Sevinç ÇELEBİ

Fotoğraflar: Abdullah ASLANTÜRK

Nilgün Ergözen Bursalı. 50 yaşında. Mesleği aşçılık (1 yıldır ise işsiz) Ve şu anda 27 yaşındaki kızı Melike’yle ve 12 yaşındaki Ceo isimli köpeğiyle birlikte sokakta, dededen aile bireylerine kalmış, balicilerin, sarhoşların ve hapçıların barınak bildiği metruk binanın tam dibinde ve de her türlü tehlikeye açık bir arsada hayat savaşı vermekte…. Ama ne savaş…

Hani, Allah düşmanımızın başına bile vermesin dediğimiz cinsinden…

Şimdilerde (üç aydır), anne kız ve ürkek gözlerle bakan Ceo isimli köpecikleriyle,  Evliyalar Şehri, Osmanlı Başkenti ve de Bursa’mızın en eski ve tarihi semti olan Muradiye Mahallesi’nde,  Allah’a emanet, çaresizliğin tam ortasında, yaşam mücadelesi veriyor ve vicdanı olan herkesin yüreğini parçalıyor…

Özetle; Üç aydır hiç kimsenin sahip çıkmadığı anne kız, insanlığı utandıracak bir dramın tam göbeğinde...

İşte Nilgün Ergözen’in yürek parçalayan hikayesi  ve yaşam mücadelesi…

2 YIL DA DEĞİŞEN HAYATLAR

Yıllar önce kızı Melike’yle yalnız kalan ve 25 yıl aşçı olarak çalışan Nilgün Ergözen, hayatını iki yıl öncesine kadar herkes gibi normal bir şekilde sürdürüyordu. Yavrusuna hem anne, hem baba olmaya çalışan gözü yaşlı anne, bir anda peş peşe gelen hastalıklarla ve talihsizliklerle önce işinden sonra da ev kirasını ödeyemediği için oturdukları evlerinden olmuş. 

“Normal bir şekilde seyreden hayatımız  öyle çabuk değişti ki, biz dahi ne olduğunu anlayamadık. Birden bire, sanki bir korku filminin içine düştük” diye söze başlayan gözü yaşlı anne Nilgün Ergözen sözlerine şu şekilde devam etti.

“Zor, ancak kimseye muhtaç olmadığımız bir hayatımız vardı. Kızım Melike’yle birlikte herkes gibi geçinip gidiyorduk. Yıllarca tek başıma çalıştım, didindim ve de kızımı okuttum.  O artık lise mezunu.  Ve de tam kızımın üniversiteli olmasını hayal ederken, peş peşe gelen hastalıklarla ve talihsizliklerle önce işimden, sonra da kirayı ödeyemeyince oturduğumuz evimizden oldum. İcraya verildim.  İkimizin de sağlığı elverişsiz olması sonucu tüm çabalarıma ve isteğime rağmen iş bulamayınca, mecburen Kumla’da kirada oturan yaşlı annemin evine sığınmak zorunda kaldım.

Ancak birkaç ay önce ciddi bir ameliyat geçiren yaşlı annem, ameliyat sonrası Fomara’da ikamet eden oğlunun ve gelininin yanına gitmek zorunda kaldı ve ev sahibi evi satılığa çıkardı…. Böylece ben ve kızım,  ikinci kez evsiz kaldık”. 

SOKAKTA KALDIK

Çaresizliklerine rağmen hiç kimsenin kendilerine sahip çıkmadığını söyleyen gözü yaşlı anne Nilgün Ergözen,  “Üç aydır Muradiye’de, Yahşibey, Emek Sokak’ta bulunan ve dededen kalan, bir sürü mirasçısı olan küçük bir arsada, kısacası sokakta yaşam savaşı veriyoruz. Eşyalarımızı yığdığımız arsanın karşısında evi bulunan çocukluk arkadaşımın ve birkaç iyi yürekli komşunun yardımıyla aç kalmıyoruz. Sağ olsunlar bu durumdan kurtulmamız için ellerinden geleni yapıyorlar, ancak tüm komşular onlar kadar duyarlı ve de iyi niyetli değil” dedi.

HAKARET ETTİLER ÜZERİMİZE ARAÇ SÜRDÜLER

Aylardır boş arsada, kızıyla birlikte açık havada her türlü hava koşullarına maruz kalarak yaşam savaşı verdiklerinden dert yanan Ergözen “Bize yardımcı olmak isteyen 3-4 kişinin dışında başka hiç kimsemiz yok. Allah’a emanet yaşıyoruz. Uykular haram oldu. Nöbetleşe uyuyoruz ki başımıza bir şey gelmesin. Herkes bizim buradan gitmemizi istiyor. Haklılar da… Ancak gitmemiz için hakaret etmeleri ve üstümüze araç sürmeleri, haksızlık bir yana, vicdansızlıktır. Biz de bu şartlardan memnun değiliz ve herkesten fazla başımızı sokacak bir çatımız olsun istiyoruz. Ancak her ne kadar bunun için valiliğe, belediyelere her yere haber vermiş olsak ve yardım eli istesek de, hiç kimse bizimle ilgilenmedi” dedi.

YARDIM İÇİN DÖRT DUVAR ŞART

Valilikten ve de bazı partilerin kadın kollarının kendilerini ziyaret ettiklerini ifade eden Ergözer “Üç ay içinde bir kez valilikten geldiler, ancak ev adresimiz, ikametgahımız olmadığından, yardım edemeyeceklerini, yardım etmeleri için dört duvarın olması gerektiğini söyleyip gittiler. Bir kez de AK Parti Kadın Kolları Başkanı geldi ve de bize erzak yardımı talep etti. Ancak benim o erzakı ne koyabileceğim ne de yemek pişirebileceğim bir mutfağım mevcut. Dört duvarımız olsa zaten kimseden yardım istemezdik” şeklinde konuştu.

DEVLETİMİZ BİZE KOL KANAT GERSİN

Talasemi hastası olduğunu belirten Ergözen “Ameliyat olmuş olsam da henüz sağlığıma kavuşabilmiş değilim. Ve bu şartlar sağlığımı daha da kötüleştiriyor. Kızım da kilosundan dolayı iş bulamıyor. Bizi sığınma evine davet ediyorlar. Ancak bizler hiçbir yere sığınmak istemiyoruz. Kızımın da benimde önce başımızı sokabileceğimiz ve de yuvamız diyebileceğimiz bir odalı da olsa bir ev, sonra da tedaviye ihtiyacımız var. 

KİMSEDEN SADAKA İSTEMİYORUZ

Bizler Türkiye vatandaşıyız. Kendi ülkemizdeyiz ve de kimseden sadaka istemiyoruz. Dilenmiyoruz. Sadece devletimizden bize sahip çıkmasını istiyoruz. Şu anda bulunduğumuz ve aileye ait olan arsaya bir konteynır veya bir odalı da olsa prefabrik bir ev istiyoruz. Buna da mirasçıların izni zaten var. Perişan durumdayız. Benim iç organlarım çürüyor. Dalak büyüyor. Dün akşam yağmur yağdı. Gökyüzü ağladı, ben ağladım… Önümüz kış. Artık dayanamıyorum ve de her an başımıza bir hal gelmesinden korkuyorum. Devletimize sesleniyorum. Lütfen bir an önce bize yardımcı olunsun.

MÜGE ANLI’YI HABERDAR ETMİŞLER

Bizi seven komşularımız Müge Anlı’ya haber vermişler ve o da sağ olsun adres ve bilgi istemiş. Ancak önemle belirtmek isterim ki bizim amacımız televizyonlara çıkarak çözüm aramak değil, ihtiyacımız olan sahip çıkılmak. Her daim olduğu gibi başta Yaradana, sonra da yüce devletimize sığınıyor, doğal afet ve bir sınav olarak gördüğümüz bu durumdan bizi çıkarmalarını, kol kanat germelerini istiyoruz” dedi.