Yüce dinimiz İslam’ın yerine getirmemizi emrettiği görevlerden birisi de “sıla-i rahim”dir.İslam dini bizlere ömrümüz boyunca akrabalarımızla olan bağlarımızı muhafaza etme, sürdürme görevini yüklemektedir.Cenab-ı Hak bir hadis-i kudsîde“Ben Rahman’ım,akrabalık bağlarının adı da rahimdir. Ona (akrabalık bağına) kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkimi keserim.”buyurarak sıla-i rahimin Rabbimizle bağımızı etkileyecek kadar önemli ve kutsal bir bağ olduğunu bildirmektedir.“Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının” (Nisa,4/1) ayeti ise akraba hukukunu ihlal etmekten sakınmamız gerektiğini ifade etmektedir. İlk vahiy geldiği esnada Peygamberimizi teselli eden Hz. Hatice (r.a.) annemizin“Endişe etme! Allah seni mahcup etmez. Çünkü sen akrabalarınla ilişkilerini sürdürürsün”şeklindeki ifadeleri Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) öteden beri bu konuda hassas olduğuna işaret etmektedir.

Günümüzün en çok hasar alan kurumlarından birisi ailedir veakrabalık ilişkilerimizde birtakım kırılmalar yaşanmaktadır. Hz. Peygamber döneminde Sahabeden biri Peygamberimize gelerek“Ey Allah’ın Resulü! Ben akrabalarımla ilişkilerimi sıcak tutmaya çalışıyorum, onlarsa beni arayıp sormuyorlar. Onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar” der. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (s.a.v) o sahabeye akrabalarının tutumunun yanlış olduğunu bildirmiş ve şöyle buyurmuştur:“Sen böyle davranmaya devam ettiğin sürece Allah’ın yardımı seninledir.” Buradan anlıyoruz ki Rabbimizin rızası; aramayanı arayabilmekte, gelmeyene gidebilmekte, sormayanı sorabilmektedir.

Hayatımızı kolaylaştıran yeniliklerin her geçen gün bir yenisine şahit olsak da günümüzün gelişen imkânları, ne hazindir ki, bizi birbirimize yaklaştırmaktan çok uzaklaştırmaktadır. Vaktimizin olmadığı bahanesiyle ailemizin, akrabalarımızın hal ve hatırlarını sormaya, dertleriyle dertlenmeye fırsat bulamazken; tanımadığımız pek çok insanın hayatını takip etme hususunda zaman problemi yaşamıyoruz.Her geçen gün imkânlarımız genişliyor ama bir o kadar da gönüllerimiz daralıyor. Evlatlarının yolunu bekleyen, yalnızlığa terk edilmiş nice anne-babalarımız var. Halinin-hatırının sorulmasını bekleyen, unutulmaya yüz tutmuş nice akrabalarımız var. Bir nebze olsun dertlerinin paylaşılmasını, gönüllerinin alınmasını bekleyen nice mahzun, garip, boynu bükük yakınlarımız var.Peygamberimiz ’in akrabalık hukukunu ihlal etmekten sakınmamız gerektiğini ifade eden şu hadis-i şeriflerine kulak verip hayatımızda bunları uygulamaya çalışalım: “Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin.”, “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse akrabasını görüp gözetsin.”

Arif Yeşiloğlu / Kestel Müftüsü

DALGA DALGA İYİLİK

Nurlar inerken kat kat yeryüzüne...Vakit o vakitki;alan eli veren ele ulaştıran iyilik dağılır her yere.Ve her yerde bir bekleyiş..Buruk bir kalp,yetim bir yürek bir an olsun da yetişsin imdadıma sözleri, kalp labirentinde gezerken dara düşmüşlerin, gözler ufukta, gözler kapıda, gözler bir iyilik elçisini gözler. Dua bu ya! Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş, derken “Hızır gibiyetiştin evladım”diyen, dört yetim sahibi yaşlı teyzenin gözyaşlarını silerbir el. O eller,tüm ümitlerin tıkandığı anda gözlerden süzülen yaşlaramendil olur.

İşte o el,Türkiye Diyanet Vakfı gönüllü ekibinin yardım elidir.Ayşenur hoca hanım ve ekibi,annesi babası olmayan ve yaşlı babaannelerinin,imkânsızlıklariçinde büyüttüğü yetimlere sahip çıkarak yaşlı teyzenin yükünühafifletir.Alınan hayır dualardan sonra, yardım ekibi her yeni güne“Haydi Bismillah” diyerek başlarve her yeni günde yeni hikâyeler, yeni hüzünler çıkar bahtlarına...

Serap Birinç / Gemlik Müftülüğü

EN GÜZEL İSİMLER: el-BASÎR

“Görmek, bilmek ve sezmek” anlamındaki basar kökünden türetilmiş bir sıfattır. Basîr kavramı esmâ-i hüsnâdan biri olarak “görmeye konu olan şeyleri bütün özellikleriyle idrak edip gören” şeklinde tarif edilebilir. İbnü’l-Cevzî Kur’an’da basîr sıfatının dört ayrı anlama geldiğini belirterek bunları “sezen”, “gözüyle gören”, “kesin delil (hüccet) sayesinde gerçeği idrak eden” ve “ibret gözüyle bakan” şeklinde sıralar. Bir âyet-i kerîmede de  "O, ne mükemmel görendir!" (el-Kehf 18/26) buyurulmaktadır. Her an, her hâlimizi bilen Allah (cc), her şeyi hakkıyla görmekte ve gözetmektedir.

NE OKUYALIM?

Geçerken Dergisi

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yepyeni bir soluk. Geçerken Dergisi genç kalemler, usta yazarlar, keyifli söyleşilerle gençlerin anlam arayışına katkı sunan yazılarla, bugünün sorunlarına yarının kaygılarına farklı bir pencereden bakıyor. Söz ve anlam varlığımıza, medeniyet birikimimize, düşünce yolculuğumuza nitelikli bir katkı.. Dünyanın, kainatın ve kendi hikayemiz içinden geçerken güzel bir iz bırakmak için..

2020 yılının Ekim ayında yayın hayatına başlayan “Geçerken” her ay yeni sayısıyla temiz dimağlara ulaşıyor.

BİR SORU BİR CEVAP

Kadınlar âdet döneminde oruç tutabilirler mi?

Kadınlar âdetli iken namaz kılmazlar, oruç tutmazlar. Âdetli kadının namaz kılmasının ve oruç tutmasının câiz ve sahih olmadığında, yani âdetin bu iki ibadetin edasına engel bir mazeret sayıldığında fakihler görüş birliği içindedir. Âdet süresince terk edilen namazların kazâ edilmeyeceği, oruçların ise temizlendikten sonra tutulacağı hususlarında da bütün mezheplerin görüş birliği vardır.

30 NİSAN 2021 CUMA

18 RAMAZAN 1442

Bursa Namaz Vakitleri

 

İmsak              04:22

Güneş              05:58

Öğle                13:06

İkindi               16:55

Akşam            20:04

Yatsı                21:34

 

Takla atan off-road araçları yürekleri ağza getirdi Takla atan off-road araçları yürekleri ağza getirdi

Bir Ayet

Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, mü'minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir. Tevbe, 9/128﴿

Bir Hadis

“Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.” (Müslim, Birr, 66)

Bir Dua

“Allah’ım! Dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında af ve afiyet istiyorum.” (Hâkim, Deavât, 1902)