Özlem ATAÇ

Üniversitelerin açılmasına az bir zaman kalmışken, ülkenin neredeyse her yerinde bir öğrenci hareketliliği başladı. Devlet yurtlarına yerleşemeyen öğrenciler adeta kapı kapı yurt gezerken, kimi fiyatı çok bulup arkasına bakmadan memleketine geri dönüyor, kimi istediği şartlarda yurt bulamıyor. Bu durum Bursa’da da baş gösterdi, Bursa’da üniversite kazanan öğrenciler gazetemize ulaşarak bu konudaki mağduriyetlerini anlattı. Bizde onların mağduriyetlerini gidermek adına Eğitim İş Sen Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar ve Veli-Der Şube Başkanı Barış Dinga’yı öğrencilerin sesi olmaya davet ettik.

Kestane keyfiniz yeni yılda zehir olmasın Kestane keyfiniz yeni yılda zehir olmasın

‘ÖĞRENCİLER TARİKATLARA İTİLİYOR’

“Barınmak eğitim hakkı gibi” diyen Veli-Der Şube Başkanı Barış Dinga, “Barınma Devletin sorumluluğunda olması gereken bir durumken, bu alandan tamamen çekinilmesi sadece ve sadece özel yurtlara bırakılması yanlış bir tutum. Zaten özel yurtların çoğu tarikatlara ait yurtlar. Çocuklar doğrudan doğruya onların kucağına itiliyor. Elbette bizde bu durumlara çok tepkiliyiz. Çünkü bu çocukları okumak devletimizin ve toplumumuzun görevi. Onlara sağlıklı bir barınma imkanı vermekle aynı şey” diye konuştu.  

‘BARINAMIYORUZ HAREKETİ BAŞLADI!’

Şu an da öğrenciler tarafından ülkenin birçok yerinde ‘barınamıyoruz’ diye bir hareket başladığını belirten Dinga, “Sokaklarda parklarda yatmaya başladılar ki bu durum sanki daha da büyüyecek gibi gözüküyor. Birden bire hiç hazırlık yapılmadan okulların açılması çocuklarımızı sokaklarda bıraktı. Kamuoyunu bilinçlendirme, bunu kamuoyuna anlatma anlamında elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Çocukların barınması devletin sorumluluğunda olmalıdır. Devletin bu hakkı tüm çocuklarımıza ücretsiz olarak vermesi ve yurtlar açması gerekir” dedi.

‘PARANIZ KADAR EĞİTİM ALABİLİYORSUNUZ!’

“Türkiye inşaat ülkesi, devasa köprülerimiz, havalimanlarımız her yere rezidanslar yapılıyor. Biz çocuklarımızı okutmak için yurt açamıyoruz. Hiçbir imkanı olmayan bir ülke değiliz. Paranız kadar eğitim alabiliyorsunuz. Paranız yoksa eğitim alamıyorsunuz. Yoksulluğun kuşatan kuşağa aktarıldığı mekanizma haline geldi. Paranız varsa doktor da olabilirsiniz avukat da olabilirsiniz. Paranız yoksa aynı aileniz gibi fakir olarak yoksul bir insan olarak yaşamaya mecbur kalırsınız. Çocuklarımıza reva gördüğümüz gerçek şu an bu” ifadelerini kullandı.

 

‘EĞİTİM BİR DEVLET HİZMETİDİR’

Eğitim İş Sen Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy ise, “Eğitimin Anayasa’da yazdığı üzere parasız, kamusal verilmesi gereken bir devlet hizmeti olduğunu her zaman vurgulayan Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz. 4 gencin 1'inin işsiz olduğu, Avrupa'daki yaşıtları dünyayı gezerken bizim gençlerimizin istediği kitapları alabilmek için bile yaz boyu çalıştığı, gençlerimizin yarısından fazlasının yurtdışında yaşama hayali kurduğu bir ülkenin siyasi iktidarı, en azından bu konuya gerçekçi yaklaşmalıdır. Zaten halktan alınan vergilerle yapılan icraatları "elinize dizinize dursun" gibi lütfeder bir zihniyetle anlatmak yerine, icraatları halkın gerçek ihtiyaçları doğrultusunda, onların faydasına olacak şekilde artırmak devleti yönetmenin temelidir, olmalıdır” dedi.

BİR ÜLKE İÇİN EN BÜYÜK İTİBAR İYİ YETİŞMİŞ GENÇLERİN OLMASI

“Bu ülkenin gençlerinin azarlanmaya, baskılanmaya, sindirilmeye, borçlandırılmaya değil desteklenmeye ihtiyacı vardır” diyen TOY, “İtibardan tasarruf olmaz diyerek halkın parasıyla edindikleri hiçbir lüksten geri kalmayanların anlamadığı gerçek, bir ülke için en büyük itibarın iyi yetişmiş, iyi eğitim almış, mutlu ve gelecek dolu gençlerle dolu olmasıdır” ifadelerini kullandı.

EĞİTİMCİ OLARAK DEVLETİMİZE GÜVENİYORUZ!

Devletin yüzde yüz bu mağduriyeti gidereceğine inandıklarını belirten Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “Bir eğitimci olarak devletimize bu bağlamda güveniyoruz. Elbette bir sıkıntı baş göstermiş olabilir. Çocukların barınmaları için gerek üniversitelerle, gerekirse özel sektörle bu işi çözecektir” dedi.