Mehmet ÇETİNKAYA

Asrın illeti yeni tip koronavirüs sebebiyle belediyelerde olağanüstü bir çalışma var. Nilüfer Belediyesi’nde ne gibi çalışmalar olduğunu Başkan Turgay Erdem, agazete’ye anlattı. Röportajın dünkü bölümünde Başkan Erdem, vatandaşın yanında olduklarını vurgulamıştı.

Bu süreçte birçok gelir kaleminiz düştü. Bunların telafisi nasıl olacak ve diğer projelere nasıl yansıyacak sayın başkanım?

Tabii yeni bir stratejik plan yaptık bu yıl için, bir şeyler programladık meclisimizde ancak salgını ön görmüyorduk. Hiç kimse öngörmediği gibi biz de bu anlamda ön görmedik, bu arada gelirlerde ciddi düşüşler yaşandı. Zaten salgın öncesinde de Türkiye'de ve dünyayı da etkisi içine alan bir global kriz vardı. Ekonomik kriz. Türkiye bundan biraz daha fazla etkilenmişti. İnşaat sektörü ve diğer sektörlerdeki durgunluklar ve belediyelerin bu anlamda yerel yönetimlerin gelirlerinin azalması bu süreçte de fazlasıyla kendini hissettirir hale gelmişti. Salgından sonra da bu daha da ağırlaştı. Bizim belediyeler olarak gelirlerimiz emlak vergilerinden inşaat ve kira gelirleri gibi gelir paylarından ve iller bankası paylarından gelen gelirler üzerinden yaptığımız çalışmalar dolayısı ile bunlarda da eksiklikler oldu. Sayın Cumhurbaşkanı bundan iki ay önce Mart, Nisan ve Mayıs aylarında herhangi bir kesinti olmayacağını iller Bankası paylarından 0 kesintiyle yerel yönetimlere gönderileceğini söylemesine rağmen maalesef geçen ay 1.6 milyon lira gibi bir bedel kesilerek bize gönderildi. Mesela geçen ay biz yaklaşık 12 milyon gibi bir pay bize geldi. Bu ay bize gelen miktar 6 milyon. Yani yüzde 50 si düştü. Bir de diğer paylardan yine 1.6 milyon lira iller Bankası tarafından kredi kesintileriyle beraber tarafımıza ulaştırıldı. Biz bununla ilgili İller bankasına gerekli yazışmaları yaptık. Yanlış ya da sehven olduğunu düşündüğümüz bu tür kesintileri bu zaman içerisinde tekrar hesabımıza yatırılmasını talep ettik. ancak bir cevap alamadık. Umarım bu konuyla ilgili talebimize olumlu bir şekilde dönerler.

CİDDİ PARALAR HARCIYORUZ

Sıkıntılar gerçek anlamda büyük Türkiye’de. Biliyorsunuz kira gelirleri denilen bir şey var, almıyoruz. Kendi mülklerimizde olan kiracıların, bu süreç içerisinde kapalı olmalarını da hesaba katarak ya da daha az gelir sahibi olmalarını hesaba katarak 3 ay süreyle erteledik ve almama kararı aldık. Buradaki gelirler de tabii ki düştü, tabii bir de salgının getirmiş olduğu ciddi bir maddi yükü var. Ciddi paralar harcıyoruz. Bunun maskesinden birçok alanda yapılan çalışmalara varıncaya kadar bu süreç bizi ciddi yıpratacak. O yüzden operasyonları en iyi yapan, organizasyonları en iyi yapan yerel yönetimler olduğunu düşündüğüm için ben aslında merkez hükumetten talebim, bizlere bu konuyla ilgili destek olması. Operasyonları yerel yönetimler üzerinden yapmaları sağlamak. Bunun Cumhuriyet Halk Partili, Adalet ve Kalkınma Partili ya da Milliyetçi Hareket Partili olması şart değil. Burada insana hizmet ediyoruz, vatandaşa hizmet ediyoruz. Ben buradan bir avantaj elde eden bir tavır içerisinde değilim. Sonuçta benim vatandaşım, yani en yakınım,  dostum. mahallemin komşusu, bir taraftan akrabalarım bazıları. Yani bu operasyonları en iyi yapacak olanlar belediyelerdir, yerel yöneticilerdir. Mahallesini bilir. Sokağını bilir. Kimlerin yaşadığını bilir. Muhtarıyla, bakkalıyla esnafı ile pazarcısıyla arası iyidir. belediye başkanı ya da belediyedeki diğer yetkililere bu operasyonları bırakın bizler yapalım. Bizler bu işi yaparız bize sadece bu konuda biraz destek gerekiyor.

DİJİTALDEN KURSA DEVAM

Sanat ve eğitim atölyelerinde neler yapılıyor bu dönemde?

Tabii sanat ve kültür alanlarındaki çalışmalarımızı erteledik. Yani toplu olarak yapılan işler ama işte onun için de dijital ortamlar içerisinde yapacaklarımız var. Kurslarımızı da dijital ortamlar üzerinde yapıyoruz, müzik kurslarımız bir taraftan devam ediyoruz. ve daha önceki yıllarda yapmış olduğumuz tiyatro gösterimizi hepsini kayıt altına almıştık. şu anda dijital ortamda Nilüfer Kent Tiyatrosu adı altında girdiğiniz zaman sosyal medya üzerinden rahatlıkla izleme şansına sahip olabiliyorsunuz.  Kültürel faaliyetlerimizi de bir taraftan maskeli şekilde sürdürüyoruz. Tabii temas ve sosyal mesafeleri koruyarak yaptık. İnsanların balkonlarından, pencerelerinden bu tür coşkuya katılmalarını sağlıyoruz. Milli duyguları hep beraber komşularıyla beraber camdan da olsa yaşamalarını arzu ediyoruz. Bunun için etkinlikler planlıyoruz.

ÖYLE BİR TEMİZLİK Kİ…

Dezenfektasyon çalışmalarının bir standardı var mı? Yan etkileri bulunuyor mu?

Şimdi biz bu konuyla ilgili salgının başladığı ilk günden itibaren Sağlık Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu genelgeler ve standartlar dışında herhangi bir ürünü asla ve asla kullanmadık, kullandırmadık. Vatandaşımıza dağıtmadık. Yani şu üretmiş olduğumuz maske de dahil olmak üzere tamamen Sağlık Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu standartlara uygun bir şekilde üretim yapıyorlar. Hijyenik bir ortamda yapıyoruz. 3 katlı yapıyoruz. Onlarla ilgili Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu bütün kriterleri yerine getiriyoruz. Baktığınız zaman kalitesini alıp elinize incelediğiniz zaman birçok üründen çok daha kaliteli olduğunu zaten kendiniz de görürsünüz.

KARINCAYI DAHİ İNCİTMİYORUZ

Aynı şekilde dezenfektanlarla ilgili de bu standartları çok sıkı bir şekilde kontrol ediyoruz. Sağlık Bakanlığı’ndan alınmış belgeler olmadan hiçbir ürünü almadık şimdiye kadar ve dağıtmadık. Biz sokakları da dezenfekte ediyoruz. Sokakları yıkıyoruz, meydanları temizliyoruz. Orada kullanmış olduğumuz ürünün oradaki canlılara, yani küçük olan canlılara da zarar vermeyecek standartta olmasını önemsiyoruz. O şekilde alımlarını yapıp bugüne kadar temizliklerini yaptık. Yani orada bir karıncayı dahi incitmeyecek öldürmeyecek bir yapı içerisinde o ürünü kullanmaya çalışıyoruz.

YERLİ TOHUM VURGUSU

Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu

Başkanım ‘Fidesi bizden ürün sizden’ kampanyasından biraz bahseder misiniz?

Biliyorsunuz bu yılı biz tarım yılı ilan etmiştik. Zaten programımıza başlarken tarımla ilgili olan yatırımlarımızı ön plana çıkartıp kırsal alandaki insanlarımızı güçlendirecek çalışmalar yapacaktık. Stratejimizi de buna göre belirlemiştik. Tabii salgından dolayı bazı projelerimiz de biraz gecikmeler oldu ve olacak ama biz insanların toprakla buluşmasını istiyoruz. Doğayla bir araya gelmesini istiyoruz. Yani kentleşme ve evet Nilüfer'in kentleşmesi de güzel ama ürünlerin ciddi bir tarım potansiyeli var. Ciddi orman alanlarımız var. Bizim yerleşim alanlarında daha çok tarım alanı ve orman alanımız var. Bizim bölgemizde insanların doğayla buluşacağı, toprakla buluşacağı, çocuklarımızın o ürünlerin nasıl yetiştiğini görüp dalından kopartacağı bir dünya arzuluyoruz. Dolayısıyla da bu yıl yine yerel tohumlardan üretilmiş olan fideleri önemseyerek yaptık. Bizim aynı zamanda bununla ilgili yerel tohum kütüphanemiz var. Kent bostanlarımızda bunları yetiştiriyoruz bir taraftan da şimdi Konaklı’da bunun daha büyük bir çalışmasını yapıyoruz, projeleri tamamlandı ama dediğim gibi salgından dolayı biraz gecikmeler oldu.

BAHÇELER DEĞERLENSİN

Dolayısıyla vatandaşlarımıza dedik ki bu süreçte en azından bazılarınızın bahçesi vardır, bazılarınızın terası vardır, bazılarınızın balkonu vardır. Burada bu yerel tohumlardan üretmiş olduğumuz fideleri ekin. 3 ay sonra 2 ay sonra onların büyümelerini izleyin, su verin, çocuklarınızla beraber oradan çıkacak olan o ürünlerin tadına varın. Hiçbir ilaç kullanmayın, hatta o ürünlerden çıkacak olan tohumları da alabilirsiniz. Biz bu tohumları böylece geliştirebiliriz. Biliyorsunuz bu sektör maalesef hibrit çalışmalarıyla beraber bazı ülkeler bütün çiftçileri onlara mahkum eder bir duruma getirdi. Yani bu emperyalizmin bu korkunç yüzü tarımda da toprakta da kendini gösteriyor. İşte bizim artık geriye dönmemiz lazım. Ata tohumu diyoruz, atalarımızın yapmış olduğu çalışmalara yeniden dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu projeye inanılmaz bir tepki vardı. Biz baştan 50 bin dağıtırız ancak insanlar gelir mi falan diye düşünüyorduk. Bugün 200 bini geçti. En son dağıtımında ben de bulundum. Orada insanlar sosyal mesafeler içerisinde birbirlerine saygılı bir şekilde gelip sıraya girdiler. Bazıları belki saatlerce o sırada 10 tane 20 tane fide almak için bekledi. Yani inanın çok duygulandım. Bütün Nilüferlilere teşekkür ediyorum bu duyarlılıklarından dolayı.

Son olarak eklemek istediğimiz ve vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Evet, Ramazan Bayramı’mızı kutlayacağız inşallah. Tabii bu Ramazan biraz hüzünlü geçti. Bu bayram da maalesef hüzünlü geçecek. Birbirimize sarılıp, koklayamayacağız. Birbirimizi öpemeyeceğiz. Bayramı belki sosyal medya üzerinden, telefonlar üzerinden veya balkonlardan birbirimize el sallayarak kutlayacağız ama vatandaşlarımızın gözlerindeki pırıltı ve sevinç hiç bitmesin. Bu günler geçecek. Daha güzel günlerde yine bir araya geleceğiz. Ben şimdiden bütün vatandaşlarımızın bayramını kutluyorum. Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu günler diliyorum.