SON DAKİKA
Hava Durumu

#ibb

A Gazete - ibb haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, ibb haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İBB'de işçi protestosu Haber

İBB'de işçi protestosu

Belediye - İş Sendikası'na bağlı belediye çalışanları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile sendikaları arasında gece yarısında imzalanan toplu iş sözleşmesini, sendika binası önüne gelerek protesto etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Belediye-İş Sendikası yönetimi arasında dün gece saatlerinde imzalanan toplu iş sözleşmesine itiraz eden belediyeye bağlı İSTON A.Ş, İSBAK A.Ş ve sendikaya bağlı diğer İBB çalışanları sendikanın Fatih'teki binasının önüne gelerek eylem yaptı. Çalışanlar, sloganlar atarak sendika yönetimini bina dışına çağırdı. Bina kapısında ve çevresinde polis ekipleri güvenlik önlemi aldı. Eylem yapanlar adına açıklamada bulunan Hasan Uslu “Şimdi baktığımız zaman zaten biz ekim ayında yüzde yirmi yedilik bir zam almıştık. Aslında bu zam yüzde altmışlık bir orana denk geldi. Yalnız şöyle bir rakam var. Yüzde altmış çok yüksek bir rakam olarak arzulanabiliyor. 2019 dan sonra sefalete sürüklendik. Yaklaşık Bir yıldır, bir buçuk yıldır bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. Herkes burada asgari ücrete çalışıyor. Bizim bordrumumuza her şeye bakabilirsiniz. Bize yatan maaş 12 bin lira. 12 bin liranın üstüne yüzde doksanı koyduğum zaman zaten 20 bin lira gibi komik rakamlar geçiyor. Bize üç buçuk yıldır sadece ve sadece enflasyon farkı alıyoruz. Biz zam almıyoruz. Zam denilen bir şey bizde yok. Biz sadece enflasyon farkı alıyoruz. Bizim Yılın geriye dönük oranınınıda istemiyorduk biz sendikadan. Biz ki üç yılı da geriye dönüp sineye çektik. Yalnız bize Mart'tan ekime kadar geriye dönük verin. Biz bunu alalım. En azından herkesin kredi kartı borcu var. Herkesin iki dünya borçları var. Bir dünya verecekleri var. Herkes ev geçindiriyor arkadaşlar. Herkes çocuk bakıyor. Herkesin çocuğu var. Bekar olan arkadaşlar da var ama burada evli arkadaşlar da çok fazla. Bu arkadaşların bize verdiği 20 bin TL. 20 bin TL bize geriye dönük para veriyor. Yani burada çok ciddi bir adaletsizlik var. Biz yaklaşık yani 100 bin liralık gibi bir rakamın hatta daha üstü rakamın geriye dönüp bize verilen zamlarla beraber olacağını düşünüyorduk. Ama bize verilen bir sus payı oldu. Bu da 20 bin TL'ydi. Biz bunu kabul etmiyoruz. Ayrıyeten biz 17-18 bin tl gibi ücretleri kabul etmiyoruz. Evet Türkiye enflasyon ortamını şu anda yaşıyor. Maalesef ki. Biz Ekrem başkan’a buradan sesleniyoruz. Ekrem Başkan'ım rica ediyorum bunun bu adaletsizliğin önüne geçin” dedi. Kaynak: İHA

İBB yöneticisine 15 yıl hapis istemi Haber

İBB yöneticisine 15 yıl hapis istemi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yönetici olan Yavuz Saltık'ın, terör örgütü PKK/KCK'nın hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü öne sürülen DİAYDER'in, örgütle bağlantısını araştırmadan derneğe yemek kartları verdiği iddiasıyla yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Savcılık, Saltık’ın 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Muhtarlık İşleri Daire Başkanı Yavuz Saltık'ın, silahlı terör örgütü PKK/KCK'nın hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü öne sürülen Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin (DİAYDER), örgütle bağlantısını araştırmadan derneğe yemek kartları verdiği iddiasıyla yargılanmasına devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada tutuksuz sanık Yavuz Saltık ile avukatları hazır bulundu. Saltık’ın yardım kartlarının dernek üzerinden değer ailelerine tesliminin sağlanmasında kastının bulunduğu belirtildi Duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, DİAYDER isimli derneğin faaliyetlerine ilişkin yürütülen soruşturma çerçevesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan alındığı belirtilen, bir zincir marketlerde kullanılmak üzere 150 liralık yardım kartlarının, örgütün kırsal alanında faaliyet yürüten ya da tutuklanarak cezaevine gönderilen, örgüt tarafından değer ailesi olarak ifade edilen ailelere teslim edildiğinin tespit edildiğini aktardı. Açıklanan mütalaada, yardım talebinin Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’ndan talep edildiğinin anlaşıldığı, sanık Saltık’ın yardım kartlarının DİAYDER isimli dernek üzerinden değer ailelerine tesliminin sağlanmasında ifa ettiği görev çerçevesinde kastının bulunduğu kaydedildi. 15 yıla kadar hapis talebi Mütalaada sanık Saltık’ın 'terör örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Duruşmada savunma yapan sanık Saltık, "Bu davada yargılananın ben olmadığını biliyorum. Yakamdaki bu bayrakla beni buraya getiren zihniyetin siyaset olduğunu ben biliyorum. Burada İBB’nin Türkiye’de ve dünyada eşi benzeri girmemiş sosyal politikası yargılanıyor. Bugün burada ne karar alınırsa alınsın, maşeri anlamda ve kendi vicdanımda yastığa başımı koyduğumda hiç rahatsızlık duymayacağım çünkü ben yoksula yardım etmekten başka bir şey yapmadım. Bizden önceki dönemde de parasal yardım yapılmış. Onun suç olmadığı yerde ben yardım edince mi suç oluyor, bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Hukuki olarak, kriminal olarak bir şeye sahipse benden önce İBB’de görev yapmış herkesi buraya getirmek zorundasınız. Rahmetli Kadir Topbaş da olmak üzere. Ayrıca o dönemde yapılan da doğrudur. Bu mahkemeden beklentim, bana beraat verilmesi veya verilmemesi. Gerisi umurumda değil. Bana bu lekeyi süren insanları da Allah’a havale ediyorum. Kimse, bir kimseye yardım etme duygusunu elimden alamaz’’ ifadelerini kullandı. Duruşmada sanık avukatları müvekkilinin beraatlarını talep ettiler. Mahkeme heyeti, kararını açıklamak üzere müzakere yapmak için birkaç dakika salondan ayrıldıktan sonra geri geldi. Heyet, müzakerenin uzun sürecek gibi durduğunu söyleyerek duruşmayı 22 Eylül’e erteledi. Olayın geçmişi PKK/KCK'nın hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü öne sürülen DİAYDER yöneticileri ile üyelerinin aralarında bulunduğu sanıkların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandıkları davada mahkeme, tanık olarak dinlenen 2 İBB çalışanı hakkında ihbarda bulunulmasına karar vermişti. Yapılan ihbar sonucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlanmış, şüpheli İstanbul Büyükşehir Belediyesi Muhtarlık İşleri Daire Başkanı Yavuz Saltık'ın, Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin (DİAYDER), terör örgütü PKK ile iltisaklını araştırmadan derneğe yemek kartları verdiği belirtilerek 'terör örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti. Kaynak: İHA

İBB'nin sergisine  soruşturma başlatıldı Haber

İBB'nin sergisine soruşturma başlatıldı

Yesevi Alperenler Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı Kürşat Mican, Feshane’de açılan ‘Ortadan Başlamak’ adlı serginin müstehcenlik, çıplaklık ve dini değerlere hakaret içerdiği iddiasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile ilgilileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Söz konusu dilekçede, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘Tasavvuf Müzesi’ yapılacak diyerek 4 yıl evvel kapatılan Feshane’de yaklaşık 1 ay önce ‘Ortadan Başlamak’ adlı bir sergi açıldı. Bu sergide Eyüp El Ensari hazretlerinin türbesinin yanı başında sanat adı altında sergilenen, çıplaklık, müstehcenlik, sapkınlık içeren figürler, heykeller, fotoğraflar ve resimler bulunması kökü bu topraklara, milli ve manevi değerlere bağlı biz İstanbulluları derinden yaralamış, ziyadesiyle üzmüştür. Ahlaka ve adaba aykırı olan bu görüntülerin sergilenmesine sebep olan kişiler hakkında ceza verilmesini ve bu serginin kapatılmasını saygıyla arz ve talep ederiz" ifadelerine yer verilmişti. Konuya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca suç duyurusu incelemesi tamamlandı. Başsavcılıkça 'halkı kin düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan başlatılan soruşturma neticesinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Genel Sekreterliği'ne yazı yazılarak söz konusu serginin organizasyon ve düzenlenmesinden sorumlu kişi ya da kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilmesi talep edildi. Kaynak:İHA

Ekrem İmamoğlu'ndan adaylık açıklaması Haber

Ekrem İmamoğlu'ndan adaylık açıklaması

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye kamuoyunun merakla beklediği ‘değişim’ açıklamasını Haliç kıyısında yaptı. “Bizim yönetimimizdeki İstanbul, Türkiye'nin mutlu geleceğinin teminatı olmuştur” diyen İmamoğlu, “İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri mühürlüdür. Bu nedenle ben de kaderimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşerime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye'ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum” şeklinde konuştu. “İBB’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrakına, hep birlikte varmalıyız” uyarısında bulunan İmamoğlu, “Geçen sürede gördük ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni gayri hukuki yollardan elde etmek için birçok yol denendi ve denemeye de devam edecekler. Bundan vazgeçmeyecekler. Bunu şimdiye kadar, halkımızın feraseti sonucu başaramadılar. Hep birlikte engelledik. Şimdi seçimlerde İstanbul'u tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz, aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp, milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu büyük başarı için, parti ayrımı yapmadan, beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben, 2019 seçimlerindeki gibi, partiler ötesi İstanbul İttifakı’nı kurmak için elimden geleni yapacağım. Muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine, bu meselenin partiler üstü bir mesele olduğunun anlaşılacağına yürekten ve gönülden inanıyorum. 2019’da olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla, kentine sahip çıkan, oyuna sahip çıkan İstanbul Gönüllüleriyle tekrar İstanbul İttifakı’nı kurmaya geliyorum. İstanbulluları ve tüm yurttaşlarımı da bu yürüyüşe davet ediyorum. Sevgili Cumhuriyet Halk Partiler, kıymetli İstanbullular, aziz vatandaşlarım: Her şey çok güzel olacak” ifadelerini kullandı.  “ENFLASYON CANAVARINI DA BU İKTİDAR YARATTI” “14 Mayıs genel seçimlerinin üzerinden 3 ay geçti. Ne yazık ki, bu yeni dönemde ekonomik kriz giderek derinleşmeye devam ediyor. Fatura her zaman olduğu gibi yine vatandaşımıza çıktı. Ama Sayın Cumhurbaşkanı, hala tek haneli enflasyon masalıyla halkımızı oyalamaya devam ediyor. Yıllık TÜFE oranı TÜİK’in verilerine göre, Temmuz itibariyle yüzde 48, gıda enflasyonu ise, yüzde 60’ın üzerinde. Bırakın tek haneyi, bu gidişle üç haneli enflasyon yaşanacak endişesi hepimizi kaplamış durumda. Aslında vatandaşın mutfağının gerçek enflasyonu, uzun süredir zaten üç haneli yaşadığı da bir gerçek. Seçim sonrasında, sadece Temmuz ayında 30 yılın en yüksek aylık enflasyon artışını yaşattılar. İktidar enflasyonla mücadele edemiyor. Bu enflasyon canavarını da bu iktidar yarattı. 14 Mayıs seçimlerinden bugüne kadar geçen 3 ayda, iktidar motorine yüzde 105 zam yaptı. Dana eti, 7 ayda yüzde 107 arttı. Savaş halindeki Ukrayna’da enflasyon, yıllık yüzde 11. Rusya’da ise, yıllık yüzde 4. Türkiye'nin sadece Temmuz ayı enflasyonu, yani 1 aylık enflasyonı, yüzde 9.5. Yani Rusya'nın yıllık enflasyonun iki katından fazlasını biz bir ayda milletimizle yaşamış olduk. Durumun vahameti için başka söze gerek yok.” “BU İKTİDAR ZENGİNİN CEBİNİ TIKA BASA DOLDURURKEN…” “Hükümet yetkileri, vatandaşı sık sık tasarrufa davet ederken, iki kamu bankasının 3 yılda reklam harcaması 2 milyar lira. Bu arada yeri gelmişken belirtelim; kamu bankalarının İBB’ye 4,5 yıldır tek bir kuruş krediyi İBB’ye vermediğinin de altını çizelim. Tasarruf, sadece vatandaştan istenmez. 2023’de hedeflenen toplam vergi, ek vergilerle birlikte ülkemizde 4 trilyon 270 milyar liraya yükseltildi. Bu kadar verginin toplandığı bir coğrafyada açlık, yokluk ve yoksulluk olmamalıdır. Şayet oluyorsa, orada çok büyük bir israf, adaletsizlik ve paylaşım sorunu vardır. İktidarın ekonomik tercihlerinin sonunda, toplumun en zengin yüzde 20'sinin toplam gelirden aldığı pay artarak, bir yılda yüzde 48'e ulaştı. Buna karşın en yoksul yüzde 20'nin aldığı pay ise, ne yazık ki yüzde 6’ya gerilemiş durumda.  Zenginle yoksul arasındaki fark, ülkemizde 8 katına çıktı. Özetle; bu iktidar zenginin cebini tıka basa doldururken, halkımızı, açlığa ve çaresizliğe mahkûm etmeye devam ediyor.” “İBB, İKTİDARIN BASKILARINA KARŞI DİRENCİN SİMGESİ OLDU” “Sevgili vatandaşlarım; siyasi hayatımın en önemli amacı, vatandaşlarımızın bu çaresizlikten kurtulmasını sağlamaktır. Onlara yeni bir ufuk sunmaktır. Bu mücadeleyi, son 4,5 yılda İBB Başkanı olarak verdim. Bu aynı zamanda bir demokrasi mücadelesiydi. Geçen 4 yılda, İBB, iktidarın baskılarına karşı, en üst seviyede direncin simgesi oldu. Saraçhane, hukuksuz seçim iptaline ve içi boş ‘ahmak davası’ benzeri siyasi davalara karşı, bir güçlü demokrasi meydanına dönüştü. Ama biz, yılmadan ve asla vazgeçmeden, yüksek azim ve iradeyle çalışmaya devam ettik. İstanbul için ürettik, İstanbulluya hizmet ettik. Kadınların fırsat eşitliğine kavuşması, istihdamı, eğitimi, sağlığı ve toplumsal hayata katılması için daha önce olmayan mekanizmalar kurduk. Bugün; kreşlerden kent lokantalarına, öğrenci yurtlarından istihdam ofislerine, halk süt desteğinden anne kart uygulamasına kadar, İBB’nin sosyal belediyeciliği, ülkemizi sarmalayan yoksulluğa ve umutsuzluğa karşı verilen çabanın en önemli merkezi haline gelmiştir. Şehrimiz, açtığımız kütüphaneler, müzeler, sosyal alanlar, meydanlar, desteklediğimiz festivaller ile ülkemizin kültürel çölleşmesine karşı zengin tarihimizin, sosyal hayatın ve sanatın yeniden yeşerdiği bir vaha halini aldı.” “MUHALEFETİN TASFİYESİNE KARŞI KOYUŞ, ÜLKEMİZİN METROPOLLERİNDE GERÇEKLEŞECEK” “Şunu açıkça ifade etmeliyim ki; Mayıs seçimlerinden sonra, iktidarın muhalefeti topyekûn tasfiye çabalarına en güçlü karşı koyuş, başta İBB olmak üzere, ülkemizin metropollerinde gerçekleşecek. Bunu unutmayalım. Öncelikle, 31 Mart 2024 mahalli seçimlerinde, tüm vatandaşlarımızı, demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize en güçlü şekliyle sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum. İBB Başkanı olarak, diğer belediye başkanlarımız ile omuz omuza, bu demokrasi mücadelesinin öncülüğünü tarihi bir sorumluluk olarak görüyorum. ‘İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır.’ Ben, bu sözü çok önemsiyorum. Şüphesiz yerel seçimlerde İstanbul'u kazanmak, büyük bir siyasi başarıdır. Bunu biliyorum. İstanbul'u kazanan belediye başkanı, dünyanın en önemli ve en güzel şehirlerinden birine hizmet etme onuruna ulaşır. Eğer o kişi, milletin ona tanıdığı bu fırsatı iyi değerlendir, milletin takdirini kazanırsa, bu başarı onu ulusal ve uluslararası siyasette başka noktalara taşır. Buna şüphe yok. Ama ben, ‘İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır’ sözünü, sadece seçim galibiyeti olarak da anlamıyorum. Bu önemli başarıyı, farklı bir anlayışla değerlendiriyorum.” “4 YIL BOYUNCA İSTANBUL, GELECEĞİN IŞILTILI TÜRKİYE'SİNİN UFKU OLDU” “Benim düşünceme göre İstanbul, Türkiye'nin gelecek tahayyülünün hayata geçtiği şehir olmalıdır. İstanbul'da, 16 milyon vatandaşımızın şehirlerinin eşit hissedarı olduğu bir anlayışın hakim olması gerekmektedir. Bu eşit hissedarlık, Cumhuriyet fikrine dayanır. 86 milyon vatandaşımızın da kendi ülkelerinin eşit hissedarı olacağı bir gelecek, yeniden biliniz ki İstanbul'da yeşermektedir. Türkiye'mizde gerçek toplumsal barış ve gerçek milli birlik, ancak Cumhuriyetimizin asli amacını, yani yurttaşların, hiçbir ayrım gözetmeksizin, ülkelerinin, şehirlerinin, ormanlarının, ovalarının, dağlarının, sularının, tarihi mirasın ve geleceklerinin eşit hissedarı oldukları zaman gerçekleşecektir. 4 yıl boyunca, İstanbul‘u hep birlikte dayanışmanın, refahın, demokratik katılımın, birbirini seven ve sayan yurttaşların bir arada, mutlulukla yaşadığı bir şehir yapma ideali ile hareket ettik. İstanbul’un kadınlarına, gençlerine, çocuklarına, yaşlılarına yönelik icraatlarımızla bunu başarıyla sağladık. Korunan doğası, tarihi ve canlı kültür hayatı ile zengin bir Türkiye hayalinin hayata geçtiği bir şehir oluşturmaya başladık. Yani dört yıl boyunca İstanbul, geleceğin ışıltılı Türkiye'sinin gerek taşıyıcısı, gerek ufku olmuştur.” “İSTANBUL'UN SORUNLARINI ÇÖZMEK, TÜRKİYE'NİN SORUNLARINI ÇÖZMEKTİR” “İstanbul'un sorunlarını çözmek, Türkiye'nin sorunlarını çözmektir. Kuşkusuz İstanbul, uzun süre ihmal edilmiş devasa sorunlarla iç içe bir şehirdir. Şehrimizde, tahammülü imkânsız hale gelen bir nüfus yoğunlaşması vardır. Özellikle iktidarın teşvik ettiği sığınmacı ve mülteci akını, trafik ve güvenlikten konut krizine kadar, farklı boyutlarıyla kentimizi boğmaktadır. Siyasi iktidarın halkımızın, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin ve kadınların dertlerini umursamayan ekonomi politikaları sonucu yükselen yoksulluk ve hayat pahalılığı, toplumsal düzeni tehdit eder noktaya geldi. Cumhur İttifakı’nın icra ettiği ekonomi anlayışı, Mayıs 2023 seçimlerinden sonra iyice fütursuzlaştı. Vatandaşın yoksulluğu, hızlandı ve derinleşti. İşte tüm bunlardan dolayıdır ki, Mart 2024’de yapılacak olan yerel seçimler, bu fütursuzluğa ‘dur’ deme seçimi olacaktır. İstanbul'un bu devasa sorunlarını çözmek, aynı zamanda Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözüleceğinin bir sınav yeridir, bir laboratuvardır. Tam da bu nedenle, evet, İstanbul'u kazanmak Türkiye'yi kazanmaktır. Biz, ‘İstanbul'u kalkındırmak, Türkiye'yi kalkındırmaktır. İstanbul’u güçlendirmek Türkiye’yi güçlendirmektir’ şiarıyla iş yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.” “İSTANBUL VE TÜRKİYE'NİN KADERLERİ MÜHÜRLÜDÜR” “Bizim yönetimimizdeki İstanbul, Türkiye'nin mutlu geleceğinin teminatı olmuştur. Demem o ki; İstanbul ve Türkiye'nin kaderleri, biliyorum mühürlüdür. Bu nedenle ben de kaderimi İstanbul'la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşerime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye'ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum. Aziz şehrimizdeki, ihmal edilmiş ve onlarca yıl boyunca çözülmemiş devasa zorlukları ve sorunları tek tek alt edip, sorunları kalıcı bir şekilde çözerek, Türkiye'nin sorunlarının nasıl çözülebileceğini tam da buradan, Türkiye’nin en büyük şehrinden milletimize gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. Diğer bir ifade ile 25 yıllık bir dönemden sonra, İstanbul'da oluşturduğumuz yeni yönetimle milletimize ‘başka ve çok daha mutlu bir Türkiye’ ihtimalinin var olduğunu kanıtlıyoruz. Tıpkı Ankara’da, İzmir’de ve partimizin, ittifakımızın yönetimi altındaki diğer şehirlerde olduğu gibi. Bu şehre ihanet ederek, hepimizin ortak evini gri bir beton yığınına çeviren; rantçı, israfçı, ayrıştırıcı ve yoksullaştırıcı bu yönetime bu büyük milletin asla mecbur olmadığını buradan gösteriyoruz. Şehrin gerçek sahibi olan halkın, kendi şehrine sahip çıkmasını dahi tehdit olarak kabul eden, ağaç ve yeşil görünce rahatsız olan bu zihniyete karşı, gerçek bir alternatifi olduğumuzu gösteriyoruz. Her yaştan ve kökenden insanlarımıza biz umut oluyoruz, heyecan veriyoruz. Halkımıza bu karanlık dönemde başka bir geleceği yaşatıyoruz.” “HAYATIM BOYUNCA BİR KOLTUĞA DEĞİL, BİR MİSYONA ADAY OLDUM” “Bizi çeşitli mecralardan izleyen vatandaşlarımın tam da burada özenle kulak kabartmasını rica ediyorum: Ben, hayatım boyunca bir koltuğa değil, bir misyona aday oldum. Bugün bu misyon Türkiye'nin yeni bir siyaset ve yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur. Bu topraklarda cesur bir demokrasinin, adaletin, bölgemize ve dünyaya ilham kaynağı olacak özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi benim öncelikli hedefimdir. Vatandaşın hayat kalitesi için, yerelden neşet eden kapsayıcı, adil ve paylaşımcı bir kalkınma; insanlarımızın hayat güvenliğinin sağlanması için çevre krizi ve depreme karşı ödünsüz ve etkin önlemler; gelecek nesiller için gerçek bir refah toplumu ve yaratıcı-girişimci bir teknoloji hamlesi, siyasal vizyonumuzun ana kolonlarıdır. Bu hedefler doğrultusunda, güçlü ama demokratik, aktif ama denetlenen, cesur ama şeffaf bir liderlik anlayışının da altını özenle çiziyorum. Zira biliyorum ki, cesur demokrasi; cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir. Ben, hayatımın hiçbir döneminde siyaseti, sadece siyasal partilerden ibaret görmedim. Siyasi partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez, önemli organlarıdır. Ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak, siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak anladım. O nedenle geçmişte olduğu gibi, bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım, gençler ve kadınlardır; emekçiler ve güvencesizlerdir; emekliler ve yaşlılardır; engelliler ve keşfedilmeyi bekleyen girişimci ve yaratıcı zihinlerdir.” “KİME OY VERDİĞİNE BAKMAZSINIZ, TÜM YURTTAŞLARIMA SESLENMEK İSTİYORUM…” “Bu vesileyle Türkiye'nin yönetiminden, yoksulluktan, demokrasimizin ölüme terk edilmesinden, özgürlüklerimizin elimizden alınmasından, emeğin sömürülmesinden, kültür hayatımızın çölleşmesinden, gençlerimizin, doktorlarımızın, ustalarımızın ülkelerini terk etmesinden isyan eden, kime oy verdiğine bakmazsınız, tüm yurttaşlarıma buradan seslenmek istiyorum: Sevgili yurttaşlarım; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni hep birlikte korumalıyız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrakına, hep birlikte varmalıyız. Geçen sürede gördük ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni gayri hukuki yollardan elde etmek için birçok yol denendi ve denemeye de devam edecekler. Bundan vazgeçmeyecekler. Bunu şimdiye kadar, halkımızın feraseti sonucu başaramadılar. Hep birlikte engelledik. Şimdi seçimlerde İstanbul'u tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz, aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp, milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu büyük başarı için, parti ayrımı yapmadan, beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben, 2019 seçimlerindeki gibi, partiler ötesi İstanbul İttifakı’nı kurmak için elimden geleni yapacağım. Muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine, bu meselenin partiler üstü bir mesele olduğunun anlaşılacağına yürekten ve gönülden inanıyorum.” “CUMHURİYET HALK PARTİLİ YOL ARKADAŞLARIMA SESLENMEK İSTİYORUM…” “Bu vesileyle, özellikle Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarıma da tabii ki seslenmek istiyorum: Mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı, beni çok derinden üzmüştür. Bunu birçok vesileyle dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diledim. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de unutmayalım ki, yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir, gösterilememesidir. 28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır; partililerimizi, seçmenlerimizi anlamak ve hissetmek kaygısından, ne yazı ki, maalesef ki, çok uzaktır. Ne var ki, benim dünyamda umutsuzluğa yer yoktur. Umudun önündeki bütün engelleri, hep birlikte kaldırmalıyız. Ben, bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazelenme sürecinin başlamasına vesile olduğunu da görüyorum. Fikriyatımızı geliştirip, çehremizi değiştirip, parti mimarimizi dönüştürdüğümüz takdirde, biliyorum ki halkımız, bizim geleceğin Türkiye'sini onlarla beraber kurmamızı, bizden talep edecektir.” “PARTİMİN DEĞİŞİMİ-DÖNÜŞÜMÜ, SİYASET HAYATIMIN ÖNEMLİ BİR MİSYONUDUR” “Şunu açık ve samimiyetimle ifade etmeliyim ki; bu uğurda partimin değişimi-dönüşümü, siyaset hayatımın çok önemli bir misyonudur. Yürüdüğüm ve ulaşmak istediğim menzil de bu değişim ve dönüşümdür. Sevgili Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarım; artık CHP seçim kaybedemez. Kaybetmemeli.  CHP, ikinci parti olmakla övünemez. Övünmemeli. Asla durum idare edemez. Etmemeli. CHP önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin, aynı zamanda yerel seçimleri kazanması bir zorunluluktur. CHP’liler, bu yüksek kazanma arzusu, azmi ve bilinciyle hareket etmek mecburiyetindendir. Bu tarihi bir sorumluluktur. Önümüzdeki seçimlerde, sadece belediye başkanlıklarını değil, belediye meclislerini de hep birlikte kazanmalıyız. Bunun için bütün örgütümüz, belediye başkan adaylarıyla birlikte, bu değişim ve dönüşüm sürecini en güçlü şekilde tamamlayıp, uyum içinde çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundadır.” “CHP, KÜÇÜK İKTİDARLARIN PARTİSİ OLAMAZ” “Unutmayınız ki; dünyada bağımsızlık savaşı örgütlemiş, ülke kurmuş çok az parti vardır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, aynı zamanda ilk Genel Başkanımızdır. CHP, küçük iktidarların partisi olamaz. CHP, küçük iktidarlarla tatmin asla olamaz. Bu alışkanlık sona ermelidir. Unutmayınız ki; İstanbul'dan Tunceli'ye, Edirne'den Diyarbakır'a, Trabzon'dan Kahramanmaraş'a, Manisa’dan Sinop’a CHP'nin geçmişi tertemiz kadroları, parti emekçileri, görevleri almaya hazırdır. CHP tarihini çok iyi bilen bu kadrolar, yeniden bir tarih yazmak için önlerinin açılmasını beklemektedirler. Değişim-dönüşüm, aynı zamanda köklü bir kadro hareketidir. Bu kadro hareketi, genel başkanından yönetime, üye yapısından parti içi seçimlere kadar pek çok hususu kapsamaktadır. Yenilenme, değişim, dönüşüm tabi ki kolay değildir. Ama bunu hep birlikte gerçekleştirmek zorundayız. Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde, milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi, en önemli risktir. Altını çiziyorum. Bu risk, önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir. Şunu açık seçik ve net olarak görmemiz gerekiyor: Demokrasimizin karşı karşıya bulunduğu en önemli tehlike, milletimizin umutsuzluğu ve beklentisizliğinin kökleşmesi ve de yapısallaşmasıdır. Bu, çok büyük bir tehdittir. Hâlbuki bizim yaşanan hayal kırıklığını çok daha güçlü bir arzuya çevirmemiz, inanınız hiç de zor değil. Bunu yapabiliriz. Buradan sesleniyorum: Ben, partimin bir evladı olarak, bu dönüşüme içerikli ve etkin bir şekilde katkı sunmaya var gücümle devam edeceğim.” “İSTANBUL'A HİZMET, DÜNYAYA HİZMETTİR” “İstanbul, dünyanın en önemli merkezlerinden birisidir. Üç imparatorluğun başkentliğini yapmış, mukaddes bir şehirdir. Ecdadımız, bize büyük bir kültürel ve doğal miras bırakmıştır. İstanbul'a hizmet, gerçekten dünyaya hizmettir. İstanbul'a ihanet edilemez. Çünkü bu, sadece Türkiye'ye değil, inanız ki, insanlığa ihanet olur. Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda, ilk yola çıktığımda, tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözü tutmaya devam edeceğim. Sözlerime son verirken şunu ifade etmek istiyorum: Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı, İstanbul'u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. 4 sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. Yoksulluğu söküp atan, refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum. Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak için, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ve gelişimine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. Bu anlayışla, 2019’da olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren kıymetli İstanbullularla, kentine sahip çıkan, oyuna sahip çıkan İstanbul Gönüllüleriyle, tekrar İstanbul İttifakı’nı en güçlü şekilde kurmaya geliyorum. İstanbulluları ve tüm yurttaşlarımı da bu yürüyüşe davet ediyorum. Sevgili Cumhuriyet Halk Partiler, kıymetli İstanbullular, benim çok değerli vatandaşlarım; inanınız ki, her şey çok güzel olacak.” Kaynak: Bülten

Ekrem İmamoğlu'na hapis cezası! Haber

Ekrem İmamoğlu'na hapis cezası!

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada karar açıklandı. Ekrem İmamoğlu, 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına, Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Kemal Polat katıldı. Çok sayıda CHP ve İYİ Parti'li isim de duruşmada izleyici olarak bulundu. REDDİ HAKİM TALEBİNE RET Sanık avukatlarının önceki duruşmada delillerin tam araştırılmadığını öne sürerek reddi hakim talebinde bulunduğunu hatırlatan mahkeme hakimi, reddi hakim talebinin üst mahkeme tarafından reddedildiğini tutanağa geçirdi. Söz verilen sanık avukatı Kemal Bolat, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediklerini belirterek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun tanık olarak dinlenilmesini istedi. Hakim, Soylu'nun tanık olarak dinlenilmesi talebini reddetti. TANIKLAR DİNLENDİ Duruşmada tanık olarak dinlenilen Ekrem İmamoğlu'nun basın danışmanı Murat Ongun ve siyasi danışmanı Necati Özkan da İmamoğlu'nun hiçbir zaman YSK ve YSK üyelerine yönelik herhangi bir açıklamasının olmadığını savundu. SAVCI MÜTALAASINI YİNELEDİ Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, daha önce verdiği mütalaayı yinelediğini belirtti. Mütalaada, İmamoğlu’nun "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen zincirleme hakaret" suçundan 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. Savcı, Nisan ayındaki mütalaasını yineleyerek İmamoğlu’na hapis cezası verilmesini ve hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 'siyasi yasak' içeren 53. maddesinin de uygulanmasını istedi. Sanık avukatları mütalaaya karşı savunma yapmak için süre talep etti. Hakim ise savunmaların hazırlanması için yeterli sürenin önceki celselerde verildiğini ifade ederek bu talebi reddetti. Bunun üzerine sanık avukatları savunmalarını hazırlamak için duruşmaya ara verilmesini talep etti. Hakim, sanık avukatlarının savunmalarını hazırlaması için duruşmaya saat 16.00'ya kadar (3 saat) ara verdi. Verilen aranın ardından yeniden başlayan duruşmada avukatlar savunmalarını yaptı. Avukatların savunmaları sonrası bu kez karar için ara verildi. Hakkında 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası talep edilen İmamoğlu, kendisine iki yıldan fazla bir ceza verilmesi halinde ‘‘siyaset yasağı’’ ile karşı karşıya kalabilir. İDDİANAMEDE NELER VAR? İddianamede, İmamoğlu'nun 4 Kasım 2019’da gazetecilere yaptığı açıklamada, YSK üyelerine hakaret içeren ifadeler kullandığı öne sürülüyor. İmamoğlu'nun, “açıklama sırasında kullandığı söylemle YSK üyelerine alenen hakaret ettiğinin anlaşıldığı" belirtilen iddianamede, "bu sözün, kurul üyelerinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olduğu" ifade edildi. "İBB Başkanlığı seçiminin 6 Mayıs 2019'da YSK tarafından iptal edildiği nazara alındığında, söylemin kamu görevlisi olan ve kurul halinde çalışan mağdurlara yönelik olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı" belirtildi. İddianamede yer alan yazılı savunmasında İmamoğlu ise söz konusu açıklamasında YSK üyelerine yönelik bir ifadesi olmadığını, bu söylemin kimse tarafından da Kurul üyelerine yönelik algılanmadığını ifade etti. İmamoğlu'nun o dönem YSK Başkanı olan Sadi Güven ile 10 YSK üyesine yönelik, "zincirleme şekilde kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret" suçunu işlediği belirtilerek, 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. SİYASİ YASAK NEDİR?  Siyasi, yasak bu cezayı alan bir kişinin, sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten men edilmesi anlamına geliyor. Siyasi yasağa ilişkin Türk Ceza Kanunu'nun 53.maddesi ise şöyle: ‘Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma’ Madde 53-(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…) c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan, e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır. SİYASİ YASAKLI NE DEMEK? Mevzuatta yer alan ''Siyasi partiler bu kişileri hiçbir suretle seçimlerde aday gösteremezler” düzenlemesi uyarınca, siyaset yasağı konulan kişiler, hiçbir partiye üye olamıyor. Siyaset yasağı konulan kişiler bağımsız olarak hem genel hem de yerel seçimlere girebiliyor. SİYASİ YASAK GELSE NE OLUR? İmamoğlu hakkında açılan dava, kamu görevlisine hakaret suçu nedeniyle.  Bu davadaki alt sınır, bir yıl hapis cezasıdır. Kısa süreli hapis cezası kapsamına girmektedir ve ertelenmesi hâlinde 53. maddenin 1. fıkrasındaki yaptırım, bu durumda uygulanmayacaktır. Ancak burada hakaret suçunun heyet halinde çalışan kamu görevlileri hakkında işlendiği ileri sürüldüğünden zincirleme suç kapsamına alınacak ve ceza 1/4’den 3/4’e kadar arttırılabilecektir. Bu durumda da cezanın alt sınırı olan bir yıldan verilmesi imkânsız olacaktır. Yani mahkûmiyet hâlinde, 53. maddenin 1. fıkrasının "a" bendinden belediye başkanlığı görevine ilişkin, "b" bendinden ise seçme ve seçilme ehliyetine yönelik bir yasaklama gelecektir. İMAMOĞLU GÖREVDEN Mİ ALINACAK? İmamoğlu'la ilişkin kararda siyasi yasak da gelirse, bu durumda cezanın infazı süresinde belediyelerde seçimle gelinen görevler üstlenilemeyeceğinden İmamoğlu, görevinden ayrılmak zorunda kalabilir. Yani İmamoğlu cezası kadar belediye başkanlığı yapamayabilir. Eğer hapis cezası 2 yıl altında ise ceza ertelenebilir ve belirlenen denetim süresi içinde yine Ceza Kanunu’nun 1. maddesinde belirtilen görevler üstlenilemez ve kişi seçme ve seçilme ehliyetinden yoksun bırakılır. Ancak cezanın infazından sonra, tekrar seçimle gelinen bu görevlere aday olunabilir. Ceza ertelenmezse ise, haklardan yoksun kalınan süre cezanın infazı süresi kadardır. Ancak tüm bu sonuçların doğabilmesi için cezanın kesinleşmesi gereklidir. İMAMOĞLU'NDAN SARAÇHANE DAVETİ Öte yandan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Twitter'dan yaptığı açıklamada İstanbulluları saat 16.00'da Saraçhane'ye davet etti. İmamoğlu paylaşımında şu ifadelere yer verdi: ''16 milyon İstanbullunun evi Saraçhane’dir. İstanbul ve Türkiye, iradesine daha önce nasıl sahip çıktıysa bugün de çıkacaktır. Karar ne olursa olsun, kâh sevincimizi kâh irademizi göstermek adına herkesi saat 16.00’da Saraçhane’ye davet ediyorum.'' KILIÇDAROĞLU'NDAN VİDEOLU PAYLAŞIM 14-17 Aralık tarihlerini kapsayan ziyareti için Almanya'da bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'na destek için Twitter'dan video mesaj yayınladı. Kılıçdaroğlu ''Adalet, adalet , adalet'' başlıklı mesajında şu ifadelere yer verdi: ''Ekrem başkanın ve İstanbulluların yargılandığı davaya bakan hakim, 'Sözlerin kime yönelik olduğu belli, tartışmasız Süleyman Soylu'ya karşı söylendiği belli' demişti. Bunu diyen bir hakimin vereceği karar açık ve nettir. Beraat dışında verilecek her karar saray talimatının ve kumpasın itirafı olacaktır. Sarayı son kez uyarıyorum, yargının üzerinden elinizi çekin. Bu halk kimsesiz değildir, aklınızı başınıza alın.'' AKŞENER'DEN ÇAĞRIYA YANIT İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Twitter'dan ''Ankara'dan yola çıktım, Saraçhane'de görüşürüz'' paylaşımı yaptı. BABACAN'DAN AÇIKLAMA DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise, ''Siyasi yargı kararlarıyla milli iradenin engellenemeyeceğini en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilmesi gerekir. İBB Başkanı Sayın İmamoğlu ile ilgili yargıdan adil bir karar bekliyoruz'' açıklamasında bulundu. DAVUTOĞLU'NDAN İMAMOĞLU'NA DESTEK TELEFONU Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da ''İstanbul'da millet iradesiyle seçilen Belediye Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu'nu arayarak yanında olduğumuzu bir kez daha vurguladım. Siyasi amaçla yapılan yargılamanın ve adaletsizliğin karşısındayız'' ifadesini kullandı. ''AHMAK'' TARTIŞMASI İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasında "ahmak" tartışması yaşanmıştı. Soylu, 31 Mart seçiminin iptalinin ardından Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi için Fransa'ya giden İmamoğlu'na “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi gidip şikayet eden ahmağa söylüyorum. Yazıklar olsun bu milletin sana verdiğine. Kursağından geçenlere yazıklar olsun” demişti. İmamoğlu ise Soylu'ya "31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır. Önce ona bir odaklansın" yanıtını vermişti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.