Mehmet ÇETİNKAYA

Ak Parti teşkilatları tüm ülkede olduğu gibi Bursa’da da tabir yerindeyse mahalle mahalle, sokak sokak 16 Nisan’daki referanduma hazırlanıyor. İl Başkanı Cemalettin Torun, ‘evet’ gerekçesini ve faydalarını en sade şekilde vatandaşa anlattıklarını söylüyor. İşte bu önemli süreçte Sayın Torun’a sorduklarımız ve aldığımız cevaplar.

‘Evet’ gerekçelerinizi vatandaşa nasıl anlatıyorsunuz?

Öncelikle referandum sürecinin ülkemize, milletimize ve ülkemize ümit bağlayanlara hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Bu değişiklik gerekçesinde değerlendirme yaparken bu bir zaruret miydi yoksa bir keyfiyet mi var onu bir değerlendirmek gerekiyor. Neden AK Parti ısrarla bu anayasa değişikliğini yapmak istiyor. Bu konuyu irdelemek gerekiyor. Özellikle biraz geriye döndüğümüzde şu anda 1982 darbe anayasasıyla yönetilen bir Türkiye var. Onun öncesinde de yine darbe anayasası ürünü olan 1961 anayasasıyla yönetilen bir Türkiye vardı. Darbe anayasaları düzenlenirken milleti merkeze almaz. Tam tersine milleti hizaya sokmak için, belli zümrelerin gücünü koruması için düzenlenen anayasalardır. Vesayet kurumları denilen kurumları güçlü kılan milletten yetki almadığı halde milleti yönetmeye kalkışan, millet adına hareket eden kurumları güçlü kılan bir yöntem. Biz diyoruz ki anayasalar milleti merkeze almalı, milli iradeyi temsil etmeli ve milletten güç alanlar ülkeyi yönetmelidir. Bir takım kuruluş veya zümreler değil. Bu noktadan baktığımızda 1982 anayasasının birçok vesayet kurumuna güç verdiğini millet iradesinin tecellisi noktasında seçilen gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekse hükümetlerin birçok noktada önünü kapattığını onun gücünü kırdığını sınırlı yetkiler verdiğini rahatlıkla görebiliyoruz. Bu anayasada Türkiye’nin ilerleyişini yavaşlatan ve ayağına pranga vuran hükümler içeriyor. Biz diyoruz ki baştan beri Türkiye’nin bu darbe anayasasıyla hedeflerine varabilmesi mümkün değildir diyoruz. Bunun gerekçelerinin de somut örnekleri var çünkü 18 defa bu anayasa değişikliğe uğramış. Anayasa bir bütün olarak değişmediği sürece tam anlamıyla düzeltmek mümkün değil. Onun için biz AK Parti olarak iktidara geldiğimiz günden beri mutlaka milli iradeyi temsil eden sivil bir anayasa olmalıdır diyoruz. Anayasa değişikliğinde sayısal anlamda üçte iki çoğunluk gerektiği için bugüne kadar ve milletimizin hazırlanması noktasında şartlar olgunlaşmadı. Bu anlamda 2011 seçimleri öncesinde yeni anayasa taahhüdümüzle yola çıktık daha sonra oluşan parlamento aritmetiğinde 4 siyasi parti ile uzlaşma komisyonu kuruldu. 58 maddede uzlaşı sağlanmıştı. Ancak gelinen noktada bazı maddeler ilerlemedi. Mevcut sistem kriz üreten bir sistem. Başbakan ile cumhurbaşkanı arasında yetki karmaşasından dolayı Türkiye hep krizlerle boğuşmuştur. Bunun somut örnekleri var. Süleyman Demirel ve Tansu Çiller arasında yaşanan anlaşmazlıklar var. Siyasi istikrarın bozulduğu yerlerde ekonomik istikrar tamamen bozuluyor. Bu sistem kriz üretiyor. Faturası da milletimize çıkıyor. En temel gerekçelerden bir tanesi bu. Yine Türkiye’de koalisyonlar dönemi ülkeyi hep geriye götürmüştür. Baktığımızda temel manada bu iki başlı sistem olsun, koalisyonların sistemi olsun bunun Türkiye’ye siyasi istikrar sağlamadığı tam tersi güçlü bir hükümet ortaya çıkmadığı için istikrarsız hale getirmesi nedeniyle ekonomik bunalımlara dönüştüğünü görüyoruz. Yine başka bir açıdan baktığımızda da hükümetlerin kurulma sürecinde hep bir takım güç odakları bu hükümetlere müdahale ettiği ve bu müdahaleler neticesinde hükümetlerin zaman zaman kurulduğunu zaman zaman yıkıldığını görüyoruz. Gelecek nesillerimiz sistem kriziyle uğraşmasın. Yeni sistemde milletimiz kimi seçerse cumhurbaşkanı olarak hemen arkasından hükümetin hazır olduğunu bilecek. Buda yönetim boşluğu yok demektir.

Türkiye’deki muhalefet sorunu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de bir muhalefet problemi var. Ana muhalefet partisi iyi çalışırsa ülkeye katkı sağlar. İktidarın yaptıklarına gerçekten somut eleştiriler ortaya koyarken somut önerilerde ortaya koymazsa Türkiye’nin önünü açacak bir davranış biçimi belirlemiş olur. Ana muhalefetin böyle bir katkı vermesi lazım. Çünkü bütün siyasi partilerin amacı ülkeye hizmet etmektir. Ama metotları farklıdır. Ana muhalefetin en büyük görevi iktidarın yanlışlarını ortaya koymak ve ona doğru yolu önermesidir. Bu yapılırsa Türkiye’yi hep birlikte büyütürüz. Ülkede hükümet problemi yok Ana muhalefet problemi yok.

Vatandaş, 18 madde bilgisine sizce sahip mi?

Burada doğrusu vatandaşımızın 18 maddeyi de bilmesidir. Ancak önemli olan ana temasını bilmesidir. Bu sistem ne getiriyor o önemlidir. Bugün yaptığımız temaslarda vatandaşın ilgili olduğunu görüyoruz. Bu anayasa değişikliğinin ana teması çift başlı sistemin ortadan kaldırılması. Vatandaşımız bunun farkında.Toplumda zaten bu algı yok. Usulü düzenlemelerdir bu. Milletimiz 18 madde değişikliğini biliyor. Usulü değişiklikler var zorunlu olarak. Başbakanlık kalkıyor. Bakanlar kurulu cumhurbaşkanıyla birleşiyor.

Tek adamlık eleştirileriyle gelen vatandaşa ne anlatıyorsunuz?

Biz şunu ifade ediyoruz, bir defa milletimiz doğrudan seçtiği bir cumhurbaşkanına tek adamlık yakıştırması yapanlar millet iradesine saygısızlık yapmaktadır. Tek adamlık genellikle diktatörlere yapılan bir yakıştırmadır. Diktatörler ise millet iradesinin dışında genelde silah zoruyla gelip yönetimi ele geçirenlere kullanılan bir cümledir. Ama burada milletimizin doğrudan iradesiyle seçilen bir cumhurbaşkanından bahsediyoruz. Bu sistem ABD’de kullanılan sistemden daha iyi bir sistem. Biz şunu söylüyoruz Recep Tayyip Erdoğan aday oldu çıkın sizde aday olun. Millet sizi mi seçiyor? Başımızın üstünde yeriniz var. Tek adamlık nasıl olur? Onun bir süresi yoktur. Bizim teklifimizde 2 dönemde sınırlama var. Cumhurbaşkanının şu anki yetkisi ile bizim önerdiğimiz yetkisini mukayese etmemiz gerekiyor. Şimdi mi daha güçlü yeni sistemde mi daha güçlü olacak. Bu mukayeseyi yapmak gerekiyor bu mukayeseyi yaparken sorumluluğundan hareket etmek gerekir. Şu anda cumhurbaşkanımız sorumlu değil. Şu anda cumhurbaşkanı görevini kötüye kullandı diye onu yargılayamazsınız. Yeni sistemde ise cumhurbaşkanı göreviyle ilgili her suçtan yargılanabilecek. Cumhurbaşkanının çıkardığı kararnameler meclisin kanunu karşısında geçersiz oluyor. Siyasetçi olarak bize düşen vatandaşımızı doğru bilgilendirmek olmalı biz AK Parti olarak bunu yapıyoruz. Bugün MHP ilemilletimizin geleceği için çıktığımız bu yolda vatanımız için elimizi taşın altına koyduk. Ancak ana muhalefet bugün hep manipülasyon, dezenformasyon peşinde ve yanıltma peşinde.

CHP liderinin cesareti yok

Kılıçdaroğlu Bursa’da meydanları dolduramayacağı için mi miting yapmıyor sizce?

Kesinlikle bununla ilintili. Geçmişli yıllarda CHP’nin genel seçim mitinglerinde dahi çok zayıf kalmıştır Kılıçdaroğlu Bursa’da. Kılıçdaroğlu’nun böyle bir süreçte çok anlatacağı bir şey yok. Cesareti de yok. Bol bol yalan söylüyor. Bursa halkı gerçekten basiretli bir halk. Benim kendi kanaatim CHP’nin bu süreçte güçlü bir miting yapabilme imkanı yoktu ve olmadı da. Toplumu kucaklayacak argüman geliştiremiyor. Mitinglerin şöyle bir özelliği vardır partinin gücünün yansımasıdır. CHP bundan dolayı kaçtı.

FETO/PDY - Asker, polis, memur v.s temizliği yapıldı/yapılıyor.  Durumun siyasi ayağına ne zaman dokunulacak?

Buda çok manipüle edilen bir konu. Biz AK Parti olarak net bir şey söylüyoruz. 17-25 Aralık süreci 2013 sonunda oldu. Genel seçimler bu süreçten sonra yapıldı. Ben bu süreçte il başkanlığını vekâleten yürütüyordum. İl başkanı olarak atandım o süreçte ilk seçimimizde yerel seçimlerdi. O süreçte biz bırakın belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyesi aday adaylarını didik didik inceledik. Bütün illerde yapıldı bu. Seçimler öncesinde biz aday adaylarımızı tek tek inceledik bu raporları genel merkezimize gönderdik. FETÖ ile ölümüne mücadele diyorsunuz şimdi siz böyle bir noktada kendi içinizde herhangi bir FETÖ’cüye müsaade eder misiniz? Bunun mücadelesini öncelikle biz kendi içimizde yaptık. Böylesine hassas bir noktada kendi milletvekilini belirlerken hassasiyet gösterilmediğinin düşünülmesini mantık kabul etmez. Aynı hassasiyeti biz ilçe yönetim kurulu adaylarımız ve il yönetimine girecek yöneticiler içinde yaptık. Dolayısıyla öyle hassas süzgeçlerden geçirdik ki bu adayları. İçinizde yok mu iddiası ile karşımıza çıkanlara ben her zaman şunu söyledim içimizde yok. Biz dedikodu ile hareket edemeyiz. Somut deliller ile hareket ederiz.

Güçlü bir ‘evet’le referandumdan çıkacağız

Sizce öncelikle Bursa, daha sonrada Türkiye’de referandum sonucu ne olur?

Burada bir oran vermek doğru değil. Şundan dolayı doğru değil, aziz milletimizin iradesine ipotek koymak gibi olur. Bizim görevimiz siyasetçi olarak doğruları anlatmak, milletimizi ikna etmektir. Ben şuna inanıyorum ki milletimiz basiretli, biz doğru bilgilendirmemizi yaparız ve aziz milletimiz kararını verir. Milletimizin vereceği karara hepimiz saygı duyarız. Ama ben şuna inanıyorum ki milletimiz güçlü bir ‘evet’ verecektir. Bursa, Türkiye’nin ortalaması üstünde bir evet verecektir. Geçmiş seçimlerde hemşerilerimiz bize güçlü destek verdiler. Gerek Türkiye’de gerekse Bursa’da güçlü bir ‘evet’ çıkacaktır. En son 2010’da yapılan referandumu hatırlıyoruz. 57.88 gibi bir ‘evet’ çıkmıştı. Farklı oylar olabilir, çünkü ana temaları farklı. Ben inanıyorum ki Türkiye’deki bu yaşadığımız sıkıntıları giderecek bu sisteme milletimiz güçlü bir destek verecektir. Bugüne kadar nasıl milletimizle yürüdüysek bundan sonrada yürümeye devam edeceğiz. Aziz milletimizden ve başta Bursa olarak kıymetli hemşerilerimizden 16 Nisan’da güçlü bir ‘evet’ desteği bekliyoruz.