SON DAKİKA
Hava Durumu

#evsahibi

A Gazete - evsahibi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, evsahibi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Arabuluculuk zorunluluğu yoğunluğu azalttı Haber

Arabuluculuk zorunluluğu yoğunluğu azalttı

Kira uyuşmazlıklarında 1 Eylül itibariyle yeni döneme geçildi. Ev sahibi-kiracı uyuşmazlıkları mahkemeden önce arabuluculuk faaliyetiyle giderilmeye başlandı. Arabuluculuk sisteminin kira davalarına sayısal olarak etkisi 6 haftada net olarak görüldü. 1 Eylül öncesinde Türkiye’de bir ayda ortalama 20 bin kira davası görülüyordu, bu rakam 3 bine düştü. Kira anlaşmazlıklarında arabuluculuk başarısı ise yüzde 60 seviyesine ulaştı. "Kira davaları yüzde 90 azaldı" Türkiye’de kira uyuşmazlıklarının arabuluculuk ile kolaylıkla ve hızlı bir şekilde çözüldüğünü vurgulayan Avukat Arabulucu Umut Metin, “1 Eylül 2023 tarihinden önce Türkiye’de bir ayda ortalama 20 bin kira davası görülüyordu. Arabuluculuk yürürlüğe girdikten sonra geçen 6 haftada açılan dava sayısı sadece 3 bin 15 oldu. Ayda hemen hemen 2 bin dava görülür duruma gelindi. Kira davalarında yüzde 90 oranında bir azalma yaşandı” dedi. Türkiye’de kira davalarının en fazla görüldüğü iki adliye olan İstanbul Çağlayan Adliyesi ve Ankara Adliyesi’ndeki azalışına dikkat çeken Metin, “6 hafta içerisinde Ankara Adliyesi’nde Ekim ayında açılan kira davası sayısı yaklaşık 250, Çağlayan Adliyesi’nde 400 civarında. Türkiye’nin en önemli iki adliyesine bakıldığında dava sayılarında çok büyük oranda bir azalma gözlemliyoruz” diye konuştu. "Anlaşma sayıları artıyor" Arabuluculukta şu ana kadar yaklaşık 7 bin anlaşmayla sonuçlandığını belirten Metin, “Arabuluculukta anlaşma oranları yüzde 60 seviyesine yaklaştı. Bu oran Eylül ayının ortalarında yüzde 49’lar seviyesindeydi. Toplum anlaşmak istiyor. Onları barıştıracak, anlaşma sağlatacak kurumu arıyorlardı ve buldular. Arabuluculuk topluma çok fayda sağladı. "Arabuluculuk etkisiyle ev sahibi kiracı kavgaları azaldı" Kiracı-ev sahibi uyuşmazlıklarında arabuluculuk faaliyetinin 4 haftada tamamlandığını anlatan Metin, devam eden görüşmeler olduğunu ve ay sonuna kadar anlaşma oranlarının daha da artmasını beklediğini söyledi. Metin, “Şu an yaptığımız görüşmelerde yakın dönemde anlaşma sağlayacağız. Bu da anlaşma sayımızın her geçen gün katlanarak artıyor. Artık kiracı ve ev sahibi arasında şiddete dönüşen kavgaların sorunların azaldığını gözlemliyoruz. Bu durum sayılarla da anlaşılmış durumda” diye konuştu. "Arabuluculuğun toplumsal etkisini yakın dönemde daha fazla hissedeceğiz" Yüksek anlaşma oranından dolayı adliyelerdeki dava yükünün azaldığını anlatan Metin, hakimlerin ve avukatların adaletin daha iyi sağlanması daha etkin çalışır vaziyete geldiğinin altını çizdi. Metin, “Yıl sonunda arabuluculuğun toplumsal faydasını göreceğiz. Bugüne kadar 7 bin anlaşma yapıldığını hesaba katarsak; iki taraf var ve 14 bin kişinin anlaştığını düşünebilir. Onların ailelerini de katarsak çarpan etkisiyle yaklaşık 100 bin kişinin arabuluculuk sayesinde kira sorunlarını geride bıraktığını anlamış oluruz. Arabuluculuğun toplumsal olarak birbirini anlayan bir hâl oluşturduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu. Kaynak:İHA

Fahiş fiyata ağır yaptırımlar yolda Haber

Fahiş fiyata ağır yaptırımlar yolda

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İkiz Kuleler’de düzenlenen 26. Geleneksel Tüketici Ödülleri törenine katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Kabine toplantılarının ilk gündem maddesini her zaman deprem bölgesinde yürütülen inşa ve ihya faaliyetlerinin oluşturduğunu aktararak, “Orta Vadeli Program’da (OVP) olduğu gibi ekonomiyle ilgili hazırladığımız yol haritalarında da önceliği daima bölgenin ayağa kaldırılmasına veriyoruz. Meclisi’mize sunduğumuz ek bütçede bölgeye 762 milyar lira ayırmıştık. 2024 yılında deprem bölgesi için 1 trilyon lira için kaynak tahsis edeceğiz. Önümüzdeki üç yıl boyunca depremzede şehirlerimizin ihyası için toplam 3 trilyon lira tutarında bir kaynak kullanacağız. Deprem konutlarımızın inşası hızla sürüyor. Depremde yıkılan iş yerlerimizi ve ticarethanelerimizi yeniden yapıyoruz. Konutlar haricinde deprem bölgesinde ticari alan vasfına sahip 170 bin bağımsız bölüm inşa edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da depremzedelerimizi sırf siyasi tercihlerinden dolayı onlara hakaret eden insanların insafına bırakmayacağız. Devlet ve millet dayanışması ile inşallah bu zor günlerin üstesinden alnımızın akıyla hep beraber geleceğiz” diye konuştu. AÇGÖZLÜLERLE KARŞILAŞTIK Erdoğan, korona virüs salgını ile küresel ekonominin alışık olmadığı bir girdaba sürüklendiğini ifade ederek, “Hemen her alanda üretim aksadı. Tedarik zincirlerinde kırılmalar oldu. Küresel ticaret aylar boyunca durma noktasına geldi. Türkiye, salgın krizini istihdam, ticaret, üretim, turizm dahil tüm boyutları ile en başarılı şekilde yöneten ülkelerden biri olmuştur. Bu kritik süreçte muhalefetin tüm baskısına rağmen ekonomide vahim sonuçları olabilecek fevri adımlardan uzak durduk. Geniş bir yelpazede verdiğimiz destek ve teşviklerle çarkların kesintisiz dönmesini sağladık. Aynı tavrı, Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik krizde de gösterdik. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla ülkemizi büyütmeye dayalı bir ekonomi modeli uyguladık. Elbette tüm dünyada son 60-70 yılın en yüksek rakamlarına ulaşan enflasyon oranları bizleri de olumsuz etkiledi. Halen de etkiliyor. Avrupa’dan Amerika’sına kadar herkes, istihdam kaybına yol açmadan enflasyonu dizginlemeye yönelik politikalar uyguluyor. Biz bu muhataralı süreci son dönemde biraz daha ağır yaşadık. Küresel sıkıntılara tamamen tamahkarlıktan ve fırsatçılıktan kaynaklı fiyatlama davranışları eklenince bizim yükümüz daha da arttı. Ortada ekonomik hiçbir gerekçeyle açıklanamayacak afaki rakamlar gördük. Farklı bahanelerin arkasına gizlenerek vatandaşın malına, rızkına, lokmasına kast eden açgözlülerle karşılaştık” dedi. NEFES ALDIRMAYACAĞIZ “Adil, dürüst, özenli ve makul şekilde hareket etmeyerek fırsatçılık peşinde koşanlara kesinlikle nefes aldırmayacağız” Erdoğan, seçimlerden sonra yeni kabinenin en öncelikli konularından birinin belirli sektörlerde oluşan balonu söndürmek olduğunu kaydederek, “Attığımız kararlı adımlarla otomobil fiyatlarından başlayarak birçok alanda ciddi mesafe aldık. Alınan tedbirler, kesilen cezalar ve diğer engellemeler sayesinde otomotiv piyasasında yaşanan spekülatif fiyat artışları ortadan kalkmaya başladı. Daha bir ay öncesine kadar güya araç kıtlığından dolayı fiyatlar sürekli artarken, bugün artık indirimleri, hatta kampanyaları konuşuyoruz. Benzer bir tablonun konut ve kira fiyatlarında yaşanacağına inanıyoruz. Konut ve kira sektöründe piyasanın dengesini bozan, fahiş fiyat artışlarına yol açan kişi ve kurumlara yönelik ağır yaptırımlar uygulayacağız. Adil, dürüst, özenli ve makul şekilde hareket etmeyerek fırsatçılık peşinde koşanlara kesinlikle nefes aldırmayacağız. Aynı şekilde çimento ve hazır beton sektöründeki dengesiz fiyat artışlarını da yakın takibimize aldık. Devletimiz, Asrın Felaketi’nin yaralarını sarmaya, bir an önce vatandaşlarını güvenli yuvalarına kavuşturmaya çalışırken birilerinin aşırı kar hırsıyla farklı işlere tevessül etmesine asla tahammülümüz yoktur. Denetimler sonucunda şayet burada da bir sorun, sıkıntı, fırsatçılık tespit edersek gereği neyse onu yapmaktan çekinmeyeceğiz. Milletimizi haksız fiyat artışlarından, stokçuluktan, güvensiz ürünlerden ve aldatıcı ticari uygulamalardan korumaya kararlılıkla devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. TÜKETİCİ HAKKI KUL HAKKIDIR Türkiye Yüzyılı hedeflerine ilerlerken bilinçli tüketicilerin sağlıklı bir ekonominin temeli olduğu düsturu ile hareket ettiklerine dikkati çeken Erdoğan, “Ticaret Bakanlığımızın görevleri arasında tüketicilerimizin ekonomik çıkarları ile sağlık ve güvenliklerinin korunması da vardır. Esasen batılı ülkeler tüketici haklarının önemini 1960’lı yıllarda kavrayıp evrensel tüketici haklarını ilan etse de bizim kültürümüzde Ahilik Teşkilatı aracılığı ile yüzyıllar önce tüketicilerin hakları korunmaktaydı. Ahilik sisteminde Tüketiciyi aldatan, yanıltan ve onların haklarını gözetmeyenler papucunun dama atılması suretiyle yaptırıma tabi tutulur ve Ahilik Teşkilatı’ndan dışlanırdı. Çünkü bizim nazarımızda tüketici hakkı aynı zamanda bir kul hakkı ve en temel insan hakkıdır. Bizi aldatan bizden değildir. Bu hadis-i şerif ile esnaf, tüccar ve üreticinin uyması gereken ilkeler yüzyıllar önce belirlenmiştir. Tüketicinin korunması ile ilgili tüm taraflara önemli görevler düşüyor. Esnafımızın müşteri memnuniyetini ön planda tutması, rekabet ortamını koruması, tüketiciye kaliteli mal ve hizmet sunması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. GİT NEREYE ŞİKAYET EDERSEN ET! Tüketicilerin bilinçli alışveriş yapmasının, haklarını bilmesinin, gerektiğinde ise söz konusu haklarını kullanmasının önem arz ettiğini söyleyen Erdoğan, “Satın aldığı mal ve hizmetle ilgili tüketiciye ‘git nereye şikayet edersen et’ diyen bir anlayışın ticari hayatta kalıcı olması mümkün değildir. Bir dönem yaygın olan, ‘satılan mal geri alınmaz’ tabelalarının birçok yerde kaldırıldığını, kanunda tanınan hakların tüketicilere verildiğini görüyoruz. Müşterisinin hakkını gözeten tüm işletmelerimize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Tüketici hakkının bir kul hakkı olduğu düsturundan hareketle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde Zabıta Tüketici Hakları Amirliği’ni ilk defa biz kurduk ve çok güzel çalışmalar yaptık. İstanbul’da başlayan bu uygulama bugün birçok belediyemizde Zabıta Tüketici Hakları Birim Amirliği kurulmasına vesile oldu. Bu tavrımızı, hükumete geldiğimizde de devam ettirdik” dedi.   TEKELLEŞMEYE GÖZ YUMULMAYACAK Erdoğan, 85 milyon vatandaşı sağlıksız ve güvensiz ürünlerden, satıcı ve sağlayıcıların haksız uygulamalarından, aldatıcı vaat ve reklamlarından korumak maksadıyla birçok adım attıklarının altını çizerek, “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’u güncel bir bakış açısıyla 2014 yılında tümüyle yenileyerek geliştirdik. Vatandaşlarımızdan gelen şikayetler ve talepler doğrultusunda bu hukuki çerçeveyi idari düzenlemeler ile sürekli güçlendiriyoruz. Bu süreçte teftiş ve kontrol faaliyetlerimizi de artırarak sürdürüyoruz. Bu denetimler içinde yıllık hacmi 800 milyar liraya ulaşan ve genel ticarete oranı yüzde 17,7’ye yükselen elektronik ticaret alanında faaliyet gösteren firmalar da yer alıyor. Burada ne serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz verecek ne de piyasada tekelleşmelerin ortaya çıkmasına göz yumacağız. Özellikle sayı itibarıyla ticaret hayatımızın çoğunluğunu temsil eden esnaf, tüccar, KOBİ’lerimizi agresif ticaret hamleleri karşısında koruyacağız. Reklam Kurulumuz vasıtasıyla ticari reklam ve haksız ticari uygulamaları denetliyor, gerekli idari yaptırımları uyguluyoruz. Türkiye genelinde 211 noktada bulunan tüketici hakem heyetlerimiz ile vatandaşlarımızın yaşadığı tüketici sorunlarının çözümü noktasında önemli roller üstleniyor. Sadece 2022 yılında 600 bin tüketicimizin satıcılarla yaşadığı sorunlar, tüketici hakem heyetleri vasıtasıyla kolayca çözüme bağlandı. Böylece yargımızın iş yükü de hafifletilmiş oldu” diye konuştu. YERLİ ÜRETİMİN ÖNEMİ ANLAŞILDI Erdoğan, yerli üretimin korunmasının ve israfın önlenmesinin üzerinde durulması gereken bir başka konu olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’de üretilen malların ve hizmetlerin kullanımı ülke ekonomisine ciddi katkı sağlarken istihdamımızı artırıyor, en can sıkıcı meselemiz olan dışa bağımlılığı azaltıyor. Yerli üretimin önemi, hamdolsun milletimiz tarafından günden güne çok daha iyi anlaşılıyor. Yurt içinde üretilen ürünleri tercih ettiğini belirten tüketicilerin oranı bir yıl içinde yaklaşık 7 puan artarak yüzde 69,2’ye yükseldi. Temennimiz, milletimizin yurt içi üretime yönelik teveccühünün daha iyi bir noktaya gelmesidir. Hükumetimizin israfın önlenmesine, sıfır artık politikasına ve yurt içi üretimin teşvik edilmesine yönelik hamlelerine hem özel sektörün hem de vatandaşlarımızın dahil olmasını bekliyoruz. Türkiye olarak üretmekten, ihraç etmekten, katma değeri yüksek ürünlerle ticaretimizi güçlendirmekten başka bir çıkış yolumuz görünmüyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde ihracatımızı 300 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 70 milyar doların üzerine, ekonomik büyüklüğümüzü 1,3 trilyon dolara, fert başına milli geliri 15 bin dolara çıkarmayı istiyorsak, 85 milyon hep birlikte daha çok çalışacak, daha çok tasarruf edecek, özellikle israfı asgari seviyeye düşüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.” Törende Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Erdoğan’a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini icra ettiği dönemde Zabıta Tüketici Hakları Amirliği’ni kurduğu dönemin nostaljik tablosunu hediye etti. KAYNAK:İHA

Kiracılar eve giremesin diye kapılarına yapıştırıcı sürdü Haber

Kiracılar eve giremesin diye kapılarına yapıştırıcı sürdü

Çekmeköy'de yaşanan olayda iddiaya göre, ev sahibi, kiralarını ödemedikleri gerekçesiyle kiracıları ile anlaşmazlık yaşadı. Ev sahibi, kiracılarının eve girememesi için kapıların kilitlerine yapışkan madde sürdü. Yaşanan anlaşmazlık sonrası binada yaşayan ev sahibi kiracıların bulunduğu dairelere ait sayaçları söktü, kiracılarına küfürler yağdırdı. Daha sonra kapıların deliğinde anahtar kırıp üstüne yapıştırıcı sürdü. Kiracılar ise günlerdir evlerine giremediklerini belirtti. Ev sahibinden şikayetçi oldu Yaşanan olayların ardından ev sahibinden şikayetçi olan kiracılar o anları cep telefonu kamerasına kaydetti. Ev sahibinin kapı kilidine sürdüğü yapıştırıcı yüzünden günlerdir evlerine giremediklerini belirten kiracılar akrabalarında kaldıklarını belirterek mağdur olduklarını ifade etti. Giysilerini bile değiştiremediklerini ve duş alamadıklarını belirten kiracılar ev sahibinden şikayetçi oldu. "Eve giremeyelim diye yapıyor" Ev sahibi ile anlaşmazlık yaşayan kiracı Selma Koç, "Ev sahibimiz yüksek kira istediği için biz de kabul etmedik. Elektrik, su ve doğalgaz saatlerimizi söküyor. Bizi kameralardan takip ediyor, evden gittiğimiz zaman anahtar ucunu kırıyor içine de yapıştırıcı sürüyor. Eve giremeyelim diye yapıyor bunu. Bunu defalarca yaptı ve biz çilingir çağırarak açtırdık. Burası benim evim ve ben burada yaşamak zorundayım. 40'tan fazla saatimizi söktü. Her seferinde biz karakola gidip ifade verdik. Binada bulunan diğer dairelerde bunu yapıyor" dedi. "Çantamda Karga burun taşıyorum" Günlerdir evlerine giremeyen kiracı Pınar Erdoğan, "Yaklaşık iki aydır bu baskı devam ediyor. Kiramızı 6 bin 500 liradan 14 bin lira yaptığını söyledi. Ben de ödeyemeyeceğimi söyledim. Devletin vermiş olduğu yüzde 25 kuralını hatırlattım. Daha sonrasında biz savcılığa gittik. Ev sahibi sahte kontrat düzenleyip elektrik ve suyumu kapattırdı. 2-3 gündür evime geldiğimde kapımın kilidinde yapışkan olduğunu gördüm. İkinci kez kapımı açtırıyorum. Ben şu anda dışarıda bir başkasının montu ile duruyorum. Benim evim var içeride eşyalarım var fakat evime girip eşyalarımı alamıyorum. Bir kadın olarak ben çantamda Karga burun taşıyorum, çünkü evime giremiyorum. Yağmur yağıyor montumu almak istiyorum, en temel ihtiyacım olan duş almak istiyorum. Gidip bir başkasının yanında kalmak istemiyorum. Şu anda arkadaşımın evinde kalıyorum ve onun kıyafetlerini giyiyorum" dedi. Kaynak: İHA

Evden çıkarılan aile hastane bahçesinde kaldı Haber

Evden çıkarılan aile hastane bahçesinde kaldı

Bursa’nın merkez Yıldırım ilçesi 152 Evler Mahallesi'nde 4 yaşındaki çocuğu ve hamile eşi ile kirada oturan Mert Makatlar (30), ev sahibinin talebi sonrası sokakta kaldı. Cezaevinden çıkan oğlunu yerleştirmek için ev sahibinin her gece kapısına dayandığını belirten Makatlar, zaman darp edildiğini söyledi. Mağdur adam, ev sahibinin kapıya dayandığı zamanlar çok korktuğunu ve bu yüzden patronuna güvenip evden çıktığını söyledi. Genç adam patronunun söz verdiği desteği vermek yerine her yerden engellediğini ifade ederek hamile eşi ve 4 yaşındaki çocuğu ile Yüksek İhtisas Eğitim Araştırma Hastanesi bahçesinde yaşamaya başladığını kaydetti. “Şu an hiçbir şey yapamıyorum elim kolum bağlı” Evi olmadığı için iş de bulamadığını anlatan Mobilya Ustası Mert Makatlar, “Yeni ev tutmuştuk, 2 aydır oturuyorduk. Bu 2 aylık süreçte ev sahibi ile bazı problemler oldu. Ev sahibinin oğlu cezaevindeydi, çıkınca evi boşaltmamızı istediler. Bizde o acil süreçte çıkamayız dedik. O evi bana patronum tutmuştu. Daha sonra ev sahibiyle bir arbede yaşandı, o arbede sonrası çıkmak zorunda kaldık. 2 çocuğum vardı biri vefat etti. Eşim şu an ikinci çocuğumuza hamile. Yardım istemek için her yere gitti ama depremzedelerden dolayı boş yer olmadığını söylediler. 2 aylık süreçte hastanelerde, parklarda kaldık. Bazen paramız olursa otellere gittik. 300 liraya oteller var, duş almak için bazen otellerde kaldık. Ama çoğu zaman hastanedeydik. Geçici olarak ta olsa konaklayacak yer istiyoruz. Ben iş bulup geri kalanını halledeceğim ama şu an hiçbir şey yapamıyorum elim kolum bağlı. Ben Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne gittim geçici bir yer istedim. Bana çocuğumun 4 yaşında olduğunu, ebeveyn yaşına geldiğini sürecin bu şekilde devam ederse almak zorunda kalacaklarından bahsettiler. Bir daha da gidip bir yardım talebinde bulunamadım” şeklinde konuştu. “Hamile olduğumu öğrendim” Yaşadığı sıkıntılar arasında hamilelik belirtileri gördüğünü ama hastalıktan olabilir diye çok üzerinde durmadığını söyleyen 30 yaşındaki Ayşe Makatlar, “Tahmini 2-3 aylık hamileyim. Bu stres sıkıntı arasında fark ediyorduk ama ben 'hastalıktandır' diye üzerinde durmadım. Gebelik testi yaptırdığımda hamile olduğumu öğrendim” dedi. “Saldırmaya kalktılar” Ev sahiplerinin her gün eve gelip eşine zarar vermeye çalıştıklarını belirten Ayşe Makatlar, “Çocuğumuzun psikolojisi bozuldu. Her gün eve geliyorlardı, eşime zarar veriyorlardı. Birkaç kere saldırmaya kalktılar, çocuğum da çok korktu bu olayda kulaklarını tıkadı. Kira sözleşmemiz var diye evi boşaltmak istemedik. Eşime çıkalım diye ben söyledim. Patronuna güvendik ama bizi her yerden engelledi. Bizim tek bir isteğimiz var 1 ay geçici kalabileceğimiz bir yer istiyoruz. Zaten o bir işe girer biz de kendimizi bir şekilde toparlarız” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.