Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Medstar Kanser Merkezi işbirliğiyle ``Kanserle Savaş`` misyonu doğrultusunda toplumu bilgilendirmek amacıyla ``Kanser Okulu`` adlı eğitim projesinin ‘ Kanser ve Enfeksiyon’ konulu sekizinci dersi Haşim İşçan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Moderatörlüğünü Medstar Kanser Merkezi Hematoloji ve Hücresel Tedaviler Koordinatörü Prof. Dr. İhsan Karadoğan’ın yaptığı programda, Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, ‘Kanser hastalarından enfeksiyonun önemi’, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Uz. Dr. Hüsnü Altunay, ‘ Enfeksiyonlardan korunma’, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Rabin Saba, ‘ Kanser hastalarında aşılama’ Akdeniz Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sevtap Güney, ‘ Aşı nedir, etkileri ve yan etkileri nelerdir’ konusunda sunum yaptı.

Dersin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. İhsan Karadoğan, öğrencisi Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’nın başarısından duyduğu mutluluğu dile getirerek, Kanser Okulu’nun faydalarını görmeye başladıklarının altını çizdi.

İlk konuşmayı yapan Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, duyarlı olunması halinde kanseri önleyebildiklerini söyledi.
Yılda ortaya çıkan 220 bin kanserin 70 binini önleyebildiklerinin altını çizen Prof.Dr. Özdoğan, “Kanser tedavisinde önemli adımlar atılıyor. Yeni gelişmelerin başarısı kanıtlandığı sürece hastalarımızla paylaşıyoruz. Belli grup hasta tedaviye geç geldiği için tedavide başarı alınamıyor. Enfeksiyonu ise kansere neden olan enfeksiyon hastalıkları, kanseri tedavi sürecindeki enfeksiyon hastalıkları olarak ikiye ayırıyoruz. Tüm kanser türlerinde doğru mücadele edilirse hastalıkta azalma oluyor. Doğru stratejiler geliştirirsek, canımızı yakan bu hastalığı önleyebiliriz. Rahim ağzı ve karaciğer kanserlerinin yüzde 80’inin önlenebilir enfeksiyon hastalıklarına ve bir takım etkenlere bağlı olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

ÖLÜMLERİN YÜZDE 30’U ENFEKSİYONA BAĞLI

Aşılamanın artmasıyla rahim ağzı kanserinden ölümlerin azaldığının altını çizen Prof.Dr. Özdoğan, “Bilinçli bir toplum olmalıyız. Enfeksiyon hastalıkları yaklaşık bu takip ve tedavi sürecinde ortaya çıkan ölümlerin neredeyse yüzde 30’ları enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Ne kadar mücadele etsek de hepimiz için bir son vardır. Amacımız doğru mücadele ile bunu en aza indirmektir. Yurt dışında ilk olarak hasta yakınları aşılanıyor. Biz bu sorumluluğu ülkemizde yeterince oluşturulamadığı kanısındayım. Bu toplantı Türkiye’de aşılama hareketini başlatacaktır” dedi.

AŞILAMA YÜZDE 50’NİN ALTINDA

Enfeksiyonlardan korunma denildiği zaman hastanın, yakının, sağlık personelinin aşılanmasının önemli olduğunu ifade eden Prof.Dr. Özdoğan, “Doğru ve bilinçli mücadele çok önemlidir. Kanser kontrol merkezleri aşılama önermesine rağmen gelişmiş ülkelerde de aşılama yüzde 50’nin altında. Toplu bilinçlenme zamanımız olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Hüsnü Altınay, enfeksiyon dünyadaki ölümlerin en sık sebebi olduğunun altını çizerek, hastalıklar konusunda bilgili olmanın önemine değindi.

ENFEKSİYONDA HAVA, SU ÖNEMLİ

Enfeksiyonların birinin toplum diğerinin de hastane kaynaklı olduğunu ifade eden Prof.Dr. Altınay, “Hastalık yapıcı etkenin bir kapıdan vücuda girmesi enfeksiyon denir. Hastalık enfeksiyonun sonuçlarından biridir. Enfeksiyon her kişide aynı şekilde seyretmez. Enfeksiyona duyarlılık, su ve hava, eko sitemdeki değişimler hastalığın ortaya çıkmasında önemlidir. İnsanın demografik yapısı, ekonomik gelişme ve toprağa bağımlılık, uluslar arası seyahat, teknoloji ve endüstriyel gelişimde enfeksiyonda önemlidir. Bunu yanında sefalet ve yoksulluk, savaşlar, zararlı madde kullanımı enfeksiyonun gelişmesine etki koyuyor” diye konuştu.
Enfeksiyonun en önemli sebeplerinin insan, toprak hayvan ve su olduğunu dile getiren Prof.Dr. Altınay, güvenli su kaynaklarının kullanılmasını ve sürüngen hayvanların beslenirken dikkatli olunmasını istedi.

EL YIKAMANIN ÖNEMİ

Hayvan ve hayvan ürünlerinin güvenilir yerlerden alınmasının enfeksiyon açısından tehlike arz etmeyeceğini kaydeden Prof.Dr. Altınay, “Enfeksiyondan korunma yolları en önemlisi kişisel bakım. El, ağız ve diş sağlığı. Temiz hava, temiz eşya temiz su ve izolasyonun yanında aşılama da büyük önem arz ediyor. Ayrıca el yıkama önemli en önemli giriş kapısıdır. Perine temizliği çok önemlidir. Ağız bakterilerin en fazla olduğu yerdir. Konserveden kaçınınız. Taze yiyecekler tüketiniz. Enfeksiyondan korunmak için düzenli bir yaşam sürün. Temizliği laf olsun diye yapmayın. Bilmediğiniz ortam ve yiyeceklerden uzak durun. Hasta arkadaşların davetlerini reddetmeyi öğrenin. Vücutta gelişen anormalliklerde doktora başvurulmalıdır” diye konuştu.
Yrd.Doç.Dr. Sevtap Güney ise aşı denince akla korunma, bağışıklık ve savunmanın geldiğini ifade etti.

“AŞI YÜZDE 90-98 ETKİLİDİR”

Aşının vücudu belli bir mikroba hazırlıklı hale getirmek için uygulanan madde olduğunu kaydeden Yrd. Doç Dr. Güney, “ Aşı, hastalığı önlemek için, ölümü engellemek için, bulaşımı engellemek için yapılır. Dünyada aşı aracılığı ile yok edilmiş tek hastalık çiçek hastalığıdır. Çocuk felci aşısı da Türkiye’de en son 1998 yılında görülmüştür o gününden bugüne görülmüyor. Yapılan bir araştırma Türkiye’de aşıları durdurursak kişi üzerinde 2 milyon hastalıkla karşı karşıya kalırdık. 14 bin çocuğu kaybedecektik. Hiçbir aşı yüzde 100 etkili değildir. Aşıların etkinliği yüzde 90 ile 98 arasındadır. Aşı yaşam boyudur, her yaşın kendine uygun aşılama şeması vardır” dedi.

"TÜRKİYE’NİN ÜRETTİĞİ AŞI YOK"

1 milyonda bir aşının yan etkisinin olabildiğini belirten Yrd. Doç.Dr.Güney, “Türkiye’nin kendi ürettiği bir aşısı yok, yurt dışına bağımlıyız. Bize gelinceye kadar milyonlarca kişi bu aşıları kullanıyor. Aşılar her yıl tüm dünyada milyonlarca kişini sakat kalmasını ve ölümleri engellemektedir. Etkinlikleri ve güvenilirlikleri sürekli izlenmektedir. Doğal ilaçlara inanmayın. Mutlaka hastanede aşı yaptırınız” ifadelerine yer verdi.

ÖNEMLİ OLAN AŞI OLMAK

Prof. Dr. Rabin Saba da girip mevsimi yaklaşmasıyla birlikte aşıların piyasaya çıktığını hatırlattı.
Türkiye’de çocuklarda aşılanmanın yüzde 98’lere ulaştığına değinen Prof.Dr. Saba, “Aşılar çocuklar içindir gibi bir yanılgı var. Ama her yaş grubunun aşıları vardır. Kemoterapi aldıkları için kanser hastalarının bağışıklık sistemi zayıflar, enfeksiyona daha duyarlı hale gelirler. Her yetişkin 10 yılda bir tetanoz, difteri aşısını yaptırmalıdır. 5 yaş altı ve 65 ve yaş üzeri bağışıklık sitemi zayıfladığı için aşıları yenilenmelidir. Kanser hastalarının grip ve pnömokok aşıları yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

Gribin kanser hastalarında 4 kat daha etkili olduğunu ve 10 kat daha fazla ölüm oranını arttırdığını aktaran Prof. Dr. Saba, “Önemli olan hangi grip aşısını yaptırdığımız değil, herhangi bir grip aşısını yaptırıp yaptırmadığımızıdır” dedi.

Kanser Okulu’nun dersine kanser hastalarının yanı sıra yakınları ve diğer vatandaşlar büyük ilgi gösterdi.
Sunumların ardından konuşmacılara çiçek takdim edildi.