SON DAKİKA
Hava Durumu

#arkeoloji

A Gazete - arkeoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, arkeoloji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Arkeoloji meraklıları bu festivalde buluştu Haber

Arkeoloji meraklıları bu festivalde buluştu

Tarihi ve kültürel miras çalışmaları kapsamında Türkiye’de örnek çalışmalara imza atan Bursa Büyükşehir Belediyesi, 8500 yıllık Arkeopark’ta şehrin tarihi değerini ülke vitrinine çıkaracak bir etkinliğe daha imza attı. Türkiye’nin ilk arkeoloji festivali olma özelliği taşıyan ve ilki 2020 yılında yapılan Arkeoloji Festivali’nin üçüncüsü Aktopraklık Höyük Arkeopark ve Açık Hava Müzesi'nde düzenlendi. Şehir içinden ve şehir dışından birçok vatandaşın büyük ilgi gösterdiği festival, 7’den 70’e her kesime hitap eden eğlenceli aktivitelere imza attı. Tarihi bölgede hazırlanan stantları gezen katılımcılar, restorasyon, kilden çömlek yapımı, çarkta çömlek yapımı, kağıt atölyesi, fosil kolye yapımı, kalıp baskı, mancınık yapımı, güneş saati yapımı, ilkel el matkabı, sikke basım, mandal kukla, çini boyama, Hitit çivi yazısı, kumaş boyama, doğada ateş başlatma gibi birçok deneyimi keyifle yaşadı. Aileleriyle festivale katılan çocuklar ise tekstil baskı, çömlekçi çarkı, çatlak yumurta boyama, kâğıt atölyesi, boyama, hazine avı gibi faaliyetlerle unutamayacakları bir gün geçirdi. Uzman personeller eşliğinde arkeoloji kazı yapan çocuklar, toprak altından buldukları çömlekleri büyük bir mutlulukla çıkardı. Alan içerisinde hazırlanan drama atölyeleriyle arkeoloji tutkunları zamanda yolculuk yaptı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da festival alanını gezip, atölye çalışmalarında çocuklara eşlik etti. BESAŞ standında çocuklarla birlikte ekmek hamuru hazırlayan Başkan Aktaş, fırının başında ekmeklerin pişme aşamasını da takip etti. Uygarlıklar beşiği Bursa ve çevresinin, çok eski çağlardan beri yerleşimlere sahne olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, “Bursa’nın medeniyet birikiminin en önemli göstergelerinden biri de Aktopraklıkta gerçekleştirilen çalışmalarla ortaya çıkmıştır. Arkeopark, bir açık hava müzesi olarak, kentin kültürel mirasına ve 8500 yıl öncesine uzanan köklü arkeolojik değerlerine şahit olma şansı sunuyor. Büyükşehir Belediyesi olarak 2014 yılından bu yana Aktopraklık Höyük kazılarına sağladığımız desteği, bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz Arkeofest etkinliği ile sürdürüyoruz. Festival, ülkemizin ilk ve tek arkeoloji festivali olması açısından büyük önem taşıyor. Bu yıl Türkiye’deki farklı kurum, kuruluş ve müzelerden 37 arkeoloji atölyesi ile etkinliğimizi zenginleştirdik. Festivali, her yaştan misafirimize hitap edecek şekilde planlayıp çocuklara, gençlere ve yetişkin ziyaretçilere özel atölyeler hazırladık. Festivalin hazırlanmasında emeği geçen ve iki gün boyunca bizi burada yalnız bırakmayan tüm arkeoloji meraklılarına teşekkür ederim” dedi. Kaynak: Bülten

ARKEOFEST için geri sayım başladı Haber

ARKEOFEST için geri sayım başladı

Tarihi ve kültürel miras çalışmaları kapsamında önemli çalışmalara imza atarak, Bursa’yı adeta açık hava müzesine dönüştüren Bursa Büyükşehir Belediyesi, şehrin tarihi değerini ülke vitrinine çıkaracak bir etkinliğe daha imza atmaya hazırlanıyor. Şehir tarihinin daha geniş kesimler tarafından bilinmesi ve ziyaret edilmesini amaçlayan Büyükşehir Belediyesi, 14-15 Ekim tarihlerinde Arkeofest 2023’ü düzenliyor. Şehir içinden ve şehir dışından birçok arkeoloji meraklısını buluşturacak olan festivalde, her yaştan ve gruptan ziyaretçiye hitap edecek etkinlikler yer alacak. Doğada ateş başlatma, bitkilerle kumaş boyama, çarkta çömlek yapımı, çivi yazısı ve sikke basma atölyesi gibi faaliyetlerle katılımcılar keyifli bir gün geçirecek. Deneyimleyerek öğrenme Bu yıl üçüncü kez arkeoloji meraklılarını Bursa’da buluşturacak olan festivalin tanıtım toplantısı Aktopraklık Höyük Arkeopark ve Açık Hava Müzesi’nde yapıldı. Arkeolojiyi Türkiye’deki farklı kurum, kuruluş ve müzelerden 37 atölye ile deneyimleyerek öğrenme fırsatı sunulacağını kaydeden Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, ‘deneysel arkeoloji’nin; toplum tarafından bilimsel olarak algılanabilmesi adına önemli bir yöntem olduğunu vurguladı. Festivale katılacak aileler ve ziyaretçilerin atölyeleri ücretsiz olarak deneyimleyebileceklerini ve yaptıkları ürünleri yanlarında götürebileceklerini dile getiren Başkan Aktaş, “Festivali, her yaştan misafirimize hitap edecek şekilde planlayıp çocuklara, gençlere ve yetişkin ziyaretçilere özel atölyeler hazırladık. Atölyeler ‘teknoloji tarihi’ olabilecek şekilde kronolojik olarak dizildi. Yani katılımcılar, tarihte teknolojinin nasıl geliştiğini de adım adım görebilecekler. Ayrıca 15 Ekim Pazar günü Rafadan Tafya ekibi de çocuklarımız için sahneye çıkacak. Geçmişimizi keşfetmek ve anlamak, geleceğimize daha sağlam bir temel oluşturmamıza yardımcı olacak. Bu sebeple halkımızı Arkeofest’e ve arkeolojiyi birlikte deneyimlemeye davet ediyorum. Bu arada, İstanbul Üniversitesi Prehistorya Ana Bilim Dalı akademisyenlerinden Prof. Dr. Necmi Karul, 2004 yılından bu yana bölgede sürdürülen arkeolojik çalışmalara büyük katkı sağlıyor. Kendilerine teşekkür ediyorum. Katılacak herkese unutulmaz bir etkinlik diliyorum” diye konuştu. Bursa’ya ilgi artıyor Toplantıda konuşan Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin ise bugüne kadar Almanya’dan eğitim kapsamında gelip, İzmir, Muğla, Denizli, Aydın ve Antalya gibi illere giren öğrencilerin bu yıl ilk kez Bursa’ya gelmeye başladığını söyledi. Gelen Alman öğrencilerin bir hafta boyunca Bursa’yı gezdiğini kaydeden Şahin, “Elbette Bursa bir payitaht kenti ama bunun yanı sıra şimdi daha eski kalıntılar çıkmaya başladı. Şimdi artık eski kalıntılarla ilgili de Bursa düşünülmeye başlandı. Bu bizi çok mutlu ediyor” dedi. Şahin, özellikle İznik’te sürdürdükleri kazılara verdikleri destek nedeniyle Başkan Aktaş’a teşekkür etti. Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Ortaçağ Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Derya Şahin de, “Bursa da bir Ege ve Akdeniz kadar potansiyeli olan bir yer. Kalkolitikten Cumhuriyet'e kadar, yani sürekli yerleşim görmüş, çok önemli bir şehirde yaşıyoruz. O yüzden hem ulusal hem de uluslararası turizm açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ciddi anlamda yabancı turistler de gelmeye başladı bölgeye. O da açıkçası bizi mutlu ediyor” dedi. Kaynak: Bülten

Toprağın altında bilinmeyen geçmiş Haber

Toprağın altında bilinmeyen geçmiş

Ezgi Özdaş Göbeklitepe, Şanlıurfa’da kazıları hala devam eden ve 12 bin yıllık tarihe sahip olduğu tespit edilen dünyanın en eski yerleşim alanlarından biri. Göbeklitepe’de süren kazı çalışmalarından son gelen haberlere göre ilk boyalı heykel yeni araştırmalarda bulundu. Gerçek boyutlarda boyalı bir domuz heykelinin beyaz, siyah ve kırmızı renklerinin kullanıldığının tespiti dünyanın gözünü Türkiye’deki kazı çalışmalarına çevirdi. Peki dünya üzerinde arkeolojik kazılarla keşfi yapılan ve günümüzde hala sırrı çözülemeyen arkeolojik buluşlar neler?  AKIL KARIŞTIRAN TUZAKLAR Antik hayvan tuzakları bulunduğu ilk andan itibaren arkeologların kafasını karıştırdı. 64 km uzunluğa sahip olan ve kısa taş duvarlar şeklinde inşa edilen bu yapı M.Ö. 300 yıllarına tarihleniyor. Neden yapıldığı hakkındaki tartışmalar sürse de arkeologlar fikir birliğine varabilmiş değil. Genel kabul gören kanı ise bu kısa taş duvarların vahşi hayvanları avlamak için kurulan tuzaklar olduğu yönünde… UZAYLILAR MI YAPTI? Günümüzde hala araştırmaları süren Mısır’ın büyüleyen yapıları piramitler turistlerin de ilgisini çekiyor. Birçok araştırmaya rağmen hala sırrı tam anlamıyla çözülemeyen piramitler yaklaşık 5 bin yıl öncesine tarihleniyor. Mısır Firavunlarına ait anıt niteliğinde yapılan bu yapıların her biri 20 ton ağırlığında ve taşınabilecekleri mesafeden bir hayli uzakta. Kafaları karıştıran noktalardan biri bu mesafe ve insan gücünün yetersiz kalacağı düşüncesiyken diğer yandan bu yapılarda hala yeni tüneller keşfedilmeye devam ediyor. BÜYÜCÜNÜN KÜRESİ… Güney Kosta Rika’da bulunan bu yapı gabro denilen volkanik bir taş türünden M.S. 600 yıllarında yapıldı. Deva büyüklükteki bu kürenin daha küçük yapılardan oluştuğu varsayımında bulunan arkeologlar hala kürelerin ne amaçla kullanıldığını anlayamasa da önemli bölgeleri işaretlemekte kullanıldığı varsayımı üzerinde duruyorlar. ŞİFA TAPINAĞI İngiltere’de bulunan Stonehenge adlı devasa yapının 4 bin yıl önce yapıldığı tahmin ediliyor. Bir şifa tapınağı olarak kullanıldığı düşünülen bu yapıya dair farklı teoriler olsa da net bir bilgiye hala ulaşılamadı.

2 bin 300 yıllık izler gün yüzüne çıktı Haber

2 bin 300 yıllık izler gün yüzüne çıktı

Başta Aristoteles olmak üzere Platon'un öğrencilerinin faaliyette bulunduğu Yunan şehir devletlerinin iyi korunmuş örnekleri arasında gösterilen 7 bin yıllık Assos Ören Yeri’nde, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında 25 kişilik ekip tarafında kazı çalışmaları sürdürülüyor. Kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu, İÇDAŞ ve Çanakkale Valiliği tarafından destekleniyor. Kazılarda, çeşitli üniversitelerden akademisyen ve öğrenciler yer aldığı kazı 12 aylık kazı programında yer alıyor. Arazideki onarım ve düzenlenme faaliyetlerinin yanında kazı laboratuvarında eserlerin restorasyon ve belgeleme faaliyetleri yapılıyor. Assos Ören Yeri'nde Agora’nın doğusundaki Roma Dönemi Nymphaeumu'nda (Abidevi Çeşme) yürütülen kazılarda, çöplük olarak kullanılan (Botros) alanda MÖ 3. yüzyıla tarihlenen, Assos’ta gündelik hayatta kullanılan kap, kacaklar, dini ritüelle kullanılan pişmiş topraktan yapılmış küçük heykelcikler (terracottalar) ve kandiller bulundu. Bu buluntular, 2 bin 300 yıl önceki yaşam izlerine ışık tutacak. Assos Ören Yeri’nde Roma Dönemi'ne ait bir çeşme binasında devam eden kazı sırasında çeşme ile ana kaya arasındaki çöplük olarak kullanılan boşluk alanda Assos’ta gündelik hayatta insanların kullandıkları buluntulara ulaştıklarını belirten Assos Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan, “Çeşme yapısının kenarındaki boşlukta gündelik hayatta kullanılan parçalar ele geçirildi. Bu parçalardan yüzlerce var. Bazıları iyi korunmuş örnekler. Bu parçalardan insanların günlük hayatta içmek için kullandıkları seramik kaplar, insanların aydınlatmada kullandıkları lamba, kandil dediğimiz objelerden çok fazla sayıda örnek var. Pişmiş topraktan yapılmış 'terracottalar' dediğimiz heykelcikler var. Assos’ta biliyoruz ki, klasik dönemden itibaren üretimi olduğunu biliyoruz. Terracottalar mezarlara hediye olarak kullanılan eşyalar. Bu parçaların dışında çocukların oyuncak olarak kullandıkları objeler arasında yer alıyor. Önümüzdeki 1 ay içinde bu çöplükte bulunan bütün eserlerin istatistiğini yapıp, üzerine çalıştığımız zaman, Assos’ta antik dönemde millattan sonra 3 ve 4’üncü yüzyılda insanların gündelik yaşamları hakkına bilgiler elde edebileceğiz. Bu parçaların tarihleri, bazı terrecottalar Helenistik Dönem dediğimiz belki milattan önce 2. yüzyıla kadar gidiyor ama ağırlıklı olarak bu çöplüğün tarihinin milattan sonra 3 ve 4’üncü yüzyıl olduğunu söyleyebiliriz. Geç Roma Dönemi olduğunu söylemek mümkün” dedi. Kaynak:İHA

Küllerin arasından gelen tarih: Pompeii Haber

Küllerin arasından gelen tarih: Pompeii

Ezgi Özdaş İtalya’nın günümüz Napoli şehri yakınlarında bulunan Pompeii şehri MÖ 450 yılında gelişme dönemine giren, ilk yerleşimi MÖ 8.yüzyıla kadar uzanan bir tarihçeye sahip. Tapınakları, limanları ve surları olan bu şehir Helen dünyasının bir parçası olarak başlasa da daha sonra kendi topluluğunu oluşturdu. MS 79 yılının tam da bugününe yani 24 Ağustos’una tarihlenen kara günde ise şehrin yakınlarındaki Vezüv Yanardağı’nın faaliyete geçmesiyle birlikte birçok şehirle birlikte Pompeii de yıkımla karşılaştı. İki gün süren patlama aşama aşama ilerledi. İlk aşamada ponza yağmuru olarak adlandırılan bir etki gösterdi. Bu süre şehirden kaçan zenginlerin felaketten uzaklaşması için uygun bir süreydi. Ancak ikinci aşama bu kadar barışçıl olmadı. Piroklastik akışlar olarak adlandırılan yüksek hıza sahip, yoğun ve aşırı sıcak kül bulutları şehrin üzerine ilk aşamanın sürdüğü 18 saatten sonra çöktü. Arkeologlar ve tarihçilerin sıkı araştırmaları sonucunda Genç Pilinius olarak bilinen Pompeii’den ilk aşamada kaçmayı başaran kişi olanları kalem kalem anlatarak yazıya döktü. Araştırmalar Pompeii’de ölenlerin külden ziyade aşırı sıcak hava bulutları nedeniyle öldüğünü ortaya koydu. Pompeii şehrinin kül ve sessizliğe gömülüşünün ardından 16.yüzyılda mimar Domenico Fontana tarafından rastgele tespit edilen antik duvarlar sayesinde yeniden gün yüzüne çıktı. Pompeii’de ölen insanların bedenlerinin çıkarıldıktan sonra oluşturduğu boşluklara alçı dökülerek şu an Pompeii kurbanları olarak görsellerini gördüğümüz kalıntılar oluşturuldu. Günümüzde sırlarla dolu antik kentte araştırmalar devam ediyor.

Tarihi eserleri çiftçiler keşfetti Haber

Tarihi eserleri çiftçiler keşfetti

Elazığ’da bir çiftçinin tarlasında fidan dikerken tesadüfen bulduğu, erken Bizans ya da geç Roma dönemine ait olduğu düşünülen taban mozaik alanında çalışmalar sürüyor. Bu çalışmayla birlikte kentin ilk mozaik kazı çalışması icra edilirken, şu ana kadar yapılan çalışmalarda 100 metrekarelik alan ortaya çıkarıldı. Kent merkezine 14 kilometre uzaklıkta bulunan Salkaya köyünde tarlasında fidan diken çiftçi, tesadüfen üzerinde çeşitli desenlerin yer aldığı mozaik desenli yapı olduğunu fark etti. Bulduğu yapının tarihi bir kalıntı olabileceğini düşünen tarla sahibi, durumu Elazığ Müze Müdürlüğü ile jandarmaya bildirdi. Ekiplerin bölgede yaptığı inceleme sonucunda erken Bizans ya da geç Roma dönemine ait olduğu düşünülen tarihi bir yapının taban mozaikleri olduğu tespit edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinesinde Elazığ Müze Müdürlüğünce kazı çalışmaları başladı. Kentin ilk mozaik kazı çalışması olurken, şu ana kadar yapılan çalışmalarda ilk etapta 1x2 ebatındaki taban mozaiğin 100 metrekarelik alanı ortaya çıkarıldı. Yakın bölgelerde ortaya çıkarılan benzer mozaiklerden yola çıkarak erken Bizans dönemi ya da geç Roma dönemine ait olabileceğini tahmin ettiklerini belirten Elazığ Müze Müdürlüğü Kazı sorumlusu Arkeolog Bilal Aydın, “Müze Müdürlüğü olarak alanda mart ayında taşınma sahibi tarafından ağaç ekimi yapılırken mozaik tabana rast gelmesi ve müdürlüğe haber vermesi üzerine alanda ilk incelemeleri yaptık. Yapılan incelemelerde 1x2 metre ebatındaki taban mozaiğin olduğu, renkli taşlarla tessera (küp) parçaları kullanılarak taban mozaiği yapıldığı görülmüştü. Ondan sonra müdürlüğümüz tarafından yapılan incelemelerde alanın bir yapı içerisindeki taban mozaiği olduğu ortaya çıktığı belirlendi. Alanda geniş bir kazı çalışması yapılarak mozaiğin devamının ve dönem özelliklerini ortaya çıkarılması için çalışmalar başlatmak üzere yazışmalar yapılmıştı” dedi. “Yapılan mozaiklerde erken Bizans ve geç Roma dönemine mozaiği olabileceği düşünülüyor” Yapılan kazı çalışmalarında 100 metrekarelik bir alan ortaya çıktığını ifade eden Arkeolog Aydın, “Yapılan yazışmalar üzerine Bakanlığımız Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün destekleri ve ödenekleri doğrultusunda 1 Ağustos 2023’te 1 arkeolog, 1 sanat tarihçisi ve 4 işçi ile birlikte kazı çalışmalarımız başlamıştır. Başlatılan çalışmalar öncelikle mozaiğin devamını ortaya çıkarılması yapılmıştır. Yapılan ilk çalışmalarda plan kare sisteminde oluşturulan kareler sisteminden 4 tane çalışmamız tamamlanmış olup, 100 metrekarelik alan ortaya çıkarılmıştır. Şu an kazısını yapmış olduğumuz mozaik Elazığ’da ortaya çıkarılmış ve kazısı yapılan ilk mozaik kazısı. O yönden de ayrı bir öneme sahip. Mozaiğin tam tarihinin belli olması için kazının bitirilip, üzerinin temizlenmesi sonra kesin olarak belirlenecektir. Ancak yakın bölgelerdeki kazısı yapılan mozaiklerde erken Bizans ve geç Roma dönemine mozaiği olabileceği üzerine duruluyor” diye konuştu. Kaynak:İHA

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.