SON DAKİKA
Hava Durumu

#geleneksel

A Gazete - geleneksel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, geleneksel haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Üzüm pekmezine yüzyıllık yöntem Haber

Üzüm pekmezine yüzyıllık yöntem

Bitlis’in Hizan ilçesinde yaklaşık 150-200 yıldır geleneksel yöntemlerle yapılan üzüm pekmezi yoğun ilgi görüyor. Hizan ilçesine bağlı Akşar köyünün Aşağı Klavuz mezrasındaki köylüler, dağ yamaçlarından topladıkları üzümleri imece usulüyle çalışıp pekmez yapıyor. Bölgeye has beyaz üzüm ve siyah üzümleri önce bağlardan toplayan köylüler daha sonra havuzlarda ezerek üzüm suyu haline getiriyor. Maya olarak kullandıkları beyaz toprakla karıştırarak büyük kazanlarda yaklaşık 300 derece sıcaklıkta 4-5 saat kaynayan üzüm suyu pekmez kıvamına gelinceye kadar pişiriliyor. Hizan’ın yaklaşık 15 köyünde halen doğal ve geleneksel yöntemlerle yapılan üzüm pekmezi ham sofralarda yerini alıyor hem de şifa kaynağı olarak kullanılıyor. İçinde herhangi bir katkı maddesi bulunmadığı için birçok hastalığa da iyi gelen pekmez, özellikle bölgedeki vatandaşlar tarafından sıkça tercih ediliyor. Dededen babadan kalma yöntemlere halen devam ettiklerini belirten Erkan Özer, 100 kilo üzüm suyundan 30 kilo pekmez elde ettiklerini söyledi. Özer, “Üzüm pekmezini 150-200 yıldır atalarımızdan kalan yöntemlerle yapıyoruz. Bağlarımızdan üzümlerimizi toplayıp doğal bir şekilde üzüm pekmezi üretimimizi yapıyoruz. İmece usulü ile bağlardan topladığımız üzümleri kovalarla getirip ezme kazanına koyuyoruz. Daha sonra çizmelerle ezip suyunu çıkarıyoruz. Ardından dinlendirme bidonlarına koyuyoruz. Beyaz renkteki bir toprakla mayalaştırdıktan sonra şeffaf hale geldikten sonra kaynama kazanlarımıza koyuyoruz. Bu kazanlarda 290 derecede 4-5 saat kaynıyor. 100 litre üzüm suyundan yaklaşık 30 litre üzüm pekmezi elde ediyoruz” diye konuştu. Yaptıkları pekmezi Bitlis ve ilçelerinin yanı sıra Türkiye’nin çeşitli illerine de yolladıklarını kaydeden Özer, konuşmasına şöyle devam etti: “Özellikle karaciğer rahatsızlıklarına ve kan değerini yükseltmesi için iyi geliyor. Geçen yıl pekmezin kilosunu 120 TL’den satıyorduk. Ancak bu sene 200-250 civarında satışa sunacağız. Köyde hemen hemen herkes az veya çok bu pekmezi yapıyor.” Kaynak: İHA

Bu kebap elle yeniyor! Haber

Bu kebap elle yeniyor!

Denizli’nin geleneksel yöntemlerle taş fırında pişirilen tescilli Denizli kebabı, çatal ve bıçaksız servis ediliyor. Kente gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gören kebap elle yeniyor. Denizli'de 20. yüzyılın başlarından bu yana geleneksel yöntemlerle hazırlanan Denizli kebabı, kente gelen misafirlerin yemek tercihleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Kuzu etinden yapılan, tandır ateşinde pişirilen tescilli kebap, çatal ve bıçak kullanılmadan elle yeniyor. Sekiz parçaya ayrılan kuzu, sakız ağacının kütüklerinden tavlanan fırınlarda pişiriliyor. Pişerken etlerden süzülen yağ, ana yemek ile birlikte servis edilen pide ekmeğinin yağlanmasında kullanılıyor. Müşterinin isteğine göre pişen etler yağlı ya da yağsız olmak üzere gramaj ya da kilo ile tartılarak servis açılıyor. Ana yemeğin yanında kuru soğan, domates ve biber veriliyor. Metal çatal kebapta lezzeti düşürüyor Asırlık lezzeti müşterilerinin beğenisine 41 yıldır Merkezefendi ilçesi Saraylar Mahallesi 357. Sokak'ta bulunan Kebapçı Dursun isimli işletmesinde çatal ve bıçak olmadan sunan Dursun Göçenoğlu, “Bizim Denizli kebabımızın geçmişi 200 yıllara dayanıyor ama biz 1982 yılından itibaren bu işi yapıyoruz. Denizli kebabının en önemli özelliklerinden bir tanesi doğal olması, sakız odunu ile pişmesi ve 9 aylık kuzulardan oluşmasıdır. Tabii en önemlisi çatal ile bıçak yerine elle yenilmesidir. Bilimsel olarak olaya baktığımız zaman bunun özelliğinden bir tanesi de metalin sıcak ete temasında yüzde 30 değer kaybının yaşandığı biliniyor. O açıdan çatal ve bıçak restoranımızda yok. Tamamen elle yiyoruz. Önce bir yadırgama oluyor. Sonra kebabı yiyip, lezzetin tadını aldıklarında bize hak veriyorlar. Bir daha geldiklerinde 'Biz hazırlıklı geldik ve ellerimizi yıkadık' diyorlar” dedi. “Çatal ile etin lezzetini alamıyorsun ama elinle yağa bandıra bandıra yiyince tadını alıyorsun” Gaziantep’teki lezzetlere oranla çok farklı bir damak tadı verdiğini söyleyen Merdan Savrun, “Gaziantep’ten Denizli'ye geldim. Burada ilk defa meşhur kebabı yedim. Gerçekten çok güzel ve Antep mutfağından çok farklı olduğunu gördüm. Çatal ile elle yemek arasında çok fark olduğunu anladım. Çatal ile etin lezzetini alamıyorsun ama elinle yağa bandıra bandıra yiyince tadını alıyorsun. Herkese elle yemesini tavsiye ederim” şeklinde konuştu. “İlk başta garipsediler, sonra tadına baktıkça memnun kaldılar” Misafir arkadaşlarına ilk defa kebap yedirdiğini ve arkadaşlarının kebaptan çok memnun kaldığını dile getiren Eren Özben, “Arkadaşlarım İstanbul'dan geldi. Ben de onları gitmeden kentimizin en meşhur kebabını yedirmek için Kebapçı Dursun'a getirdim. Arkadaşlarım elleriyle kebabı yiyince çok şaşırdılar. İlk başta garipsediler, sonra tadına baktıkça memnun kaldılar. Böyle olmasını beklemiyorlardı ama şu anda çok sevdiler. İstanbul'da sürekli çatal ve bıçak kullandıkları için daha önce elleriyle kebap yemediler” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.