SON DAKİKA
Hava Durumu

#edebiyat

A Gazete - edebiyat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, edebiyat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

BUÜ'de görev değişimi Haber

BUÜ'de görev değişimi

BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığını 4 yıldan uzun bir süredir yürüten Prof. Dr. Cafer Çiftçi’nin Rektör Yardımcısı olmasının ardından, YÖK Başkanlığı tarafından Dekanlık görevine Kimya Bölümü akademisyenlerinden Prof. Dr. Bilgen Osman getirildi. Prof. Dr. Bilgen Osman, gerçekleştirilen devir teslim töreni ile yeni görevine başladı. Törende kısa bir konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, hizmetleri için Prof. Dr. Cafer Çiftçi’ye teşekkür ederek, yeni Dekan Prof. Dr. Bilgen Osman’a da başarı dileğinde bulundu. Prof. Dr. Cafer Çiftçi ile Rektör Yardımcısı olarak çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Rektör Yılmaz; “Burası hacim ve nitelik olarak kalabalık bir fakültemiz. Fen ve sosyal bilimleri bünyesinde barındıran, bunun yanı sıra iki taraftan da üniversitemize kıymetli katkılar sağlayan bir fakültemiz. Önceki dekanımız, şimdiki Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Cafer Çiftçi hocamız görev süresi içerisinde güzel bir çalışma ortamının oluşturulmasını ve genel anlamda başarı çıtasının yukarılara çekilmesini sağladı. Emekleri için kendisine teşekkür ediyoruz. Prof. Dr. Bilgen Osman hocamız da hali hazırda yönetim ekibinde yer alıyordu. Deneyim anlamında hiçbir zorluk yaşamayacaktır. Aynı anlayış ve kararlılık ile Fakültemizi ve dahi Üniversitemizi çok daha iyi noktalara çıkarabilmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bayrak değişiminin hepimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz” dedi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cafer Çiftçi ise Dekan olarak görev yaptığı süreç içerisinde fakültenin daha iyi noktalara gelebilmesi adına ekibiyle birlikte güzel çalışmalar yaptıklarının altını çizdi. Fen-Edebiyat Fakültesinin, BUÜ’ye büyük katkılar yaptığını söyleyen Prof. Dr. Cafer Çiftçi, “Araştırma Üniversiteleri arasında yer alan Üniversitemize, fen ve sosyal bölümlerimiz ayrı ayrı değer katmaktadır. Görev aldığımız süre içerisinde bizler de bu katkının daha da artması adına çok sayıda çalışma, proje ve faaliyet gerçekleştirdik. Fakültemizi üst seviyelere çıkarmaya gayret ettik. Adalet ve şeffaflık içerisinde çalıştık. Görevi devralacak Bilgen Hocamız ve ekibi de aynı anlayışla hizmet vermeye devam edecektir. Başarılar diliyoruz” şeklinde konuştu. Görevi teslim alan Prof. Dr. Bilgen Osman da, “Önceki Dekanımız, şimdiki Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Cafer Çiftçi hocamızla birlikte kıymetli bir çalışma dönemi geçirdik. Bugün bayrağı biz devralıyoruz. Aynı kararlılık ve azimle çalışmaya devam edeceğiz. Temel hedefimizde nitelikli eğitim ve nitelikli araştırma faaliyetleri olacaktır. Bizlere bırakılan çıtayı çok daha yukarılara çıkarmak adına elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Hepimiz için hayırlara vesile olmasını diliyoruz” açıklamasında bulundu. Devir teslim töreninde Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ve Prof. Dr. Zekeriyya Arı da hazır bulundu. Kaynak:İHA

BUÜ'ye YÖK'ten destek Haber

BUÜ'ye YÖK'ten destek

2023 yılı Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) projesinin çağrı alanlarından biri olan “Hayvan Besleme” alanına yönelik olarak çalışmalar içeren proje ile hayvan besleme konusunda yararlar sağlayan probiyotik bakterilerin doğal kaplama materyali olan keçiboynuzu unu üzerine enkapsüle edilmesi ve hayvan beslemede yem katkı maddesi olarak kullanımı araştırılacak. Multidisipliner bir çalışma olarak yürütülecek olan proje ekibinde; Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lütfiye Yılmaz Ersan, Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekin Sucu ve Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü yüksek lisans öğrencisi Elif Tülek yer alıyor. Proje hakkında açıklamada bulunan Prof. Dr. Saliha Şahin; ‘‘Dünya nüfusunun artışı, hayvansal ürünlere olan talebi artırmış, ancak bu sektörü etkileyen sorunlar, düşük kaliteli yemler, iklim değişikliği, parazitler ve hastalıklar gibi faktörlerle karşı karşıya bırakmıştır. Dirençli patojen bakterilerin yayılmasının yanı sıra hayvansal ürünlerdeki antibiyotik kalıntıları endişeleri, hayvan sağlığını iyileştirmek ve verimi artırmak için probiyotikler gibi doğal alternatif yem katkı maddelerine olan ilgiyi artırmıştır. Tarım sektöründe özellikle ruminantların sindirim sistemi fermantasyonu, hayvan dışkı ve idrarı, solunum gibi faaliyetler sonucu atmosfere yayılan CO2, CH4 ve N2O gibi sera gazlarının büyük kaynağı olup bazı probiyotiklerin metan üretimini azaltma potansiyeline sahip olduğu ve bu sayede karbon ayak izini azaltmada umut verici sonuçların elde edilebileceği bilinmektedir’’ şeklinde konuştu. Bu projenin hayvansal üretimde sürdürülebilirlik açısından önemli bir adım olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, probiyotik bakterilerin doğal kaplama materyali olan keçiboynuzu unu üzerine enkapsülasyonu sonucu elde edilen mikroenkapsüle bakterilerin, hayvan beslenmesinde yeni bir yem katkı maddesi kaynağı sağlayabileceği ve antibiyotik kullanımının azaltılmasına yardımcı olabileceğini vurguladı. Projenin, alternatif ve kaliteli yem katkı maddelerinin üretilmesi, üretilen yem katkı maddelerinin kalitesinin artırılması ve yeni yem katkı maddesi kaynaklarının araştırılması konusuna değer katacak nitelikte olduğunu söyleyen Şahin; “2 yıl boyunca sürdüreceğimiz projenin sonunda hayvan besleme alanında fonksiyonel yem katkı maddesi geliştirilerek yeni fonksiyonel ürünlerin endüstriyel alanda kullanılabilirliğinin tanımlanmasını hedefliyoruz” dedi. Kaynak: İHA

Cumhuriyet'in edebiyat ve sanatı konuşuldu Haber

Cumhuriyet'in edebiyat ve sanatı konuşuldu

Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün bu yıl Cumhuriyet’in 100. yılına özel olarak “Cumhuriyet Ve…” temasıyla düzenlediği Kütüphane Günleri,  A. Ömer Türkeş, Mine Söğüt ve Turgay Erdener ‘in katıldığı söyleşi ile devam etti. Nâzım Hikmet Kültürevi’nde gerçekleştirilen söyleşiye, ilgi büyük oldu. Cumhuriyet’in sanatı ve edebiyatının ele alındığı söyleşiyi Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile eşi Zeynep Terzioğlu Erdem’in yanı sıra çok sayıda vatandaş ilgiyle takip etti. Cumhuriyet romanının, cumhuriyetle birlikte başlamadığını belirten A. Ömer Türkeş, 1970’de Osmanlı’da ilk roman yazıldıktan sonra Cumhuriyet’e kadar geliştiğini ve olgunlaştığını söyledi. Cumhuriyet tarihinde yaşanan pek çok olayın Cumhuriyet romanı içinde karşılığını bulduğunu ifade eden A. Ömer Türkeş, “Türkiye’deki pek çok toplumsal ve tarihsel mesele, romanların konusu olmuştur. İlk Osmanlı yazarlarının da niyetlerinde, ‘Osmanlı nasıl kurtulur’ meselesi vardı ve kurtuluş yöntemlerinden biri, kültürel olarak batılılaşmaydı. Bunun aracı da romandı. Cumhuriyet’in ilk romanlarına baktığınızda o dönemin gerilimlerini olmadan ele almak mümkün değil. Tarih romanlarıyla da bir biçimde siyasi alandaki kavgaların edebiyat üzerinde başka yansımalarıyla sürdüğünü söyleyebiliriz. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde ne yazık ki edebiyatın eleştirilen damarını sürdürenlerin de çeşitli baskılarla karşılaşmasını görüyoruz” dedi. 1950’li yıllarda köy romanları ve kentteki modern bireyin bunalımının anlatıldığı iki temel akım görüldüğünü belirten Türkeş, 12 Eylül darbesiyle muhaliflik zihniyeti ezildiği için siyasetle edebiyat arasındaki ilişkinin yavaş yavaş azaldığını söyledi. Türkeş, 2000’lerden sonraki edebiyatın değişimini de şu sözlerle paylaştı: “Yeni akımların gelmesi, yeni hayat tarzlarının gelişmesi, tüketim kültürünün yükselmesiyle birlikte ana akım edebiyat, gündelik olaylardaki hafif şeyleri anlatıp, hoşça vakit geçirmek diye bileceğim tarzda bir edebiyat bir yandan da eskinin hala reflekslerini taşıyan bir edebiyat aynı anda görülüyor.” Cumhuriyet ile birlikte ana akım müziklerde yozlaşma olduğunu söyleyen Turgay Erdener de, “Cumhuriyet’ten önce müzik, evde değildi başka bir yerdeydi. Sarayda Abdülhamit vals yazabiliyordu. Ama Türkiye’de başka müzik vardı. Biri, divan edebiyatı destekli saray müziği, diğeri de halk müziği. Cumhuriyet ile beraber aslında ana akım müziklerde yozlaşma oldu. Saray müziği saraydaki olağanlığını yitirdi, başka ticari yükler bindi üstüne. Gazino müziği, piyasa müziği haline geldi. Halk müziği de yurttan sesler topluluğu gibi doğal olmayan bir takım şeylerle yapılır oldu. Koro diye bir şey yok. Cumhuriyet’te üretilen, doğru olmayan şeylerin başında geldiğini düşünüyorum. Bu, bölgelerin kendine has özelliklerini de törpüledi. Çünkü tek bir şey yaratılmak isteniyordu. Geleneksel müziklerimizde bir yenileşme düşüncesi belki de cumhuriyetle birlikte ortaya çıkıyor. Müzik, olması için şiir ve roman gibi basılması düşüncesindeyim. Nadir notaların nadir olarak basıldığı yerlerden biri de Nilüfer. Koro eserleri yazılmıştı Orhan Kemal ve halk şairleri zamanında. O zaman o notalar basıldı ve müzisyenlere ulaştırıldı. Çölde vaha gibi bir konumda görüyorum Nilüfer’i” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet’in en büyük kazanımlardan birinin kişiye her şey olma özgürlüğü tanıdığını söyleyen Mine Söğüt de, Cumhuriyet’in edebiyatçılara, sanatçılara, düşünürlere ve medyaya tanıdığı tartışma alanı olduğunu, ancak bunun doğru kullanılamadığını belirtti. Söğüt, “Asıl tartışmamız gereken şeyleri tartışmayıp, kimlikler, kökler, inançlar, gelenekler gibi çoktan aşılmış ya da aşılmaya çalışan ana şeyler olması gereken meselelerin üzerinde oyalanarak, bugünkü sonucu elde ettik. Çok kötü şeyler yaşansa da ileri doğru hayal kurabiliyordunuz bu coğrafyada. Bugün geleceğe yönelik kurduğunuz bütün hayaller sansürlü, daha korkuncu otosansürlü oluyor. Edebiyatın ya da sanatın, kültür ortamının bir yüzyıl içinde yaşadığı bu artı ve eksilerin, bugünden yaptığımız bütün değerlendirmelerin, eksik kalacağını düşünüyorum” dedi. Söyleşinin sonunda Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Baba Pala, konuklara teşekkür etti. Kaynak: Bülten

Bu fuarda müzik ve edebiyat harmanlanıyor Haber

Bu fuarda müzik ve edebiyat harmanlanıyor

Gemlik Kitap Limanı adıyla gerçekleşen fuar, bu yıl 16 - 24 Eylül tarihleri arasında, Gemlik Zeytindalı Meydanı’nda düzenleniyor. Fuarın ilk gününden itibaren birbirinden önemli konuklar yer alırken ziyaretçiler yoğun ilgi gösteriyor. Müzik ve edebiyatı harmanlayan iki isim olan, yıllarını müziğe adayarak melodileri edebiyatla buluşturan usta isim Murat Meriç ve şiir, roman, müzik ve sinemada gösterdiği başarılarla adından söz ettiren Tuna Kiremitçi Gemlik Kitap Limanı'nın konuğu oldu. “Kitaplar ve Müzik" başlığıyla gerçekleşen söyleşinin ardından imza etkinliği yapıldı. Kimya mühendisliğinden müzik yazarlığına uzanan hikaye Gerçekleşen söyleyişi de müzik ve edebiyat üzerine konuşan Türkiye'nin en önemli müzik yazarlarından olan Murat Meriç müzik tarihi üzerine konuşarak, " 1960'lı yıllara gidersek Türkiye'de sahiden bir müzik yazarlığının olduğunu görüyoruz. Müzik üzerine fikir yürütme ve kalem oynatma halinden bahsediyorum müzik yazarlığını kast ederken. 1980'li yıllarda 'Stüdyo İmge' adında bir dergi benim aklımı karıştıran ve bakışımı değiştiren hikaye oldu.  Oradan yola çıkarak müzik tarihi üzerine yazı yazılabileceğini gördüm ve o tarafa yöneldim. Bugün buradaysam bunun bir sebebi, teyzemin ve dayımın aldığı 'Hey' dergileri ve sonrasında 'Stüdyo İmge' dergisi oldu. Kimya mühendisliği okurken ve orada bir şekilde Türkiye'de pop müziğinin tarihi üzerine yazılar yazan Sina Onur'un bulunduğu dergi karşıma çıktı. Yıllar sonra Sina Onur'un aslında Bulutsuzluk Özlemi'nin klavyecisi olan Sina Koloğlu olduğunu öğrendim. Sonuç olarak tüm bunlardan ilham alarak bu yola girdim" dedi.  "Polisiye romanlarımdaki Perihan Uygur karekterini Perran Kutman'dan esinlendim" Söyleşinin devamında konuşan yazar Tuna Kiremitçi, birçok müzisyen gibi pandemi sürecinde işsiz kalınca uzun yıllardır düşüncesini kurduğu polisiye romanı yazmaya karar verdiğini aktardı. Kiremitçi daha sonra, " Bizim Murat Meriç ile müzik sever olarak formasyonlarımız birbirine benziyor. Söz ettiği dergiler müzik üzerine yazma yönünde benimde kafamı karıştırmıştı. Polisiye türde olan üçüncü romanım Tehlikeli Şarkılar'da bu romanımda polisiye ve müziği birleştirmek istedim. Daha doğrusu bir müzik festivalinde cinayet işlense nasıl olur diye düşündüm. O sırada müzik festivallerinin yasaklanmasını isteyen kesimden aslında ilham aldım. Çünkü romanın konusuda böyle. Polisiye romanlarımdaki Başkomiser Perihan Uygur için esinlendiğim kişi tabii ki büyük usta Perran Kutman. Perihan'ı oluştururken tamamen onun benim yaşımdaki görünüşünü modelledim. Kişiliği içinse Anadolu'daki bir Asayiş Şube Müdürü hanımefendi dostumuzdan ilham aldım" dedi. Kaynak: Bülten

5. Mudanya Kitap Fuarı tamamlandı Haber

5. Mudanya Kitap Fuarı tamamlandı

DUYGU DOĞAN Yayıncılar Kooperatifi (YAYKOOP) ve Mudanya Belediyesi iş birliğinde bu yıl 5.'si düzenlenen Mudanya Kitap Fuarı dün akşam tamamlandı. Çok sayıda kitapseverin katılım sağladığı fuar birbirinden özel konukları ağırladı. Mütareke Meydanı'nda gerçekleşen fuarın son gününe Devrimin ve Karşı Devrim'in Yüzyılı konulu söyleşiyle toplum bilimci akademisyen Prof. Dr. Emre Kongar ve gazeteci yazar Zülal Kalkandelen damga vurdu.  9 gün boyunca Cumhuriyet'in 100. yılına özel 'Cumhuriyet ve Demokrasi' temasıyla gerçekleştirilen fuarda söyleşilerin yanı sıra atölye, konser ve müzik dinletileri de gerçekleştirildi. Fuara toplum bilimci akademisyen Prof. Dr. Emre Kongar ve gazeteci yazar Zülal Kalkandelen’in yanı sıra Ahmet Telli ve sanatçı Mehtap Meral, Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Tunceli Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu, SHP eski Genel Başkanı, önceki dönem Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve önceki dönem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz, Gazeteci Murat Yetkin, Yazar Ayşe Kulin, Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öznur Alkan, İstanbul Gedik Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süha Atatüre, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Gazeteci, yazar, insan hakları aktivisti Hacer Foggo ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre, Gazeteci İsmail Arı, TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Gazeteci Yazarlar Sedef Kabaş, Özlem Gürses, Tuncay Mollaveyisoğlu da katıldı.

Engelli bireyler topluma kazandırılıyor Haber

Engelli bireyler topluma kazandırılıyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 'Ben De Varım' projesiyle 16-29 yaş aralığındaki engelli bireylere, görsel sanatlar, geleneksel el sanatları, edebiyat, sinema, tiyatro, müzik ve dijital medya alanlarında eğitim vermeyi hedefliyor. Engelli vatandaşların burada aldıkları eğitimden sonra ortaya çıkaracakları eserler ise düzenlenecek olan festivalde sergilenecek. Eğitsel atölyeleri devam eden projeye alanında uzman kişiler konuk edilirken şair ve yazar Abdurrahim Ali Ural ile yazar Selahattin Yusuf, İzmit Tarihi Gar binasında gerçekleşen atölyede Yazma Serüveni ve Dergicilik hakkında öğrencilerle söyleşi gerçekleştirdi. Öğrenciler, yazarların kitapları hakkında merak ettikleri konuları öğrendi ''Kitap okuyun genç kalın'' Etkinlikte Kitaplar hakkında katılımcılarla sohbet eden Ural, “Kitapların her biri bir ada, ama hepsi bir takımada. Kitapları okuduğunuzda birbirleri arasında ilişki kurarız. Kitaplara not alın, üstüne yazın. Yani dokunmak lazım. Kütüphanem bana kitaplara dokunduğum için kıymetli. Okumak yazmak gençleştirir. Genç kalmak istiyorsanız okuyun ve yazın. Yazmak üzerine bir kitap yazıyorum. Siz ne zaman isterseniz ben gelirim” dedi. "Anne vefat ettiğinde evi de sırtında götürür" Etkinlikte, Selahattin Yusuf “Eve Dönemezsin” kitabı ve yazma serüveni üzerine konuştu. Öğrencilerden Çağlar Kara’nın yazara kitabın isminin neden Eve Dönemezsin olduğu sorusuna Yusuf, “Çetin taşra yaşamının bütün ağırlığını küçük omuzlarında taşıyan, isimsiz bir çocuğun hayat mücadelesini yazıya döktüm. Ana karakter çocuğun annesi yıllar önce vefat etti ve mücadelesi ağırlaştı. Ben de anne vefat ettiğinde evi de sırtında götürür bakış açısıyla kitaba bu ismi verdim” şeklinde konuştu. Kaynak:İHA

Osmangazi edebiyata doydu Haber

Osmangazi edebiyata doydu

Osmangazi Belediyesi tarafından bu yıl 22’ncisi düzenlenen ‘Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Yarışması’ bu yıl şiir dalında gerçekleşti. Dereceye giren yarışmacılara ödüllerini Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar verdi. Osmangazi Belediyesi tarafından her yıl farklı bir kategoride düzenlenen Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Yarışması’nda bu yıl yarışmacılar duygularını şiir dalında satırlara döktü. Düzenlenen yarışmaya Türkiye’nin birçok ilinden 517 eser başvuru yaptı. Yarışmaya katılan eserler alanında uzman jüri üyeleri Prof. Dr. Turan Karataş, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Metin Önal Mengüşoğlu, İhsan Deniz ve Mustafa Muharrem tarafından değerlendirmeye alındı. Jüri üyeleri tarafından 517 eser arasından seçilen 24 eser kendi içinde değerlendirildi. Dereceye giren 6 eser sahibi ise ödüllendirildi. Yarışmada birinci, ikinci ve üçüncü olan eserler Bursa’dan çıkarken, mansiyon dalındaki ödüller ise Iğdır, İzmir ve İstanbul’a gitti. Yarışmada; Mustafa Işık, “Akça kuşların göğe selamı, hayıflar risalesi ve zaman çeşmesi” şiirleriyle birinci, “Aynalı salon, ip ve düşes” eserleriyle Beste Yılmaz ikinci, “Güneşi getiren kim sabahlarımıza, sen geldiğinden bu yana, boşlukta bir yer” şiirleriyle Muharrem Sönmez üçüncü oldu. Serkan Taşan, Sercan Yılmaz ve Nevzat Hatunoğlu ise mansiyon dalında ödül almaya hak kazandı. Yarışmada derece girenlerin ödülleri Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Ali Mersin, AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Ufuk Cömez ve jüri üyeleri tarafından verildi. Ödül töreni öncesi yarışmacılar dereceye giren eserlerini okudu. Dündar: “Bu yarışma ile yüzlerce eser kazandırdık” Sanata ve sanatçıya büyük değer verdiklerini ifade eden Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Türkiye’nin en uzun soluklu edebiyat etkinliklerinden ‘Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Yarışması’nın bu yıl 22’incisini düzenlediklerini belirtti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yoğun bir katılımın olduğunu ifade eden Başkan Dündar, “Ülkemizin yetiştirdiği önemli şahsiyet, yazar-şair Ahmet Hamdi Tanpınar’ın adını yaşatmak ve yeni yazarları teşvik etmek amacıyla düzenlediğimiz bu etkinlikler, Türkiye’de Tanpınar’a yönelik bir uyanış sürecine de katkı sağladı ve Tanpınar’ın adına onlarca kitap yayınlanmış oldu. Şehrimizin kültürel zenginliklerinden biri olan Tanpınar, Bursa’yı hayatının merkezine alarak yazdığı eserlerle kentimize ruh katmış, bıraktığı mirasla da yalnızca edebiyatseverleri değil, birçok yazarı etkilemiştir. Bu nedenledir ki Tanpınar, Türk edebiyatının adeta çınarı ve Bursa için de büyük bir talihtir. Tanpınar Edebiyat Yarışması, artık bir yarışma olmaktan öte, kitapları, dergisi,  atölye çalışmaları ve yazarlarımızla gerçekleştirdiğimiz sempozyumlar ile ne mutlu ki edebiyat dünyasında bir marka haline geldi. Öyle ki yarışma ile Türk edebiyatına; şiir, hikâye, makale, deneme, roman ve araştırma- inceleme dallarında birçok kitabı kent kütüphanemize kazandırdık.” dedi.  Farklı illerden 517 eser yarıştı Bu yıl şiir dalında düzenlenen yarışmaya Türkiye’nin farklı şehirlerinden 517 eserin başvuru yaptığına dikkat çeken Dündar, “Elemelerde son 24 eser kendi içerisinde değerlendirildi. Yarışmada dereceye giren ilk üç yarışmacı Bursa’mızdan çıktı. Mansiyon ödülleri ise Iğdır, İzmir ve İstanbul’a gitti. Yarışmamıza katılan, eser gönderen, ilgi gösteren tüm edebiyatçılarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Şüphesiz ki, dünyanın bin bir rengini tüm canlılığı ile bizlere gösteren, ruh dünyamızı zenginleştiren sanat ve edebiyattır. Bu düşünce ile kültürümüze, edebiyatımıza ve sanatımıza hizmetlerimizi bundan sonra da sürdüreceğiz. Bu süreçte bizlerden desteklerini esirgemeyen tüm edebiyatseverlerimize, bizlerle birlikte Ahmet Hamdi Tanpınar’ın adını yaşatan, çalışmalarımıza destek veren kıymetli jüri üyelerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diye konuştu. Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ali Mersin de, Tanpınar’ın Bursa için önemli bir değer olduğunu ifade ederek, “Tanpınar şehrimizde doğup büyümese de Bursa’nın Cumhuriyet değeri birikimine en önemli katkıyı sunan isimlerdendir. Osmangazi Belediyemiz, Türkiye’nin en uzun soluklu yarışması Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Yarışmasını 22. kez düzenliyor. Bu yıl şiir dalında düzenlenen yarışmada dereceye girenleri tebrik ediyorum. Osmangazi Belediye’mize de bu başarısından dolayı Bursalılar adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Ödül töreninde jüri üyeleri adına konuşan Metin Önal Mengüşoğlu ise Osmangazi Belediyesi’nin 22 yıldır devam ettirdiği bu yarışmanın bir parçası olmaktan büyük mutluluk olduğunu dile getirdi. Yarışmada dereceye giren yarışmacılar ise bu güzel yarışmayı düzenleyerek şiir severleri bir araya getiren, güzel eserlerin bir ortaya çıkmasına sağlayan Osmangazi Belediyesi ve Başkan Mustafa Dündar’a teşekkür etti.  Kaynak: BÜLTEN

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.