Canlı Haberleri - Son Dakika Canlı Haber Güncel Gelişmeler

Şehir Hastanesi'nde canlıdan canlıya organ nakilleri başladı

Akdeniz Üniversitesi (AKDÜ) Tıp Fakültesi’nde organ nakli cerrahisi eğitimini başarıyla tamamlayan Bursa Şehir Hastanesi Organ Nakli Merkezi Birim Sorumlusu Op. Dr. Serdar Geylan’a ilk nakil operasyonunda AKDÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Aydınlı ve ekibi de eşlik etti. Hastane bünyesinde ilk kez canlıdan canlıya nakil gerçekleştirdiklerini vurgulayan Op. Dr. Geylan, “Bu vakalar bizim hastanemiz için bir ilkti. Emeği geçen ekibimizin çalışanlarına, bu özel günümüzde bizi yalnız bırakmayan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Aydınlı ve ekibine teşekkür ediyorum” dedi. Bursa Şehir Hastanesi’nin organ nakli ruhsatı almasının 10. ayında canlıdan canlıya nakillere başladıklarını ifade eden Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Ayar ise hastanenin bu alanda Güney Marmara ve Türkiye’de ileri bir konuma geleceğini belirtti. "Asla tereddüt etmedim" Abisine böbreğini bağışlayan Gökçen Erdal ise, "Abimin uzun süren şeker hastalığı vardı. Bir yıl önce iki böbreğini birden kaybetti. Kendisi evde diyaliz yapmak zorundaydı. Bunun da acısını çok fazlası ile yaşadığı için biz organ nakline her zaman çok sıcak baktık. Ama verici olarak tabi tereddütlerim vardı. Çünkü bu durumda toplumun da bilinçsiz olduğunu düşünüyorum. İki böbreğimiz var. Birinin alınması halinde hayatımın nasıl olacağı her zaman soru işareti olmuştu. Ama doktorlarımızın bilinçli anlatımı sayesinde ben kişinin tek böbrek ile hayatına kaldığı yerden devam edebileceğini öğrendim ve abime böbreğimi verirken asla tereddüt etmedim. Bu vesile ile herkese teşekkür ediyorum. Kendilerine her zaman minnettarlık duyacağız. Abimi sağlığına kavuşturdukları için hayatımıza kaldığımız yerden tekrar sağlıkla başladığımız için çok mutluyum" ifadelerini kullandı. "Bebek gibi ilgilenildi" Uzun süredir şeker hastası olduğunu ve 1 yıldır iki böbreğinin fonksiyonunu yitirdiğini dile getiren Mehmet Erdal ise, "Yavuz hoca sayesinde hemodiyalize girmeye başladım. Evde diyaliz yapıyorum. Hastanede canlıdan canlıya organ naklini bekliyorduk. Kız kardeşim ve annem geldi. İkisi de tuttu. Kardeşiminki daha uygundu. Tabi endişelerimiz vardı. Bir misafir bir bebek gibi ilgilendiler. Böyle ilgiyi 5 yıldızlı otelde bulamazdım. Sağ olsun kız kardeşim bana böbreğini verdi. Cuma günü ameliyat oldum. 1 haftanın ardından taburcu oluyorum. Tüm vatandaşlarımızdan böbrek bağışında bulunmalarını istiyorum. Herkes bu konuda çok özverili olsun. Geçtiğimiz hafta doğum günümdü. Burada kutladık ama bundan sonra doğum günüm bugün taburcu olduğum gün. Bundan sonra bu tarihte kutlayacağım" şeklinde konuştu. Eşinin böbreği ile hayata tutundu Hastanede gerçekleşen bir diğer nakilde ise 9 yıldır böbrek yetmezliği ile mücadele eden Kadir Kadiroğlu eşi Halime Kadiroğlu’nun bağışladığı böbrek ile şifa buldu. Zorlu bir süreç yaşadığını belirten Kadir Kadiroğlu, "Eşim ile 20 yıllık evliyiz. Sağ olsun böbreğini bana vermeyi kabul etti. Şu an yeniden doğmuş gibiyim" diye konuştu. Böbreği ile eşinin hayata tutunmasına vesile olan Halime Kadiroğlu ise, "Organ naklinin önemini başımıza gelince kavradık. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, tüm çalışanlar çok ilgiliydi. Herkese teşekkürlerimi iletiyorum" ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

Sürdürülebilir balıkçılık yarınları kurtaracak

Ulaş Girgin Denizlerin bir yaşam alanı olarak en değerli katmanı kıyıdan 50 metre derinliğe kadar olan kısım. Bu derinlik aralığına güneş ışınları ulaşabilmekte ve su altı bitkileri bu sayede fotosentez yapabilmekte. Bu derinlik skalasındaki biyolojik çeşitlilik ve oksijen üretme kapasitesi bir hayli fazla. Dolayısıyla ekolojik bakımdan birçok balık ve deniz canlısı türü için hayati önem taşıyan sığ sular çok iyi korunmalıdır. Türkiye denizlerinde 24 metre derinlikten daha sığ sularda gırgır ağları ile avcılık yapılması yasaktır. Bu yasak bazı balıkçılar tarafından zaman zaman ihlal edilmekte bunun sonuncunda da deniz ekosistemi uzun vadede ciddi zarar görmektedir. Denizlerin sürdürülebilirliği ve balık stoklarının sağlığı adına bu yasağın önüne geçilmemeli, toplumsal bir bilinç oluşturularak sığ sulardaki yaşam alanı korunmalıdır. Balıkçılık ile uğraşan kişiler Türkiye denizlerindeki tükenme tehdidi konusunda uyarılmalı, bugünün ihtiyaçları karşılanırken geleceğin kaynaklarının da hesaba katıldığı sürdürülebilir balıkçılığa geçiş yapılmalıdır.

Karasu akarsuyu yosunlarla kaplandı

5 bin 137 metrelik rakımıyla, Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı eteklerinde bulunan milli park içindeki Karasu akarsuyun yüzeyi yosunlar ile kaplandı, akarsuyun rengi yeşile döndü. Yüksek sıcaklıkların yaşandığı Iğdır’da Karasuyu akarsuyu da sıcaklıklardan etkilenirken yüzlerce kuş çeşidini de büyük tehlike bekliyor. Akarsuyun yeşile büründüğünü belirten Ahmet Ataş, “Yosun ve temizlik konusunda yetkilerden şunu istiyoruz biraz yosun sıkıntısı var burada. Bunun temizlenmesini istiyoruz. Buraya pikniğe gelen vatandaşlar gençler burayı temiz tutmuyorlar. Temizlik konusunda titiz değiller sadece bu konuda dikkat etsinler. Zaten gördüğünüz gibi bir de yosun sıkıntısı var. Bir de burada devlet tarafından biliniyor, resmiyette de var. Burası Milli Park ilan edilmiş. Bir sürü de kuş türü de var. Sayamayacağımız kadar kuş türü var, yani böyle temizlik konusunda yetkililer bir el atsa buraya çok sevinirim. Bir de burası kirlendiği zaman yosun tutuyor, bu da kokuyor. Çevreye bu koku dağılıyor yetkilerden bu konuda titiz olmalarını burayı temizlemelerini istiyorum” dedi. Kaynak:İHA

Yaralı olan deniz kaplumbağası için seferber oldular

İzmir Urla sahilinde deniz yüzeyinde hareketsiz biçimde duran bir caretta caretta iribaş deniz kaplumbağası vatandaşlar tarafından bulundu. Kaplumbağa vatandaşlar tarafından denizden kıyıya alındı. Daha sonra İzmir Sahil Güvenlik Güzelbahçe Kolluk Destek Tim Komutanlığı ekipleri tarafından kontrol altına alındı. İzmir Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürü Hakan Özdur’la görüşülerek kaplumbağanın DKMP ekipleri tarafından Sahil Güvenlik’ten alınması sağlandı. İzmir DKMP ekipleri tarafından teslim alınan yaralı kaplumbağa, gece saat 23.30 sularında Selçuk ilçesinde Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği’ne (EKODOSD) teslim edildi. Yapılan kontrollerde kaplumbağanın kafasında ağır bir doku kaybının oluştuğu, sağ gözünde önemli bir hasar meydana geldiği ve karapas üzerinde de ezikler olduğunu tespit edildi. Nefes almak için su yüzeyine çıkan kaplumbağanın, muhtemelen süratli giden bir deniz aracı tarafından çarpılarak bu duruma geldiği tahmin edilirken, EKODOSD tarafından Kuşadası’na getirilen yaralı kaplumbağa, Muğla Dalyan’dan gelen Deniz Kaplumbağalarını Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’ne (DEKAMER) teslim edilerek Dalyan’a gönderildi. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü; “DEKAMER’de gerekli tedavileri hemen başlatılarak bugün bir operasyon yapılacak. Kaplumbağanın çok ağır yaralanmasına rağmen hayli dirençli olduğu gözüküyor. Bu direnci devam ederse, yapılan tedaviyle iyileşeceğini düşünüyoruz. Burada vatandaşların dikkati ve ihbarları ve daha sonra, Sahil Güvenlik, DKMP, EKODOSD ve DEKAMER’in kaplumbağanın en kısa sürede teslim alınarak, tedavisi için Dalyan’a ulaştırılması için yaptığı işbirliği çok önemlidir. Sürat yapan deniz araçları çok dikkatli olmalıdır. Denizlerimiz sadece insanlar için değil, böyle nesli tehlike ve nadir deniz canlılarının da yaşam alanları olduğunu unutmamalıyız. Onlar zaman zaman nefes almak için su yüzeyine çıkmak zorundadır. Denizdeki araçları kullananların gözü mutlaka su yüzeyinde olmalıdır. Kaplumbağada olduğu gibi su altından aniden bir deniz canlısı ya da dalış yapan bir dalgıç çıkabilir” dedi. Kaynak:İHA

Spor giyimde sürdürülebilirlik trendi

Ulaş Girgin Son yıllarda dünya üzerindeki en büyük problemlerden biri iklim değişikliği ve çevre kirliliği. Bireysel faktörlerin ve en çok da endüstrinin oluşturduğu kirlilik kaynaklı iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı sorunların dünya üzerindeki kanıtları ile kişiler sürdürülebilir ürün tercihlerine yöneldi. Bu durum büyük markalarında ürünleri üzerinde sürdürülebilirlik çalışmalarına gitmelerine neden oldu. Örnek olarak Adidas son yıllarda okyanuslardaki plastik atıklarını geri dönüştürerek bir ayakkabı modeli üretiyor. Marka, bu proje ile yaklaşık 2000 plastik atığın geri dönüşümünü sağlıyor. Puma ise yüzde 20 geri dönüştürülmüş malzemeler eşofman altı, tişört, spor matı ve tayt gibi ürünleri ile çevre dostu endüstriye katkıda bulunuyor. Nike ise kendi bünyesinde oluşturduğu geri dönüşüm projesi kapsamında kişilerin giydiği ömrü tamamlanmış ayakkabıları herhangi bir Nike mağazasından teslim alıp geri dönüşüme dahil ediyor ve farklı çalışmalarında dönüştürerek kullanıyor. Ayrıca yine bu marka az kullanılmış ayakkabıları daha düşük fiyata satın alma fırsatı yaratmak amacıyla iade edilmiş ve kutusu açılmamış ayakkabıları uygun fiyatlı olarak satışa sunuyor. Günümüzde büyük spor markaları, oluşan sürdürülebilir dünya bilinci ile mükemmelliğe değil ilerlemeye odaklanarak tüm canlılar için gelecekte daha yaşanabilir bir dünya noktasında doğru adımlar atıyor.

#Canlı

Şehir Hastanesi'nde canlıdan canlıya organ nakilleri başladı

Sürdürülebilir balıkçılık yarınları kurtaracak

Karasu akarsuyu yosunlarla kaplandı

Yaralı olan deniz kaplumbağası için seferber oldular

Spor giyimde sürdürülebilirlik trendi