Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Salgın nedeniyle gelen tedbirlere değinen Bakan Koca, bu günlerin geri kaldığını ve artık aşının var olduğunu belirtti. Aşıların kullanıma girmesi salgınla mücadelede en büyük kırılma anlarından biri olduğunu vurgulayan Bakan Koca, “Umudun yeşerdiği ve salgının son bulacağının anlaşıldığı an aşıların etkili olduğunu tespit ettiğimiz andır. Bu bakımdan salgını belki de iki evrede ele almak durumundayız: Aşıdan önce ve aşıdan sonra. Aşı öncesinde tedbir ve kısıtlama, karantina ve sosyal mesafe elimizdeki tek korunma gücüydü. Bu dönemde hiçbir zaman tercih etmeyeceğimiz tedbirleri almak zorunda kaldık. İş yerlerimiz kapalı tutulmak, ülkemizin geleceği olan gençlerimiz okullarından uzak durmak zorunda kaldı. Bilim Kurulumuzun başından beri önerisi okullarımızı en son kapatıp en erken açmak oldu. Bunun mümkün olabildiği her fırsatı değerlendirmeye çalıştık. Buna rağmen çocuklarımız bir buçuk yıllarını yüz yüze eğitimden, uygulamalı eğitimlerden uzak geçirdi. Uzaktan eğitim gerçekten eğitimin bir miktar uzağımızda kalması sonucunu doğurdu. Ancak, bu günler geride kaldı. Artık aşı var” şeklinde konuştu.

TÜM SEVİYELERDE

Tüm okulların zamanında açılacağını ve yüz yüze eğitimden vazgeçmenin kesinlikle mümkün olmadığını altını çizen Koca, “Tüm seviyelerde okullarımız yüz yüze eğitim verecek, uygulamalı eğitimler aralıksız olarak devam edecektir. Artık aşı var. Koşullar ne olursa olsun öğrencilerimizi koruyarak uygulamalı ve yüz yüze eğitime devam edeceğiz. Gerek ilk ve orta öğretimde gerekse yükseköğrenimde öğrencilerimizi ve ailelerini koruyacak tedbirleri alarak, tüm hazırlıklarımızı yaparak eğitime ara vermeden gelecek eğitim öğretim dönemini karşılayacağız” dedi.

Bilim Kurulu’nun eğitimde uyulması gereken uygulanabilir kuralları belirlediğini aktaran Bakan Koca, “Alınması gereken tedbirler ile ilgili hazırlıklarını tamamladı. Bu çalışmaları Milli Eğitim Bakanlığımızla ve Yüksek Öğretim Kurulumuzla istişare ederek en kısa sürede sizlerle paylaşacağız. Fiziki koşulları hazır etmek için ilgili kurumlarımız, bakanlıklarımız tam bir koordinasyon halinde çalışacak ve okullarda öğrencilerimizi bekleyeceğiz. Bu süre zarfında çok önemli bir işimiz var. O da aşı olmamış öğretmen ve öğretim üyesi kalmayacak tedbirleri hayata geçirmek. Öğrencilerimizi ve öğretmenlerimizi korumanın birinci adımı, öğretmenleri, öğretim üyelerini ve öğrencilerimizin birlikte yaşadıkları ailelerini aşılamaktır. Aşı programımız bugüne kadar bir teşvik ve tercih konusuydu oysa artık eğitim ve iş hayatının devamı gayesiyle her bir vatandaşımız için tercihe bırakılamayacak bir toplumsal ödevdir. Eğitim ve iş hayatının sekteye uğramaması için aşı olmazsa olmaz kural haline gelmeli, aşı olmayan kişiler ise düzenli olarak PCR test sonuçlarının negatif olduğunu göstermelidir. Özellikle öğrenci velileri ya aşılarını tamamlayacaklar ya da hastalık taşımadıklarını düzenli olarak kontrol ettirmek zorunda olacaklar. Bunun detaylarını ilgili kurumlarımızla yapacağımız ortak çalışmalar neticesinde ilan edeceğiz. Tekrar ifade etmek istiyorum yüz yüze eğitim olmazsa olmazımızdır. Çünkü artık aşı var. Aşı iş ve eğitim hayatı için artık bir teşvik ve tercih değil toplumsal bir ödevdir” diye konuştu.

EN AZ İKİ DOZ AŞI OLMADAN BAĞIŞIKLIK ELDE EDİLEMİYOR”

Çok başarılı bir aşı programı yürüttüklerini ve halen istenilen seviyeye ulaşılmadığını ifade eden Koca, “Toplumsal bağışıklığı elde etmiş değiliz. En az iki doz aşı olmadan bağışıklık elde edilemiyor. En az iki doz aşı olmamış kimse kendisini aşı olmuş zannetmemeli. Bu konuda çok önemli bir bilimsel çalışmayı tamamladık. Bugün önde gelen bilimsel bir dergide yayınlanması için girişimimizi de yaptık. Sonuçlarını hem siz değerli vatandaşlarımızla hem de dünya kamuoyu ile paylaşacağız. Bu çalışmamızda aşı olmuş 30 milyondan fazla vatandaşımızı inceledik. Sizlere çalışmamızın en önemli sonuçlarından bazılarını ifade etmek isterim. İnaktif aşı olan vatandaşlarımızda en yüksek koruma seviyesi, 3 doz inaktif aşı olan vatandaşlarımızda. Buna en yakın koruma seviyesi ise iki doz inaktif aşı olup 3. doz mRNA aşısı olan vatandaşlarımızda. İlan edilen gruplarda 3. doz aşının yaptırılması son derece önemli ve faydalı olarak belirginleşti. Bu veriler dünya kamuoyu tarafından da ilk defa öğrenilecek ve belki de ülkelerin aşı politikalarını değiştirecektir. 3. doz aşı olması önerilen gurupta yer alıyorsanız mutlaka 3. doz aşınızı olun. İki doz aşı olmamışsanız kendinizi aşı olmuş kabul etmeyin” ifadelerini kullandı.

GÖNÜLLÜ DAVET

Yerli inaktif aşının çalışmaları devam ettiğini belirten Koca, “Özellikle Turkovac aşımızın 3. doz olarak uygulanmasından güzel neticeler almaya başladık. Sizleri Turkovac aşısının Faz 3 çalışmasına ve 3. Doz olarak uygulanması klinik çalışmasına gönüllü olmaya davet ediyorum. Kendi aşımız kendi silahımızdır, bunu unutmamalıyız” ifadelerine yer verdi.

Okulların açılmadan toplumsal bağışıklık hedefine ulaşılması gerektiğinin altını çizen Bakan Koca, “Bunun için ise vakit kaybetmeden aşımızı olmalıyız. Kaybedecek bir günümüz, yok sayabileceğimiz bir öğrencimiz dahi olamaz. Eğitimin devamı, geleceğimizin teminatı ve en büyük önceliğimizdir. Çarkların dönmesi, öğrencilerin geleceğe hazırlanması için hiçbir adımı atmaktan çekinmeyeceğimizin bilinmesini isterim” dedi. (İHA)

'ALERJİK RİNİT'TE  CERRAHİ TEDAVİ

Büyük Anadolu Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Hastalıkları ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Davut Tepe, Alerjik Rinit (Saman Nezlesi) hakkında bilgiler verdi. Alerjik rinit ne olduğu hakkında bilgi veren Opr. Dr. Davut Tepe, "Halk arasında bilinen adıyla saman nezlesi durumu genellikle burunda akıntı, kaşıntı, hapşırık, burun tıkanıklığı gibi dört ana sempton ile birlikte olan bir rahatsızlık ve kişinin bağışıklık sistemi ile alakalı bir durumdur. Alerjik Rinit genellikle Nisan ve Mayıs aylarında başlar ve Kasım ayları gibi biter. Kişinin alerjisi hangi patolojene bağlı ise genellikle o dönemde gerçekleşir. Bazı durumlarda yıl boyu da sürebilir. Biz bu duruma pedinel alerji veya mesleğe bağlı alerji deniyor. Alerjik Rinit tedavisinde genellikle antisemet denilen burun akıntısı ve kaşıntısını geçiren ilaçlar, soğuk algınlığı ilaçları ve burun spreyleri de öneriliyor. Ayrıca kapalı ortamda kalınmaması, nemli ortamlardan korunmak, kimyasallardan uzak durmak kişinin hayatında önemli rol almaktadır" dedi.

GRİPLE KARIŞTIRMAYIN

ÇEK Başkanı Alpay: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" ÇEK Başkanı Alpay: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir"

Alerjik rinitin bazen grip ve soğuk algınlığı karıştırıldığını ifade eden Opr. Dr. Davut Tepe, "Bazen grip, soğuk algınlığı ile karıştırılmakta, alerjik rinitte grip ve nezle gibi durumlarda ortaya çıkan halsizlik ateş ,boğaz ağrısı, kuru öksürük gibi semptomlar genellikle yoktur. Alerjik rinitin tedavisi tamamen mümkün değildir. Genellikle alerjenlerden kaçınmak en etkili yoldur. Kalıcı tedavi olarak imro tedavi denilen aşılama söz konusu, fakat uzun süreli bir tedavi de detaylı alerji deri testi yapmak gereklidir. Klinikte çok uygulama alanı yoktur. Hastaların şikayetlerinin olduğu dönemde antisematik ilaçlar kullanması yeterlidir. Hayatı ciddi anlamda etkilemez ama mevsim itibari ile bahar, yaz ve sonbahar itibari ile sık karşılaşılan bir durumdur" diye konuştu.