Ramazan´da doğru beslenmenin püf noktalarını anlatan Diyetisyen Ayşenur Fişek, "İftarı yaptıktan bir buçuk saat sonra mutlaka ara öğün ve tekrar bir buçuk saat sonra tekrar bir öğün yapılmalı. Yani kişinin iftarla sahur arasında en az iki defa ara öğün yapması gerekiyor. Eğer ara öğün yapmazsa tokluk hissi oluşmayacak, tokluk hissi oluşmazsa da sahurda yedikten sonra da iftarda tamamen yemek yemeye abanmış olacak.

Ramazan ayının yaz mevsimine denk gelmesinden dolayı 16-17 saat gibi uzun bir süre içerisinde oruç tutulacağını belirten Ayşenur Fişek, “Benim söyleyeceklerim aslında sadece Ramazan Ayı için geçerli değil. İnsanların son yıllarda Ramazan ayının yaz ayına denk gelmesinden dolayı çok dikkat etmelerini söyleyeceğim ama insanlar normal yaşantılarında da çok dikkat etmeleri gereken şeyler var. Bunların en önemlileri ise yeterli, dengeli beslenme ve ara öğünlere çok dikkat etmeleridir. Özellikle kronik rahatsızlıkları olan, metabolik hastalıkları olanlar için çok önemlidir. Örneğin, diyabet hastası olan birinin çok uzun saatler süren bu orucu aslında tutmamaları gerekiyor. Çünkü, 16-17 saat süren bir açlık süresinden bahsediyoruz” dedi.

“İFTAR VE SAHUR ARASINDA İKİ DEFA ARA ÖĞÜN YAPILMALI”
İftardan sahura kadar olan sürede sıvı tüketiminin önemli bir yere sahip olduğunu dile getiren Fişek, “İftarı yaptıktan sonra bir buçuk saat sonra mutlaka ara öğün ve tekrar bir buçuk saat sonra tekrar bir öğün yani kişinin iftarla sahur arasında en az iki defa ara öğün yapması gerekiyor. Eğer ara öğün yapmazsa tokluk hissi oluşmayacak, tokluk hissi oluşmazsa da sahurda yedikten sonra da iftarda tamamen yemek yemeye abanmış olacak. Bu beslenme şekli de doğru bir beslenme şekli değil” diye konuştu.

“YUMURTANIN ÜZERİNE ÇÖREK OTU TOKLUK HİSSİ VERİR”
Ramazan ayı içerisinde vatandaşların yağ dengesini iyi bir şekilde ayarlaması gerektiğini söyleyen Fişek, şunları söyledi: “Benim en çok haşlanmış yumurtayı ve onun üzerine çörek otunu öneriyorum. Haşlanmış yumurtayı önerme sebebim de, yağdan ziyade sadece yumurtanın yağını alacaklar. Yumurta doymuş bir yağ olmasından dolayı önemli bir yağ kaynağıdır. Yumurta haşlanmış bir şekilde tüketildiği zaman ciddi bir tokluk hissi yaratır. En çok önerdiğim şeylerden bir diğeri ise yumurtanın üzerine çörek otudur. Çörek otu özellikle diyabet hastalarında şeker regülasyonunu sağlar. Yani açlıkla beraber kan şekeri düşmüş olan birinin şekeri hızlı bir şekilde yükselmemesi için bu şeker regülasyonuna çok dikkat edilmelidir” şeklinde konuştu.

Yenilen besinlere dikkat edilmediği zaman kan şekerinin aniden yükseleceğini söyleyen Fişek, “İftarı yaparken yarım bardak suyla orucunuzu açtıktan sonra çorbayla iftarınızı yapmaya başlarsınız. İftarı hurmayla yapmayın. Çünkü, hurma glisemik endeksi çok yüksek bir meyvedir. Kişinin kan şekerine karbonhidratın kan şekerine yaptığı etkidir. Yani karbonhidratın içindeki glikoz, kan şekerimizdeki regülasyonu yani pik´i yapan maddedir. Şekeri çok yüksek olan meyvelerde, kan şekerinin aniden yükselmesine neden olur. Kan şekerinin yükselmesi ise kişide uykusuzluk, halsizlik, baş dönmesi gibi etkileri görüyorlarsa glisemik endeksi yüksek besinler almışlardır. Bu yüzden hurmayı önermiyorum. Ama orucun suyla açılmasının doğru olduğunu ve hatta yemek aralarında da kişiler su içebilirler hiçbir sakıncası yok” ifadelerini kullandı.

“GÜLLAÇ VE PİDEYİ ÇOK FAZLA ÖNERMİYORUM”
Fişek, sözlerine şöyle devam etti: “Ramazan ayının vazgeçilmezi olan güllaç ve pideyi ben size anlatmak istiyorum. Vatandaşların pideyi her gün yememeleri gerektiğini söylüyorum. Özellikle kilo fazlası olanlar Güllaç´ı da her gün yememelidirler. Haftada bir ya da maksimum iki yapsınlar. Onun dışında ben çok fazla güllaç ve pide tüketmelerini önermiyorum” şeklinde konuştu.