SON DAKİKA
Hava Durumu

#hayat

A Gazete - hayat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hayat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Oğlunun arkadaşı hayatını kurtardı Haber

Oğlunun arkadaşı hayatını kurtardı

Bursa'da yaşayan ilkokul müdürü Etem Demircan'ın (64), 9 yıl önce rutin kontrol için gittiği hastanede yapılan tahlillerinde protein kaybı olduğu tespit edildi. Bunun üzerine doktoru tarafından nefroloji uzmanına yönlendirilen Demircan’a, kronik böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. 8 yıl boyunca doktor gözetiminde ilaç tedavisi devam eden Demircan, geçen yıl tatildeyken ayaklarının şişmesi üzerine hastaneye gitti. Demircan'a, böbrek yetmezliğinin ilerlediği, vücudunun diğer organlarının da zarar görme riski olduğu söylendi. Doktorların, bir an önce diyaliz tedavisine başlaması ve böbrek nakli olması gerektiğini söylediği 2 çocuk babası Demircan, ailesi ile kan grubu uymayınca çapraz takas sistemine kayıt oldu. Yaşadığı süreci anlatan Demircan şöyle konuştu: "Doktorum diğer organlarımın zarar görebileceğini ve bir an önce diyalize başlamam gerektiğini söylemesi üzerine ameliyat olup diyalize başladım. Bu sırada organ bağışı yapılması için, sosyal medyadan duyuru yapmamı tavsiye ettiler. Ailemle kan grubun tutmadığı için eşim çapraz takasa girdi. Oğullarımın yaptığı sosyal medyadaki çağrı karşılık buldu." Çocukluk arkadaşlarının sosyal medyada yaptığı paylaşımı gören Necmi Buldu (35), böbreğini bağışlamak için İstanbul'dan Bursa'ya geldi. Yapılan tetkiklerde kan grubu ve doku uyumunun olduğu tespit edilen Buldu, arkadaşlarının babası Etem Demircan’a böbreğini bağışlayarak yeniden hayata tutunmasını sağladı. Başarılı geçen naklin ardından sağlığına kavuşan Demircan, ilk başta nakle karşı çıktığını belirterek, "Daha önce oturduğum mahallemizde aile dostumuz ve komşumuzun, çocuklarımla beraber büyüyen oğlu, bana böbrek verebileceğini söyledi. Genç olduğu için kabul etmedim. Israrla vermek istediğini söyleyince ve ailesi de kabul edince böbrek nakli işlemlerini başlattık. Onun sayesinde bir özel hastanede organ naklimiz gerçekleşti. Onun sayesinde bir senedir konforlu yaşam sürdürüyoruz. İlk başta ben istemedim. Yaklaşık 25 gün beni ikna etmeye çalıştı. Kendisi genç, ömrünün yarısında olduğu için vicdan azabı çekeceğimi düşündüm. İleriki zamanlarda başına bir şey gelebilir diye. Çünkü biz belli bir yaşa geldik. Ama onun hayatı daha devam edecekti. O yüzden pek istemedim. Ama ısrarla kendisi İstanbul'dan gelerek böbreğini vermek istediğini söyleyince ikna oldum" dedi. Organ bağışı konusunda insanların yeterince duyarlı olmadığını ve özellikle pandemi döneminden sonra, bağış rakamlarının düştüğüne dikkat çeken Etem Demircan, "Kimin ne zaman başına ne geleceği belli değil. İnsanlarımıza ne kadar ulaşabilirsek, ne kadar bilinçlendirebilirsek o kadar iyi. Organ bağışında hiçbir sıkıntı olmadığını, her bir organın yeni bir hayat olduğunu anlatmamız lazım. Salgından sonra organ bağışı çok düştü. Çok sayıda insan organ bağışı bekliyor. Herkes bu konuda duyarlı olsun. Yapabileceğimiz en güzel şey organ bağışı. Bu dünyaya geldik, yaşadık ve gideceğiz. Eğer vücudumuz sağlamsa muhakkak organ bağışı yapılsın” diye konuştu. Eşi Didem Demircan’ın, 2002 yılında, Böbrek Hastaları Derneği'ni kurduğuna da dikkat çeken Demircan, idarecisi olduğu okulun öğrencileri ve velilerini de organ bağışı konusunda bilinçlendirdiklerini belirterek, "Ben bu konuya duyarlıydım zaten. Bu duyarlılıkla ne kadar insana ulaşabilirsek daha iyi düşüncesiyle kendi çapımda okulda pano hazırladık. Organ Bağışı Haftası’nda da hem pano hazırladık hem el broşürleri hazırladık ve tüm velilerimize gönderdik. Hem öğrencilerimizin hem de velilerimizin duyarlı olması için böyle bir çalışma yaptık" ifadelerini kullandı. Etem Demircan'a, tereddüt etmeden böbreğini verdiğini söyleyen Necmi Buldu (35) ise şunları söyledi: "Etem hocamız 1993 senesinden beri komşumuz. Çocuklarıyla beraber büyüdük. Okula birlikte gidip gelirdik. Etem hocamız bizim de öğretmenimiz aynı zamanda. Etem hocamızın hastalığında İstanbul'da yaşıyordum. Etem hocamızın böbrek nakline ihtiyacı olduğunu öğrendim. Hocamın oğlu benim çocukluk arkadaşım. Sosyal medyadan paylaşım yapmış. Ben de görünce tereddüt etmeden böbreğimi verebileceğimi söyledim. Etem hocam istemedi. Yaşımın genç olduğu, önümde daha uzun seneler olduğu için istemedi. Annem de böbreğini vermek istedi. Tansiyon hastası olduğu için veremedi. Etem amca hepimizin büyüğü. Hepimiz ondan bir şeyler öğrendik. Bursa'nın yarısını okutmuştur. Onun sağlığına kavuşması için ben de böyle bir karar aldım. Etem hocama böbreğimi vermeden önce, organ bağışı konusunda farkındalığım yoktu. İnsan kendi başına geldiği zaman araştırmaya başlıyor. Bu konuda bilinçli değildim. Kendimizde olmadığı zaman duyarlı olmuyor insan. Şimdi daha duyarlı olduk. Çevremize söylüyoruz, paylaşım yapıyoruz. Organ nakli güzel bir şey. Sağlık durumum gayet iyi. Herhangi bir problemim yok. Operasyon geçireli bir sene oldu. Eskisi gibiyim. Gündelik hayatıma rahat bir şekilde devam ediyorum." Bursa bölgesinin organ bağışı konusunda şanslı olduğuna ancak bağış oranlarının son yıllarda düşüş gösterdiğine dikkat çeken Bursa Böbrek Hastaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Akın, organ bağışı için çağrıda bulunarak, "Bizler Bursa'da çok şanslıyız. Çünkü Sağlık Müdürlüğü’müzün, hastanelerimizin ve derneğimizin yaptığı çalışmalar sayesinde, Bursa'daki kadavradan organ bağışı çok yüksek seviyedeydi. Biz böbrek hastaları da sırada çok kısa zaman bekleyerek, nakil olarak, sağlıklı bir şekilde hayatımıza devam edebiliyorduk. Pandemiyle birlikte organ bağışlarında önemli oranda azalma oldu. Bundan da en çok etkilenen organ bekleyen hastalar. Buradan halkımıza şunu söylemek istiyoruz. Bağışlanan her organ yeni bir can, yeni bir umut oluyor. Bu konuya duyarsız kalmayalım" dedi. Kayank:İHA

Kültür sezonuna 'büyük' açılış Haber

Kültür sezonuna 'büyük' açılış

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2023-2024 kültür sanat sezonunu açılışı Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Ünlü keman sanatçısı Canan Anderson’un mini konseriyle başlayan törende konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, kültür ve sanatın, milletleri bir araya getiren ve ayakta tutan temel taşlar olduğunu söyledi. Bir toplumun, kültür ve sanat alanındaki derinliği, zenginliği ve birikimi ile ilerleyip, gelişebileceğini kaydeden Başkan Aktaş, zengin bir kültüre, özgün ve derinlikli bir sanat anlayışına, topluma yön verecek sanatçılara sahip olan milletlerin ne yaşarlarsa yaşasınlar küllerinden doğarak yeniden ayağa kalkmayı her zaman başardıklarına dikkat çekti. Binlerce yıllık köklü kültür birikimiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Türkiye’nin dünyada eşi benzeri olmayan bir kültürel mirasa sahip olduğunun altınızı çizen Başkan Aktaş, “Bursa’mız da bu alanlarda ülkemizin lokomotifidir diyebilirim. Doğal güzellikleri, köklü kültür arşivi ve tarihimize değer katan önemli isimleriyle ülkemize hoş bir renk ve ahenk katmaktadır. Yıldırım Gürses, Ressam Şefik Bursalı, Zeki Müren ve daha niceleri, kültür ve sanat hayatlarını burada mayalamış ülkemizin özel isimlerinden bazılarıdır. Ülkemizde hangi şehre gitseniz, geçmişten bir hikâye karşılar sizi. İstanbul’dan Diyarbakır’a, Kars’tan Bursa’ya kadar Anadolu’nun her bir köşesinde farklı kimliklere, farklı inançlara rastlarsınız.  İşte biz bu denli geniş kültür yelpazesine sahip topraklarda, geçmişten geleceğe kurduğumuz köprülerle, kültür ve medeniyet mirasımıza sahip çıkmak ve yarınlara aktarmak bizim asli misyonumuzdur” dedi. Kültür ve sanat herkes için, her yerde Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak, vatandaşlara en iyi hizmeti, her şartta ve zeminde sağlayabilmek için var güçleri ile çalıştıklarını dile getiren Başkan Aktaş, “Biz her zaman göğsümüzü kabartarak “Bursa’mız, Türkiye’nin ve dünyanın en güzel şehirlerinden biridir” diyoruz. Şehrimiz bu güzelliğini, taşıdığı ahenkten alıyor. Güçlü bir sanayiye, kadim bir ticaret geleneğine, köklü bir tarihe, muhteşem bir doğaya ve dünyanın göz bebeği turizm alanlarına sahibiz. Bu zengin kültürü uluslararası arenada tanıttığımızda aldığımız geri dönüşler gösteriyor ki, dünyanın şehrimizi daha çok tanımaya ihtiyacı var. Bu kültürden ve sanattan beslenmek için binlerce kilometre öteden gelen insanlar biliyorum. Hepsinin ortak görüşü, eşsiz değerlere sahip olduğumuzdu. İşte bu değerleri korumak ve ileriye taşımak bizim öncelikli sorumluluğumuz.  ‘Kültür ve sanat herkes için, her yerde’ sloganımız tam da burada anlam kazanıyor. Kültür ve sanat adına şehrin en ücra noktasına kadar elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz. Ve bugün, Bursa’nın kültür-sanat şehri olması yolunda verdiğimiz mücadelenin haklı gururunu yaşıyoruz” diye konuştu. Azim ve inançla 100’üncü yıl Konuşmasında Cumhuriyet’in 100’üncü yılına da ayrı bir başlık açan Başkan Aktaş, “Cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden bir asır geçti. Ama biz bir asır değil, binlerce yıllık bir millet ve devlet olma şuuruna sahibiz. Türkiye Cumhuriyeti kökleri derin, ulu bir çınar gibi büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir. Millî mücadelemizin Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle ve minnetle anıyorum. Cumhuriyetimiz zorlu yollardan geçerek azim ve inançla 100’üncü yılına ulaştı. Elbette bu kolay olmadı. Bursalılar ‘puşide-i siyah’ hadisesini yakinen bilirler. Şehrimiz düşman zulmü altında büyük acılar yaşamış, bu acıların yankısı gazi meclise ulaşmıştı. Bu yüzden kürsüye Bursa’nın o kara günlerini temsil eden bir siyah örtü asıldı. Allah’a şükür o günleri geride bıraktık ama yaşanılanları unutmadık. Şimdi, geçmişimize daha sıkı sarılıyor ve birikimlerimizi geleceğe, ‘Türkiye Yüzyılı’na taşıyoruz” dedi. Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa’nın, Türk dünyasında kadim bir kent olduğunu ve bugün gelinen noktada, sınırlarını aşan, Türk dünyasına ışık tutan bir konumda bulunduğunu dile getiren Başkan Aktaş, “Bursa’mız, 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilerek bu konumunu dünyaya ilan etmiştir. Bu unvanı almış olmanın gururunu hep birlikte yaşamıştık hatırlarsanız. Bu önemli görev doğrultusunda Türk kültürü noktasındaki güçlü altyapımızı kullanarak Büyükşehir Belediyemiz hamiliğinde hızlıca organize olup 2022 yılı içinde birçok etkinliğe imza attık. Türk Dünyası Kültür Başkenti açılış töreni, Korkut Ata Film Festivali, Göçebe Oyunları, Türk Dünyası Ata Sporları Şenliği ve birçok festival, konser, tiyatro, sergi, sempozyum gibi değerli faaliyetleri hayata geçirdik. Şükürler olsun ki, üstlendiğimiz bu görevi başarıyla ve gururla tamamlayıp, 2023 yılıyla birlikte bayrağı kardeş ülkemiz Azerbaycan’ın Şuşa şehrine devrettik” diye konuştu. “Gönüllü işçileriyiz” Özellikle çocuklara yönelik olarak düzenledikleri etkinlik ve çalışmalara da konuşmasında geniş bir yer ayıran Başkan Aktaş, “Çocukların güler yüzleri bizim için çok kıymetli. Onların mutluluğu, ülkemizin geleceği için umut kaynağı. Bu sebeple projelerimizin önemli bir kısmını çocuklarımız için hazırlıyoruz. Geçmiş ve gelecek arasındaki o ipekten bağa sımsıkı tutunan nesiller yetişsin istiyoruz. Bu toprakların sahip olduğu en kıymetli mimarlardan biri olan merhum Turgut Cansever diyor ki; ‘şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.’ Belediyecilik anlayışımızı çocukların kültürel ve sosyal gelişimini önceleyen bir temel üzerine inşa ettik. Bu temeli kültür ve sanat harcıyla güçlendiriyoruz. Bizler bu inşaatın gönüllü işçileriyiz. Çocuklarımıza kendi kültürümüzü tanıtmak ve sevdirmek birinci amacımız olsa da dünya kültürüne de yabancı kalsınlar istemiyoruz. Geleneksel olarak her yıl düzenlediğimiz Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali ve Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali’yle yurt dışından ağırladığımız misafirlerimizle, çocuklarımızın birinci elden dünya kültürleri ile tanışmalarını sağlıyoruz. Bu alanda yaptığımız her etkinliği bugüne ve yarına bir yatırım olarak görüyorum. Zira çocuk gelişirse toplum gelişir, güçlenir ve başarıyla büyür” dedi. 200’den fazla eser Eğitim ve öğretim insanın her çağında devam eden kıymetli bir süreç olduğuna vurgu yapan Başkan Aktaş “Bu yüzden 7’den 70’e tüm Bursalıları okumaya teşvik ediyoruz. Özenle hazırlayarak yayınladığımız eserler var. Geçtiğimiz yıl orijinal el yazması bir Dede Korkut kitabına ulaşmamız bizi özellikle heyecanlandırdı ve mutlu etti. Edebiyatseverlerin merakla beklediği bu eseri, tıpkıbasımı ile okuyucuya ulaştırdık. Orijinal nüsha da koruma altında. Ayrıca Bursa’nın kurtuluşunun 100. Yıl kitabı, Uludağ’ın Kadim Tarihi, Bursa Bey Sarayı, Bursa Kent Belleği Arşiv Çalışmaları gibi 200’den fazla kıymetli eseri de okuyucuya ulaştırıyoruz. Kütüphaneler toprağın üzerindeki hazinelerdir. Bu nedenle kütüphanelerimizi, okuyan, araştıran ve öğrenen bir Bursa mottosuyla konumlandırdık. Göreve geldiğimizde belediye kütüphanelerinde yaklaşık 35 bin eser ve bu eserlerden istifade eden 680 bin kitapsever vardı. Son 6 yılda Millet Kütüphanesi, Gezici Kütüphane, Açık Hava Kütüphanesi ve Niyazi Pakyürek Kütüphanesi’ni faaliyete geçirip, basılan kitap sayısını da arttırarak halkımızın kitaplara erişimini kolaylaştırdık. Çabalarımızla bugün 135 bini aşkın esere ve yılda 1 milyon 200 bin kullanıcıya ulaştığımızı gururla söyleyebilirim” diye konuştu. Kaçırılan Bursa Kültür Varlıkları Çalıştayı Bilgiye ulaşım ne kadar kolaylaşırsa talebin de o doğrultuda artacağını ifade eden Başkan Aktaş, “Bunu yıllardır gerçekleştirdiğimiz programlarla yakinen tecrübe ediyoruz. Eğitimlerden söyleşilere, seminerlerden atölyelere ve sempozyumlara kadar pek çok alanda, binlerce insana birebir eğitim verme şansımız oluyor. Adeta Bursa’mızı mütemadi bir eğitim çemberi içinde tutmaya çalışıyoruz. Edebiyat ve Yazı Akademisi, Düşünce Akademisi ve Kültür Akademisi ile Türkiye’nin alanında uzman bilim insanı ve sanatçılarını bir araya getiriyoruz. Müzik, görsel sanatlar, Türk halk kültürü, şehir ve mimari konularında keyifli ve öğretici sohbetler gerçekleştiriyoruz. Bursa Arkeoloji Günleri, geçmişe saygı seminerleri gibi programlarla halkımızın tarihine olan yoğun sevgisine ve ilgisine gururla şahitlik ediyoruz. Bizim için çok önemli ve adeta kanayan bir yara olan, Bursa eserlerinin geçmişte yurt dışına kaçırılmış olmasına da değinmek istiyorum. Önümüzdeki dönemde ‘Kaçırılan Bursa Kültür Varlıkları Çalıştayı’nı düzenleyerek tarihimize sahip çıkmak için ne gerekiyorsa yapacağız” dedi. Bursa bıçağın başkentidir Bursalıların, kentin değerlerini yalnızca dinleyerek ya da okuyarak değil; görerek, dokunarak da tanıma fırsatı bulduğunu belirten Başkan Aktaş, “Bildiğiniz gibi Bursa bıçağın başkentidir. Bu değerimizi koruyabilmek için Keskin Miras Bursa Bıçağı Sergisi’ni ve Bursa Bıçağı Festivali’ni düzenliyoruz. Bu sergi ve festival ile 700 yıllık keskin mirasımıza sahip çıkıyor ve sonraki nesillerin tanımasına da olanak sağlıyoruz. Avrupa’nın en büyük tarih öncesi parkı Bursa’mızda yer alıyor. Aktopraklık Höyük ve Açıkhava Müzesi şehrimiz için geçmişe açılan bir kapı. Bu parkta her yıl düzenlediğimiz Arkeofest’te vatandaşlarımız, tarihi canlandırmalar ve yaratıcı drama atölyeleri ile tarih öncesine uzanan bir yolculuğa çıkıyor. Bursa Mevlevihanesi ve Müzesi’ni halkımızın hizmetine sunduk. Bugün, Mevlevilik kültürünün yaşatıldığı, sema gösterileri ve mesnevi okumalarının yapıldığı, hat ve tezhip alanında eğitimlerin verildiği bu mekân ile Bursa’mız bir tarihi miras ile yeniden buluşmanın mutluluğunu yaşıyor. Yine Bursa Kent Müzesi’ni genişletme projemize devam ediyoruz. Tarihi Defterdarlık Binası’nın restorasyonu da tamamlandığında Bursa Kent Müzemiz daha geniş bir alanda hizmet vermeye başlayacak. Amacımız sanatla ve tarihle iç içe yaşayan Bursa’yı yıl boyunca aktif ve verimli bir şekilde etkinliklerle buluşturabilmek” diye konuştu. Açık hava galerisi Bursa’nın adeta, sanatçıların köklü medeniyetten ilham alabildiği, eserlerini kolaylıkla dünyaya açabildiği bir açık hava galerisi olduğuna dikkat çeken Başkan Aktaş, “Her hafta binlerce ziyaretçiyi ağırladığımız sergilerimiz, değişen içerikleriyle yıl boyunca devam ediyor. Her biri birbirinden değerli eserleri, 2021 yılında hizmete açtığımız Zindankapı Güncel Sanat Galerisi’nde sergiliyoruz. Özellikle Sonsuzluk Kapıları ve Doğanın Algoritmaları dijital sergileri büyük ilgi odağı oldu. Bursa Kent Müzesi’nde bir başka sergimizin namı ise şehrin sınırlarını aştı. Acı bir hikâyeden arta kalan 4000 düğmelik koleksiyonun yer aldığı Nazif’in Düğmeleri Sergisi, Bursa’dan sonra 24. Uluslararası İstanbul Kültür ve Sanat Festivali kapsamında tüm dünyadan sanatseverlerle buluştu. Şefik Bursalı Klasik Sanatlar Merkezi’nde, İslami geometri, hat, tezhip, minyatür ve rokoko branşlarında Türkiye’nin önde gelen hocalarıyla ihtisas eğitimleri veriliyor” dedi. Sinemada 400 bin izleyici Yediden yetmişe herkesin en çok ilgi gösterdiği ve severek takip ettiği sinema ve tiyatro etkinliklerine de değinen Başkan Aktaş, “Karagöz Sinema Atölyesi’nde belirli periyotlarda çalışmalar sürdürüyoruz. Yaz sinema okulu ile eğitimler veriyoruz. Üniversitelerimizde ve liselerimizde sinema kulüp çalışmaları düzenliyoruz. Sinema kulüpleri oluşturup, gençlerimizin kısa filmler çekebilmesi için destek veriyoruz. Bursa Ulusal Kısa Film Yarışması ile Türkiye’nin ve dünyanın her yanından film âşıklarını ve sinema kulüplerimizde eğitim alan gençleri bir araya getiriyoruz. Sinemanın büyülü dünyasını duvarlar içine hapsolmaktan kurtarıp, açık hava ve araç sineması ile Bursa’nın 17 ilçesinde adeta filmlerin nefes almasını sağlıyoruz. Son 6 yılda hem açık hava hem salon gösterimlerinde, 250’den fazla film ile 600’den fazla seans yaptık ve 400 bin izleyiciyi geçen sayılara ulaştık” diye konuştu. Tüm dönemlerin vazgeçilmezi; tiyatro Tiyatro’nun tüm dönemlerin en vazgeçilmez sanat dalı olduğunu ve Bursa için de ayrı bir önemi olduğunu dile getiren Başkan Aktaş, “Orta oyunu kültürünün asırlardır yaşadığı, Hacivat ve Karagöz’ün doğduğu şehrimiz, aynı zamanda Türkiye’nin en köklü sahnelerinden birine, Bursa Şehir Tiyatrosu’na sahiptir. Düzenlediğimiz Ulusal İşçi Tiyatroları Festivali ile alın terini sahnede sanata dönüştürüyoruz. ‘Misafir’ adlı oyunumuz Almanya ile yapılan İşçi Anlaşması’nın 60’ıncı yılına özel düzenlenen Frankfurt Tiyatro Festivali’nde sahnelendi ve ödüle layık görüldü. Şehir Tiyatromuzun ‘Bir Adam Yaratmak’ adlı oyunu Necip Fazıl’ın bu eşsiz eserinin en iyi sahne performansı seçildi ve halen Türkiye’nin birçok tiyatrosunda sahneleniyor. Yine Kazakistan Tiyatro Festivali’nde geleneksel Türk tiyatrosundan ‘Meddah-i insan olma halleri’ oyunuyla ödül kazandık. Milli Eğitim Müdürlüğü ile iş birliği içinde yürüttüğümüz Şehr-i yar projesi ile 5 farklı okulda öğrencilere sahneyi tanıma fırsatı tanıdık. Bursa’nın bir değeri olan, gönül sultanları oyununu sergilediler. Son 6 yılda 260 gösterimle 145 bine yakın tiyatro severe hizmet verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Tiyatro projelerimizi yıldan yıla daha da çeşitlendiriyor, bu kültürü yaşatmak ve yaygınlaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi. Festivaller şehri Konuşmasında, düzenledikleri festivallere de değinen Başkan Aktaş, “Festivaller adeta bir Bursa çınarı gibi filizlenen - büyüyen - gelişen ve sonunda gelenekselleşen bir sürece sahip. Biz festivallerimizi uzun vadeli vizyonlarla planlıyor ve hayata geçiriyoruz. Geleneksel değerlerimizi yaşatırken yeniçağı da ihmal etmiyoruz. Yerel değerlerimizi ulusal ve uluslararası camiaya tanıtırken, bir yandan da farklı kültürleri şehrimiz ile buluşturuyoruz. Festivallerimizi şehrimizin 17 ilçesinde, her mevsimde ve herkes için organize ediyoruz. Bu doğrultuda belediye tarihinde örneği olmayan bir dönemin içerisindeyiz. Öncelikle yıllardır devam eden Bursa Festivali, Altın Karagöz Halk Dansları Festivali, Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali gibi köklü festivalleri layıkıyla devam ettiriyoruz. Sokak Oyunları Şenliği, Evvel Zaman Masal Şenliği, Bıçak Festivali, Bandolar Festivali, Sokak Sanatçıları Festivali, İpek İğne Oyası Festivali gibi kültürel organizasyonları da bir gelenek olarak sürdürüyoruz. Geldiğimiz noktada Bursa’yı ulusal ve uluslararası alanda bir festivaller şehri yaptığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. 10 gün 10 gece boyunca süren Evvel Zaman Masal Şenliği, 100 farklı anlatısıyla genç yaşlı herkesi masal dolu bir yolculuğa çıkardı. Önümüzdeki dönemde de şenliğimizin bu yolculuğunu sürdüreceğiz. Altın Karagöz Halk Dansları Festivali bugün 35’inci durağına ulaştı. Dünyanın sayılı organizasyonlarından biri olan Altın Karagöz; barış̧, kardeşlik ve hoşgörü kavramlarının Bursa’dan dünyaya yayılmasını sağlıyor. Şehrimizin kültürünü, renklerini, geleneklerini kısaca Bursa’yı anlatan her şeyi ipekle dokuduğumuz bir festivalimiz de var. Bu festivalde amacımız bu kültürel mirasın tanınması ve korunmasını desteklemek, yaygınlaşmasını sağlamak ve yeni yetenekleri keşfetmektir” diye konuştu. Her projenin temeli; müzik Evrensel bir sanat dalı olan müziğin, hayata geçirdikleri her projenin temelini oluşturduğunu kaydeden Başkan Aktaş, “Yılın her günü evlerimizde, sokaklarımızda yankılanan şarkıların, Bursa gibi neşeli bir şehre ne kadar yakıştığını biliyoruz. Tam 61 yıldır devam eden köklü bir müzik festivalimiz var. Uluslararası Bursa Festivali pek çok ülkeden onlarca sanatçının eşlik ettiği dev bir organizasyon. Festivalimiz çok daha zengin ve geniş katılımlı bir organizasyona dönüştü, her yıl üzerine koyarak devam etmeye de kararlıyız. Bandolar Festivalimiz kısa sürede uluslararası bir ün kazandı. Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz festivale yurt dışından ve Türkiye’nin farklı şehirlerinden bandolar katıldı. Bu festivalimizde hem geleneksel marşlarımızı hem de popüler kültürün ezgilerini bando ile hayata geçiriyoruz. Sokak sanatçılarımızı desteklemek ve eserlerini müzik severlerle buluşturmak amacıyla Sokak Sanatçıları Festivali’ni organize ediyoruz. Sanatçılarımız, şehrin farklı noktalarında kurduğumuz sahneler ile pek çok müziksevere hitap ediyorlar. Festivalden sonra sokak sanatçıları noktaları bir klasiğe dönüştü. Bursa sanatçıları yıl boyunca bu noktalarda performanslarını sergileyebiliyorlar. Uluslararası Piyano Festivali ile 8 farklı ülkeden 256 piyanisti halkımızla buluşturuyoruz. Bu, piyano severler için unutulmaz bir festival oluyor. Bursa müzikle yaşayan ve günün her saatinde müziği hayatın içine dâhil eden bir şehir. Hemen her gün, her köşede ve salonda, her etkinlik alanında mutlaka bir müzik organizasyonu düzenliyoruz. Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, 23 Nisan Çocuk Korosu konserleri, Çalgıcı Mektebi ve Muhtarlar Korosu gibi pek çok alternatif müzik organizasyonumuz da yıl boyunca dinleyicileri ile buluşuyor. ‘Dikkat müzik çıkabilir’ organizasyonu ile şehrin muhtelif yerlerinde mini konserler düzenledik. Bu konserler halkımızda güzel ve hoş bir anı bıraktı. Müzik şehrimizin her anında var ve dinlemek kadar öğrenmeye, çalmaya ve söylemeye de istekli bir halkımız var. Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği kurslarımızda gitar, bağlama, keman, klavye, bateri, ney ve klarnet gibi eğitimler veriliyor. Yakın zamanda hayata geçireceğimiz ‘çalgı reviri’ ile vatandaşlarımız, enstrümanlarının bakım ve onarımı noktasında bizden destek alabilecekler” dedi. Özgürlük vurgusu Tüm bu kültür sanat faaliyetlerini gerçekleştirmeyi sağlayan en önemli unsurun özgürlük olduğuna değinen Başkan Aktaş, “Dilimizi, kültürümüzü, tarihimizi hala yaşatabiliyorsak, şarkılarımızı doya doya söyleyebiliyorsak, bu özgürlüğümüz sayesindedir. Özgürlüğümüz ise kahraman ecdadımız sayesinde. Bu vesileyle anma etkinlerimizi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Biz zarfa değil mazrufa önem veren bir anlayış içerisindeyiz. Özellikle milli etkinliklerimizi; büyük bir coşku ve mutlulukla, meselenin özüne vurgu yaparak kutlama gayretindeyiz. Konu vatanımız, milletimiz, tarihimiz ve bayrağımız olunca heyecanımız, neşemiz ve tutkumuz bir başka oluyor. Mesela, geçen sene 100’üncü yılına ulaştığımız Bursa’nın kurtuluşu etkinliklerinde belgesel, sempozyum ve sergilerle o günün ruhunu bizlere yakışır şekilde yansıttık. İstiklal Marşı’mızın 100’üncü yılında, Çanakkale Kireçtepe’de ve Bursa’nın dört bir yanında, ecdadın manzumesini yâd ettik. Ve tabi Türkiye Yüzyılı. Cumhuriyetimiz ve onun kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bizim en kıymetli mirasımız, en büyük hazinemiz. 100’üncü yıla hiçbir anma, hiçbir kutlama kâfi gelmez. Kahramanlarımızın hakkını ne yapsak ödeyemeyiz lakin aziz hatıralarını yaşatabiliriz. Bizler bu vatanın, bu milletin evlatlarıyız. Bu kapsamda da anma programlarımızı en üst düzeyde gerçekleştirme bilinciyle hareket ediyoruz. Velhâsıl kelam, konu ülkemiz olunca, birliğimiz, beraberliğimiz ve Gazi Mustafa Kemal olunca, sevgimizle ve minnet duygularımızla bu etkinliklerimizi gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, sizlerin huzurunda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bağımsızlığımız için can veren tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum” diye konuştu. Yüreğimiz yangın yeri Filistin’de yaşanan katliam ve soykırıma da dikkat çeken Başkan Aktaş, “Acımız büyük, yüreğimiz yangın yeri. Müslüman kardeşlerimiz için üzülüyor, onlar için dualar ediyoruz. Onlar bu denli bir zulüm altındayken, şu sıralarda gerçekleştirdiğimiz anma etkinliklerimizde daha hassas bir yaklaşım sergiliyoruz. Sanat, en karanlık zamanlarda bile umudu, güzelliği ve toplumsal değişimin sesini duyuran evrensel bir dil olmuştur. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak düzenlediğimiz kültür sanat festivalimiz, umudun, dayanışmanın ve barışın, sanat yoluyla bir araya getirilebileceğini vurgulama amacı da taşımaktadır. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak ‘kültür ve sanat herkes için her yerde’ anlayışımızla yolumuza devam edecek, şehrimizin her bir ilçesine, her bir köşesine kültür ve sanatı taşımaya gayret edeceğiz. Çünkü sanat Bursa’nın atan kalbidir” dedi. Başkan Aktaş, konuşmasında yüzyılın deprem felaketine de değinerek, deprem bölgesindeki vatandaşları da unutmadıklarını, Evvel Zaman Masal Şenliği ve Sokak Oyunları Şenliği’ni deprem bölgelerine taşıyarak afetzede çocuklara moral vermeyi de ihmal etmediklerini sözlerine ekledi. Başkan Aktaş, konuşmasının sonunda tüm bu kültür sanat faaliyetlerinden görev alan tiyatrocu, müzisyen ve kültür sanat ekibini sahneye davet edip, “Sizlerin huzurunda, bu vazifeyi birlikte gerçekleştirdiğimiz çalışma arkadaşlarıma, sanatçı dostlarıma ve emeğimizi her zaman takdirle ve teveccühle karşılayan siz değerli Bursalılara, sonsuz şükranlarımı sunuyorum” dedi. Büyükşehir Belediyesi’nin 2023-2024 kültür sanat sezonu açılışı, Sedat Anar’ın ‘Alemlerin Sesleri Dinletisi’ ile tamamlandı. Kaynak: Bülten

Vegan beslenme ile sportif bir hayat mümkün mü? Haber

Vegan beslenme ile sportif bir hayat mümkün mü?

Ulaş Girgin Bilindiği üzere sağlıklı bir yaşam, zinde kalmak ve iyi bir görünüm yakalamak amacıyla birçok insan sporu hayatlarının parçası haline getiriyor. İnsan vücudunun sarfettiği eforu karşılamak için enerjiye, enerji için de de elbette besinlere ihtiyaç duyuluyor. Vegan beslenme ile spor ilişkisinde en çok karşılaşılan soru hayvansal gıdalardan alınamayan proteinin sporcu beslenmesinde nasıl sağlanacağı. Bu konu bazında çok bilinen bir yanlış kırmızı ve beyaz etteki protein oranının diğer besinlerden daha fazla olduğu ve sporcu beslenmesinde kesinlikle ihtiyaç duyulduğu. Elbette kötü planlanmış bir vegan beslenme yetersiz enerji alımına sebep olabilir fakat iyi bir planlama ile vücudun ihtiyacı olan yağ, karbonhidrat ve protein sağlanacaktır. Örnek olarak kuru baklagiller protein içeriği bakımından et grubundaki besinlere eş değerdir. 100 gram kırmızı et ortalama 22 gram protein içerirken kuru baklagillerin 100 gramında ortalama 20 gram protein bulunmaktadır. Ayrıca baklagil proteini sürekli tüketimde daha ekonomik bir tercih olacaktır. Vegan sporcular nasıl beslenmeli? Öncelikle protein baz alınırsa vegan beslenmeye uygun yüksek protein içerikli olan birçok besin bulunmaktadır. Besinler 100 gram üzerinden ölçüldüğünde seitan isimli buğday gluteninde 75 gram, soya fasulyesinde 36 gram, kuru fasulyede 21 gram, kuruyemişlerde 20 gram, nohutta 19 gram, tam buğday ekmeğinde 13 gram, bulgurda 12 gram, mercimekte 25 gram, tofuda 8 gram ve bezelyede 5 gram protein bulunmaktadır. Demir ihtiyacı için ise koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye ve mercimek, bezelye, kuru meyveler tercih edilmeli. Demir emiliminin artması için ise yemekten hemen önce ve sonra çay veya kahve tüketilmemelidir.  Kalsiyum kemik sağlığı ve kas kasılmaları için oldukça önemlidir. Yetersiz kalsiyum antrenman performansı düşürüp kas gelişimine zarar verebilir. Vegan beslenme anlayışında yeterli kalsiyumu almak için brokoli, ıspanak, turunçgiller ve kuru yemişler tercih edilebilir. B-12 problemi B-12 eksikliğinde ise vegan beslenme anlayışı biraz problem olabilir. Diğer eksiklikler doğal besinler aracılığı ile karşılanırken B-12 eksikliği bu doğal imkanlar ile karşılanamamaktadır. B-12 ihtiyacı için kullanılabilecek en iyi kaynaklar supplementler veya B-12 içeriği artırılmış vegan besinler olacaktır. Ayrıca tüm bu yazılanlara dikkat ederken spor yanında doğru kaloriyi almak ve doğru bir diyet uygulamak için mutlaka bir beslenme uzmanına başvurmak gerekmektedir.

İlk yardıma her yerde Kızılay'la ulaşın Haber

İlk yardıma her yerde Kızılay'la ulaşın

İlk yardımın hayat kurtarmadaki önemine dikkat çekmek için tüm dünyada kutlanan Dünya İlk Yardım Günü’nün bu yılki teması “Dijital Dünyada İlk Yardım: Herkese, Her Yerde Her Zaman Ulaşın” olarak belirlendi. Bu tema ile ilk yardım eğitiminin alınması ve unutulmasının önüne geçmek amacıyla ilk yardım mobil uygulamalarından yararlanılabileceği vurgulanıyor. Her evde bir ilk yardımcının olmasını hedefleyen Kızılay da bugüne kadar 336 bin 550 kişiye sertifikalı ilk yardım eğitimi, 702 bin 948 kişiye de yüz yüze bilgilendirme eğitimleri verdi.   Trafikte, evde, iş yerlerinde ve okullarda her gün şahit olduğumuz onlarca irili, ufaklı kaza meydana gelebiliyor. Ölümlü kazaların yüzde 25’i en güvenli yer saydığımız evlerimizde gerçekleşiyor. Düşme ve çarpmalar, kesikler, kırıklar, kanama, yabancı cisimlerle boğulma veya tıkanma, suda boğulma, zehirlenme, yanıklar, elektrik çarpması ve ateşli silah yaralanmaları gibi kaza ve acil durumlarda ilk yardım bilmek ise hayat kurtarıyor. Her yıl eylül ayının ikinci cumartesi kutlanan “Dünya İlk Yardım Günü” ise acil durumlarda ilk yardımın önemine dikkat çekiyor. Ülkemizde ilk yardım uygulamalarını yaygınlaştırmak ve tüm bireyleri ilk yardım konusunda eğitmek amacıyla Kızılay da ilk yardım eğitimleri gerçekleştiriyor. İlk Yardım Kahramanları Yetişiyor  Günlük yaşamda karşılaşılan kazalarda sağlık uzmanlarının gelmesine kadar geçen sürede sorunun ilerlemesini önleyici doğru ve zamanında ilk yardım müdahaleleri hayat kurtarabiliyor. Örneğin, solunum veya kalp atımı durduktan sonra 5. dakikadan itibaren kalıcı beyin hasarı başlıyor. Profesyonel yardım gelene kadar yapılan doğru ilk yardım sayesinde beyin fonksiyonlarının etkilenmemesi önemli ölçüde artıyor. Heimlich Manevrası, kırığı sabitleme, yanıklara buz uygulamama, vücuda batan cismi sargı beziyle sabitleme, yara temizliği ve pansumanı, kanamalarda kol ve bacakları vücut seviyesinin üstünde tutma, elektrik çarpmalarında kalın tahta sopa kullanımı gibi basit ancak etkili müdahalelerle her birey birer kahraman olabilir. Daha çok ilk yardım kahramanı yetiştirmek için çalışan Kızılay, ilk yardım eğitim merkezlerinin sayısını arttırmayı hedefliyor. Öğrencilere ve öğretmenlere yönelik Güvenli Davranış ve İlk Yardım Eğitimi el kitabı ile animasyonlar geliştiren Türk Kızılay, bugüne kadar 336 bin 550 kişiye sertifikalı ilk yardım eğitimi, 702 bin 948 kişiye yüz yüze bilgilendirme eğitimleri verdi. İlk yardım öğrenmenin önemine ilişkin açıklamalarda bulunan Bursa Şubesi Başkanı Prof.Dr. Murat Tutanç “Gün içerisinde önlenebilir nedenlere bağlı olarak gelişen ve kötü sonuçlanabilen kazalar yaşayabiliyoruz. Ancak aldığımız ilk yardım eğitimiyle bu kazaların önüne geçebiliriz. Herkesi ilk yardım öğrenmeye davet ediyor, tüm vatandaşlarımızı Kızılayımızın İlk Yardım Merkezleri’ne bekliyoruz” dedi. Kızılay, Ücretsiz İlk Yardım Mobil Uygulaması ile Herkese Ulaşıyor “Dijital Dünyada İlk Yardım” teması kapsamında her evde bir ilk yardımcı olması hedefine adım adım ilerleyen, eğitim ve seminer programlarını arttırarak devam ettiren Kızılay, ülke genelindeki 34 İlk Yardım Eğitim Merkezi ile toplumda ilk yardım bilinci oluşturmak, ölüm ve yaralanmaların azaltılmasına katkı sağlamak amacıyla sertifikalı ve bilgilendirici eğitim çalışmalarına devam ediyor. Bu yılın teması çerçevesinde sunulan “Herkese, Her Yerde Her Zaman Ulaşın” mesajı ile Küresel İlk Yardım Referans Merkezi tarafından 191 ülkede kullanılmak üzere İlk Yardım Mobil Uygulaması Android veya IOS platformlarında yayınlandı. Bireyler cep telefonlarına indireceği IFRC First Aid uygulamasında yer alan ülkemize ait Türkçe seçenekle ilk yardım bilgilerine her yerden ve her zaman ücretsiz olarak ulaşabiliyor. Kızılay, ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliği içerisinde ilkokul öğrencilerinden başlayarak toplumun her kesimine ilk yardım öğretebilecek içerikleri kuruluşların kullanımına sunuyor. Kaynak: Bülten

6 kişiye can verdi Haber

6 kişiye can verdi

Bursa Çekirge Devlet Hastanesi’nde beyin ölümü gerçekleşen 43 yaşındaki erkek hasta İ.Y. organları ile 4 hastanın hayata tutunmasına ve 2 hastanın görmesine vesile oldu. 18 Ağustos tarihinde travma sebebi ile Çekirge Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan 43 yaşındaki erkek hasta İ.Y. 5 günlük yaşam mücadelesinin ardından hayata tutunamadı. Hastanın beyin ölümünün gerçekleşmesi üzerine hastane organ nakil koordinatörleri, hastanın ailesi ile görüşerek organ bağışı hakkında bilgi verdi. Ailenin onay vermesi sonucu durum Sağlık Bakanlığı’na bildirilerek, nakil olacak hastaların belirlenmesine başlandı. Çekirge Devlet Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı operasyonla merhumun bir böbreği Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, diğer böbreği ise Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderildi. Merhumun kalbi İstanbul’da özel bir hastaneye, karaciğer ve korneaları ise Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderildi. İl Sağlık Müdürü Dr. Yavuzyılmaz’dan Teşekkür Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, organ bağışının son derece onurlu ve kutsal bir davranış olduğunu belirtti. Aile ferdini kaybetmenin acısını bir kenara bırakıp, büyük duyarlılık göstererek merhumun organlarını bağışlayan aileye teşekkür eden Dr. Yavuzyılmaz, “Ailemizin bağışladığı organlar sayesinde organ bekleyen 4 hastamız yaşama tutunacak korneaları ile de iki hastamız ışığa kavuşacak. Merhuma Allah'tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum” dedi. Kaynak: İl Sağlık Müdürlüğü Bülten

Sakinlik, günümüz hızlı hayatlarının hangi noktasında? Haber

Sakinlik, günümüz hızlı hayatlarının hangi noktasında?

Ulaş Girgin Bazıları mutlu bir hayat için sakin ve dingin kalabilmenin şart olduğunu savunur. Diğer yandan birçok insan da kişiye bu sakinlik halinin uyuşukluk ve tembellik getireceğini ve başarıdan uzaklaştıracağını düşünmektedir. Romalı filazof Marcus Aurelius, “Hayat size ne getirirse getirsin, sakin ve dingin kalın” tavsiyesini vermektedir. Fakat günümüzde dinginlik Roma dönemi düşünürlerinin yaşamında olduğu kadar kolay değildir. Hızla akan hayatın içinde yetişilmesi gereken işler toplum tarafından kurulan baskılar ve değer yargıları, yaşadığımız dönemde bu dingin olma isteğinin önüne set çekmiş haldedir. Sakin kalmanın yaşadığımız dünya düzeninde Roma dönemindeki gibi kolay ulaşılabilir olmadığı bir gerçek. Fakat bu sakinliği hayatın içine küçük noktalardan yedirmek de bir tembelliğin aksine farkındalık ve problemler karşısında daha doğru düşünme becerisi sağlayacaktır. Sürekli koşuşturma içinde olan rahatsız ve sıkıntılı bir zihin mantıklı ve rasyonel kararlar vermek noktasında tökezleyecektir. Önemli noktalarda doğru kararlar verebilmek için sakin bir zihin yapısına dönebileceğimiz zamanlar yaratmamız gerekmektedir. Erken Uyanmak Yaşam rutininin hızlı temposunda sakin kalmak tabii ki kolay değil. Fakat gün içindeki bazı zamanları doğru değerlendirmek bu konuda biraz yardımcı olabilir. Sabah saatlerinde uyanık olan kişiler karar vermek ve doğru adımlar atma konusunda çok daha iyi olacaktır. Beyninizin en aktif olduğu saatler sabah 09.00 ile 11.30 arasıdır. Yüksek kortizon nedeniyle sabahları dikkat seviyesi ve stresle baş etme becerisi daha yüksek olacaktır. Bu nedenle geç uyanan kişiler için daha erken uyanmak hayatın hızlı akışı içinde duraklayıp kendilerini dinleyebilecekleri bir zaman dilimi olarak bir seçenek oluşturmaktadır. Akşam yürüyüşleri Diğer yandan sabah erken saatlerde bedensel veya zihinsel etkinliklerde bulunmak yani kısacası çalışmak durumda kalan kişiler için başka çözümler düşünülmelidir. Güne başlama zamanı gibi günü bitirme zamanları da kişide yorgunluk olsa da dinginleşmeye uygun olacak zamanlardandır. İş sonrası temiz havada nereye gittiği belli olmayan hedefsiz bir akşam yürüyüşü kişiyi içinde bulunduğu hengameden uzaklaştıracak ve hayata biraz daha dışardan bakmayı kolaylaştıracaktır. Fransız şair ve yazar Andre Breton, “Yürüyüş çoğu zaman insanın kendi içinde yoğunlaşmasını sağlayan bir dönemeçtir.” Diyerek yürüyüşün bir düşünüş olduğunu ifade etmektedir. Aktivite ile gelen dinginlik Tabii ki sakinlik hali kişinin kontrolünde olmalıdır. Dingin olmak insanın hayatı için önemli olacak gelişmelere tepkisiz kalması değil doğru düşünüp kendisi için en faydalı olacak şekilde hareket etmesidir. Gün içinde kısa anlarda sadece kısa bir süre nefes almaya odaklanmak 1 dakika düşünmemek ve akış içinde olmak paniği engelleyecek, uzun vadede etkili olacaktır. Ayrıca dinginlik eylemsizlik halinden gelmek zorunda değildir. Müzik, bahçe, çizim, örgü, yazı gibi birçok hobi ile transa benzer bir dinginlik hali yaşamak mümkündür. Mitsuhashi’nin öne sürdüğü gibi, kendimizi doğaya veya herhangi bir aktiviteye kaptırmak, odağımızı geliştirmekte ve huzur bulmayı sağlamaktadır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.