SON DAKİKA
Hava Durumu

#BESLENME

A Gazete - BESLENME haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, BESLENME haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kışın neler yemeliyiz? Haber

Kışın neler yemeliyiz?

Kış mevsimde kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve gecelerin uzaması sebebiyle fiziksel aktivitenin azaldığını ve hareketsiz geçirilen zamanın da arttığını belirten Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, "Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması sebebiyle vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabilmektedir. Bu sebeple birçok kronik hastalığa sebep olan vücutta fazla yağ birikimi olarak adlandırılan 'obezite' artmaktadır. Ancak sağlıklı hayatı sürdürülmesi için mevsimine uygun sağlıklı beslenme ile ideal kilonun korunması önemlidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak gerekir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir" dedi. Kış mevsiminde artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazla olduğunu ifade eden Güngör, "Mevsimine uygun, günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişlerde yeterli ve dengeli biçimde günlük beslenmede bulunmalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir" diye konuştu. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Göngör, şu ifadeleri kullandı: "Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir." Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör, "Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir" dedi. Kaynak: İHA

Diyet uzmanlarından uyarı Haber

Diyet uzmanlarından uyarı

Diyetisyen Berna Ertuğ, beslenme alışkanlıklarının temelinin çocuklukta atıldığını belirterek, "Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır" dedi. Memorial Antalya Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Diyetisyen Berna Ertuğ, çocukluk çağı beslenmesi hakkında önemli bilgiler verdi. Çocuklukta sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi, ileriki yaşlarda sağlık sorunları ile karşılaşma risklerini azalttığının altını çizen Ertuğ, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının temelinin çocukluk çağında atıldığını ve obezite gibi önemli hastalıkların önüne geçmenin bu sayede mümkün olunduğunu belirtti. "Tek tip beslenme engellenmeli" Çocukların doğru beslenme alışkanlıkları kazanması konusunda anne ve babaların sabırlı olmaları gerektiğini işaret eden Ertuğ, " Beslenme her yaşta önemli olmakla birlikte, büyüme çağında daha da önem kazanır. Beslenme alışkanlıklarının temeli çocuklukta atılır. Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır. Çocukların tek tip beslenmesi engellenmelidir. Öğün içerisinde tabaklarındaki besin çeşitliliği mutlaka artırılmalıdır. Fast food gibi daha hızlı ve daha kolay erişilebilir yiyecekler yerine, sebze ve meyve gibi posa içeriğinden zengin yiyecekler tüketmeleri sağlanmalıdır. Posasız besinlerden en çok tercih edilen rafine edilmiş tahıl gruplarına giren beyaz ekmek, pirinç ve makarna miktarlarının fazla tüketilmesi önlenmelidir. Pişirme yöntemlerine de özen gösterilmeli, kızartmadan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır" dedi. "Yemeği çocuğunuzla birlikte hazırlayın ve yiyin" Sevmediği bir besini yemesi için çocuğa ısrar edilmemesi gerektiğine değinen Ertuğ, " Birkaç gün sonra tekrar o besini sunarak çocuğun sevmesi sağlanabilir. Çocuğun tüketmesi istenen besinler anne babalar tarafından da çocukla birlikte yenmelidir. Onunla beraber düzenli öğün saatleri belirleyip yemek hazırlarken onlardan yardım almak; masada birlikte yeme alışkanlığı edinmek ve bu öğünlere vakit ayırmak doğru beslenme alışkanlıkları kazanılmasında fayda sağlar. Çocuklara mutlaka su içme ve yavaş yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Büyük porsiyonlar azaltılmalı, çocuk ideal porsiyonlara alıştırılmalıdır. Fast food, çikolata ve bisküvi gibi alışkanlıklar asla yasaklanmamalıdır. Unutulmamalıdır ki yasaklı besinler her zaman çocuğa daha cazip gelecektir. Belirli ölçülerde ara ara tüketilmelerine izin verilmelidir. Burada bir diğer önemli nokta çocukların fast food ve çikolata gibi besinlerle ödüllendirilmemesi gerektiğidir. Ödül olarak meyve tercih edilmelidir. Çocukların özellikle beslenme çantalarına önem verilmelidir. Ara öğün olarak meyve, süt ya da peynirli sandviçler hazırlayarak daha sağlıklı öğün tüketimi sağlanabilir" ifadelerini kullandı. "Fiziksel aktivitelerini artırın" Ertuğ, çocukların fiziksel aktivitelerinin artırılması gerektiğini belirterek, "Okuldaki spor aktiviteleri desteklenebileceği gibi anne babalarıyla beraber hafif ve orta tempolu egzersizler yapmaları sağlanabilir. Eğer çocuğun kilo problemi varsa asla diyete sokulmamalıdır. Bu konuda mutlaka yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandıracak bir beslenme ve diyet uzmanından destek alınmalıdır" dedi. "Öneriler" Diyetisyen Ertuğ, çocuklarda sağlıklı beslenme programının uygulanması için şu önerilerde bulundu: "Tüm aile için uygun olan düzenli yemek ve atıştırma saatleri belirleyin. Yemek zamanlarını paylaşın ve çocuklarınızla yemek yiyin. Yemek saatlerinde tüm besin gruplarından dengeli ve çeşitli yiyecekler sunun. Yiyecekleri kolayca yönetebilecekleri şekilde sunun. Örneğin, küçük çocuklarda boğulmayı önlemek için yiyecekleri parçalara ayırın veya ezin. Tatlıyı rüşvet olarak kullanmaktan kaçının. Meyve tabağı veya yoğurt/meyveli yoğurt gibi sağlıklı tatlı seçenekleri sunun. Çocuğunuza yiyeceği kadar yemek porsiyonları oluşturun. Fazla besin koyup, tüketemediğinde tabağını bitirmeden kalkamazsın gibi cezalandırıcı cümleler kurmak ileri yaşlarda psikolojik olarak daha fazla yemek yeme isteğini tetikler. Farklı yiyeceklerin nasıl yetiştirildiğini birlikte öğrenin. Yeni yiyecekler ve tarifler deneyin. Evde tuttuğunuz abur cubur miktarını sınırlayın. Atıştırmalıklar için elinizin altında bir kase meyve bulundurun. Çocuklarınıza sağlıklı ev yapımı yemekler yerken ailece yemek yemenin önemini vurgulayın." Kaynak: İHA

Çölyak hastaları gıda ihtiyaçlarını Nilüfer'de karşılayacak Haber

Çölyak hastaları gıda ihtiyaçlarını Nilüfer'de karşılayacak

Nilüfer Belediyesi, çölyak hastaları ve glüten alerjisi olan vatandaşların ihtiyaç duydukları gıdalara erişimini kolaylaştıracak örnek bir çalışmaya imza attı. Bursa Çölyakla Yaşam Derneği’nin Nilüfer’de hayata geçireceği üretim tesisi ve alakart restoran, cafe, pastane için Nilüfer Belediyesi de sorumluluk alarak destek verdi. Nilüfer Belediyesi’nin derneğe vereceği destek için Halk Evi’nde protokol imzalandı.  Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile Bursa Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Yusuf Altaylı’nın imza koyduğu protokolle 23 Nisan Mahallesi’nde, yüzde yüz glütensiz gıda üretimi yapan tesis hayata geçirilecek. Alakart restoran, cafe ve pastane hizmetinin de verileceği tesis, Bursa’daki çölyak hastaları ve glüten alerjisi olan vatandaşların gıda ihtiyaçlarının karşılamada önemli rol oynayacak. Protokol çerçevesinde, çölyak hastalarına destek olmak ve bu hastalık konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla yıl boyunca eğitim, panel, seminer ve mutfak atölyeleri de gerçekleştirilecek. Ayrıca, Nilüfer Belediyesi tarafından yapılacak sosyal inceleme raporu doğrultusunda ihtiyaç sahibi oldukları tespit edilen 50 çölyak hastasına da ücretsiz olarak her ay temel glütensiz gıda paketi verilecek. Bu önemli iş birliğinin protokolünü imzalayan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, iş birliğinin hayırlı olmasını diledi. Başkan Erdem, “Umarım glütensiz üretimin yapılacağı bu tesis, çölyak hastalarına bir yaşam kaynağı olur” dedi. Çölyak hastalığının çok fazla bilinmediğine dikkat çeken Bursa Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Yusuf Altaylı da, “Henüz teşhisi konulmayan Bursa’da yaklaşık 34 bin, Türkiye’de ise yaklaşık 800 bin çölyak hastası olduğu tahmin ediliyor” diye konuştu. Projenin, Türkiye’de rol model olacağını belirten Altaylı, “İnanıyorum ki bu tesis faaliyete geçtiğinde, Türkiye’ye örnek olacak. Glütensiz beslenme kültürü, sağlıklı beslenme algısıyla çölyaklılara dikkat edilmeden üretimler yapılıyor. Bu da çölyaklıları ciddi tehdit ediyor. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için bu tesiste, yüzde 100 glütensiz üretim yapılacak. Kıymetli bakliyat unları var ama bunların ekonomik maliyetleri yüksek. Bu yüzden herkes, bu ürünlere erişemeyebiliyor. Biz, bu tesisle birlikte dengeyi kuracağız. Bursalılar bu anlamda şanslı. Biz de bu şansı iyi değerlendirip, üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getirmek istiyoruz. Tesisin faaliyete geçmesiyle birlikte maksimum seviyede üretip, yüzde 100 glütensiz ürünleri erişebildiğimiz her yere ulaştırmak istiyoruz. Çölyaklılar gülümseyin, Nilüferdeyiz. Her şey daha güzel olacak” diye konuştu. Protokol töreninde  Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ile Bursa Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Yusuf Altaylı, glütensiz ürünlerden yapılan pasta da kesti. Kaynak: Bülten

Sonbaharda formunuzu kaybetmeyin Haber

Sonbaharda formunuzu kaybetmeyin

ASLI YEŞİLYURT Yaz mevsiminin bitişiyle sonbaharı soğuk havalarla karşıladık. Mayolara veda etmişken formda kalmak da oldukça zor olabiliyor. Kış aylarında vücut kendi ısısını koruyabilmek için daha çok enerji harcar, bu da gün içerisinde tükettiğimiz öğünlerin daha kalorili olmasına neden olur. Durum böyle olunca formumuzu korumak da oldukça zor olabiliyor. Ancak imkansız değil. İşte formunuzu koruyabilmeniz için birkaç öneri… DENGELİ BESLENİN Soğuk havalarda vücudumuz daha çok enerjiye ihtiyaç duyar. Aynı zamanda hava değişimlerinde hastalanmamak için de dengeli beslenmek gerekir. Vitamin takviyesi için sebze ve meyve, protein için et ve balık tüketmelisiniz. Böylece vücudunuz direncini kaybetmeyecek, sağlıklı olmaya devam edecektir. SU TÜKETMEYE DEVAM EDİN Yaz aylarında sıcak havalardan dolayı çok fazla su tüketsek de, soğuk havalarda bu durum biraz azalabiliyor. Sonbahar ve kış aylarında çoğunlukla çay, kahve gibi sıcak içecekler tercih etsek de günlük almamız gereken su miktarını da es geçmemeliyiz. DÜZENLİ EGZERSİZ YAPIN Hava değişimi ile spor yapmak yerine yorgan altında kalmak daha cazip gelebilir. Ancak egzersiz düzeninizi bozmamak, sonbaharda formunuzu ve ruh halinizi korumak için oldukça önemlidir. Sonbaharda bile enerjinizi kaybetmemek için sporu elden bırakmayın. RUTİNİN DIŞINA ÇIKMAYIN Sonbahar ile gündüz saatlerinin kısalması ve hava değişimi ile gün içerisinde rutinlerimiz kayabilir. Hava değişiminin de etkisiyle strese bağlı olarak sindirim sisteminde de değişimler yaşanabilir. Bunların önüne geçmek için mümkün olduğunda rutinlere sadık kalmak gerekir.

Vegan beslenme ile sportif bir hayat mümkün mü? Haber

Vegan beslenme ile sportif bir hayat mümkün mü?

Ulaş Girgin Bilindiği üzere sağlıklı bir yaşam, zinde kalmak ve iyi bir görünüm yakalamak amacıyla birçok insan sporu hayatlarının parçası haline getiriyor. İnsan vücudunun sarfettiği eforu karşılamak için enerjiye, enerji için de de elbette besinlere ihtiyaç duyuluyor. Vegan beslenme ile spor ilişkisinde en çok karşılaşılan soru hayvansal gıdalardan alınamayan proteinin sporcu beslenmesinde nasıl sağlanacağı. Bu konu bazında çok bilinen bir yanlış kırmızı ve beyaz etteki protein oranının diğer besinlerden daha fazla olduğu ve sporcu beslenmesinde kesinlikle ihtiyaç duyulduğu. Elbette kötü planlanmış bir vegan beslenme yetersiz enerji alımına sebep olabilir fakat iyi bir planlama ile vücudun ihtiyacı olan yağ, karbonhidrat ve protein sağlanacaktır. Örnek olarak kuru baklagiller protein içeriği bakımından et grubundaki besinlere eş değerdir. 100 gram kırmızı et ortalama 22 gram protein içerirken kuru baklagillerin 100 gramında ortalama 20 gram protein bulunmaktadır. Ayrıca baklagil proteini sürekli tüketimde daha ekonomik bir tercih olacaktır. Vegan sporcular nasıl beslenmeli? Öncelikle protein baz alınırsa vegan beslenmeye uygun yüksek protein içerikli olan birçok besin bulunmaktadır. Besinler 100 gram üzerinden ölçüldüğünde seitan isimli buğday gluteninde 75 gram, soya fasulyesinde 36 gram, kuru fasulyede 21 gram, kuruyemişlerde 20 gram, nohutta 19 gram, tam buğday ekmeğinde 13 gram, bulgurda 12 gram, mercimekte 25 gram, tofuda 8 gram ve bezelyede 5 gram protein bulunmaktadır. Demir ihtiyacı için ise koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye ve mercimek, bezelye, kuru meyveler tercih edilmeli. Demir emiliminin artması için ise yemekten hemen önce ve sonra çay veya kahve tüketilmemelidir.  Kalsiyum kemik sağlığı ve kas kasılmaları için oldukça önemlidir. Yetersiz kalsiyum antrenman performansı düşürüp kas gelişimine zarar verebilir. Vegan beslenme anlayışında yeterli kalsiyumu almak için brokoli, ıspanak, turunçgiller ve kuru yemişler tercih edilebilir. B-12 problemi B-12 eksikliğinde ise vegan beslenme anlayışı biraz problem olabilir. Diğer eksiklikler doğal besinler aracılığı ile karşılanırken B-12 eksikliği bu doğal imkanlar ile karşılanamamaktadır. B-12 ihtiyacı için kullanılabilecek en iyi kaynaklar supplementler veya B-12 içeriği artırılmış vegan besinler olacaktır. Ayrıca tüm bu yazılanlara dikkat ederken spor yanında doğru kaloriyi almak ve doğru bir diyet uygulamak için mutlaka bir beslenme uzmanına başvurmak gerekmektedir.

Okula başlayan öğrenciler nasıl beslenmeli? Haber

Okula başlayan öğrenciler nasıl beslenmeli?

2023-2024 eğitim öğretim yılının 11 Eylül'de başlaması ile yaklaşık 21 milyon öğrenci dersbaşı yaptı. Okulların açılmasıyla birlikte uzmanlar, öğrencilerin dengeli ve sağlıklı beslenmesi gerektiğine dikkat çekti. Öğrencilerin nasıl daha sağlıklı beslenebileceği konusunda velilere uyarılarda bulunan Diyetisyen Neslihan Öztürk Aktepe, asitli içeceklerin, kızartılmış ürünlerin ve abur cuburların evlerden uzak tutulması gerektiğini söyledi. Diyetisyen Aktepe, öğrencilerin ilk olarak gece yatma saatlerine dikkat etmeleri gerektiğini ifade ederek, “Çocuklar yaz tatilinde bu saati biraz daha esnetmiş olabilirler. O yüzden uyku saati dokuz, dokuz buçuğu geçmesin, çünkü büyüme hormonu bu saatte salgılanıyor. Büyüme hormonu salgılandıktan sonra vücudun onarımı başlıyor. Çocuklarımızın büyüme ve gelişmesi için mutlaka bu saati kaçırmadan ve ertesi gün dersteki başarılarını da etkileyeceğini unutmadan saatinde yatacaklar ve saatinde kalkıp derslerine gidecekler” diye konuştu. TOK KALMASI ÖNEMLİ Öğrencilerin sabah kalktıklarında mutlaka kahvaltı yapmaları gerektiğine dikkati çeken Diyetisyen Aktepe, şunları söyledi: “Çocukların bazıları sabah çok erken kalktık diye kahvaltı yapmak istemeyebiliyorlar ya da okula adaptasyonda zorlanabiliyorlar. Eğer okulda kahvaltı yapıyorlarsa, okulda kahvaltı yaptığını velilerin öğretmenlerinden öğrenmesi gerekiyor. Ya da garanti olması için veliler, çocuklarına protein ağırlıklı kahvaltı yaptırmalılar. Eğer çok mide bulantısı olan bir çocuksa ona tam tahıllı ekmeklerden, peynirden tost yapabilirler. Yanına biraz zeytin, ceviz ve bir bardak süt vererek bunu da önlemiş olurlar. Yumurtalı, peynirli kahvaltı çocuğun gelişimi için hem de öğle saatine kadar tok kalması açısından çok önemli olacak.” ARA ÖĞÜN OLMALI Çoğu öğrencinin öğle saatinden akşam yemek saatine kadar çok acıktığını belirten Aktepe, “Okulda uzun süre kaldıkları için öğle ile akşam arası çok uzun. Çok acıkıyorlar ve kan şekerleri çok düşüyor. Eğer bir şey yemiyorlarsa akşam yemeğine gittiklerinde aşırı aç oluyorlar. Çok aç olmaları demek daha çok karbonhidrat isteğini, daha fazla yemek yeme isteğini getiriyor. Biz istiyoruz ki daha kaliteli beslensin, protein ağırlıklı beslensin. O yüzden öğle ile akşam arasında bir ara öğün yapmaları gerekli. Anneler beslenme çantasının içerisine bir kutu süt, yoğurt, bir tane meyve, avuç içi kadar kuruyemiş ya da çocuk çok fazla acıkan bir çocuksa o zaman küçük bir tost yapabilir. Çocuk mutlaka ara öğünü yapmalı ki sağlıklı bir şekilde kan şekeri dengesi devam etsin” ifadelerini kullandı. AKŞAM YEMEĞİNE SÜT EKLEMELİ Eğitim öğretime yeni başlayan birinci sınıf öğrencileri için de beslenme konusunda tavsiyelerde bulunan Aktepe, öğrencilerin süt, yoğurt gibi besinler kullanması gerektiğini dile getirerek, “Akşam yemeğine sütünü eklemeli, yatmadan 1-2 saat önce bir bardak süt içirmeli ki kemik gelişimi, dişlerin gelişimi, kalsiyum alımına bağlı. Sağlıklı büyümesi ve iskeletinin daha sağlam olması için kalsiyum alımı çok önemli. Kahvaltılarına ve öğleden sonraki ara öğünlerine biraz kuruyemiş eklemeleri gerekiyor ceviz, badem, fındık gibi. Bunlar neden önemli? Kaliteli yağ grubu. Beyin gelişimi için, zihinsel fonksiyonların, matematik zekasının daha yüksek olması için çocuklarımızın öğrenmelerini desteklemek için kuruyemişlerini, süt yoğurt grubunu ve yumurtasını eksik etmemiz gerekiyor.” Birinci sınıf öğrencisinin su içmeyi unutabileceğini ifade eden Aktepe, “Çünkü daha okula adaptasyonda zorlanıyor. Su içmeyi tamamen atlayabilir, susadığında su aklına gelebilir. Anneler onlara suluklarını koyacak, her gün dezenfekte edecek. Çocuklar gün boyunca su içmiş olacak” dedi.   ALIŞKANLIKLAR DEĞİŞTİRİLMELİ Çocukların asitli içeceklerden, cipslerden, kızartmalı besinlerden ve abur cuburlardan uzak durması gerektiğini belirten Aktepe, “Bunun için de ailelerin kendi beslenme alışkanlığını değiştirmesi gerekiyor. Evinde bunları sürekli bulunduran bir aile ise çocuk buna alışarak büyüyor, bu alışkanlığını devam ettirir. Okulda bunların hiçbir şekilde bulunmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı. KAYNAK:İHA

Okulda beslenme aksatılmamalı Haber

Okulda beslenme aksatılmamalı

Tüm yurtta olduğu gibi Elazığ’da da 2023-2024 eğitim öğretim yılı, pazartesi günü çalacak ilk ders zili ile başlayacak. Uzman Diyetisyen Kübra Tekay, çocuk sağlığına ilişkin ailelere uyarı ve önerilerde bulundu. Okula yeni başlayacak çocuklarda beden ve zihinsel gelişimin önemine dikkat çeken Tekay, “Okula yeni başlayan çocuklar, özellikle 6-12 yaş grubundaki çocuklar için beslenme ileride oluşabilecek kronik hastalıkların önüne geçmesi açısından ve onlara sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme özellikleri kazandırması açısından son derece önemlidir. Çocukların dirençleri azalmasın, zihinsel ve bilişsel, aynı zamanda fiziksel performansları yükselsin, bağışıklıkları düşmesin diye bazı kurallar var. Bunlardan birincisi çocuklarda gelişim ve büyümesinin devam etmesini sağlamak, ikincisi besin çeşitliliğini sağlayarak çocuklara her besinden tatmalarını sağlamak, üçüncüsü çocuklara normal ve dengeli beslenme alışkanlığını kazandırmak ve son olarak da hem okul hem de günlük yaşamındaki fiziksel, bedensel aynı zamanda zihinsel performanslarını arttırmak. Bunun için bizim çocukların sağlam ve dengeli bir kahvaltı yapmasını öneriyoruz” dedi. Meyve tüketiminin çocuklar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerine vurgu yapan Diyetisyen Tekay, “Bazı çocuklar meyveyi direkt yemeyi reddedebilir. Bu durumda yapılacak şey onları meyveden soğutmak değil, meyvenin meyve suyu şeklinde ev yapımı halinde yapılması ve onlara ölçülü miktarda verilmesidir. Meyvenin ölçülü miktarda verilmesini istiyoruz, çünkü bir su bardağı meyve suyunda günlük alması gereken meyve miktarlarının bir tık daha üstünde meyve almış oluyorlar. Bu da maalesef ki çok fazla tüketildiğinde obeziteye neden olabiliyor. Paketli ürünlerden uzak durulmalı, çocukların su tüketimi de önemli. Beslenme çantalarının yanında bırakılan, onların ilgisini çekebilecek suluklar da çocukların su içmesine teşvik edebilir. Okula yeni başlayan tüm çocuklara başarılar diliyor ve aileleriyle birlikte sağlıklı günler diliyorum” diye konuştu. Kaynak:İHA

bursa'da hafta sonu hava nasıl olacak? Haber

bursa'da hafta sonu hava nasıl olacak?

Akın Güler Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre bu hafta sonu hava sıcaklıklarında önemli bir değişiklik beklenmemekle beraber yurt genelinde mevsim normallerinin üzerinde seyredeceği tahmin ediliyor. Geçtiğimiz yıl ağustos ayında 30 35 derecede seyreden sıcaklıkların bu yıl mevsim normallerinin üzerinde devam ediyor. Bursa başta olmak üzere marmara bölgesindeki sıcaklıklar 30 ila 37 derecede seyredeceği tahmin ediliyor. Haftasonu hava durumu 26 Ağustos Cumartesi Bursa 36°C   İstanbul 32°C   Edirne 36°C Antalya 31°C   Hatay 33°C   Adana 37°C İzmir 35°C   Manisa 38°C   Denizli 40°C Ankara 33°C   Eskişehir 36°C   Konya 33°C Bolu 34°C   Düzce 34°C   Zonguldak 28°C Amasya 33°C   Tokat 31°C   Trabzon 29 °C Erzurum 27°C   Malatya 32°C   Van 28°C Diyarbakır 38°C   Şanlıurfa 37°C   Gaziantep 37°C 27 Ağustos Pazar Bursa 31°C   İstanbul 31 °C   Edirne 34°C Antalya 31°C   Hatay 32°C   Adana 35°C İzmir 34°C   Manisa 31°C   Denizli 35°C Ankara 34°C   Eskişehir 35°C   Konya 32°C Bolu 33°C   Düzce 34°C   Zonguldak 26°C Amasya 34°C   Tokat 33°C   Trabzon 28°C Erzurum 29°C   Malatya 33°C   Van 28°C Diyarbakır 39°C   Şanlıurfa 38°C   Gaziantep 36°C Yaz sıcaklarında yapılması gerekenler Yaz ayları, tatil ve keyif yapma açısından her ne kadar güzel olsa da bazı sağlık sorunlarına da sebep oluyor. İşte aşırı sıcaklarda dikkat edilmesi gerekenler... Sıvı tüketimine dikkat edilmeli Aşırı sıcaklar vücutta sıvı kaybına sebep olur bu yüzden günde en az 8 ila 10 bardak su içilmelidir. Sağlıklı beslenme Sebze ve meyveler vitamin ve mineral açısından çok zengindir. Aşırı yağlı ve ağır yemeklerden kaçınıp daha hafif beslenmek sindirim sistemi içinde daha faydalı olacaktır. Hafif ve geniş giysiler giyilmeli Giydiğiniz pamuklu ve geniş parçalar kurtarıcı niteliğindedir fazla terlemenin önüne geçer. Ağır spor yapmaktan kaçının Gün içerisinde ağır egzersizler yapmak vücut ısısını daha fazla arttırabilir bunun yerine sabah erken saatlerde veya akşam serinliğinde spor yapmak daha faydalı olacaktır. Serin ve gölgede kalmaya özen gösterilmeli Özellikle öğle sıcaklarında güneş çarpmasına karşı dışarıda bulunanların serin ve gölgeli alanlarda durması önemlidir. Uzun süreli dışarıda bulunma söz konusuysa şapka, gözlük ve güneş kremi kullanımı da sıcaktan korunma yöntemleri arasındadır. Risk grubundakilerin dikkat etmesi gerekenler Uzmanlar kalp rahatsızlığı, tansiyon ve şeker gibi hastalıkları olanların ilaçlarını düzgün kullanması ve serin saatlerde dışarı çıkması öneriyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.