SON DAKİKA
Hava Durumu

#aile

A Gazete - aile haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, aile haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Halk ekmek için kuyruk oluştu Haber

Halk ekmek için kuyruk oluştu

Marmaris’te ekmeğin yeni yılla birlikte 10 lira olmasının ardından Marmaris Belediyesi’nin Halk Ekmek Büfeleri’ne ilgi daha da arttı. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde ekmek fiyatının 7.5 lira olduğu büfelerin önünde kuyruklar oluşmaya başladı. Geçtiğimiz haftalarda ortalama 3 bin olan günlük satış miktarı 4 bine çıktı. Halkın talepleri doğrultusunda Marmaris’te ilk defa geçtiğimiz Ağustos ayında halk ekmek büfesi açılmıştı. Talebin ve ihtiyacın artması ile ikinci büfe de Beldibi Mahallesi’nde açıldı. Fırınlardan uygun fiyata alınan ekmeklerin piyasadan daha ucuza satıldığı büfelerde günlük olarak ortalama 3 bin adet ekmek satışı gerçekleşiyordu. Ancak yılbaşından hemen sonra Marmaris’te ekmeğe 2 lira zam yapıldı ve ilçede ekmeğin fiyatı 10 lira oldu. Bu durum bir adet ekmeğin 7.5 liraya satıldığı Halk Ekmek Büfelerine ilgiyi de arttırdı. Aradaki 2.5 liralık fark büfeler önünde kuyruklar oluşmasına neden oldu. Pazartesi’den itibaren büfelerde günlük yaklaşık 4 bin adet ekmek satılmaya başlandı. “Halkımızın yanında olacağız” Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle böyle bir ihtiyaç doğduğunu dile getiren Marmaris Belediye Başkanı Başkan Oktay, “Marmaris’te gerçekten böyle bir ihtiyaç doğabileceği aklımıza gelmezdi. Ama açtığımız iki büfede de ciddi oranda satış oluyor. Ekmeğe yapılan zammın ardından ilgi daha da arttı. Bizler de halkçı belediyecilik anlayışıyla yurttaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Kaynak: İHA

Küçük Nisanur hayata nakille tutundu Haber

Küçük Nisanur hayata nakille tutundu

Bursa'nın İnegöl ilçesinde geçtiğimiz sene 15 Temmuz'da Yavuz ailesi, Kurban Bayramı'nın 3'üncü günü ormandan topladıkları mantarı mangalda pişirdi. Aileden yaklaşık 15 kişinin tükettiği mantardan 3 kişi zehirlendi. 6 yaşındaki Nisanur, yaşının küçük olması ve bağışıklık sisteminin gelişmemiş olması sebebiyle durumu ağırlaştı. İlk olarak İnegöl Devlet Hastanesi'ne götürülen küçük Nisanur, sonrasında Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne, durumunun daha da ağırlaşması üzerine Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Yoğun bakımda tedaviye alınan Nisanur için doktorlar 'acil karaciğer' nakli arayışına girdi. Zamanın giderek azaldığı endişeli bekleyiş devam ederken, Nisanur'un hikayesindeki inanılması güç olaylar o dakikadan itibaren başladı. Yaklaşık 1,5 önce yaşanan o günü anlatan Uludağ Üniversitesi Organ Nakil Koordinatörü Kerem Selimoğlu, "Bayram tatili olduğu için bütün sağlık çalışanları izine ayrılmıştı. Ancak ben nöbete kalmıştım. Sonra Yüksek İhtisas Hastanesinden Nisanur'un zehirlendiği acil karaciğer nakli olması gerektiği haberi geldi. Ne yapacağımızı şaşırdık. Çok fazla bir umudumuz yoktu. Çünkü karaciğerin ebatlarının aynı olması, kan gurubunun uyması gerekiyordu. Ulusal koordinasyon merkezini aradık. Görevli arkadaşlara, '5 yaşındaki çocuk için karaciğer arıyoruz' dediğimde bana 'Yaşı kaç demiştiniz?' diyerek hemen kan gurubunu sordular. Bende '0' deyince, 'gerçekten mi inanamıyorum' dediler. 'Evet bizde çok üzüldük elimizden geleni yapacağız' dediğimde ise, 'Evet elimizden geleni yapacağız. Ama ben onun için söylemedim. Konya’da 2,5 yaşında bir donör var. Kalbini Ege Üniversitesi kabul etti. Böbrekleri Akdeniz Üniversitesi kabul etti. Fakat karaciğeri takacak uygun bir alıcı bulamıyorduk. Bunun üzerine siz aradınız ve zamanlamanız harika' dediler. Normalde acil çağrıyı yaparsınız ve günlerce beklersiniz. Hatta bu bekleme sırasında hastayı kaybedebilirsiniz bile. Bu sefer tam tersi bir durum oluştu. Donör sistemde alıcısını bekliyordu" dedi. Daha sonra her şeyin daha hızlı olması gerektiğini belirten Selimoğlu, Nisanur'un çok fazla vakti olmadığını dile getirerek, ", "Bizim araç ile Konya’ya kısa sürede gitmemiz çok zor, buradan ekip gidecek çıkarım yapacak ve geri dönüp nakil ameliyatına girecek. Böyle durumlarda devletimiz her zaman arkamızda. Uçak Ege Üniversitesi için hazırlanmıştı. Bizim içinde hazırlanacaktı. Fakat sabahı bulabilirler demişlerdi. Konya’dan rica ettim böbrekleri çıkartırken bizim içinde karaciğeri çıkartabilir misiniz? diye. Onlar da hocaları ile konuşup çıkartmayı kabul etti. Bize çok şanslısınız dediler. Çünkü çıkarımı yapacak genel cerrahımız aslında Malatya’da eğitimdeydi. Bayram neticesi ile buraya gelmişti, ailesinin yanında bulunuyordu. Burada da ikinci inanılmazı yaşamış olduk. O gece bu organizasyon sorunsuz bir şekilde sonuçlandı. Konya'da, alınan karaciğer, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı uçakla Bursa'ya getirildi. Acil ameliyata alınan Nisanur'a 15 Temmuz günü nakil yapıldı. Nakil sonrası karaciğerinin uyum sağladığı Nisanur, sağlığına kavuştu. Burada en büyük pay ise 2,5 yaşında çocuğunu kaybeden ailenin o anda organlarını bağışlamasıdır" diye konuştu. Babası ve annesi ile birlikte Bursa Şehir Hastanesi'nde düzenlenen Bölge Koordinasyon Toplantısı'na katılan Nisanur 1,5 yılın ardından etrafına gülücükler saçtı. Kızının inanılmazı sor süreci yaşadığını belirten Yalçın Yavuz, "Kızım çok şükür kurtuldu, o gün yaşadıklarımız bir biz bir de Allah bilir. Bütün emeği geçen doktorlarımızdan Allah bin kere razı olsun. O gün kızımız çok kötü bir haldeydi, Şevket Yılmaz Hastanesi'ne götürdük, orada teşhis konuldu ve Uludağ Üniversitesi Hastanesi'ne getirdik. O gün doktorlarımız elinden geleni yaptılar, hepsine sonsuz teşekkür ederim. Çok kısa sürede nakil yapılacak organ bulundu ve kızımız kurtuldu. Kızım mantardan zehirlendi, hastaneye getirdiğimizde karaciğer yetmezliği teşhisi konuldu ve yüzde birlik bir kurtulma şansı olduğu söylendi. Olayın yaşandığı gün 14 Temmuz günü biz köydeydik, mantar topladık ve 15 kişi o mantarı yedik. Yeğenim, eşim ve kızım rahatsızlandı, eşim ve yeğenim ayakta atlattılar ama kızım istifra etmeye başladı ve ateşi yükseldi. Uludağ Üniversitesi Hastanesi doktorları elinden geleni yaptılar ve kızımı kurtardılar. Bize "yüzde birlik bir şansı var. Her an her şeye hazırlıklı olun" dediler. Biz o esnada ne yapacağımızı bilemedik, çok çaresiz kaldık. Allah bütün emeği geçen doktorlarımızdan razı olsun" dedi. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ekrem Kaya ise, "Türkiye ve Avrupa'ya örnek olacak şekilde bir organ bağış trendi yakalamıştık. Pandeminin yok ettiği bu başarıyı tekrardan elde etmek istiyoruz. Bu süreçte herkese görev düşüyor. Eskiden bu başarıyı basının desteği ile elde etmiştik. İnşallah şimdi de devam edecek. Nisanur bize bir mantar zehirlenmesinden dolayı başvurmuştu, zamanımız çok dardı, o sırada başka bir ilde bir verici çıktı. Ekipleri toparladık ve çok kısa bir zaman içerisinde tam bir ekip çalışmasıyla, organ nakli yapıldı. Bu gibi durumlar insanı çok mutlu ediyor. İnşallah bu haberler ile insanlardaki ve sağlık çalışanlardaki duyarlılığı arttırır ve eski başarımızı elde ederiz" şeklinde konuştu. Başka bir organ nakliyle hayata tutunan 43 yaşındaki Nail Tuncer de, "Böbrek yetmezliğim vardı. Protein kaçağından kaynaklı. 4 yıldır ev diyalizi yapıyorum. Diyaliz netice veriyordu. Ama yüzde 60 - 70’lerde bir temizlik yapıyordu. Başka bir hastanede nakil başvurusunda bulundum ama çağıran kimse olmadı. Bursa Şehir Hastanesi'nde hocamızı duyduk ve kaydımızı buraya aldırdık. Bir nakil çıkmıştı. Ama kadavra için çağrıldığımda çapraz dokularımız uyuşmadı ve başka bir hastaya nakil oldu. İkinci kez çağrıldığımda çapraz dokularımız uyuştu ve nakil yapıldı. Allah'a şükürler olsun. Şu anda sağlıklı bir insan gibi hayatımı sürdürüyorum. Nakil sırası bana geldiğinde heyecanlandım. "Anlatılmaz yaşanır" diye bir kelime vardır bizzat onu yaşadım. Diğer hastanede 4 yıl sonuç çıkmasını bekledim. Ama hiçbir netice olmadı. Bursa Şehir Hastanesi'nde ise 5 ay gibi bir sürede organ bulundu. Ailemde annem ile babamı 2012 senesinde kaybettim, bu yüzden ailemden organ verebilecek hiç kimse olmadı" diye konuştu. Kaynak: İHA

'İmza benim değil' dedi, 20 yıllık evliliği iptal etti Haber

'İmza benim değil' dedi, 20 yıllık evliliği iptal etti

Tekirdağ’ın Kapaklı ilçesinde yaşayan G.A. isimli kadın, 2019 yılında eşi U.A. hakkında boşanma davası açmak için mahkemeye başvurdu. Karşı dava açan U.A. ise 2 çocuğunun annesi kadınla resmi şekilde evli olmadıklarını, nikah sırasında orada olmadığını belirterek, evliliğin yokluğunun tespitini istedi. Evlenme defterindeki imzanın erkeğe ait olmadı ortaya çıktı Yapılan yargılama sonucunda Çerkezköy 2. Aile Mahkemesi erkek şahıs olan U.A.’nın açmış olduğu dava yönünden yaptığı incelemede, “Erkeğin evlenme esnasında hazır bulunmadığı, evlenme defterindeki imzanın erkeğe ait olmadığı, böylece evlenmenin kurucu unsurunun eksik olması nedeniyle evlenmenin yok hükmünde olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar” verilerek, evliliğin yokluğunun tespitine karar verdi. Aynı zamanda G.A. isimli tarafın açmış olduğu boşanma davasında da karar verilmesine yer olmadığına kararını verdi. Evliliğin yokluğunun tespitine karar verildi Karşı taraf olan G.A.'nın karara karşı istinaf kanun yoluna başvurarak itiraz etmesi sonucunda dosya üst mahkemeye taşındı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesince dosya usulen bozuldu. Üst mahkeme, her iki tarafın açmış olduğu davaların incelenmesi gerektiğini, erkek şahıs olan U.A.’nın açmış olduğu evliliğin yokluğunun tespiti davasının öncelikle karara bağlanmasını ve karar kesinleştikten sonra kadın taraf olan G.A.’nın açmış olduğu boşanma davasında karar verilmesi gerektiğini belirterek, söz konusu dosyayı bozdu. Bunun üzerine Çerkezköy 2. Aile Mahkemesi dosyaları tefrik ederek, erkek şahıs olan U.A.’nın açmış olduğu davasında 24 Ekim tarihinde davanın kabulü ile evliliğin yokluğunun tespitine karar verdi. “Eşine az rastlanır bir olay olduğu için müdahil olduk” Erkek şahıs olan U.A.'nın avukatı Muhammed Ali Demirci, söz konusu dosya ile ilgili olarak, “Müvekkil bize gelip başvurduğunda ve yaşadıklarını anlattığında Türkiye’de eşine az rastlanır bir dava olduğunu en başından anlayarak, davaya müdahil olduk. Müvekkil istemediği halde, zorlanarak, rızası ve bilgisi olmadan kendisi de nikah akdine katılmadığı halde Çıldır ilçesinde resmi evlilik gerçekleştirilmiş ve kendisine artık bu senin eşin denilmiş ve resmi nikahtan 1 ay kadar sonra İstanbul’da düğün gerçekleştirilmiştir. Evliliğin kurucu unsuru olan resmi memur önünde kabul rızalarının açıklanması hususu gerçekleşmediği için evlilik en başından beri yok hükmündedir. Bu nedenle evliliğin yokluğunun tespiti amacıyla açmış olduğumuz dava yerel mahkemece kabul edilmiştir. Dosya kapsamında tanıklar dinlenmiş ve Adli Tıp Kurumundan imza incelemesi de yaptırılmış ve sonucunda evlilik kütüğündeki imzanın müvekkile ait olmadığı ortaya konulmuştur. 24 Ekim’de verilen kararın henüz gerekçesi yazılmamıştır, gerekçeli karar yazıldıktan sonra karşı taraf olan G.A. muhtemeldir ki avukatları aracılığıyla karara itiraz edeceklerdir. Ancak kararın hiçbir şekilde değişmeyeceği ortadadır” dedi. Kaynak: İHA

Enkazdan çıktı, şimdi o kurtarıyor Haber

Enkazdan çıktı, şimdi o kurtarıyor

Hafızalara kazınan, yürekte derin izler bırakan 30 Ekim 2020 depremi, İzmirli Akbulut ailesinin de hayatını değiştirdi. Bayraklı Çamkıran’daki 7 katlı binanın birinci katında bulunan evlerinde depreme yakalanan Simge ve Simay Akbulut kardeşler, anneleri Mehtap Akbulut ile birlikte yıkılan binanın enkazı altında kaldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından 4 saat süren çalışmanın ardından kurtarıldılar. O gün o üç canı hayata döndüren itfaiye çalışanları arasında 30 yıllık itfaiyeci baba Mehmet Akbulut da vardı. Kızları ve eşini enkazdan sağ çıkarmak için meslektaşlarıyla birlikte ter dökmüştü. Depremden 8 ay sonra göreve başladı 25 yaşındaki Simge Akbulut’un hayatı 30 Ekim depreminin ardından değişti. Hayattaki hedeflerini yaşadığı talihsiz olayın ardından netleştiren Simge Akbulut, önce KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girdi ardından da Edirne Belediyesi’nin itfaiyeci alımı için açtığı sınava katıldı. Depremin ardından kendini hızla toparlayarak hayata tutunan genç kadın, sınavlarda elde ettiği başarı sonrası Edirne Belediyesi’nde itfaiye eri olarak göreve başladı. 1 buçuk yıl burada çalışan Akbulut, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’na atandı. “Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk” 30 Ekim 2020, saat 14.51'in hayatının dönüm noktası olduğunu söyleyen Akbulut, yaşadıklarını anlatırken hala aynı duyguları taşıyor. Akbulut, “Evde annem ve kardeşimle oturuyorduk. Annem salondaydı, biz de kardeşimle odadaydık. Bir anda çok şiddetli bir ses duydum ve ev şiddetli şekilde sallanmaya başladı. Deprem olduğunu fark edince kardeşimin kolundan tutarak dışarı doğru itmeye başladım. Kardeşim çıkmayı başardı ama apartmanın koridorunda kaldı. Annem de salondaydı, kolundan tutup onu da çektim. Çok kısa sürede 7 katlı bina çöktü. Annem ve ben aynı yerde enkazda kaldık, kardeşim ise bizim bir alt katımızda enkazdaydı. Annem ve kardeşime sürekli seslenip, yaşayıp yaşamadıklarını kontrol ediyordum. 4 saat boyunca enkazda kaldık. Annemi görebiliyordum ama kardeşimi göremiyordum. Sürekli birbirimizle iletişim halindeydik. Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk” diye konuştu. Onu kurtaran ekiple aynı çatı altında Enkaz altında çok dar bir yerde olduğunu ve nefes almakta zorlandığını anlatan Akbulut, “Annem yanımda şoka girmişti. Bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıp diğer taraftan ise kafamı toplayıp enkaz altından kurtulmak için çözüm aramaya başladım. Hiç öleceğimi düşünmedim. Kendi kendime ‘Buradan çıkacağım’ dedim. 112 Acil Çağrı Merkezini aradım. Kaldığım yerin adresini verdim. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, şu an ki çalışma arkadaşlarım beni kurtarmaya geldi. Babam da bizi kurtarmaya geldi. Kardeşim enkazdan çıkarıldı ancak bizim çıkarılmamız zaman aldı. Babam ve itfaiye ekipleri enkazı kazarak bizi çıkardı. Bir hafta hastanede kaldım. Bir süre yürüyemedim. Annem ve kardeşim ameliyat oldu, ben de fizik tedavi gördüm. Şu anda hepimiz çok iyiyiz” diye konuştu. “Umudumu hiç kaybetmedim” Yaşadıklarının kendisini çok etkilediğini anlatan Akbulut, şunları söyledi: “Hem babamın bu mesleği yapmasından dolayı çocukluğumun itfaiyede geçmesi hem de İzmir İtfaiyesindeki ekip arkadaşlarımın beni kurtarması beni çok etkiledi. Dün onlar beni kurtardı, bugün ben başkalarını kurtaracağım. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın deprem ekibinde yer alıyorum. Deprem, arama kurtarma ve yangın eğitimleri alıyorum. Enkaz altında hareketsiz, çaresiz şekilde saatlerce kalmama rağmen umudumu hiç kaybetmedim. Çaresizliğin nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Çaresizlik nedir? Yardım beklemek nedir? Bu duyguları bildiğim için ben de yardım bekleyen insanlara yardım edeceğim. Bu tarz olaylar yaşayanlar varsa, onlara umut etmelerini öneriyorum. Umut hiçbir zaman bitmez. Bu yola umut ederek çıktım.” “Çok şükür hala 4 kişi sofraya oturuyoruz” Güney Bölge İtfaiye Amiri Mehmet Akbulut (59) da kızları Simay (21) ile Simge ve eşi Mehtap Salduz Akbulut’un enkaz altında kaldığı haberini Torbalı’da görevde olduğu sırada öğrendiğini belirtti. Akbulut, “Kızım Simay arayarak ‘Baba bizi kurtar’ dedi. Deprem olduğu bilgisi gelmişti ancak apartmanın çöktüğü aklımın ucundan bile geçmedi. Hemen Torbalı’dan çıktım. Bu sırada kızım sürekli arıyordu. O yol bitmedi. Trafik kilitlendi. Araçtan inip koşarak eve ulaşmaya çalıştım ve vardım. Ailem enkaz altında, arkadaşlarım olay yerinde. Onlarla birlikte bende kurtarma çalışmalarına katıldım. Elimizle, tırnaklarımızla kazıya kazıya 4 saat sonra ailemi çıkardık. Allah’a şükür hala nefes alıyorlar, hala 4 kişi sofraya oturuyoruz” dedi. “Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum” Kızıyla gurur duyduğunu, şimdi baba kız bu mesleği yaptıklarını vurgulayan Mehmet Akbulut, “Her mesleğin olduğu gibi bizim mesleğin de riskleri var. Ben kızımın bu mesleği başarı ile yapacağına inanıyorum. İtfaiyeci olduğuna çok sevindim. Kutsal bir mesleğimiz var. Bir kez daha dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerim. İtfaiyeciliği çok seviyorum. Çalışma arkadaşlarımı ve kurumumu çok seviyorum. Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum. Simge bu mesleğe çok hevesli. Bu işi layıkıyla yapacağına eminim. Çok istekli, çalışkan” diye konuştu. Kaynak: İHA

Kore Gazisi 48 yıllık dostunu bırakmadı Haber

Kore Gazisi 48 yıllık dostunu bırakmadı

Eskişehir’de yaşayan 93 yaşındaki Kore Gazisi olarak Kemal Öztürk “ailemin bir ferdi” dediği 48 yaşındaki yeşil aracına ev takası dâhil gelen tekliflerin hepsini reddediyor. Eskişehir’de yaşayan 1930 doğumlu Kore Gazisi Kemal Öztürk, 1975 yılından bu yana aynı aracı kullanıyor. 93 yaşındaki gazi yeşil renkteki steyşın wagon otomobiline gözü gibi bakıyor. Dışarıdan temiz ve diri görünümü ile dikkat çeken araca gelen teklifleri ise Öztürk, bir bir reddediyor. Çevre esnafının iddiasına göre apartman dairesiyle takas teklif edilen aracına ‘ailemin bir ferdi’ diyen Öztürk, aracının bakımlarını ise elleriyle yapıyor. Aracı halen kullanma enerjisi bulunsa da Kore Gazisi Öztürk, tedbir olsun diye aracını oğullarına ya da yakınlarına kullandırıyor. Klasik statüsündeki aracını bir eşyanın üzerinde tutan ve duygusal bağ kuran Kemal Öztürk, otomobilini torunlarına miras bırakacağını söyledi. “Araç ailemden birisi oldu” 48 yaşındaki aracı hakkında konuşan Kore Gazisi Kemal Öztürk, “Bu arabayı 1975 yılında aldık.1975’ten beri kullanıyorum. Araca çok bakıyoruz, bakmadan olmaz tabi. Her gün yağına, lastiğini kontrol ediyorum. Arabayla giderken ses duyduğumda ustaya gidiyorum. Aynı arabayla beni mahallede tanırlar. Bana ‘Laz Kemal’ derler, çiftçilik yapıyorum. Çiftçiler beni hep tanır arabayla geçtiğimde. Karacahöyük, Yassıhöyük, Sevinç köyü Alpu’ya kadar beni herkes bilir. Yolda giderken bana selam verirler, ben de onlara korna çalarım, baktığımda Yassıhöyük’lü biri olur. Onun için bu arabayı hiç bırakmıyorum. Araç ailemden birisi oldu. Beni her yere götürüyor. Tarlalara gidiyorum, mısırları gezeceğim. Sanki aracın kendisi götürüyor gibi geliyor bana. Arabayı bana sat diyorlar. Satamam, benim hayatım bu araç” dedi. “Arabamı torunlara bırakacağım” Aracını saklayacağını belirten Kemal Öztürk, otomobili torunlarına miras bırakacağının altını çizdi. Konuyla ilgili gazi Öztürk şöyle devam etti; “Arabamı torunlara bırakacağım. Onlara söyledim, bu araba demirbaş. Torunlara miras kalacak arabam. Ben bu arabayla Doğubayazıt’a ve Gölcük’e rahmetli eşimle beraber gittim. Arabamı oğlum da kullanıyor torunum da.” Kaynak: İHA

'Bu çağda aile olmak' seminerine yoğun katılım Haber

'Bu çağda aile olmak' seminerine yoğun katılım

İnegöl Belediyesi ve Aile Hayatı İyileştirme Derneği (AHİD) ile Dareyne Gençlik Derneği iş birliğinde düzenlenen 8 haftalık Aile Okulu eğitimleri Cuma akşamı başladı. 24 Kasım’a kadar her hafta 20.30’da Sani Konukoğlu Konferans Salonunda yapılacak seminerlerin ilkinde, ilçe halkının da yoğun ilgisiyle katılımcılar adeta salona sığmadı. Her hafta farklı konu ve konukların yer alacağı, finalinde ise yapılacak sınavla 3 çiftin altınla ödüllendirileceği Aile Okulu eğitimlerinin başlangıcı, Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan’ın “Bu Çağda Aile Olmak” semineriyle yapıldı. AİLEYİ KURTARMAK İÇİN ÇOK KIYMETLİ Seminere vatandaşların yanı sıra Belediye Başkanı Alper Taban da katıldı. Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, AHİD Başkanı Naci Köseoğlu bir selamlama konuşması yaptı. Köseoğlu, “Aile Okulu eğitimlerimiz bu akşam başlıyor. Rabbim programlarımızı hayırlı kılsın inşallah. Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi yakıtı insan ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun diyerek yola çıktık. Yola çıktığımız günden beri de ailelerin mutluluğunu, huzurunu, vatana, millete, ümmete faydalı nesiller yetiştirip sahih evlatlar yetiştirilmesi için anne baba ve çocukların eğitimiyle başlayan derneğimiz 2007 yılından beri hizmet vermektedir. Diriliş ve direniş kalemiz olan ailemizi ve evlerimizi, eğer Hira Nur mağarası gibi evlerimizin bir köşesini zikir ve tefekkür mekanı yapamaz isek yuvalarımızı küresel işgalden koruyamayız. Okçular Tepesi terk edildiğinde nasıl ki Müslümanlar mağlup olduysa, bugün evlerimizi bir kuran mektebi, ilim irfan yuvası, ilim, zikir ve tefekkür mekanı yapamaz isek dijital dünya, sosyal medya ve internet evlerimizi işgal eder. İşte biz bu saldırılara karşı kendi çağımızda bu yıl 3’üncüsünü tertip ettiğimiz Aile Okuluyla ailenin, çocuklarımızın ne kadar kıymetli olduğunu anlatmaya gayret ediyoruz. Burada anlatılacak dersler bir aileyi kurtarmak için çok kıymetli. Birbirinden kıymetli hocalarımız gelip burada anlatım yapacaklar” dedi. Belediye Başkanı Alper Taban ise bu yıl 3’üncüsü gerçekleştirilen, çok kıymetli seminerlerin ve hocaların yer aldığı 8 haftalık eğitimlerin bu akşam itibariyle başladığını duyurdu. Taban, “Katılan ve destek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Cenabı Allah’ta buyuruyor; hiç bilenle bilmeyen bir olur mu diye. Dolayısıyla bizler Müslümanız, Cenabı Allah bizlere akıl nimeti verdi. Kuranı kerimde de pek çok ayette aklediniz diye ifade ediliyor” diye konuştu. EVLİLİKLER ÇOK KOLAY BİTİYOR! Yapılan programların sadece yeni evlenen veya evlenecek çiftler için olmadığını, herkesin katılması gerektiğini vurgulayan Başkan Alper Taban, “Günümüzde çok basit ayrılıkların olduğu, evliliklerin çok kolay bitirildiğini görüyoruz. Bu program sadece evlenecek çiftler için düzenlenmiş bir program da değil. Bu anlatımlara hepimizin ihtiyacı var. Nihayet itibariyle öğrenerek, araştırarak, uzmanlarına danışarak bilmediğimiz konuları öğrenebiliriz. Bugün de Sıtkı hocamızı dinleyeceğiz. Ben bu vesileyle hem AHİD ve Dareyn Gençlik Derneğimize hem de siz vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bir tane meramımız var, aile hayatını sımsıkı bir arada tutmak, güçlendirmek. Zuhur eden olayları gördüğümüzde aile hayatının zayıfladığını görüyoruz. Ben çok güzel bir eğitim programı olacağına inanıyorum” ifadelerinde bulundu. AİLE KURUMUNUN ÖNEMİ Konuşmaların ardından Kişisel Gelişim Uzmanı Sıtkı Aslanhan kürsüye çıktı. Yaklaşık 1 saatlik anlatımlarında aile kurumunun öneminden anne baba olma ve çocuk yetiştirmeye pek çok konuda bilgiler verdi. Özellikle sosyal medya ve ekran bağımlılığının aileyi tehdit ettiğine değinen Aslanhan, bu konunun hem anne babaları hem de çocukları ve gelecek nesilleri tehdit ettiğine vurgu yaptı. Program sonunda Belediye Başkanı Alper Taban ve AHİD Derneği Başkanı Naci Köseoğlu, Sıtkı Aslanhan’a gecenin anısına hediye takdimi gerçekleştirdi. kaynak:BÜLTEN

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.