü sürdüren tüm tekliflerin kınandığı” belirtilen bildirgede, “İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik olarak başlattığı kitlesel savaş suçu anlamına gelen misilleme saldırısının ve Batı Şeria ile Kudüs-ü Şerif’te işlediği barbarca suçların feci yansımalarına ve İsrail’in saldırganlığını durdurmayı reddetmesinden dolayı savaşın genişlemesine yönelik olarak ortaya çıkan gerçek tehlikeye ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) uluslararası hukuku devreye sokarak İsrail’in saldırganlığına son verememesi acziyetine karşı uyarıyoruz” denildi. Bildirgede, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılara ilişkin yer alan 31 madde şöyle: "1. İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırganlığını ve bu saldırı sırasında sömürgeci işgal hükümetinin ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistin halkına karşı işlediği savaş suçlarını ve barbar, vahşi ve insanlık dışı katliamları kınar 2. Bahse konu misilleme saldırının meşru müdafaa veya herhangi başka bir bahaneye sığınılarak tanımlanmasını reddeder ve derhal durdurulmasını talep eder 3. BMGK’yı derhal kesin ve bağlayıcı bir karar alarak, saldırganlığın sona erdirilmesini ve müstemlekeci işgal yetkililerinin uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve sonuncusu BM Genel Kurulu’nda 26 Ekim 2023 tarihinde düzenlenen 10. Acil Durum Özel Oturumu’nda kabul edilen A/Es-10/L.25 sayılı kararı olmak üzere tüm uluslararası meşruiyet kararlarını ihlal eden faaliyetlerini sona erdirmesini talep eder; bunu yapmakta başarısızlığa uğramanın İsrail’in masum sivilleri, çocukları, yaşlıları ve kadınları öldüren ve Gazze’yi yıkıma uğratan vahşi saldırganlığına devam etmesi manasına gelecektir 4. Tüm devletleri, işgal yetkililerine, ordusu ve terörist yerleşimcilerin Filistin halkını öldürmek, evlerini, hastanelerini, okullarını, camilerini, kiliseleri ve tüm mallarını yok etmek için kullandığı silah ve mühimmat ihracatını derhal durdurmaya çağırır 5. BMGK’yı, derhal bir karar alarak, İsrail’in Gazze Şeridindeki hastaneleri barbarca yok etmesini, bölgeye ilaç, gıda ve yakıt girişini engellemesini, elektriği, su arzını ve iletişim ile internet dahil olmak üzere tüm temel hizmetleri kesmesini kınayarak, bunları uluslararası hukukça tanımlanmış savaş suçu olarak betimlemesini talep eder ve bahse konu kararın işgalci güç İsrail’i, uluslararası hukuka riayet etmeye ve derhal bahse konu barbarca ve insanlığa sığmayan tedbirleri sona erdirmesini ve İsrail’in Gazze Şeridine yıllardır uygulamakta olduğu ablukayı kaldırması gerekliliğini de içermesi gerektiğini ifade eder 6. Gazze’ye yönelik ablukanın kırılarak, Arap, Müslüman ve uluslararası insani yardım konvoylarının (gıda, ilaç ve yakıt dahil) Gazze Şeridi’ne derhal girmesinin mecbur kılınmasını talep eder; Uluslararası teşkilatlara bu sürece katılmaları çağrısı yapar; bahsekonu teşkilatların Gazze Şeridi’ne girmesi zorunluluğuna vurgu yapar; üyelerinin korunması ve görevlerini tam olarak yerine getirmelerinin sağlanması ve BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) desteklenmesi gerektiğini vurgular 7. İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırısının sonuçlarıyla yüzleşmek için Mısır Arap Cumhuriyeti'nin attığı tüm adımları destekleyin ve Gazze Şeridi'ne acil, sürdürülebilir ve yeterli bir şekilde yardım ulaştırma çabalarını destekler 8. Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısından, İsrail'in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Filistin topraklarında Filistin halkına karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin soruşturmayı tamamlamasını talep eder ve İİT ile Arap Ligi genel sekreterliklerine bu konunun takibi ve İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde işlediği suçları belgelemek için iki ortak uzmanlaşmış yasal izleme birimi kurması ve İsrail tarafından işlenen tüm uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk ihlallerine ilişkin hukuki argümanlar hazırlaması ile İsrail’in Gazze Şeridi'ndeki ve Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanındaki Filistin halkına karşı uyguladığı ihlalleri izleyecek bir birim kurması için yetkilendirir. Bahse konu birim, kuruluşundan 15 gün sonra raporunu, Dışişleri Bakanları seviyesinde toplanacak Arap Ligi Konseyine ve İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi'ne sunacaktır, bahse konu rapor devamında aylık olarak sunulmaya devam edilecektir 9. Filistin Devleti'nin, Uluslararası Adalet Divanı'nın tavsiye niteliğindeki görüş süreci de dahil olmak üzere İsrail işgal yetkililerinin Filistin halkına karşı işledikleri suçlardan sorumlu tutulmasına yönelik hukuki ve siyasi girişimlerini ve BM İnsan Hakları Konseyi kararıyla kurulan İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Araştırma Örgütü'nün bu suçları soruşturmasına ve misyonunu engellememesine izin verilmesini destekler 10. Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreterliklerine, işgal makamlarının Filistin halkına karşı işlediği tüm suçları belgeleyen ve İsrail'in yasa dışı eylemlerini ve insanlık dışı uygulamalarını açığa çıkaracak dijital medya platformları kurması için yetkilendirir 11. (32.) Arap Zirvesi ile 14. İslam Zirvesi Başkanı konumundaki Suudi Arabistan’ın yanı sıra, Ürdün, Mısır, Katar, Türkiye, Endonezya ve Nijerya Dışişleri Bakanlarını, İİT ve AL’nin tüm üye devletleri adına, Gazze’ye yönelik savaşın sona erdirilmesi ve kalıcı ve kapsamlı bir barışın sağlanması adına kabul edilen uluslararası şartnameler çerçevesinde ciddi ve gerçek bir siyasi sürecin başlatılması için uluslararası eylemde bulunmak için yetkilendirir 12. Tüm İİT ve Arap Ligi Üye Ülkelerine, kolonici işgal yetkililerinin insanlığa karşı işledikleri suçları durdurmaları yönünde atılabilecek tüm diplomatik, siyasi ve hukuki önlemleri uygulama çağrısı yapar” 13. Uluslararası hukukun uygulanmasında çifte standardı reddederek, çifte standart uygulamasının İsrail’i uluslararası hukuktan koruyan ve İsrail’i uluslararası hukukun üstüne yükselten ülkelerin güvenilirliğini ciddi anlamda zedelediği ve insani değerler sisteminin seçerek uygulanmasının tehlikeli olduğu yönünde uyarı yapar, Arap ve İslam ülkelerinin pozisyonlarının bahse konu çifte standartlardan etkileneceğini ve bunun da kültürler ve medeniyetler arası uçurumu daha da açacağını teyit eder 14. 1949 Dördüncü Cenevre Sözleşmesi ve 1977 Protokolü’ne göre bir savaş suçu olan, yaklaşık 1,5 milyon Filistinli’nin Gazze'nin kuzeyinden güneyine doğru yerinden edilmesini kınar ve tüm Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşlarına, sömürge işgal yetkililerinin bu sefil insanlık dışı durumu sürdürme girişimlerine karşı durmaya çağrıda bulunur ve yerinden edilmiş bu insanların evlerine ve bölgelerine derhal geri dönmeleri gerektiğini vurgular 15. Gazze Şeridi veya Kudüs dâhil Batı Şeria içinde, ister topraklarının dışında olsun, bireysel veya toplu olarak zorla yer değiştirilmesi, zorla yerinden edilmesi, sürgün edilmesi veya başka bir yere sürülmesi yoluyla, Filistin halkının veya bölge ülkelerinin hilafına Filistin Davası’nın bertaraf edilmesine yönelik her türlü girişimi tamamen reddeder ve bunu bir kırmızı çizgi ve bir savaş suçu sayar 16. Filistinli sivillerin öldürülmesini ve hedef alınmasını, insani değerlerimiz temelinde ve uluslararası hukuka ve uluslararası insancıl hukuka uygun biçimde kınar; Uluslararası toplumun Filistinli sivillerin öldürülmesine ve hedef alınmasına karşı, tüm insanların eşit yaşama hakkı olduğunu ve bu hususta milliyet, ırk veya din temelinde ayrımcılık yapılamayacağını teyit edecek biçimde, acil ve hızlı adımlar atması gerektiğini vurgular 17. Tüm tutukluların, gözaltında tutulanların ve sivillerin derhal bırakılması gerekliliğine vurgu yapar, sömürgeci işgal yetkililerinin binlerce Filistinli tutukluya karşı işledikleri menfur suçları kınar ve uluslararası teşkilatlara bahse konu suçların derhal durdurulması ve faillerinin kovuşturulması için baskı yapması çağrısında bulunur 18. İşgal güçleri tarafından gerçekleştirilen cinayet suçlarına, yerleşimcilerce gerçekleştirilen terör eylemlerine ve bu kişilerin işgal altındaki Batı Şeria’daki Filistin köylerinde, şehirlerinde ve kamplarında işledikleri suçlara ve El Aksa Camii ile tüm İslam ve Hristiyan kutsal yerlerine yönelik saldırılarına bir son verilmesi gerekliliğini vurgular 19. İşgalci güç İsrail’in sorumluluğunu yerine getirerek, yerleşimlerin inşası ve genişletilmesi, topraklara el koyulması ve Filistinliler’in yerinden edilmesi başta olmak üzere, işgale sebebiyet veren tüm yasadışı eylemlerini sona erdirmesi gerekliliğine vurgu yapar 20. İşgal güçlerinin Filistin şehirleri ve kamplarına yönelik askeri operasyonlarını kınar, yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen terörizmi kınar ve uluslararası topluma, yerleşimci derneklerini ve örgütlerini, uluslararası terörizm listelerine dahil edilmesi çağrısı yapar ve Filistin halkının, başta insan hakları olmak üzere, korunma, kalkınma, güvenlik, kendi kaderini tayin hakkı ve kendi topraklarında kendi bağımsız devletlerini kurma hakkı olmak üzere tüm diğer dünya halklarının yararlandığı haklardan yararlanması gerekliliğini teyit eder 21. İsrail'in Kudüs'teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarına yönelik saldırılarını ve İsrail'in ibadet özgürlüğünü ihlal eden yasa dışı uygulamalarını kınar ve kutsal mekanların mevcut hukuki ve tarihi statüsüne saygı gösterilmesinin gerekliliğini ve mübarek Mescid-i Aksa/Mescid-i Haram-ı Şerif, 144 bin metrekarelik toplam alanıyla Müslümanlara özel bir ibadethane olduğunu, Kudüs Vakıflar ve Mescid-i Aksa İşleri Dairesi Başkanlığının, Mescid-i Aksa’yla ilgili tüm işleri yönetmek ve Mescid-i Aksay’a girişi düzenleme görevi olduğunu, bunun Kudüs’teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanları üzerindeki tarihi Haşimi muhafazası görevi çerçevesinde ifa edildiğini teyit eder ve Kudüs Komitesi'nin işgal yetkililerinin kutsal şehre yönelik uygulamalarının önünde duran rolünü ve tüm çabalarını destekler 22. Başta bir bakanın Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkı üzerinde nükleer silahların kullanılmasına yönelik tehdidi olmak üzere İsrail işgal hükümeti bakanlarınca yapılan nefret dolu, aşırıcı ve ırkçı eylem ve söylemleri kınar, bu eylem ve söylemlerin küresel barış ve güvenliğe ciddi bir tehdit ihtiva ettiğini ifadeyle, Ortadoğu’nun nükleer silahlardan ve tüm diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölgeye dönüşmesi için, BM çerçevesinde bir konferansın toplanmasını ve bahse konu tehditle mücadeleyi gündeme almasını önerir 23. Gazetecilerin, çocukların ve kadınların öldürülmesini, sağlık görevlilerinin hedef alınmasını ve İsrail’in Gazze Şeridi ve Lübnan’a yönelik saldırılarında tüm dünyada yasaklanmış beyaz fosforun kullanımını kınar, İsrail’in Lübnan’ı “taş devrine” döndürme yönündeki söylemlerini ve tehditlerini kınar ve çatışmanın büyümesinin önlenmesi adına, Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatına İsrail’in kimyasal silah kullanımını araştırması yönünde çağrı yapar 24. Barışa bağlılığın, İsrail işgalini sona erdirmek, Arap-İsrail çatışmasını uluslararası hukuka uygun biçimde ve 242 (1967), 338 (1973), 497 (1981), 1515 (2003) ve 2334 (2016) sayılı Güvenlik Konseyi kararları dahil olmak üzere ilgili uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak çözmek için stratejik bir çözüm olduğunu yeniden teyit eder ve ortak, uzlaşılmış Arap pozisyonu mahiyetindeki ve Ortadoğu’da barışı yeniden yeşertmek için girişilen tüm çabaların temeli olan, İsrail’le barışmanın ve İsrail’le normal ilişkiler kurmanın ön koşulunun, İsrail’in tüm Filistin ve Arap toprakları üzerindeki işgalini sona erdirmesi, bağımsız ve egemen Filistin Devletinin 4 Haziran 1967 sınırlarına riayet ederek, Doğu Kudüs başkentli olarak kurulması, Filistin halkının, başta kendi kaderini tayin, Filistinli mültecilerin yurda geri dönüşü ve tazminat hakları olmak üzere devredilemez tüm haklarının tanınmasını esas alan 2002 Arap Barış Girişiminin tüm hükümlerine ve önceliklerine bağlılığını vurgular, bu çerçevede, Filistinli mülteciler için BM Genel Kurulunun 1948 yılında aldığı 194 sayılı kararın çerçevesinde adil bir çözüme kavuşmasını destekler 25. Uluslararası toplumun derhal, iki devletli çözüm temelli, Filistin halkının tüm meşru haklarını, başta bağımsız, egemen devletlerini 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde, Doğu Kudüs başkentli olarak kurma hakları olmak üzere tüm haklarını karşılayan ve İsrail’le güvenlik ve barış içinde yan yana yaşamasını, tüm uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi’nin tüm unsurları çerçevesinde ciddi ve hakiki bir barış süreci başlatması ihtiyacını vurgular 26. Filistin Davasına 75 yılı aşkın süredir bir çözüm bulunamamasının ve İsrail’in sömürgeci işgalini ve iki devletli çözümün altını oymak üzere koloni yerleşimler inşa etmek ve bunları genişletmek suretiyle sistemli politikalarına karşı duramamasının ardında; ayrıca, İsrail işgaline bazı taraflarca gösterilen karşılıksız destek ve (İsrail’in) sorumlu tutulmaktan korunması, bahse konu tarafların, İsrail tarafından işlenen ve küresel barış ve güvenliğin geleceği üzerinde ciddi sonuçları olabilecek suçları görmezden gelmenin tehlikelerine ilişkin yapılan uyarıların dikkate alınmaması yatmakta ve mevcut durumun ciddi biçimde kötüleşmesine neden olduğunu vurgular 27. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna vurgu yaparak, tüm Filistinli grup ve güçlere FKÖ çatısı altında toplanma ve FKÖ’nün liderliğindeki ulusal ortaklık çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapar 28. Gazze’nin Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria’dan ayrılmasını içeren tüm önerileri reddeder ve Gazze’nin geleceğine yönelik tüm yaklaşımların, Gazze ve Batı Şeria’nın özgür, bağımsız, egemen, Doğu Kudüs başkentli ve 4 Haziran 1967 sınırları çerçevesinde kurulmuş Filistin Devleti içindeki birliğini garanti altına alacak kapsayıcı bir çözüm içinde yer alması konusunda ısrarını belirtir 29. Uluslararası hukuk, uluslararası meşruiyet kararları ve “barış ülkesi” prensibi çerçevesinde, belirli bir zaman aralığında ve uluslararası garantilerle birlikte, İsrail’in 1967’de işgal ettiği Doğu Kudüs dahil olmak üzere Filistin topraklarının, ayrıca, işgal altındaki Golan Tepeleri, Lübnan’a ait Şiba Çiftlikleri ve Kafr Shuba tepeleri ile al-Mari kentinin dış bölgelerindeki işgalin sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün uygulanabilmesi amacıyla, uluslararası bir barış konferansının en kısa zamanda toplanması çağrısı yapar 30. Kurulmasına 14. İslam Zirvesi’nde tarafından karar verilen İslami Mali Güvenlik Ağı’nın, Filistin Devleti Hükümeti ve UNRWA'ya, maddi katkı ile mali, ekonomik ve insani destek sağlanması adına etkinleştirilmesi çağrısı yaparak; böylece İsrail saldırganlığının yol açtığı büyük yıkımın hafifletilmesine yardımcı olmak üzere, ateşkes sağlandıktan sonra Gazze'nin yeniden inşası için uluslararası ortakların harekete geçirilmesinin gerekliliğini teyit eder 31. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterini ve Arap Ligi Genel Sekreterini, işbu bildirgenin uygulanmasını takip etme ve müteakip İİT ve Arap Ligi oturumlarında teşkilatlarına rapor sunma konusunda yetkilendirir.” Kaynak: İHA

Filistin için dua gecesi Haber

Filistin için dua gecesi

İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları 33 gündür aralıksız şekilde sürüyor. Her gün yüzlerce masumun yaşamını yitirdiği, yüzlercesinin de yaralandığı saldırılara dünya sessiz kalırken, İnegöl Belediyesi Filistin’e Dua Gecesi düzenleneceğini duyurdu. BAŞKAN TABAN’DAN DAVET Konuya ilişkin açıklama yapan Belediye Başkanı Alper Taban, “Adeta soykırımın yapıldığı, insanlığın ölümünü izlediğimiz Filistin için dünya sessizliğini koruyor. Cumhurbaşkanımız ve devlet büyüklerimiz diplomatik tüm adımları atma noktasında çaba sarf ederken, bizler de masum insanların akan kan ve gözyaşına sessiz kalmamak adına Filistin’e Dua Gecesi tertip etme kararı aldık. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sav) hadisi şerifinde buyurduğu üzere; ‘Bir yanlış görürsen elinle düzeltmeye çalış, buna gücün yetmezse, dilinle düzelt, ona da gücün yetmezse kalbinle buğuz et.’ Hadis-i Şerif’inden yola çıkarak; 11 Kasım Cumartesi akşamı yatsı namazına müteakiben OSB Camimizde dilimizle ve kalbimizle buğuz etmek için, katil İsrail’i dualarımızla şikayet etmek için bir araya geleceğiz. Filistin’e Dua Gecesi adıyla düzenleyeceğimiz dua gecesine tüm ilçe halkımızı bekliyoruz” dedi. PROGRAMIN İÇERİĞİ Programın içeriği hakkında da bilgi veren Başkan Taban, “11 Kasım Cumartesi akşamı yatsı namazına müteakiben OSB camisinde yapılacak Filistin’e Dua Gecesinde Prof. Dr. Mehmet Emin Ay hocamız “Kudüs’ün İslam Dünyası İçin Önemi” konulu anlatımlarda bulunacak. Ayasofya Camisi İmam Hatibi Kurra Hafız Ferruh Muştuer hocamız Kuran-ı Kerim tilavetleri ve duaları, Mevlidhan ve Kasidehan Mustafa Kaya da kasideleri ve mevlidi şerifi ile Filistin’e Dua Gecemizde sesimiz olacak” diye konuştu. kaynak:BÜLTEN

Cumhurbaşkanı'ndan 'Gazze' açıklaması Haber

Cumhurbaşkanı'ndan 'Gazze' açıklaması

Rize Merkez Kentsel Dönüşümü, Isırlık Tabiat Parkı, Müyesser Kart Huzurevi ve yapımı tamamlanan diğer projelerin toplu açılış törenine katılmak üzere dün akşam saatlerinde Rize’ye gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Rize Belediyesi ve Rize Valiliği’ni ziyareti sonrasında kent merkezinde düzenlenen toplu açılış törenine katıldı. Törende 40 bin kişiye seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 6 aylık bir aranın ardından bir kez daha Rize’de olmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. “Rize’nin baharı ayrı bir güzel sonbaharı ayrı bir güzel” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En güzeli de Rizeli uşakların her yerde hissettiğimiz vefası kadirşinaslığı, aşkı, sevdasıdır. Ömrünü davasına, ülkesine, milletine ve elbette hemşehrilerine hizmet yolunu adamış bir kardeşinizim. 20’li yaşlarda milletine siyaset yoluyla hizmet etmek için gençlik kollarında görev üstlendim. 30 yaşında Beyoğlu ilçe başkanı ve belediye başkanı olarak İstanbul’un doğup büyüdüğüm yerinde hizmete talip oldum. 40 yaşında büyükşehir belediye başkanı seçilerek çöp, çukur, çamur içerisindeki İstanbulumuzu çöpten, çukurdan, çamurdan kurtararak hamdolsun bugünkü İstanbul’un temellerini attık. 50 yaşında başbakan olarak ülkemize hizmet ettim. 60 yaşında milletimizin takdiri ile seçimle göreve gelen ilk cumhurbaşkanı olma şerefine eriştim. Şuanda 70 yaşıma merdiven dayadığım bugün mayasını Rize’den aldığım aşkla, şevkle, azimle, tecrübe ile ülkeme ve milletime hizmet mücadelemi sürdürüyorum. Neredeyse yarım asrı bulan yolculuğumun her safhasında Allah’tan başka güvenecek dal, milletimden başka yaslanacak gövde aramadım. Hamdolsun girdiğim her mücadelede Rabbimin yardımını da milletimin desteğini de yanımda buldum. Bu sayede yolumu kesmek için kurulan her tuzağın bozulduğunu her engelin kalktığını her zorluğun kolaylığa dönüştüğünü gördüm. Elde ettiğimiz her başarının gerisinde milletimin hayır duasının olduğunu bilerek bir sonraki safhaya geçtik. Rize’de başlayıp İstanbul’da dal budak saran ardından Türkiye’nin 81 vilayetine uzanan oradan Balkanlar’dan kafkaslar’a dost ve kardeş coğrafyalara yayılan ve nihayetinde tüm dünyayı kucaklayan bir serencamın hikayesini hep beraber yazdık” diye konuştu. “Adeta bir ateş çemberinin ortasındayız” “Ülkemizin içinde bulunduğu çevre başta olmak üzere dünyada yaşananları olup bitenleri görüyorsunuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adeta bir ateş çemberinin ortasındayız. Hamdolsun bu ateşin ülkemize zarar vermesini önleyecek güce de imkana da dirayete de tecrübeye de sahibiz. Karadeniz’e barış gelecekse emin olun bizimle gelecek. Suriye ve Irak sınırlarımızın bu ülkedeki kardeşlerimizin istikrarıyla güvende kalmasını biz sağlayacağız. Balkanlar’da, Kafkaslar’da huzur ve güveni kalıcı şekilde tesisini biz temin edeceğiz. Kuzey Afrika’dan Güney Asya’ya dostlarımızın ve kardeşlerimizin yaşadığı her yerde kalplerin ve gözlerin aradığı o beklenen biz olacağız. Filistinli kardeşlerimizin İsrail zulmünden kurtulması Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde işlenen katliamların durdurulması bizim boynumuzun borcumuzdur. Filistin topraklarının dört bir yanında çocukları, anneleri, masumları öldüren katillerin mazlumların malını çalan hırsızların yakasına yapışmak bizim insani vazifemizdir. Bu ahlaksız, vicdansız, alçakça katliamı yapanları destekleyenlerin yüzlerine gördüğümüz her yerde suçlarını haykırmakta tarihe karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı içinde barındıran Kudüs-ü Şerif diğer inançların mensuplarının da haklarını gözetecek şekilde mahrumiyetini korumak onların mahremiyetini korumak manevi görevlerimiz arasındadır. Şundan emin olunuz ki biz Filistin meselesinde Gazze’de yaşananlar konusunda gözükenden çok daha fazlasını yapıyoruz. Yapmayı da sürdüreceğiz. Gazze’deki kardeşlerimizi asla sahipsiz çaresiz ve tek başlarına bırakmıyoruz, bırakmayacağız. İçimizdeki kimi gafiller bilmese de Gazze’yi ve Filistinli kardeşlerimiz bunu çok iyi biliyor” ifadelerini kullandı. “Üzerimize düşenleri yaparken ayaklarımızı da yerden kesmiyoruz” Cumhurbaşkanı Erdoğan, üzerimize düşenleri yaparken ayaklarımızı da yerden kesmediğimizi belirterek “Türkiye olarak geçtiğimiz 21 yılda hem kendimizin hem dost ve kardeşlerimizin hem de dünyadaki tüm mazlumların haklarını koruyacak inisiyatifler geliştirme konusunda çok önemli mesafe kat etti. Siyasi, ekonomik askeri olarak henüz sonuçlandıramadığımız çalışmalarız şüphesiz var. Kimi alanlarda 3-5 yıllık kimi alanlarda 5-10 yıllık vakit gerektiren projelerimizi tamamladığımızda Allah’ın izniyle Türkiye bambaşka bir seviyeye yükselecek. Terör örgütlerinin üzerimize salınmasından darbe girişimcilerine ekonomik sabotajlardan siyasi çelmelere kadar yaşadığımız badirelerinin gerisinde işte bu tablonun önünü kesme çabası var. Ama başaramayacaklar. Milletimiz 14-18 ve 28 Mayıs seçimlerde bir kez daha bu kararlığını haykırdı. Millet her iki seçimde de kazananlarına sahip çıkma noktasında çok güçlü irade gösterdi. Terör örgütlerinden medet umanlara emperyalist güçlere selam çakarak iktidar hayali görenlere milletimiz sandıkta çok esaslı bir ders verdi” şeklinde konuştu. “Al birini vur diğerine...” Konuşmasında dün ana muhalefet partisi CHP’nin yaptığı Kurultay’a yönelik de ifadeler kullanan CumhurbaşkanıErdoğan “Ana muhalefetin dün kongresi vardı. Bay bey Kemal ‘Kime bay bay’ dedi? Edirne’deki terörist başı Demirtaş’a ‘bay bay’ dedi. Kavala’ya ‘bay bay’ dedi. Peki kongreyi kazanan zat o kime selam verdi ? O da aynen Selahattin Demirtaş’a selam verdi. Kavala’ya selam verdi. Al birini vur diğerine. Bunların birbirinden farkı var mı ? yok. Bunlar terör örgütleri ile beraber omuz omuza yürüdüler. Zannettiler ki terör örgütlerini yanımıza alırsak biz bu ülkede seçim kazanıyoruz. 12-13 seçim kaybettin, hep onlarda beraberdin. Kazanan sen de onlarla beraberdin. Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Bu yerel seçimlere Rize ve ilçelerimizle beraber hazır mıyız ? Ben 31 Mart’ta inşallah Rize’den tüm ilçeleriyle beraber çok güçlü bir ses bekliyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Rize’ye yapılan yatırımları tek tek sıralayarak toplu açılış törenini gerçekleştirdi. Kaynak: İHA

BM'den ateşkes çağrısı Haber

BM'den ateşkes çağrısı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Nepal Başbakan Pushpa Kamal Dahal'ın daveti üzerine 4 günlük resmi bir ziyaret için dün Nepal'in başkenti Katmandu'ya geldi. Guterres, Tribhuvan Uluslararası Havalimanı'nda Dışişleri Bakanı Narayan Prakash Saud ve üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından karşılandı. Katmandu'da Nepal Başbakanı Pushpa Kamal Dahal ile ortak basın toplantısında konuşan Guterres, "Gazze'deki tüm rehinelerin derhal ve şartsız serbest bırakılması" konusundaki ısrarına devam edeceğini söylerken, “Çıkar için bu yasalar çarpıtılamaz. Dünya gözlerimizin önünde yaşanan bir insani felakete tanık oluyor” dedi. Guterres, “Sivillerin öldürülmesinin, yaralanmasının, kaçırılmasının asla hiçbir haklı gerekçesi olamaz” diyerek, Gazze'deki durumun her geçen saat "daha umutsuz" hale geldiğini belirtti. “İsrail'in uluslararası toplum tarafından desteklenen ve kritik derecede ihtiyaç duyulan insani bir duraklama yerine askeri operasyonlarını yoğunlaştırmış olmasından üzüntü duyuyorum" diye sözlerine ekledi. “Sivillerin korunması çok önemli” BM Genel Sekreteri Guterres, “Savaş Kanunları, insan yaşamını korumak ve insani kaygılara saygı göstermek için açık kurallar koyuyor. Gidecek güvenli hiçbir yeri olmayan 2 milyondan fazla insanın, acımasız bombardımana maruz kalırken yaşam için gerekli temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılıyor” ifadelerini kullandı. Sorumluluk sahibi herkesi insanlık için geri adım atmaya çağıran Guterres, derhal insani ateşkesin imzalanması, tüm rehinelerin şartsız serbest bırakılması ve Gazze halkının ihtiyaçlarını karşılayacak kadar sürekli insani yardım sağlanması gerektiğini de yineledi. Guterres, "Gazze halkı, İsrail ve Nepal dahil dünya çapında etkilenen herkes için bu kabusa son vermek için güçlerimizi birleştirmeliyiz" dedi. Kaynak: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.