SON DAKİKA
Hava Durumu

#hamilelik

A Gazete - hamilelik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hamilelik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hamile kadınların tüketmemesi gereken besinler Haber

Hamile kadınların tüketmemesi gereken besinler

GÖKÇE ÇALIŞCİ Bebeğinizin dünyaya sağlıkla gelmesi için hamileyken tükettiğiniz besinlere dikkat etmeniz gerekiyor.  Sağlıklı bir yaşamın kaynağı sağlıklı bir beslenme düzeninden geçer. Peki bu sağlıklı beslenme düzeninin içinde neler olmalı? Anne adayları hangi besinlerden uzak durmalı? SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ Pastörize edilmemiş sütler  Listeria bakterisi taşır. Bu bakteriler düşüğe, enfeksiyon ve iltihaba sebep olur. Eğer bu ürünler kullanırsanız  ölü doğuma sebep olabilirsiniz. Çiğ süt olarak satın aldığınız sütleri kaynatmak yeterli olmayabilir. SUSHİ Hamilelik döneminde uzak durmanız gereken bir diğer besin ise çiğ veya az pişmiş bütün et ürünleri. İyi pişmemiş etin içinde  toxoplazma bakterisi bulunur. Bu da yine düşük yapma riskinin doğurur.  SAKATAT Yüksek miktarda A vitamini içeren bu gıdalar bebek için tehlikelidir. Sakatat harici özellikle karaciğerden uzak durmanız gerekir. RAFADAN YUMURTA Yeteri kadar pişirilmeyen yumurta da salmonella riski ile karşılaşabilirsiniz. Bu bebeğinize direkt zarar vermese de, gıda zehirlenmesine yol açar.  ALKOL Alkol ölü doğuma düşüğe sebep olduğu için hamilelik süresince tüketilmemelidir.  Çok yüksek olmayan miktarlarda alkol bile bebeğin beyin gelişimini  etkiler. Ayrıca fetal alkol sendromu olarak bilinen  duruma yol açar ve yüz deformiteleri, kalp defektleri ve zeka geriliğine sebep olur

Hamilelikte cilt kuruluğuna ne iyi gelir? Haber

Hamilelikte cilt kuruluğuna ne iyi gelir?

GÖKÇE ÇALIŞCİ Gebelikte cilt kuruluğu ile ilgili bilmek istediğiniz her şey bu içerikte. İlk başta kendinize sormanız gereken soru, yeterine su içiyor muyum? Cevabınız hayır mı? Bu da bir sebep...  HER İŞİN BAŞI SU  Artık iki canlısınız ve vücudunuz hamilelik süresince daha fazla suya ihtiyaç duyar. Eğer gebelikte yeterince su içilmezse, dudaklarda ve ciltte kuruluk görülür. Özellikle sıklıkla kusan kadınların daha fazla suya ihtiyacı vardır.  KAN BASINCI  Hamilelikte kan basıncı artar, bu da kan şekerinin yükselmesine ve böbreklerin aşırı çalışmasına sebep olur. Bu durum sık sık lavaboya çıkma ihtiyacı doğurur. Artan kan hacmi ve ödem birikmesi, cildi gerer. Bu da kuruyan cildin esnemesine ve çatlamasına neden olabilir.    ÖDEM  Hamilelik sırasında artan vazopressin hormonu seviyeleri, vücutta normalde olduğundan daha fazla su tutulmasına sebep olur. Bu yüzden fazla ödem toplarsınız ve bu şişkinlik cildinizi gere ve çatlamasına yol açar.  BOYUT DEĞİŞİKLİĞİ  Hamilelik süresince cildiniz hızla büyür. Cildiniz büyüyen bebeğe uyum sağlamak için gerildiğinde, elastikiyetini ve nemini kaybeder. Bu yüzden cildiniz mor ve daha ince görünür.   KURUYAN CİLT İÇİN NE YAPILMALI?  Hem su içerek hem de dışardan nemi koruyarak kuruluğu engelleyebilirsiniz.  Aşırı sıcak veya soğuk su, cildin nem dengesini bozar bu yüzden ılık suyla duş alın.  Cildinizi yumuşak bir havluyla kurulayın ve tahriş edici şekilde sertçe ovalamayın.  Sabah ve akşam olmak üzere iki defa tüm vücudunuza uygun bir nemlendirici uygulayın. ( Kakao yağı, hindistan cevizi yağı)  Cildin nefes almasını sağlayacak yumuşak ve pamuklu kıyafetler giymelisiniz.

Sağlıklı bir hamilelik için bunlara dikkat Haber

Sağlıklı bir hamilelik için bunlara dikkat

Bazı basit gündelik alışkanlıkların değiştirilmesi ve alınacak basit önlemler ile bebeğin yeni hayatına çok daha iyi bir başlangıç yapmasını sağlanabileceğini belirten Medicana Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Okan Özden, "İlk önerimiz hamilelik planladığında veya hamileliği öğrenir öğrenmez, hemen kadın doğum doktoruna başvurulmalıdır. Hamileliğin en az ilk üç aylık döneminde folik asit desteği, 'spina bifida' gibi nöral tüp defekt riskini azaltacaktır. Bununla birlikte D vitamini desteği de bebeğin iskeleti ve ilerideki kemik sağlığı için önemli. Eğer öğünlerde yeteri kadar balık tüketilmiyor ise, özellikle omega-3 içerikli destek vitaminleri tercih edilmelidir. Her zaman dengeli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Günde 4-5 öğün meyve sebze tüketilmeli, pilav gibi karbonhidrat içerikli gıdalardan da uzak durulmalıdır. Tam tahıllı ürünleri tercih etmekte fayda vardır. Protein ihtiyacı için bakliyatlar, yağsız et, yumurta ve fındık-ceviz gibi çerezler tüketilebilir. Pastörize süt, peynir ve yoğurt gibi günlük ürünler ve haftada en az iki kez balık tüketimi de beslenme programın olması gerekenler arasında olmalıdır" dedi. Bir yiyeceğe dokunmadan önce mutlaka ellerin yıkanması gerektiğinin altını çizen Özden, "Mümkünse çiğ etlere direk temas edilmemeli, edilirse de sonrasında ellerin yıkanması gerekmektedir. Çiğ gıdalar ile yemeye hazır gıdaları ayrı yerlerde muhafaza edilmeli. Gebelik için bazı sakıncalı bakteri ve parazitler içerebileceği için pastörize olmayan süt, peynir, çiğ veya az pişmiş et ürünleri gibi gıdalardan uzak durmakta fayda vardır. Egzersizlerin anne adayına ve bebeğe bir çok faydası vardır" diye konuştu. Çok fazla kafein düşük yapma riskinizi artırabileceğini belirten Özden, "Bunun yanı sıra her ne kadar net veriler olmasa da düşük doğum ağırlığı ile ilişkili olabileceğini iddia eden vardır. Bu sebeple kahve, çay, kola, çikolata ve enerji içeceklerini azaltıp kafeinsiz çay ve kahve çeşitleri ile taze sıkım meyve sularına yönelmekte fayda var. Sigara içmek; düşük doğum ağırlığı, erken doğum, düşük, ani fetal ölüm gibi çok ciddi sonuçlar ortaya çıkarabilir. İlk birkaç ay yüksek hormon seviyeler sebebiyle yorgun ve halsiz hissetmek normaldir. Sonraki dönemlerde ise artan tuvalet ihtiyacı veya yatakta rahat edememek uykuları bölmeye sebep olabilir. Gece uykuları bölünüyorsa, gün içerisinde kısa süreli kestirmeler anne adayını rahatlatacaktır. Hamilelikte kan hacmi yaklaşık yüzde 50 artmaktadır. Dolayısı ile bu artışı karşılamak için bol su içilmelidir. Yeteri kadar su tüketmek hamilelikte ciddi problem oluşturacak kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları, halsizlik, baş ağrıları, şişkinlik gibi durumlar için de önleyici olacaktır" şeklinde konuştu. Kaynak: İHA

Hamilelikte kurtarıcı: Ultrason Haber

Hamilelikte kurtarıcı: Ultrason

Ezgi Özdaş Günümüz teknolojisi sağlık alanında da mucizeler yaratmaya devam ederken hamilelik sürecinde anne ve bebek sağlığını görüntüleme açısından büyük katkı sağlayan Ultrason gibi uygulamalar yıllardır medikal mühendislikte çığır açıyor. İnsan kulağının duyamayacağı yüksek frekanslı ses dalgalarına verilen ad olarak tanımlanan Ultrason kelimesi dilimize Fransızca’dan geçti. Peki anne ve bebek sağlığı açısından oluşabilecek tehditleri erken tespit etmekte ve gebeliğe dair tüm süreçleri detaylı takip etmekte sıkça kullandığımız Ultrason yönteminin doğru kullanımı nasıl? Hep birlikte inceleyelim… ULTRASON NE İÇİN KULLANILIR? Ultrasononografi gebeliğin tanısı erken dönem tanısı, değerlendirilmesi ve olası kanama durumlarında fetüsün canlı olup olmadığının öğrenilmesi başta olmak üzere; Gebelik kesesi, fetal büyüklük değerlendirmesi, plasenta yerinin belirlenmesi, amniyon sıvısının yeterliliğinin tespiti, bebeğin cinsiyetinin öğrenilmesi gibi birçok amaca hizmet eder. ULTRASON SIKLIĞI NE OLMALI? Gebelik tanısı konulmasının ardından 11-14 ve 18-22 haftalarında ultrasona gidebilirsiniz. Gebelikte bir risk görülmesi halinde bu sıklık doktor tavsiyesi ile artabilir. ULTRASON BEBEĞE ZARARLI MI? Ultrason ses dalgalarının dokuya gönderilmesi ve geri alınması ile sağlanan bir görüntüleme yöntemidir. Ses dalgalarıyla canlı dokuya zarar vermenin imkansız olması da sorunun cevabıdır. Gönül rahatlığıyla Ultrason çektirebilirsiniz. DETAYLI ULTRASON NEDİR? Normal Ultrason süresi 3-5 dakika arasındayken Detaylı Ultrason 30-45 dakika arasında gerçekleşir. Bu süreçte anne adayının tok olması istenir. İşleyiş olarak sıradan bir Ultrason ile aynı olsa da anne ve bebeğe dair çok daha detay bilgiler verir.

Gebelik dönemini kolaylaştır Haber

Gebelik dönemini kolaylaştır

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Levent Konur, gebelikte aerobik, kuvvetlendirme ve esneklik olmak üzere üç tip egzersiz yapılabileceğini belirterek, anne adaylarına önemli bilgiler verdi. Dr. Konur, egzersiz çeşitlerinin yararları hakkında, “Yüzme, bisiklet ve zemin hareketleri gibi aerobik egzersizler kondisyonu artırır. Kuvvetlendirme egzersizleri kas ve kemikleri güçlendirip, yaralanmalardan korur. Esneklik egzersizleri ise hareket etmeyi kolaylaştırır, vücut duruşunu iyileştirir, dolaşımı artırıp kas ve omurga ağrılarını azaltır. Genel olarak tüm egzersizler endorfin salgılanmasını sağlayarak mutluluk hissi verir" diye konuştu.  Gebelik egzersize başlama dönemi değildir! Daha önce hiç spor yapmamış gebe için egzersize başlamak daha çok dikkat gerektirir” diyen Dr. Konur, anne adayının doktorunun görüşünü alarak ve gerekirse başka dal uzmanlarının da planıyla egzersiz yapabileceğini vurguladı. Dr. Konur, gebelikte egzersiz planı yapılırken önceden yapılan egzersizlerin, o sırada gebeliğe eşlik eden başka hastalıklar olup olmadığının, gebeliğe başlangıç kilosunun, gebenin çalışıp çalışmadığının göz önüne alınması gerektiğine dikkat çekerek, “Daha önce çok yüklenmediği kas, eklem ve kemiklere yüklenmek sorunlar doğurabilir. Başlangıç kilosu da önemlidir. 50 kilo ile gebeliğe başlayan gebe ile 80 kilo ile başlangıç yapan gebe arasında mutlaka fark olacaktır. Fazla kilolu, obez veya morbid obez olarak tanı alan gebelerde mutlaka kalp ve solunum sistemleri iyi değerlendirilmelidir. Ayrıca gebelikte alınan kilo da önemlidir. 20 kilogram almış gebe harekete zorlanırsa diz eklemine gelen yük 10 kat artacağından menisküs zedelenmelerine yol açabilir” dedi. ‘Hareketsiz yaşam önlenmelidir’ Dr. Konur, gebenin çok sakin, hareketsiz bir yaşam sürmesinin sakıncalar doğurabileceğine değinerek, “Gebelikte en önemli komplikasyonlardan biri olan emboli riskini azaltabilmek için hareketsiz yaşam önlenmelidir. Gebeliğe başlangıç kilosu da günlük aktivite de embolinin önlenmesinde önemli etkenlerdendir” ifadelerini kullandı. Gebelikte alınan kilo önemlidir Gebenin ani ve sert hareketlerden kaçınması gerektiğinin altını çizen Dr. Konur, “Çalışan gebe çoğunlukla gebe olduğunu unutarak hızlı hareketler yapabilir. Tüm aktivitelerde olduğu gibi oturma, yatma, kalkma durumunda da başlangıç kilosu ve gebelikte alınan kilo önemlidir. Gebeliğin son 3 aylık döneminde sırt üstü yatan gebede tansiyon düşüklüğü olabileceğinden öncelikle sol yana yatması önerilir. Bununla beraber gece uyku sırasında defalarca yön değiştirebilir. Bu durum çok büyük sorun oluşturmaz” diye konuştu. Egzersiz ve spor kavramlarını karıştırmamak gerektiğine dikkat çeken Dr. Konur, “Gebe üçüncü 3 ayda karın içi basıncını arttıracak, ıkınmaya zorlayacak aktiviteden kaçınmalıdır. Gebe bu dönemde ağırlık kaldırırken veya iterken dikkatli olmalı ve limitlerini zorlamamalıdır” dedi.  ‘Fetus 10 ayrı zamanda hareket etmelidir’ Annenin kalbi ve akciğerlerinin hem anne hem bebek için hayati önem taşıdığından bahseden Dr. Konur, şunları söyledi: “Gebenin vücut ağırlığı ve haftasına bağlı olarak önemli solunum kası olan diyaframın hareketi sınırlanır. Solunum zorlaşır. Büyüyen bebek derin nefes almayı zorlaştırır. Akciğerin üst parçaları açığı kapatmaya çalışır ve gebe adeta sürekli nefes nefese yaşar. Bu yedek kapasite yeterli olmazsa oksijen alımındaki zorluk hem anneyi hem bebeğini olumsuz etkileyebilir. Annede aşırı yorgunluk belirtileri, anne karnındaki bebeğin hareketsizleşmesi ile kendisini gösterir. Gebe için tıbbi sonuçlar fetus için tehlikeler oluşturabilir. Bu nedenle gebe egzersiz yaparken kendi maksimum kalp atım sayısının yüzde 70’ini geçmemeli, gün içerisinde fetus 10 ayrı zamanda hareket etmelidir. Uzun dönemli yorgunluk fetusun ağırlık artışında durmaya yol açabilir” ‘Anne bebeğine yeterli oksijen bırakmalıdır’ Dr. Konur, anne adayının tıbbi sorunu yoksa ilk üç ayda rahat davranıp spor yapabileceğini, kanama ve ağrı durumunda sakinleşmesi gerektiğini ancak bunun her zaman 'yatak istirahati' anlamına gelmediğini dile getirdi. İkinci üç ayda rakip sporcuyla temas olmadan spora devam edebileceğini, son üç ayda ise hem bebeğini hem kendisini düşünerek sakinleşmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Konur, “Anne bebeğine yeterli oksijen bırakmalıdır. Günlük aktivitelerine devam etmeli ama aşırılıktan kaçınmalıdır” dedi. Dr. Konur, son olarak nefes çalışmasının ve doğru nefes almanın oksijenlenmenin temeli olduğu için doğum öncesi ve doğum sonrası her şartta faydalı olduğunu sözlerine ekledi. Kaynak: İHA

Kahverengi akıntı neden olur? Kahverengi vajinal akıntı normal midir? Haber

Kahverengi akıntı neden olur? Kahverengi vajinal akıntı normal midir?

Kahverengi Akıntı Neden Olur?  Bazen adetiniz birkaç gün kahverengimsi akıntı ile başlar veya biter. Bu tamamen normaldir ve hiç de endişe verici değildir. Pembemsi veya kahverengimsi akıntı, yumurtlamanın bir belirtisi olabilir.  Döngünüzün başlangıcında, östrojen seviyeniz yükselir ve rahim duvarınızın büyümesine neden olur. Yumurtlamadan sonra progesteron seviyesi yükselir ve rahim duvarınızın kalınlaşmasına neden olur. Yumurtlama sırasında hafif lekelenme, rahim duvarınızın büyümesine, ancak henüz kalınlaşmamasına bağlı olabilir, çünkü östrojen seviyesi artmış ancak progesteron olmamıştır.  Bazı kadınlarda hamileliğin erken döneminde kahverengimsi bir akıntı meydana gelebilir. Bu olduğunda korkutucu olabilir, ancak çoğu zaman hamilelik sırasında taburcu olacağından endişe etmemelisiniz.  Kahverengi Vajinal Akıntı Normal midir?  Bu akıntılar hamileliğin çok erken dönemlerinde ortaya çıkabilmesine rağmen, hamile olduğunuzun bir işareti olarak alınmamalıdır. Yaygın inanışın aksine, implantasyon kayıplarının var olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur.  Jinekolojik muayeneler, bulaşma ve hatta yoğun ilişki kahverengimsi akıntıya neden olabilir. 45 yaşın üzerindeyseniz, kahverengimsi bir akıntı, özellikle ruh hali değişimleri, sıcak basmaları veya uykusuzluk eşlik ediyorsa, menopozun erken bir belirtisi olabilir.  Pelvik inflamatuar hastalık kahverengimsi bir akıntıya neden olabilir. PID hastalığına genellikle karın ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı, ateş, kötü kokulu akıntı ve idrar yaparken yanma hissi eşlik eder.l Bir yumurtalık kisti, yumurtalık içinde veya üzerinde oluşan küçük bir sıvı cebidir. Çoğu zaman bu hafiftir ancak ağrı veya gerginlik, bel ağrısı ve cinsel ilişki veya adet sırasında ağrıya neden olabilir. Bazı yumurtalık kistleri asemptomatiktir. Bir yumurtalık kistini tespit etmenin tek yolu ultrason yapmaktır.  Polikistik over sendromu, hormonların bozulmasıdır. En sık görülen semptomlar düzensiz adet dönemleri veya adet eksikliğidir, ancak aynı zamanda kahverengimsi dökülmeye, aşırı kıl büyümesine, sivilceye ve kilo alımına da neden olabilir. Kahverengi Akıntı Nelere Sebep Olabilir? Haber devam ediyorHaberin devamı  Rahim ağzı kanserine bağlı kahverengimsi akıntı vakası en ciddidir ancak çok nadirdir. Bu kahverengimsi akıntı, bu durumda tek belirti olmayacaktır. Sıklıkla cinsel ilişki sırasında ağrı ve sonrasında kanamalar, daha ağır ve uzun dönemler ve dönemler arasında kanamalar eşlik eder.  Kahverengi akıntı fark ederseniz, çoğu durumda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Ne sıklıkla meydana geldiklerini ve döngünüzün belirli bir aşamasında mı yoksa belirli bir aktivite durumunda mı ortaya çıktıklarını görmek için bunu yazmak iyi bir fikirdir. Haber devam ediyorHaberin devamı  Bu akıntı birkaç hafta ortaya çıkarsa, ilişkiden sonra düzenli olarak ortaya çıkarsa veya vajinal tahriş, garip kokular veya kramplar gibi başka semptomlar eşlik ederse, emin olmak için doktorunuzu aramak iyi bir fikir olabilir. Enfeksiyon belirtisi değildir.  Kahverengi Akıntı Tehlikeli midir?  Vajina tarafından, özellikle kendi kendini temizlerken üretilen salgılardır. Vajina ve mukoza zarının ürettiği salgılar, vajinamızı enfeksiyonlardan koruyarak sağlığını garanti eden bakterilerle doludur.  Vajinanızda doğru pH'ı (asitlik ölçü birimi) korurlar. PH, bir kadının hayatı boyunca değişir. Bu salgılar vajinal floranın iyi korunmasını, yağlanmasını ve hidrasyonunu sağlar. Jinekologlar yıllardır birçok kadını florayı zayıflatan duş (doğrudan vajinaya su veya sıvı sabun enjekte etmek) konusunda uyardılar. Genellikle, kahverengi akıntı adet döneminizden önce veya sonra ortaya çıkabilir. Adet sırasında kanamaya neden olan endometriyum atılır.

Hamilelik testinde idrar numunesi dönemi kapanıyor, bakın yerine ne geliyor... Haber

Hamilelik testinde idrar numunesi dönemi kapanıyor, bakın yerine ne geliyor...

Bebek sahibi olmak isteyen ya da hamilelik şüphesi bulunan kadınlar, hamile olup olmadıklarını anlamak için gebelik testi yapıyor. Günümüz teknolojisinde iki farklı türde gebelik testi bulunuyor; biri idrar gebelik testi, diğeri ise kan testleri. Şimdiyse bunların yanına üçüncü seçenek olarak tükürük testi eklendi. İsrail firması Salignostics, koronavirüs test kitlerinden baz alarak hazırladığı dünyadaki ilk tükürük bazlı hamilelik testini satışa sunmaya hazırlanıyor. Yaklaşık 8 sterline (yaklaşık 183 TL) satılması beklenen 'SaliStick' isimli tükürük bazlı hamilelik testinin Avrupa, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Güney Afrika'daki raflarda 2023 yılının başlarında yerini alması bekleniyor. YÜZDE 95 DOĞRU SONUÇ VERİYOR Tükürük bazlı hamilelik test kiti içinde bulunan çubuk, ağızda birkaç dakika tutularak daha sonra yine kitte bulunan tüp içine alınıyor. Tüpte analiz edilen sonuç dakikalar içinde kullanıcıya sunuluyor. Yüzde 95 oranında doğru sonuç veren hamilelik testinin, geleneksel testlere nazaran daha kolay kullanımı nedeniyle tercih edilmesi bekleniyor. NORMAL GEBELİK TESTİ NASIL YAPILIYOR? Eczaneden alınabilen gebelik testi kitinin üzerine bir miktar idrar damlatılarak hamilelik testi gerçekleştiriliyor. Bu kit, idrardaki Beta-HCG oranını ölçerek tek çizgi yani negatif veya çift çizgi yani pozitif sonuçlarını verir. Hamile olmayan ve sağlıklı bir kadında Beta-HCG hormonu düzeyi 0-10 mlU/mL aralığında yer alır. Gebeliğin başlaması ile bu hormonun oranı hızlı bir şekilde artış gösterir. İdrar testlerinin güvenilirliği ne kadar yöntemin tercih edilmesi konusunda büyük bir rol oynasa da, zaman zaman yanlış sonuçlar verebildiğinden, kan testlerinden de destek almak doğru olacaktır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.