Ünlü coğrafyacı Strabon, Knidos için şöyle demiş: “ Kıyıdan tepeye doğru yükselen büyük bir Tiyatrodur.”

Bence Datça’ya kadar geldiyseniz Knidos’u, bu tarihi zenginliği görmeden gitmeyin.

Giriş için makul bir ücret ödeyerek gezinizi yapabilirsiniz.

Biraz tarihi koklayın derim.

Her adım çok kıymetli.

Muğla’nın Datça ilçesinde bulunan, Karya Dönemine ait antik bir yerleşim olan Knidos, Antik Çağın en önemli ticaret, bilim, sanat ve kültür kenti olarak geçmektedir. Ege Denizi ve Akdeniz’in buluştuğu bir konumda yer almaktadır. Bugün de Akdeniz’den Karadeniz’e giden gemilerin çoğu Knidos sularından geçmektedir. Eski zamanlarda da gemiler; dinlenmek, ticari mal - erzak almak için kötü hava şartlarında da güvenli, sığınılacak bir yer olduğu için de kullanırlarmış bu limanı.

Aslında Knidos üzerine konuşulacak, araştırılıp tartışılacak ne çok konu varmış.

Yakın zamanlarımızdan ‘Nereden buldun bu Datça’yı?’ sorusuna karşılık ‘Elimle koymuş gibi buldum’ diyen Can Yücel şiirlerini hatırlamak ne hoş olur misal. İyisi mi sizi yormadan Can Ağabeyimiz’den Datça’ya ait küçük bir dize bırakarak başlayalım o halde Knidos’u yazmaya.

Başka türlü bir şey benim istediğim..

Ne ağaca benzer, ne de buluta..

Burası gibi değil gideceğim memleket...

Denizi ayrı deniz..

Havası ayrı hava…  -Başka Türlü Bir Şey-

Yaren Leylek Amerika’nın gündeminde Yaren Leylek Amerika’nın gündeminde

Bilim , Sanat ve Kültür merkezi Knios kimleri barındırmamış ki bünyesinde…

Gök Bilimci Astronom , Matematikçi ve filozof Eudoxus , Heykeltraş Praxiteles (Yaptığı heykel, dünyadaki ilk çıplak kadın heykeli olması bakımından oldukça önemli sayılmakta).Mısırda bulunan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos ve daha bir çok ünlü isimler Knidos’ta yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Kıymetli bedenler geçmiş bu topraklardan eserlerini, düşüncelerini, ruhlarını bırakarak. Kıymet bilmek lazım , yakmak yıkmak yok etmek yerine eski zamanları…

Knidos Krallığı’nın simgelerinden olan Knidos Aslanı!

Kazanılmış bir zafer anısına yaptırılan heykel, şehrin yaklaşık 1,5 km doğusundaki tepeye , açıktan geçen tüm gemilerin de görebileceği şekilde tasarlanıp yerleştirilmiş.

Üzücü kısmı ise Osmanlı yönetiminde alınan kazı izni ile 1858’te, tarihi yerinden alınmış ve İngiltere’ye götürülmüş olup British Museum’un girişinde sergilenmektedir.(Alıntı Fotoğraftır Keşke aslı yerinde olsaydı ve kendim çekebilseydim fotoğrafı!)

Güzel Anadolu’muzun böylesi önemli tarihsel ve  Sanatsal değerinin başka ülkelerde sergilenmesi…

CAN SIKICI KONULAR

Başka bir can sıkıcı konu ise Iris Love… ( Datça soyguncusu olarak bilinir)

Okuduğum her yazıda -Güzelim antik kente en büyük zarar veren kişi-olarak geçmektedir.Arkeolog olmadığı halde Knidos’ta kazı yapma izni almış( alabilmiş?) ve hatta dinamik kullanıldığı belirtilerek antik kente zarar verdiği ve hatta önemli tarihi eserleri de kaçırdığı söylenmektedir. Araştırırken okuduğum bir yazıda da ilginçtir ki ;Iris Love’nin soygunlarını açığa çıkartıp , engellemek isteyen kişiler beklenmedik yerlere tayin edildikleri için istifa etmek durumunda kalmış. Ne yazıktır ki ülkesini , ülkesine ait zenginliklerini korumak isteyen kişiler taktir edilecekleri yerde maalesef ki cezalandırılmaktadır. Acaba başka yabancı uyruklu bir kişi bu olayı açığa çıkarmış olsaydı ödül alır mıydı ?  Kralını alırdı tabi ki… Kötü olan kendi insanımız günümüzde de olduğu gibi. Değil mi? Cahilsen kıymetlisin , azıcık okumuşsan en kötü sensin.

Her neyse…

Siz yine de yakınlarında iseniz o tarihi alanı görmeden geçmeyin.

Bunların yanında görmeye değer birçok güzellik mevcut.

Knidos’un biri 20.000 diğeri 5.000 kapasiteli iki tiyatrosu mevcut bunun dışında birden çok çeşitli tapınaklar , limanlar,  Nekropol (toplu mezar olarak adlandırılmaktadır)  , güneş saati , liman caddesi , oyun alanları ve daha nice bölümler mevcut.

Okuduğumuz bilgilere göre bu dönemlere ait detaylı bilgi bulunmamakta olup var olan net bilgi Perslerden sonra Knidoslular’ın Büyük İskender’e boyun eğmeleri. Yaşanılan savaşlarda Halk Roma tarafını tutmuş ve Bergama Krallığına katılmıştır. Zaman geçtikçe Bizans uğradığı korsan saldırıları , oluşan depremler yüzünden güçsüzleşmeye başlamış ve M.S 7. Yüzyılda nüfus oldukça azalmıştır.Yarımada 13.yüzyılda Menteşe Beyliği’ne bağlanmış olup , 15.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmış ve Datça adını almıştır. Daha sonra Sultan Reşat Döneminde Datça adı Reşadiye olmuş fakat CUMHURİYET ile birlikte tekrar Datça’ya döndürülmüştür.

Duo Decim  Scripta oyunu.

2 kişi ile oynanan bir masa oyunu imiş.

Tavla ve Kızma Birader oyunlarının öncüsü sayılabilecek bir oyun olup , zar ve oyun pulları ile oynandığı bilinmekte. Oyun başlatmak için tek zar atılır her zaman olduğu gibi en yüksek zarı atan oyuna başlarmış. Oyuna başlayan kişi zar atarak gelen sayılar doğrultusunda hamlesine yaparak oyunu ilerletir.

Eee Tabi o zamanlarda ‘Hadi dostum nesine oynuyoruz?’ ‘ kaybeden 2 sikke  öder’ ‘görelim koltuk altını’ gibi laflar olmasa gerek.

Antik kent olması yanı sıra koyu mavi sularında denize girmek de mümkün tabi ama denizde kum sevmeyenler için eziyetli olabilir bu durum .

Ama yine de siz antik kent ve orman kokusu karışımında mavi sulara bırakın kendinizi. Güneş , esen rüzgarla birlikte kavursun teninizi. Tarih , doğa , sakinlik , rüzgar... Bırakın tüm duygular karışsın birbirine, sarsın ruhunuzu , bedeninizi …

Düşünceleriniz eski çağlara alıp götürsün sizi. Biraz hayal de mi kurmayalım - o dönemlerde yaşasaydık nasıl olurdu ?- diye…

O halde bir güzel söz daha bırakalım buraya…

Ünlü coğrafyacı Strabon, Knidos için şöyle demiş: “ Kıyıdan tepeye doğru yükselen büyük bir Tiyatrodur.”

Bence Datça’ya kadar geldiyseniz Knidos’u, bu tarihi zenginliği görmeden gitmeyin.

Giriş için makul bir ücret ödeyerek gezinizi yapabilirsiniz.

Biraz tarihi koklayın derim.

Her adım çok kıymetli.

Yolları oldukça virajlı ve dar olsa da, oraya vardığınızda en tepeden o manzarayı görmeniz buna değecektir.

Yazın sıcağında gittiyseniz suyunuzu eksik etmeyin aman…

Oldukça zevk alınacak bir yer Knidos…