SON DAKİKA
Hava Durumu

#hava

A Gazete - hava haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hava haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bursa 'Şehir'de Haber

Bursa 'Şehir'de

Üst solunum yolu enfeksiyonu ve soğuk algınlığı şikayetiyle yollara düşen vatandaşlar en güzel hizmeti en modern tesislerde alabilmek için şehir hastanesinin acil servislerine akın etti. Burun akıntısı şikayetiyle bile gelen tek bir hastanın dahi geri çevrilmediği Bursa Şehir Hastanesi'nde kurulduğu günden bu yana yaklaşık 15 milyon hasta şifa buldu. Mevsimsel sebepler ile artan gribal hastalıklar sebebiyle özellikle geceleri acil servislerde yaşanan yoğunluk ile ilgili olarak ise uzmanlar Aile hekimleri ve polikliniklerin daha aktif kullanılması gerektiğine vurgu yaptı. Bursa başta olmak üzere Çanakkale, Balıkesir, Yalova ve Bilecik'i içine alan yaklaşık 10 milyon nüfusluk bölgeye hitap eden Bursa Şehir Hastanesi, açıldığı günden bu yana milyonlarca hastaya şifa dağıttı. Nilüfer ilçesi Doğanköy mevkisinde 459 bini kapalı toplam 745 bin 365 metrekare alanda bulunan 16 Temmuz 2019'da hasta kabulüne başlayan Bursa Şehir Hastanesine, Yalova, Çanakkale, Balıkesir, gibi bölgedeki diğer illerden de hasta geliyor. Son günlerde havaların bir sıcak bir soğuk gitmesi özellikle grip gibi salgın hastalıkları da beraberinde getirdi. Şifayı kapan Bursalı vatandaşlar, en modern ve steril şartlarda en iyi hizmeti en ucuza almak için Bursa Şehir Hastanesi'ne akın edince bölgenin diğer illerinden gelen hastalarla birlikte Şehir Hastanesinin acil servisinde kelimenin tam anlamıyla ana baba günü yaşandı. İğne atsan yere düşmeyecek kalabalık vatandaşlar tarafından cep telefonuyla kaydedildi. Bazı vatandaşlar hasta olmanın da etkisiyle yaşanan yoğunluğa tepki gösterirken uzmanlar vatandaşları aile hekimleri ile poliklinikleri daha aktif bir şekilde kullanmaları için uyardı. Burnu akan bile acilden geri çevrilmedi Burun akıntısı şikayetiyle bile gelen hastanın geri çevrilmediği hastanede yaşanan yoğunluk sebebiyle sağlık görevlileri de ne yapacaklarını şaşırmış durumda. Vatandaşlar ise gece acil serviste görev yapan doktor ve muayene odası sayının arttırılmasını istiyor. Kurulduğu yıldan bu yana yaklaşık 7 milyonu acil servis olmak üzere 15 milyon hastanın tedavi gördüğü Bursa Şehir Hastanesi sadece Bursa'ya değil tüm Güney Marmara'ya hizmet veriyor. Kovid 19 pandemisi ve Maraş depreminde de büyük görevler üstlenen hastane bölgedeki 5 ilin amiral gemisi konumunda. Özellikli hizmetleriyle bölgenin sağlık üssü konumundaki Bursa Şehir Hastanesi özelikle kalp damar cerrahisi, beyin cerrahi, onkolojik cerrahi ve girişimsel radyolojiler alanlarında 5 yıldır çok önemli hizmetler veriyor. Aort balonları, aort anevrizmaları, ani aort yırtılmaları kapalı yöntemle kalp damar cerrahisinde tedavi edilirken diğer tüm nitelikli işlemler endoskopik cerrahiler, omurga ve omurilik tümörleri, skolyoz gibi hastalıkların ameliyatları beyin cerrahisinde yapılıyor. Hastanede 16 yataklı inme merkezinin yanında 14 yataklı yoğun bakım 20 yataklı servisi ile bölgenin en büyük ve gelişmiş yanık servisi bulunuyor. Bursa Şehir Hastanesinde kornea nakillerinin yanında el cerrahisinde de önemli işler yapılıyor. Bunların arasında tam uzuv kopmalarının tedavisi de mevcut. Hastane vatandaşlar arasında yapılan anketlerin verdiği sonuçlara göre yüzde 99'lara varan memnuniyet oranlarına sahip. Kaynak: İHA

Soğuk havalarda derinize dikkat Haber

Soğuk havalarda derinize dikkat

Yaz aylarına göre kışın cildimizle ilgili daha çok sıkıntı yaşıyor ve tedavi için daha çok ürüne başvurulduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, kış aylarında soğuk hava ve rüzgârın derinin kuruluğunu artırması, güneş ışınlarının azalması sonucu artan melankolik ruh hâli ve buna bağlı stresi ortaya çıkarabileceğini belirterek şöyle konuştu; "Kışın genellikle, deri kuruluğu ve ciltte yaygın kaşıntı, yağlı egzama, sedef hastalığı, tahriş egzaması, kurdeşen ve pernio sorunlarıyla karşılaşılabilir. Sonbahar aylarında havaların soğumasıyla beraber daha çok orta yaş ve üzeri kişilerde kollarda, bacaklarda, karın çevresi ve sırt bölgesinde deri kuruluğunda artış ve geceleri artan şiddetli kaşıntı başlar. Deri kuruluğu giderilmediği sürece verilen kaşıntı kesici ilâçlar pek işe yaramaz. Deri kuruluğunu gidermenin tek yolu kuruyan bölgeleri kremlerle düzenli olarak nemlendirmektir. Sıcak suyla banyo yapılmamalı, cilt fazla keselenmemeli ve banyodan sonra bütün vücut mutlaka kremlerle nemlendirilmelidir. Saçlı deri, yüz, dış kulak yolu, kulak arkası gibi bölgeleri tutan, ilgili bölgelerde kızarıklık, kabuklanma, kaşıntı yapabilen bir egzama türüdür. Kış aylarında soğuk hava etkisi, güneş ışınlarının azalması ve artan stres ile beraber belirgin alevlenmeler görülebilir. Soğuk rüzgârdan korunmalı, dermatologlar tarafından önerilen fazla yağlı olmayan nemlendiriciler ve tedavi kremleri düzenli kullanılmalıdır." Sedef hastalığı ömür boyu devam eden süreğen bir deri hastalığı olduğunu belirten Bostancı, "Vücudumuzun herhangi bir bölgesinde veya çok yaygın şekilde kuraklık ve üzerinde kabuklanmalarla seyreder. Yaz aylarında yoğun güneş ışınlarının etkisiyle iyileşme eğiliminde olan hastalık kış aylarında azalan güneş ışınları, artan stres seviyesi, yine artan üst solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle alevlenmeler ve artışlar gösterebilir. Kış aylarında güneşli havalarda güneş ışınlarından mümkün olduğunca faydalanmak gerekir. Stres seviyesini azaltmak için açık güneşli havada yürüyüş, spor yapmak faydalı olacaktır. Hastalık belirtilerinin arttığı durumlarda bir dermatolog tarafından muayene edilmekte fayda vardır. Havaların soğumasıyla beraber hem soğuk rüzgârlı hava, hem soğuk sular elde tahriş egzamasını tetikleyebilir. Ellerde kuruluk, kaşıntı, kızarıklık, çatlama gibi belirtiler ortaya çıkar. Eller soğuk hava ve sudan korunmalı, soğuk suyla eller yıkanmamalı, bulaşık yıkarken pamuk astarlı eldiven takılarak deterjan ve soğuk sudan korunmalıdır. Su temasından sonra mutlaka ellere nemlendirici kremler uygulanmalıdır. Elleri yıkarken gliserinli sabunlar veya sabun içermeyen yıkama jelleri veya köpükler kullanılabilir" diye konuştu. Soğuğa bağlı kurdeşen özellikle soğuk su, soğuk hava, buz gibi maddelerle temas sonucu deride ortaya çıkan kaşıntılı kızarıklar ve kabarıklıklar ile seyrettiğini ifade eden Bostancı, "Tedavide soğuktan korunma ve bazı alerji ilaçları kullanılır. Kış aylarında soğuğa maruz kalma sonucu el, ayak, burun, kulak kepçesi gibi uç bölgelerde kaşıntılı, ağrılı kızarıklık kabarıklıklar görülür. Bilhassa kış boyunca devam eder. Kış aylarında soğuk havalarda eller, ayaklar, burun ve kulaklar soğuktan çok iyi korunmalıdır. Tedavi için mutlaka bir dermatologla temasa geçilmelidir" dedi. Kaynak: İHA

Kışın neler yemeliyiz? Haber

Kışın neler yemeliyiz?

Kış mevsimde kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve gecelerin uzaması sebebiyle fiziksel aktivitenin azaldığını ve hareketsiz geçirilen zamanın da arttığını belirten Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, "Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması sebebiyle vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabilmektedir. Bu sebeple birçok kronik hastalığa sebep olan vücutta fazla yağ birikimi olarak adlandırılan 'obezite' artmaktadır. Ancak sağlıklı hayatı sürdürülmesi için mevsimine uygun sağlıklı beslenme ile ideal kilonun korunması önemlidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak gerekir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir" dedi. Kış mevsiminde artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazla olduğunu ifade eden Güngör, "Mevsimine uygun, günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişlerde yeterli ve dengeli biçimde günlük beslenmede bulunmalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir" diye konuştu. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Göngör, şu ifadeleri kullandı: "Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir." Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör, "Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir" dedi. Kaynak: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.