Kıymetli okuyucularım, günümüzde tasarruf yapmanın artık bütün insanlar için vazgeçilmez bir unsur haline geldiği açıkça görülmektedir. İnsanlığın yapmış olduğu hatalarından dolayı dünya kirlenmekte ve bu kirlilik neticesinde su kaynakları yok olmaktadır. Bununla beraber enerji ihtiyacının artması, sanayi artıklarının doğal dengeyi bozması ve daha birçok hatadan dolayı dünyanın dengesi bozulmakta ve bozulan bu dünya dengesinin sonucu olarak, doğal afetler yaşanmaktadır. Bu ve bunlar gibi birçok sıkıntıdan tasarruf yapmakla kurtulma imkânımız vardır. Tasarruf için en gerekli olan şey ise, kanaattir. İletişim araçlarını, suyu, enerjiyi kullanmada, her türlü harcamalarımızdaki kanaatsizliğimiz, bizi israfa götürmektedir. Şu hususu unutmayalım ki, kanaat, hepimiz için bitmez tükenmez bir hazinedir.

KİBRE KAPILMADAN

Peygamberimiz de “Kibre kapılmadan ve israfa kaçmadan yiyiniz, içiniz, giyininiz ve sadaka veriniz.” hadisiyle tüketimin de bir ahlakı olduğunu dile getirmiştir. Bununla birlikte israf, sadece sofralarımıza hasredilemeyecek kadar kapsamlı bir kavramdır. Mesela akıl nimetini iman ve hikmetle buluşturamaması, insan için en büyük israftır. Şu kısacık ömrümüzün dünya ve âhiretimize faydası olmayan beyhude meşgalelerle heba edilmesi, zamanın israfıdır. Zararlı alışkanlıklarla zihnin ve bedenin tehlikeye atılması, sağlığın israfıdır. Sahip olduğumuz ilmi ve tecrübeyi insanlığın hayrına kullanmamak, bilginin israfıdır. Kendisinden yaratılıp beslendiğimiz toprağın, hayat kaynağımız olan suyun, her bir nefesimizde muhtaç olduğumuz havanın hoyratça kirletilmesi, tabiatın israfıdır. Gelecek nesillere mamur ve yaşanılır bir çevre bırakmamız gerekirken, bize emanet edilen yeryüzünü kötülüklerin esiri haline getirmek, yaşadığımız kâinatın israfıdır.

İSRAF DÜNYASI

Üzülerek belirtelim ki; günümüzde tam anlamıyla bir israf dünyasında yaşıyoruz. Savurganlık hayatımızın hemen her anını kuşatmış durumda. İnsanlık, daha çok kazanıp daha çok tüketmeye teşvik ediliyor. Harcamanın, hayatın anlamı gibi yansıtıldığı bir dünyada elbette bizim tüketim anlayışımız da hızla yara alıyor. Bir somun ekmek ile karnımızı bir gün doyurabilecekken ülkemizde her gün yaklaşık 5-10 milyon ekmek çöpe atılıyor. Yılda 18 -20 milyon ton meyve ve sebzenin israfıyla devasa çöp yığınları oluşuyor. Bütün bunlar neticesinde sadece yıllık 214 milyar liramız değil, aynı zamanda alın terimiz, servetimiz, dahası geleceğimiz heba oluyor. Oysa dünyada yiyecek bir dilim ekmek, içecek bir damla su bulamadığı için yılda on milyona yakın insan hayatını kaybediyor. Bu durumda mahrumun, mağdurun, yoksulun ümidi olan bizlere israfla mücadele konusunda büyük sorumluluk düşüyor.

HER İŞİMİZDE DENGELİ OLALIM

Ülkemizde başlatılan israfla mücadele seferberliğine hep birlikte destek vermemiz gerekiyor. Allah’ın bize verdiği her nimetin, hem imtihan vesilesi, hem de emanet olduğunu unutmayalım. Nimetin bizi dünya ve âhiret mutluluğuna eriştirmesi için özen gösterelim. Her işimizde insaflı, dengeli ve tutarlı davranalım. Yeme içmemizde, giyim kuşamımızda, harcamalarımızda ihtiyaç fazlası ve lüksten kaçınalım. Savurganlığın, her geçen gün kişiyi iflasa sürüklediğini ve Allah’ın rızasından uzaklaştırdığını aklımızdan çıkarmayalım. Peygamberimiz (sav)’in öğrettiği şu dua ile bitirelim: “Rabbimiz! Bütün işlerimizdeki israfımızı, ölçüsüzlüğümüzü, cahilliğimizi, hatalarımızı ve bizden daha iyi bildiğin her türlü kusurumuzu bağışla! Ya Rabbi! Ciddi ve şaka yollu yaptığımız yanlışlarımızı, bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızı affeyle!”

Mustafa Akdağ / Gemlik Müftüsü

DALGA DALGA İYİLİK

Sağır kültürü dediğimde ne ifade eder size? İşitme engelli kardeşlerimin de affına sığınarak anladığımı zannettiğim kısmıyla birkaç kelam edeyim. Herkesin ismi kendine, yeryüzündeki en güzel dilin en güzel kelimesi gibi gelir. Sevdiğimiz insanların ağızından çıkınca daha da iyi hissederiz kendimizi. Hele annemizin müşfik sesinden duymuşsak. Siz işitme cihazı takana kadar kendi ismini hiç duymamış bir insanla tanıştınız mı?

Ağlamak bebeklerin tek savunma mekanizmasıdır. Ama sesinizi duyan bir anneniz yoksa sadece boğazda gıcık yapar. Babanızın güven veren ses tonundan bir nasihat dinlemek nasip olmamıştır. “Bu yaşına kadar hiç mi duymamış” diye başlayan cümlelerin kapsamına da girmezsiniz böylece. Zil çalmaz evlerinizde. Işık yanar. Işığı gören kapıyı açar.

İşte bir gün kapının ışığı yanar Aslı’nın evinde. İşitme engellilere Kur’an öğretme sevdasıyla yollara düşmüş Sevcan Hoca, dernek başkanı Hasan Bey ile birlikte gelmiştir. Doğuştan sağır olan Aslı, Sevcan Hoca’nın acemi işaret dilini görünce çok mutlu olur. Kendisine Kur’an öğretmek isteyen bu mütebessim hocaya güvenivermiştir hemen. Aslı hiçbir sesi duymaz. Tüm işitme engellilerin duyduğu tek bir tek ses vardır. O ses gerçekten Allah rızası için çarpan samimi bir kalbin sesidir. Bir ışık yanar ama bu sefer kapının ışığı değildir yanan. Mürşit gönülleri bulan Kur’an’ın ziyasıdır ancak.

Nurdan Aygün / Osmangazi Müftülüğü

Biz nasıl yardım etmeyiz!

Caddemizin kalabalık kaldırımlarında, elinde kocaman torbası olan siyah çarşaflı yaşlı bir teyze görürseniz bilinki o mahallemizdeki muhacirlerin iyilik meleği Leyla teyzedir. Ne zaman ona “Leyla teyze çok yoruluyorsun” desem masmavi gözleri ile bana bakarak “Hocam, Peygamberimizde herşeyini bırakıp Medine’ye hicret etmiş. Biz nasıl onlara yardım etmeyelim” der ve bana hayatımın dersini verir. Kendisi aynı zamanda Kur’an Kursumuzun müdavimidir. Oranın sadece ilim meclisi değil şifa merkezi de olduğunu söyler. “Evde hep hastayım hoca hanım, buraya gelince iyi oluyorum” sözünü defalarca duymuşumdur ondan. Kur’an ahlakını yaşamaya çalışan bu güzel insan için yardım edilecek kimsenin hangi milletten olduğu hiç önemli değil, yeterki ihtiyaç sahibi olsun. Bazı günler Suriyeli bir ailenin kapısına halı götürürken görürsünüz onu, bazı günler de Ahıskalı bir ailenin mutfak eksiklerini tamamlamak için tencere tava toplarken. Bir can hem de 70 yaşını aşmış bir insan bütün mahallenin muhacirlerini bilir, kim hangi sokakta oturur, kaç çocuğu vardır ve neye ihtiyacı kalmıştır. Peki ya biz haberdar mıyız çevremizdeki ihtiyaç sahibi komşularımızdan. Ya Rabbi bu dünyada hiç durmadan çalışan Leyla teyzemi cennet köşklerinde dinlendir ve bizi de o yolda eyle.

Tuba Mohsen / Yıldırım Müftülüğü

EN GÜZEL İSİMLER: eş-ŞEKÛR

“Yapılan bir iyiliğin sahibini övgüyle anmak” manasındaki “şükr” kökünden türeyen “Şekûr”, “çokça teşekkür eden” demektir. Az da olsa kulun bir ameline, fazlasıyla karşılık verendir Allah. Kulun güzel davranışları, Allah’ın lütfettiği imkanlar sayesinde meydana geldiğinden, aslında O’na yönelik hamd ve şükür niteliği taşır. Allah’ın bu güzel davranışları ödüllendirmesi aynı kavramla ifade edilerek “kuluna teşekkür eden” manasında kullanılmıştır. Kuldan gelen itaat ve saygı, Allah (cc) katında şefkat ve mükafat olarak karşılık bulur.

NE OKUYALIM?

İslam’da Güzel Ahlak

İman ile davranış arasında sıkı bir ilişki vardır. Ahlak, iman etmenin davranışa dönüşmüş formudur. Bu eser “Güzel ahlak sahibi bir Müslüman nasıl olmalıdır?” sorusuna cevap vermektedir.

2019 yılında basılan ve 72 sayfadan oluşan bu eser, Dr. Bayram Köseoğlu tarafından yazılmış olup Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları’ndan basılmıştır.

BİR SORU BİR CEVAP

Ticaret malının zekâtı kendi cinsinden ödenebilir mi?

Ticaret mallarının zekâtı, malın değeri üzerinden hesaplanıp parayla verilebileceği gibi, malın kendi cinsinden de verilebilir.

4 MAYIS 2021 SALI

22 RAMAZAN 1442

Bursa Namaz Vakitleri

 

İmsak              04:15

Güneş              05:53

Öğle                13:06

İkindi               16:56

Akşam             20:08

Mudanya Belediye binasında test ve incelemeler başlatıldı Mudanya Belediye binasında test ve incelemeler başlatıldı

Yatsı                21:40

Bir Ayet

Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O'nun katındadır ve yalnızca O'na döndürüleceksiniz. ﴾Zuhruf, 43/85﴿

Bir Hadis

“Birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeşler olun!..” (Buhârî, Edeb, 62)

Bir Dua

"Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın." (Bakara, 2/128)