SON DAKİKA
Hava Durumu

#böbrek

A Gazete - böbrek haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, böbrek haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Oğlunun arkadaşı hayatını kurtardı Haber

Oğlunun arkadaşı hayatını kurtardı

Bursa'da yaşayan ilkokul müdürü Etem Demircan'ın (64), 9 yıl önce rutin kontrol için gittiği hastanede yapılan tahlillerinde protein kaybı olduğu tespit edildi. Bunun üzerine doktoru tarafından nefroloji uzmanına yönlendirilen Demircan’a, kronik böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. 8 yıl boyunca doktor gözetiminde ilaç tedavisi devam eden Demircan, geçen yıl tatildeyken ayaklarının şişmesi üzerine hastaneye gitti. Demircan'a, böbrek yetmezliğinin ilerlediği, vücudunun diğer organlarının da zarar görme riski olduğu söylendi. Doktorların, bir an önce diyaliz tedavisine başlaması ve böbrek nakli olması gerektiğini söylediği 2 çocuk babası Demircan, ailesi ile kan grubu uymayınca çapraz takas sistemine kayıt oldu. Yaşadığı süreci anlatan Demircan şöyle konuştu: "Doktorum diğer organlarımın zarar görebileceğini ve bir an önce diyalize başlamam gerektiğini söylemesi üzerine ameliyat olup diyalize başladım. Bu sırada organ bağışı yapılması için, sosyal medyadan duyuru yapmamı tavsiye ettiler. Ailemle kan grubun tutmadığı için eşim çapraz takasa girdi. Oğullarımın yaptığı sosyal medyadaki çağrı karşılık buldu." Çocukluk arkadaşlarının sosyal medyada yaptığı paylaşımı gören Necmi Buldu (35), böbreğini bağışlamak için İstanbul'dan Bursa'ya geldi. Yapılan tetkiklerde kan grubu ve doku uyumunun olduğu tespit edilen Buldu, arkadaşlarının babası Etem Demircan’a böbreğini bağışlayarak yeniden hayata tutunmasını sağladı. Başarılı geçen naklin ardından sağlığına kavuşan Demircan, ilk başta nakle karşı çıktığını belirterek, "Daha önce oturduğum mahallemizde aile dostumuz ve komşumuzun, çocuklarımla beraber büyüyen oğlu, bana böbrek verebileceğini söyledi. Genç olduğu için kabul etmedim. Israrla vermek istediğini söyleyince ve ailesi de kabul edince böbrek nakli işlemlerini başlattık. Onun sayesinde bir özel hastanede organ naklimiz gerçekleşti. Onun sayesinde bir senedir konforlu yaşam sürdürüyoruz. İlk başta ben istemedim. Yaklaşık 25 gün beni ikna etmeye çalıştı. Kendisi genç, ömrünün yarısında olduğu için vicdan azabı çekeceğimi düşündüm. İleriki zamanlarda başına bir şey gelebilir diye. Çünkü biz belli bir yaşa geldik. Ama onun hayatı daha devam edecekti. O yüzden pek istemedim. Ama ısrarla kendisi İstanbul'dan gelerek böbreğini vermek istediğini söyleyince ikna oldum" dedi. Organ bağışı konusunda insanların yeterince duyarlı olmadığını ve özellikle pandemi döneminden sonra, bağış rakamlarının düştüğüne dikkat çeken Etem Demircan, "Kimin ne zaman başına ne geleceği belli değil. İnsanlarımıza ne kadar ulaşabilirsek, ne kadar bilinçlendirebilirsek o kadar iyi. Organ bağışında hiçbir sıkıntı olmadığını, her bir organın yeni bir hayat olduğunu anlatmamız lazım. Salgından sonra organ bağışı çok düştü. Çok sayıda insan organ bağışı bekliyor. Herkes bu konuda duyarlı olsun. Yapabileceğimiz en güzel şey organ bağışı. Bu dünyaya geldik, yaşadık ve gideceğiz. Eğer vücudumuz sağlamsa muhakkak organ bağışı yapılsın” diye konuştu. Eşi Didem Demircan’ın, 2002 yılında, Böbrek Hastaları Derneği'ni kurduğuna da dikkat çeken Demircan, idarecisi olduğu okulun öğrencileri ve velilerini de organ bağışı konusunda bilinçlendirdiklerini belirterek, "Ben bu konuya duyarlıydım zaten. Bu duyarlılıkla ne kadar insana ulaşabilirsek daha iyi düşüncesiyle kendi çapımda okulda pano hazırladık. Organ Bağışı Haftası’nda da hem pano hazırladık hem el broşürleri hazırladık ve tüm velilerimize gönderdik. Hem öğrencilerimizin hem de velilerimizin duyarlı olması için böyle bir çalışma yaptık" ifadelerini kullandı. Etem Demircan'a, tereddüt etmeden böbreğini verdiğini söyleyen Necmi Buldu (35) ise şunları söyledi: "Etem hocamız 1993 senesinden beri komşumuz. Çocuklarıyla beraber büyüdük. Okula birlikte gidip gelirdik. Etem hocamız bizim de öğretmenimiz aynı zamanda. Etem hocamızın hastalığında İstanbul'da yaşıyordum. Etem hocamızın böbrek nakline ihtiyacı olduğunu öğrendim. Hocamın oğlu benim çocukluk arkadaşım. Sosyal medyadan paylaşım yapmış. Ben de görünce tereddüt etmeden böbreğimi verebileceğimi söyledim. Etem hocam istemedi. Yaşımın genç olduğu, önümde daha uzun seneler olduğu için istemedi. Annem de böbreğini vermek istedi. Tansiyon hastası olduğu için veremedi. Etem amca hepimizin büyüğü. Hepimiz ondan bir şeyler öğrendik. Bursa'nın yarısını okutmuştur. Onun sağlığına kavuşması için ben de böyle bir karar aldım. Etem hocama böbreğimi vermeden önce, organ bağışı konusunda farkındalığım yoktu. İnsan kendi başına geldiği zaman araştırmaya başlıyor. Bu konuda bilinçli değildim. Kendimizde olmadığı zaman duyarlı olmuyor insan. Şimdi daha duyarlı olduk. Çevremize söylüyoruz, paylaşım yapıyoruz. Organ nakli güzel bir şey. Sağlık durumum gayet iyi. Herhangi bir problemim yok. Operasyon geçireli bir sene oldu. Eskisi gibiyim. Gündelik hayatıma rahat bir şekilde devam ediyorum." Bursa bölgesinin organ bağışı konusunda şanslı olduğuna ancak bağış oranlarının son yıllarda düşüş gösterdiğine dikkat çeken Bursa Böbrek Hastaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Akın, organ bağışı için çağrıda bulunarak, "Bizler Bursa'da çok şanslıyız. Çünkü Sağlık Müdürlüğü’müzün, hastanelerimizin ve derneğimizin yaptığı çalışmalar sayesinde, Bursa'daki kadavradan organ bağışı çok yüksek seviyedeydi. Biz böbrek hastaları da sırada çok kısa zaman bekleyerek, nakil olarak, sağlıklı bir şekilde hayatımıza devam edebiliyorduk. Pandemiyle birlikte organ bağışlarında önemli oranda azalma oldu. Bundan da en çok etkilenen organ bekleyen hastalar. Buradan halkımıza şunu söylemek istiyoruz. Bağışlanan her organ yeni bir can, yeni bir umut oluyor. Bu konuya duyarsız kalmayalım" dedi. Kayank:İHA

Şehir Hastanesi'nde canlıdan canlıya organ nakilleri başladı Haber

Şehir Hastanesi'nde canlıdan canlıya organ nakilleri başladı

Akdeniz Üniversitesi (AKDÜ) Tıp Fakültesi’nde organ nakli cerrahisi eğitimini başarıyla tamamlayan Bursa Şehir Hastanesi Organ Nakli Merkezi Birim Sorumlusu Op. Dr. Serdar Geylan’a ilk nakil operasyonunda AKDÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Aydınlı ve ekibi de eşlik etti. Hastane bünyesinde ilk kez canlıdan canlıya nakil gerçekleştirdiklerini vurgulayan Op. Dr. Geylan, “Bu vakalar bizim hastanemiz için bir ilkti. Emeği geçen ekibimizin çalışanlarına, bu özel günümüzde bizi yalnız bırakmayan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Aydınlı ve ekibine teşekkür ediyorum” dedi. Bursa Şehir Hastanesi’nin organ nakli ruhsatı almasının 10. ayında canlıdan canlıya nakillere başladıklarını ifade eden Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Ayar ise hastanenin bu alanda Güney Marmara ve Türkiye’de ileri bir konuma geleceğini belirtti. "Asla tereddüt etmedim" Abisine böbreğini bağışlayan Gökçen Erdal ise, "Abimin uzun süren şeker hastalığı vardı. Bir yıl önce iki böbreğini birden kaybetti. Kendisi evde diyaliz yapmak zorundaydı. Bunun da acısını çok fazlası ile yaşadığı için biz organ nakline her zaman çok sıcak baktık. Ama verici olarak tabi tereddütlerim vardı. Çünkü bu durumda toplumun da bilinçsiz olduğunu düşünüyorum. İki böbreğimiz var. Birinin alınması halinde hayatımın nasıl olacağı her zaman soru işareti olmuştu. Ama doktorlarımızın bilinçli anlatımı sayesinde ben kişinin tek böbrek ile hayatına kaldığı yerden devam edebileceğini öğrendim ve abime böbreğimi verirken asla tereddüt etmedim. Bu vesile ile herkese teşekkür ediyorum. Kendilerine her zaman minnettarlık duyacağız. Abimi sağlığına kavuşturdukları için hayatımıza kaldığımız yerden tekrar sağlıkla başladığımız için çok mutluyum" ifadelerini kullandı. "Bebek gibi ilgilenildi" Uzun süredir şeker hastası olduğunu ve 1 yıldır iki böbreğinin fonksiyonunu yitirdiğini dile getiren Mehmet Erdal ise, "Yavuz hoca sayesinde hemodiyalize girmeye başladım. Evde diyaliz yapıyorum. Hastanede canlıdan canlıya organ naklini bekliyorduk. Kız kardeşim ve annem geldi. İkisi de tuttu. Kardeşiminki daha uygundu. Tabi endişelerimiz vardı. Bir misafir bir bebek gibi ilgilendiler. Böyle ilgiyi 5 yıldızlı otelde bulamazdım. Sağ olsun kız kardeşim bana böbreğini verdi. Cuma günü ameliyat oldum. 1 haftanın ardından taburcu oluyorum. Tüm vatandaşlarımızdan böbrek bağışında bulunmalarını istiyorum. Herkes bu konuda çok özverili olsun. Geçtiğimiz hafta doğum günümdü. Burada kutladık ama bundan sonra doğum günüm bugün taburcu olduğum gün. Bundan sonra bu tarihte kutlayacağım" şeklinde konuştu. Eşinin böbreği ile hayata tutundu Hastanede gerçekleşen bir diğer nakilde ise 9 yıldır böbrek yetmezliği ile mücadele eden Kadir Kadiroğlu eşi Halime Kadiroğlu’nun bağışladığı böbrek ile şifa buldu. Zorlu bir süreç yaşadığını belirten Kadir Kadiroğlu, "Eşim ile 20 yıllık evliyiz. Sağ olsun böbreğini bana vermeyi kabul etti. Şu an yeniden doğmuş gibiyim" diye konuştu. Böbreği ile eşinin hayata tutunmasına vesile olan Halime Kadiroğlu ise, "Organ naklinin önemini başımıza gelince kavradık. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, tüm çalışanlar çok ilgiliydi. Herkese teşekkürlerimi iletiyorum" ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

Yapay böbreğe yeni malzeme Haber

Yapay böbreğe yeni malzeme

Bilim insanları yapay böbrek olarak bilinen hemodiyaliz sistemleri için yeni bir malzeme geliştirdi. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Acil Araştırma ve Geliştirme Projelerini Destekleme Programı çerçevesinde desteklenecek proje Türkiye’nin köklü üniversitelerinden akademisyenleri bir araya getiriyor. Yürütücülüğünü Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayça Meriç Hasanoğlu’nun yaptığı “Bakteriyel Selüloz Tabanlı Metal Organik Kafes HibritMembranların Yapay Böbrek Uygulamalarında Kullanımı “ adlı proje ile hemodiyaliz işlemlerinde kanı toksinlerden ayırma performansının arttırılması hedefleniyor. Dünyada 2 milyondan fazla insanın kronik böbrek yetmezliğinden dolayı hemodiyaliz tedavisi gördüğünü bu nedenle projenin hayata geçirilmesinin özellikle önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Ayça Meriç Hasanoğlu, “Yapay böbrek olarak da bilinen hemodiyaliz, kanın vücut dışında bir makine aracılığıyla filtre edilerek temizlenmesinin ardından tekrar dolaşım sistemine verilmesi yöntemidir. Bu filtrasyon işlemi, polimerik ince filmler olan membranlar sayesinde gerçekleşir. Hemodiyaliz işlemlerinde kullanılan membranlarınbiyouyumluluğu ve kanı toksinlerden ayırma performansı oldukça önemlidir. Biyomedikal ayırma işlemlerinde kullanılan mevcut membranlara alternatif olarak işlem kalitesini artıracak bir malzeme üzerinde çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı. Hemodiyaliz uygulamasında kullanılanmembranmalzeme özelliklerinin istenmeyen reaksiyonlara neden olabileceğini aktaran Hasanoğlu, “Kullanılan membran malzeme biyouyumlu değilse kanın pıhtılaşmasına, kan proteinlerinin malzeme yüzeyinde toplanarak adezyonuna ve kanda istenmeyen reaksiyonlara sebep olabilir. Bu gibi sorunların çözümü için yüksek biyouyumluve toksinlere karşı üstün ayırma özellikleri gösteren selülozik bir malzeme geliştirilecek.”dedi. Hemodiyalizde bugüne kadar kullanılan malzemelerden farklı olarak geliştirilecek malzemenin daha düşük maliyetli ve işlevsel olduğunu dile getiren Hasanoğlu, “Çeşitli mikroorganizmaların fermantasyonu ile düşük maliyette, büyük ölçekte ve çevre dostu yöntemle saf olarak elde edilen bakteriyel selüloz membran, medikal ayırma uygulamaları için oldukça uygun bir biyomalzeme. Bu membranların toksin ayırma performansı ve biyouyumluluğu, polimerin çeşitli yöntemler ile modifiye edilmesi yoluyla artırılacak. Bunun için polimere çinko esaslı metal organik kafes yapıda nano parçacıklar eklenecek. Metal organik kafes yapılar, metal iyonları veya metal kümelerinin birbirine organik bağlarla bağlanması ile oluşan hibrit malzemelerdir. Bu parçacıkların ayarlanabilir gözenek boyutu, yüksek yüzey alanı gibi özellikleri, polimerlere istenen özellikleri katma ve ayırma performansını artırma kapasitesine sahiptir. Projede bu nano parçacıkların bakteriyel selüloz membran üzerinde sentezlenmesi ile elde edilen modifiye malzemelerin yapay böbrek üzerine kullanımı araştırılacaktır. Metal organik kafes yapıdaki nano parçacıkların bakteriyel selüloz membranın ayırma özelliklerini ve biyouyumluluğunu önemli ölçüde iyileştirilebileceğini öngörüyoruz.” şeklinde konuştu. Bursa Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi iş birliğinde yürütülecek çalışma ekibinde Prof. Dr. Oğuzhan Gündüz, Prof. Dr. Fatih Eren, Doç. Dr. İlknur Küçük ve Kimya Yüksek Mühendisi Aslıhan Çalhan yer alıyor. Kaynak: İHA

BUÜ'den bir ilk daha Haber

BUÜ'den bir ilk daha

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Hastanesi bünyesinde ilk defa robotik böbrek taşı kırma ameliyatı gerçekleştirildi. Güney Marmara Bölgesi’nin önde gelen sağlık kuruluşu olan BUÜ Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı’nda önemli bir tıbbi başarı daha imza atıldı. Prof. Dr. Hakan Kılıçarslan, Doç. Dr. Kadir Ömür Günseren ve Doç. Dr. Mehmet Çağatay Çiçek liderliğindeki ekip Bursa’da ilk defa gerçekleştirilen robotik böbrek taşı kırma ameliyatı yaptı. Robotik cerrahi, ameliyatı da tedaviyi de kolaylaştırıyor Operasyonun ardından açıklamada bulunan Prof. Dr. Hakan Kılıçarslan, robotik cerrahi teknolojisinin böbrek taşı tedavisindeki potansiyeline dikkati çekti. Prof. Dr. Kılıçarslan; "Bu ameliyatın başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi, üniversitemizin tıp alanındaki yenilikçi yaklaşımını ve uzmanlığını bir kez daha kanıtladı. Robotik cerrahi, cerrahların daha hassas bir şekilde çalışmasına imkan tanıyarak hastaların tedavi sürecini iyileştiriyor. Robotik cerrahi teknolojisinin kullanıldığı ameliyat, hastalar için daha az invaziv bir tedavi seçeneği sunmanın yanı sıra, cerrahi müdahalelerin hassaslığını ve etkinliğini artırmayı amaçlıyor. Bu yeni yöntem, hastaların daha hızlı bir şekilde iyileşmelerine yardımcı olurken, taşsızlık başarısını artırarak ameliyat sonrası ağrı ve komplikasyon riskini de azaltmayı hedefliyor” şeklinde konuştu. Bu tıbbi başarının üniversitenin sağlık alanındaki yatırımlarını ve uzman kadronun kalitesinin bir yansıma olarak ön plana çıktığına işaret eden Prof. Dr. Hakan Kılıçarslan, hastaların daha etkili ve konforlu bir tedavi deneyimi yaşamasına imkan sağlayan robotik cerrahi teknolojisinin tıp dünyasındaki gelişmelerin bir örneği olarak dikkat çektiğini aktardı. Teknoloji sayesinde tüm süreç planlandı Doç. Dr. Kadir Ömür Günseren ise ameliyatın planlamasından uygulanmasına kadar geçen süreçle ilgili; "Ameliyat öncesi robotik cerrahi teknolojisi kullanılarak detaylı bir planlama gerçekleştirildi. Bu sayede ameliyat sırasında gereken adımlar daha önceden belirlendi ve ameliyat süreci daha verimli geçti. Hastamızın sağlığına odaklandık ve sonuçtan son derece memnun kaldık. Kaynak:İHA

10 yıldır böbrek bekliyordu Haber

10 yıldır böbrek bekliyordu

Kadavradan donör çıkarımında Türkiye liderliğini elinde bulunduran Bursa Şehir Hastanesi, yıllarca organ bekleyen hastalara da umut oluyor. Bursa Şehir Hastanesi’nden organ nakil sırasına giren hastalar, normal bekleme süresinin çok altında nakil olma şansı elde ediyor. Bu duruma son örnek Bursa’da yaşayan 43 yaşındaki Nail Tuncer oldu. 10 yıldır böbrek yetmezliği ile mücadele eden Tuncer, hastalığının kötüye gitmesi üzerine son 4 yılda diyalize bağlı yaşamaya başladı. Bu süreçte başka bir hastaneden organ nakil listesine kayıt olan Tuncer, nakil sırasının gelmemesi üzerine geçtiğimiz Ocak ayında hizmete giren Bursa Şehir Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne başvurdu. Burada yapılan değerlendirme sonucunda nakil listesine alınan Tuncer, birkaç ay bekledikten sonra böbrek nakli olarak hayata tutundu. "Hastalarımızı davet ediyoruz" Bursa Şehir Hastanesi’nin, Türkiye genelinde en fazla kadavra çıkaran hastane olduğunu, 200’ün üzerinde yoğun bakım yatağının bulunduğunu ve organ bekleyen hastalar için de hastanenin bir umuda dönüştüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Ayar, “Bizler de özellikle böbrek bekleyen hastalarımızı davet ediyoruz. Organ nakli ünitesi olarak eylül ya da ekim ayı gibi canlı nakile başlayacağız” şeklinde konuştu. "İlk 6 ay içinde naklimizi olduk" 10 yıldır böbrek yetmezliği ile mücadele ettiğini söyleyen hasta Nail Tuncer ise, “6 senesi böbrek yetmezliği 4 senesi de diyalizle geçti. Kaydım başka bir hastanedeydi. Burada nakil yaptığını duydum başvurdum. İlk 6 ayda kadavradan çağrıldık. Donör uymadığı için başka yere gitti. İkinci kadavrada ilk 6 ay içinde naklimizi olduk. Hocalarımız bizi çok iyi yönlendirdiler. Bize çok yardımcı oldular bu süreçte bize lazım olan da moraldi” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

Borçtan dolayı satılık böbrek! Haber

Borçtan dolayı satılık böbrek!

Zanlılar çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakılarak sınır dışı işlemleri için geri gönderme merkezine teslim edildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü görevlilerince, organ-doku ticareti suçu ile mücadele amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, 16 Haziran'da bir operasyon gerçekleştirildi. EVRAKLAR SAHTE ÇIKTI İstanbul'da faaliyet gösteren özel bir hastaneye giden ve üvey kardeş olduklarını belirten Kırgızistan uyruklu D.I ve Z.A.U. isimli şahısların böbrek nakli olmak için başvuruda bulundukları operasyon kapsamında tespit edildi. Yapılan incelemelerde şahısların ibraz ettikleri evrakların sahte olabileceği değerlendirilerek, D.I. isimli şahsın böbrek alıcısı Z.A.U. isimli şahsın ise donör olduğu belirlendi. KARDEŞ GİBİ GÖRÜNDÜLER... Konuyla ilgili yapılan detaylı çalışmada, şahısların gerçekte üvey kardeş olmadıkları, sahte belgeler ile üvey kardeş gibi görünmeye çalıştıkları tespit edildi. İncelemelerde, donör Z.A.U.'nin Kırgızistan'da 40 bin Kırgız Somu (yaklaşık 10 bin TL) borcu olduğu ve bu borcu ödemek amacıyla böbreğini satmaya karar verdiği anlaşıldı. Kırgızistan'da internet üzerinden tanıştığı bir şahsın borcunu ödemesi karşılığında kendisini böbrek alıcısı D.I. ve bu şahsın abisi E.A. isimli şahsa yönlendirdiği, şahısların üvey kardeş gibi görünmeleri için sahte belgeleri de bu şahsın hazırladığı tespit edildi. Ayrıca böbrek alıcısı çocuk şahsın abisi E.A.'nın Kırgızistan'daki aracı şahıs ile nakil için 48 bin dolar karşılığında anlaştığı da tespit edildi. GÖZALTINA ALINDI Operasyon kapsamında Z.A.U., D.I., ve E.A. isimli şahıslar yakalanarak gözaltına alındı. Konu ile ilgili işlemlerinin tamamlanmasının ardından adli makamlara sevk edilen şüpheli şahıslar çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakılarak sınır dışı işlemleri için geri gönderme merkezine teslim edildi. Kaynak:İHA

Böbrek taşında kapalı tedavi Haber

Böbrek taşında kapalı tedavi

Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, böbrek taşı tedavisinde geliştirilen yöntemlerden biri olan "retrograd intrarenal cerrahi" kısaltma olarak RIRS yönetimi hakkında bilgiler verdi. Özkan, “İnsan omurgasının her iki tarafında yer alan böbrekler vücuttaki atık ürünlerin kandan temizlenmesi ile görevlidir. Vücuttaki atık ürünler idrar yolu ile vücuttan atılmaktadır. Kanın temizlenirken kandaki mineral ve tuzlardan oluşan tortular zamanla böbreklerde taşa neden olmaktadır” dedi. Taşlardan kurtulma imkanı nasıl oluşuyor? “Bu taşlar kişi de böbrek bölgesinde, sırtta, kaburgaların altında, alt karın bölgesinde ve kasıklarda görülen şiddetli ağrı gibi farklı belirtiler göstermektedir” diyen Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, "Böbrek taşları tedavisinde özellikle son teknolojik gelişmelerle birlikte böbrek içindeki kırılamayan ya da düşürülemeyecek boyuttaki taşların tedavisinde yenilik olarak kesisiz, delmesiz, kapalı tedavi yöntemi ile taşlardan kurtulma imkanı doğmuştur. Bu fleksibl URS denilen esnek, yumuşak bir cihazla böbrek içine kadar ulaşılarak burada düşmesi mümkün olmayan 1 cm üzerindeki taşların 2 veya 3 cm kadar olan taşların lazer yöntemiyle kum haline getirilip idrar yolundan akıtılması ve dökülmesi sağlanmaktadır. Bu yöntemin avantajları arasında hastanın ertesi gün normal hayatına devam edebilmesi önemlidir. Böbrekte herhangi bir eski uygulanan yöntemlere göre, delme ve kesme işlemi olmadığı için börekte de minimum tahribat, minimum yan etki kalmaktadır. Bu yöntemle birlikte, hastanın günlük yaşamına çabuk dönmesi ve tekrarlayan taşlarda aynı yöntemi zararsız şekilde kullanabilmesi açısından önem arz etmektedir” şeklinde konuştu.   ‘Tedavi süresi taşın büyüklüğüyle orantılıdır’ Opr. Dr. Özkan, “Bu yöntem herkese, her yaş grubuna uygulanabilmektedir. Özellikle diğer cerrahi yöntemlerin zorlandığı şişman hastalar, kan sulandırıcı kullanan hastalar, iskelet yada vücut deformitesi olan hastalarda rahatlıkla da kullanılıp sonuç alınabilmesi de avantajları arasındadır. Bu yöntem RIRS denilen lazeri fleksibl URS yöntemiyle böbrek içi taşlarının tedavi edilmesi mümkün olmaktadır. Bu tedavi yönteminde hasta ya bölgesel anestezi ya da genel uyutma yöntemiyle ameliyata hazırlanmaktadır. Tedavi süresi taşın büyüklüğüyle orantılıdır” ifadelerini kullandı. Kaynak=İHA

İftar ve sahur arası yeterli su tüketimi önemli Haber

İftar ve sahur arası yeterli su tüketimi önemli

Uzun süre ve yetersiz su tüketiminin böbrek taşı oluşma riski de arttığı için dikkatli olunması gerektiğini belirten Burak Canver, ramazan ayında böbrekleri korumak için iftar ve sahur arasında bol sıvı tüketilmesine, yeterli beslenmeye, ilaçların ihmal edilmemesinin önemine dikkat çekti. Canver, "Ramazan ayındaki uzun açlık ve susuzluk sürelerinin böbrek sağlığını tehdit etme riski her zaman vardır. Özellikle de yaşlı, kalp ve damar sorunları olan, yüksek kan şekeri ve kan basıncı değerleri sebebiyle çok sayıda ilaç kullanan hastalarda ve zaten belli bir derecede böbrek hastalığı olan kişilerde bu risk daha da fazladır" dedi. Taş oluşum riskini arttırabilir Uz. Dr. Burak Canver, "İftardan sahura kadar olan dönemde yeterli sıvı alınmaması, özellikle sahurda idrar artırıcı yiyecekler alınması kafein içeren çay ve kahve gibi içecekler, domates, patlıcan, sarımsak kişiyi susuz bırakarak taş oluşum riskini arttırabilir. Ayrıca sıcak saatlerde günlük aktivitelerin azaltılması, ağır işlerden ve tuz tüketiminden kaçınılması oldukça önemlidir. Yine su tüketiminin yetersiz olması yavaş yavaş ve ilerleyici bir şekilde böbrek fonksiyonlarının azalmasına yol açabilir. Sahurda birden fazla yumurta, aşırı süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi, konserve yiyecekler, sakatat, muz, kavun, kuruyemiş ve içeriği tam bilinmeyen bitki çaylarının tüketiminden kaçınılmalıdır" dedi. KAYNAK: İHA

Oruç tutmak böbrek hastalarında sakıncalı olabilir Haber

Oruç tutmak böbrek hastalarında sakıncalı olabilir

Ramazan ayının maneviyatını yaşamak için oruç tutmak isteyen hastalar hekimlerine danışmak için hastanelere gidiyor. Bu konuda çok sayıda danışanı olduğunu belirten Medical Point Gaziantep Hastanesi Nefroloji Uzm. Dr. Mehmet Büyükbakkal, "Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine göre yolcular, çocuklar, adet gören, hamile veya emziren kadınlar ve hastalığı olanlar oruç tutmaktan muaftır. Bu muafiyete rağmen, kronik böbrek hastalığı (KBH) ve böbrek nakli olan hastalar da dahil olmak üzere birçok kişi bu özel anı aileleriyle birlikte paylaşmak için oruç tutmak istiyor. Her hastanın özellikleri farklıdır, hastalara oruç konusunda bireysel yaklaşmak gerekir. Uzun süreli açlık ve susuzluk böbrek fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyebilir" dedi. Olumsuz etkileyebilir Böbrek rahatsızlıkları olan hastaların oruç tutmasının olumsuz durumlar yaratacağını aktaran Dr. Büyükbakkal, "Bilinen böbrek hastalığı olup oruç tutmak isteyen bireylerin her ramazan ayı öncesi mutlaka doktorları ile görüşmeleri ve ona göre oruç tutup tutmayacaklarına karar vermeleri önerilmektedir. Hastalıkları ileri aşamada olmayan, genel durumu iyi olan hastalar Ramazan orucunu tutmak isterlerse oruca devam etmeden haftalık olarak böbrek fonksiyonlarını kontrol ettirmeleri önerilir” dedi. Bu durumlara sahip kişilerde sakıncalı olabilir Uzm. Dr. Mehmet Büyükbakkal, otoritelere göre sürekli su içmeleri gerekmeyen, tek veya iki ilaç kullanan, böbrek yetmezliği olmayan ve kan basınçları kontrol altında olan hastaların doktorlarının onaylarını almak koşuluyla oruç tutabileceğini ancak GFR<60 ml/dk olan böbrek yetmezliği hastaları ve kalp hastalığı, akciğer hastalığı, karaciğer hastalığı, şeker gibi birden fazla sağlık sorunu olan hastaların oruç tutmasının sakıncalı olabileceğini de ekledi. KAYNAK: İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.