Özellikle 15 Temmuz sürecinden sonra gerginleşen ve son günlerde kopma noktasına gelen Türkiye-AB ilişkileri, Avrupa Parlamentosu’nda “Türkiye’nin üyelik müzakereleri sürecinin dondurulması” durumunun görüşmeye alınmasıyla yeni bir boyut kazandı. AP’den çıkabilecek olası bir olumsuz kararın Avrupa Birliği Liderler Zirvesi açısından bir bağlayıcılığı olmadığı özellikle vurgulanırken, AP’nin kararının liderler üzerinde bir kanaat uyandırabileceği de belirtiliyor.

“MÜZAKERELER DURURSA BİR DAHA BAŞLAMAZ!”

AB ile süren müzakere sürecinin geçici olarak bile durdurulmasının Türkiye için büyük kayıp olacağını ifade eden Doç. Dr. Eren, “Eğer AB bu süreci durdurursa bir daha başlatmamız mümkün olmayabilir. Bu durdurma geçici olsa bile, AB ile ilişkilerde 2001-2004 arasında yakaladığımız o dinamiği yeniden yakalamamız son derece zor olur” dedi. Türkiye’nin de ‘Biz AB hedefinden vaz geçiyoruz’ gibi bir yaklaşımımız olamayacağını ifade eden Doç. Dr. Eren, “Daha doğrusu böyle bir yaklaşım olmamalı. Türkiye’nin yüzü Tanzimat’tan bu yana Batı’ya dönüktür. Ayrıca AB üyeliği hedefi hükümetlere göre değişkenlik gösteren bir durum değildir. Bir devlet politikasıdır. Milli bir dava gibidir adeta. Örneğin bu yolda ilk adımları atmaya başlayan isimlere bakacak olursak, Adnan Menderes, İsmet İnönü, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit… Değişen hükümet görüşlerine rağmen AB hedefi hep stabil bir devlet politikası olarak yürütüldü. 2000’li yılların ilk yarısında ise en parlak dönemini yaşadı” ifadelerini kullandı.