SON DAKİKA
Hava Durumu

#deri

A Gazete - deri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, deri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmandan uyuz uyarısı Haber

Uzmandan uyuz uyarısı

Son birkaç yıldır hekimler tarafından tedavilere iyi cevap vermeyen şiddetli kaşıntı vakalarında bir artışın yaşandığını belirten Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, “Özellikle gece artan, uyumaya engel olan, uykudan uyandıran bazı hastaların dediği gibi, ‘çıldırtıcı kaşıntı’ kişileri bezdirebilmektedir. Maalesef uyuz vakalarında bir artış gözlenmektedir. Bu hastalarda tedavide ilaçlara direnç görülüyor ve yakınmaları geçmeyen kişiler doktor doktor gezip, derdine çare arıyor. Birçok kişi ben temizliğime çok dikkat ederim, nasıl ve neden uyuz olabilirim diye düşünüyor ama uyuz kişinin temizliği ile ilgili değildir. Uyuz sadece insandan insana bulaşan akar türü bir parazit ile oluşan deri hastalığıdır. Akarların hepsi gözle görülmeyen, mikroskobik canlılardır. Bazı türleri insanda ürtiker, allerjik nezle, astım gibi rahatsızlıklara sebep olabilirler” dedi. Uyuz etkeni sarcoptes scabiei adında bir akar türü olduğunu belirten Bostancı, “İnsan vücudu dışında birkaç günden fazla yaşayamaz. Parazit insan cildinin üst tabakası olan Epidermis içinde tüneller kazarak yerleşir ve yumurtlar. Sadece insandan insana yakın temasla bulaşır. Bulaştıktan sonra belirtiler hemen başlamaz, birkaç haftalık kuluçka sonrasında kaşıntı ortaya çıkar. Kişiler 15-20 dakika kadar yakın temasta olduklarında kolayca bulaşabilir. Ortak kullanılan eşyalar vasıtasıyla hatta giyim mağazalarında deneme amacıyla farklı kişiler tarafından giyilen giysilerden bile bulaşır. Aynı evde yaşayanlar, okul yurtları, huzurevleri, asker kışlalarında kolayca yayılır” diye konuştu. Uyuz teşhisi hekim tarafından klinik belirtilere göre konulduğunu ifade eden Bostancı, “Teşhiste herhangi bir kan testi yoktur. Kesin teşhis deri kazıntısının mikroskopta incelenmesi ve parazitin görülmesi ile konur. Tedavide ise deri yüzeyine uygulanan topikal krem ve losyonlar kullanılır. Hekimler tarafından eczanede özel hazırlanan majistral kremler önerilebilir. Dirençli vakalarda kremleri tekrar tekrar uygulamak gerekebilir. Uyuzun tedavisinde ivermektin içeren tabletler yurtdışında kullanılabilmektedir. Bu ilaç Türkiye’de kullanımda değildir. Hastalık tedaviden 24 saat kadar sonra genelde bulaşıcılığını kaybetmektedir. İç çamaşırları, çarşaflar 50-60 derecede yıkanmalı. Yıkanamayan giysiler bir poşete konup 3-4 gün bekletilmeli. Aynı evde yaşayanlar ortak eşya kullanmamalı. Belirti göstermese bile aile bireylerinin tümü tedavi edilmelidir” dedi. Kaynak: İHA

Soğuk havalarda derinize dikkat Haber

Soğuk havalarda derinize dikkat

Yaz aylarına göre kışın cildimizle ilgili daha çok sıkıntı yaşıyor ve tedavi için daha çok ürüne başvurulduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, kış aylarında soğuk hava ve rüzgârın derinin kuruluğunu artırması, güneş ışınlarının azalması sonucu artan melankolik ruh hâli ve buna bağlı stresi ortaya çıkarabileceğini belirterek şöyle konuştu; "Kışın genellikle, deri kuruluğu ve ciltte yaygın kaşıntı, yağlı egzama, sedef hastalığı, tahriş egzaması, kurdeşen ve pernio sorunlarıyla karşılaşılabilir. Sonbahar aylarında havaların soğumasıyla beraber daha çok orta yaş ve üzeri kişilerde kollarda, bacaklarda, karın çevresi ve sırt bölgesinde deri kuruluğunda artış ve geceleri artan şiddetli kaşıntı başlar. Deri kuruluğu giderilmediği sürece verilen kaşıntı kesici ilâçlar pek işe yaramaz. Deri kuruluğunu gidermenin tek yolu kuruyan bölgeleri kremlerle düzenli olarak nemlendirmektir. Sıcak suyla banyo yapılmamalı, cilt fazla keselenmemeli ve banyodan sonra bütün vücut mutlaka kremlerle nemlendirilmelidir. Saçlı deri, yüz, dış kulak yolu, kulak arkası gibi bölgeleri tutan, ilgili bölgelerde kızarıklık, kabuklanma, kaşıntı yapabilen bir egzama türüdür. Kış aylarında soğuk hava etkisi, güneş ışınlarının azalması ve artan stres ile beraber belirgin alevlenmeler görülebilir. Soğuk rüzgârdan korunmalı, dermatologlar tarafından önerilen fazla yağlı olmayan nemlendiriciler ve tedavi kremleri düzenli kullanılmalıdır." Sedef hastalığı ömür boyu devam eden süreğen bir deri hastalığı olduğunu belirten Bostancı, "Vücudumuzun herhangi bir bölgesinde veya çok yaygın şekilde kuraklık ve üzerinde kabuklanmalarla seyreder. Yaz aylarında yoğun güneş ışınlarının etkisiyle iyileşme eğiliminde olan hastalık kış aylarında azalan güneş ışınları, artan stres seviyesi, yine artan üst solunum yolu enfeksiyonları sebebiyle alevlenmeler ve artışlar gösterebilir. Kış aylarında güneşli havalarda güneş ışınlarından mümkün olduğunca faydalanmak gerekir. Stres seviyesini azaltmak için açık güneşli havada yürüyüş, spor yapmak faydalı olacaktır. Hastalık belirtilerinin arttığı durumlarda bir dermatolog tarafından muayene edilmekte fayda vardır. Havaların soğumasıyla beraber hem soğuk rüzgârlı hava, hem soğuk sular elde tahriş egzamasını tetikleyebilir. Ellerde kuruluk, kaşıntı, kızarıklık, çatlama gibi belirtiler ortaya çıkar. Eller soğuk hava ve sudan korunmalı, soğuk suyla eller yıkanmamalı, bulaşık yıkarken pamuk astarlı eldiven takılarak deterjan ve soğuk sudan korunmalıdır. Su temasından sonra mutlaka ellere nemlendirici kremler uygulanmalıdır. Elleri yıkarken gliserinli sabunlar veya sabun içermeyen yıkama jelleri veya köpükler kullanılabilir" diye konuştu. Soğuğa bağlı kurdeşen özellikle soğuk su, soğuk hava, buz gibi maddelerle temas sonucu deride ortaya çıkan kaşıntılı kızarıklar ve kabarıklıklar ile seyrettiğini ifade eden Bostancı, "Tedavide soğuktan korunma ve bazı alerji ilaçları kullanılır. Kış aylarında soğuğa maruz kalma sonucu el, ayak, burun, kulak kepçesi gibi uç bölgelerde kaşıntılı, ağrılı kızarıklık kabarıklıklar görülür. Bilhassa kış boyunca devam eder. Kış aylarında soğuk havalarda eller, ayaklar, burun ve kulaklar soğuktan çok iyi korunmalıdır. Tedavi için mutlaka bir dermatologla temasa geçilmelidir" dedi. Kaynak: İHA

İmalatta değişim dengeli Haber

İmalatta değişim dengeli

Ezgi Özdaş Hayatın her alanındaki malzeme ve üretim ihtiyacını karşılayan bir anlamda hizmet sektörünün mutfağı olarak bilinen imalat sektörü de dalgalanan ekonomiden nasibini alan sektörlerden biri konumunda. Global dünyada durağanlığa yer bırakmayan imalat sektöründe yeni veriler dikkat çekti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2023 yılının eylül ayına ait açıkladığı verilere göre imalat sektörünün 23 alt sektörüne ait verilerde yurt içi üretici fiyat endeksi ve değişim oranları yer aldı. Gıda, içecek, tütün, tekstil, giyim, deri, ağaç ve mantar, kağıt ve kağıt ürünleri, basım ve kayıt hizmetleri, kok ve rafine petrol ürünleri, kimyasallar ve kimyasal ürünler, temel eczacılık ürünleri, kauçuk ve plastik ürünler, diğer metalik olmayan mineral ürünler, ana metaller, fabrikasyon metal ürünler, makine ve ekipmanlar hariç, bilgisayarlar ile elektronik ve optik ürünler, elektrikli teçhizat, Makine ve ekipmanlar, motorlu kara taşıtları, römork ve yarı römork, diğer ulaşım araçları, mobilya ve diğer mamul eşyalar olarak sınıflandırılan 23 alt sektöre ayrılan imalat sektöründe istatistikler şu şekilde gerçekleşti. İmalat alt sektörleri                                      Endeks Gıda ürünleri                                                 2904,70 İçecekler                                                        2436,04 Tütün ürünleri                                               1696,35 Tekstil ürünleri                                              2349,28 Giyim eşyası                                                 765,90 Deri ve ilgili ürünler                                      1180,71 Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç)     1960,01 Kağıt ve kağıt ürünleri                                  2381,52 Basım ve kayıt hizmetleri                             1373,01 Kok ve rafine petrol ürünleri                         6854,79 Kimyasallar ve kimyasal ürünler                  2612,11 Temel eczacılık ürünleri ve müstahzarları   611,62 Kauçuk ve plastik ürünler                              1900,74 Diğer metalik olmayan mineral ürünler       3166,62 Ana metaller                                                     4226,72 Fabrikasyon metal ürünler, makine             2471,79 ve ekipmanlar hariç Bilgisayarlar ile elektronik ve                      807,55 optik ürünler Elektrikli teçhizat                                          2544,99 Makine ve ekipmanlar b.y.s.                         1825,57 Motorlu kara taşıtları, römork                      1828,75  ve yarı römork Diğer ulaşım araçları                                    812,23 Mobilya                                                         2252,89 Diğer mamul eşyalar                                    1358,03

Toplumun yüzde 1'i trikotillomani hastası Haber

Toplumun yüzde 1'i trikotillomani hastası

Trikotillomani hastalarının stres ve huzursuz edici düşüncelerden kurtulmak saç ve kirpiklerini yolduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Taha Can Tuman, “Yineleyici saç ve kıl yolma sonucunda deride enfeksiyon ve yara, kopartılan kıl ve saçların yutulmasına bağlı midede kıl yumakları ve bağırsak tıkanıklıkları gibi nadir ama ciddi komplikasyonlar görülebilir. Trikotillomanide uzun dönemde dış görünüm nedeniyle özgüvende azalma, sosyal ortamdan kaçınma ve yaşam kalitesinde düşme ortaya çıkabilir. Toplumun yüzde 1'inin bu hastalığa sahip olduğu düşünülüyor" dedi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Taha Can Tuman, trikotillomani hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Tuman, trikotillomaninin saç ve kıl yolma olarak tarif edildiğini belirterek “Trikotillomani genellikle kafa derisi, kirpik ve kaşlar olmak üzere belirgin bir saç kaybı ya da vücutta kılsız alanlar oluşturacak şekilde yineleyici saç ve kıl yolma olarak tarif edilebilir. Trikotillomani beden odaklı tekrarlayıcı davranışlardan birisidir. Kafa derisi, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde en sık yolunan alandır, kafa derisinde yaygın ve tuhaf şekilli kel alanlar şeklinde kendisini gösterir. Saç telleri, farklı zamanlarda farklı kırılma ve çekilme noktalarından dolayı tipik olarak farklı uzunluktadır. Yineleyici saç ve kıl yolma sonucunda deride enfeksiyonlar ve yaralar, kopartılan kıl ve saçların yutulmasına bağlı mide ve bağırsak sisteminde kıl yumakları ve bağırsak tıkanıklıkları gibi nadir ve ciddi komplikasyonlar görülebilir. Dürtü kontrol bozukluğu olarak sınıflandırılan trikotillomani hastalarında başta depresyon ve anksiyete bozuklukları olmak üzere psikiyatrik eş tanı oranı da oldukça yüksektir” diye konuştu. Saç ve kıl yolmayı stres kaçmak için olarak kullanıyorlar Trikotillomaninin özgüven düşüklüğüne sebep olabileceğine değinen Tuman, şöyle devam etti: “Stres, trikotillomani etiyolojisinde önemli rol oynar. Saç ve kıl yolma öncesinde yoğun gerginlik ve kaygı, yolma ile azalabilir. Bu hastalar, günlük yaşam stresleri ve huzursuz edici düşüncelerden kurtulmak için saç ve kıl yolma eylemini stres azaltıcı bir yöntem olarak kullanır. Aynı zamanda bu hastaların bir kısmı yolma eylemi sonrasında belirgin haz duygusu yaşar, bu olumlu pekiştirme de saç ve kıl yolma davranışının yinelemesinde önemli rol oynar. Trikotillomani hastalarının bir kısmında çocukluk çağı cinsel veya fiziksel istismar öyküsü olsa da trikotillomani ve çocukluk çağı travması ilişkisi net değildir. Saç ve kıl yolma nedeniyle dış görünümde bozulma olması, hastalarda özgüvende azalma, kaygı, depresif belirtiler ve yolma davranışını kontrol edememe nedeniyle hayal kırıklığı oluşturabilir. Ayrıca ikizler üzerinde yapılan çalışmalar genetik faktörlerin de hastalığın gelişiminde rol oynayabileceğini düşündürür.” Çocukluk ve ergenlik dönemi büyük önem taşıyor Tuman, trikotillomaninin çocukluk ve ergenlik döneminde başladığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: “Trikotillomani daha çok çocukluk ve ergenlik döneminde başlamakla birlikte her yaşta görülebilir. Kadınlarda daha sık olduğu bildirilir ama verilere bakıldığında her iki cinsiyette neredeyse aynıdır. Kadınların erkeklere göre polikliniğe daha fazla başvurması sonucu bu farkın oluştuğu tahmin ediliyor. Lise öğrencileri ile yapılan çalışmalarda yüzde 1 ila 1.5 civarında görülüyor. Genel toplumda ise en az yüzde 1 oranında trikotillomani hastası olduğu düşünülüyor.” Yolmayı tetikleyen uyaranlara dikkat edilmeli Çok erken başlangıçlı trikotillomani hastalarında kirpik yolmanın geç başlangıçlı vakalara göre daha fazla görüldüğünü belirten Doç. Dr. Tuman, “Bunun dışında yolmayı tetikleyen duyusal, emosyonel ve bilişsel uyaranlara dikkat edilmeli. Yolma davranışı farkına varmadan otomatik mi oluyor yoksa sıkıntı ve stresi azaltmak için odaklanmış olarak mı ortaya çıkıyor, yoksa her iki tipte de mi görülüyor bunu belirlemek gerekir. Genellikle trikotillomani kronik bir seyir izler ve uzun dönemde dış görünümü nedeniyle özgüvende azalma ve sosyal ortamlardan kaçınma ve yaşam kalitesinde düşme görülebilir” dedi. İlk yöneldikleri yer saç oluyor Tuman, en yaygın yolunan bölgenin saç olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi: “Ülkemizde de çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde görülen trikotillomani vakaları mevcuttur. En yaygın yolunan bölge saç olarak bilinir, bu sıralama kaş, kirpik ve pubik kıllar olarak devam eder. Ayrıca ülkemizde de trikotillomani vakalarında başta depresyon, obsesif kompulsif bozukluk ve anksiyete bozuklukları olmak üzere psikiyatrik eş tanı oranı yüksektir. Çalışmalarda psikiyatrik eş tanısı olan trikotillomani olgularında hastalık şiddetinin daha fazla olduğu bildirilmiştir.” Alışkanlığı tersine çevirme yöntemleri aksatılmamalı Trikotillomaninin anksiyete ve depresyonla eşdeğer olduğunu belirten Tuman, “Trikotillomani tedavisinde ilaç tedavileri, belirtilerin obsesif kompulsif bozukluktaki kompulsiyonlara benzer doğası ve eşlik eden anksiyete bozukluğu ve depresyon eş tanıları nedeniyle gündeme gelmiştir. Bir çalışmada ilaçların trikotillomani tedavisinde orta etki büyüklüğüne sahip oldukları bildirilmiştir. Bunun dışında bilişsel davranışçı terapi yaklaşımlarının birçok hastada etkili olduğu gösterilmiştir. Özellikle alışkanlığı tersine çevirme eğitimi uygulamasının yolma belirtilerinde önemli ölçüde azalma oluşturduğu bilinir. Alışkanlığı tersine çevirme yöntemi, rahatsızlığın gözden geçirilmesi, hastanın yolma davranışı ve bu davranışı tetikleyen bilişsel, emosyonel ve duyusal uyarıcıların farkına varmasını içeren farkındalık eğitimi, saç yolmaya karşı en az birkaç dakika süren, günlük aktiviteler ile uyumlu elleri yumruk yapmak ve kenetlemek gibi rakip bir davranış geliştirme yani alternatif davranış eğitimi, gevşeme eğitimi, motivasyon ve uyumun genelleştirilmesi, sosyal destek ve günlük ile kendini izleme ve değerlendirme uygulamalarını içerir” dedi. Kaynak:İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.