İnsan ilk eğitimini ailesinden alır. Karakteri aile ocağında şekillenir. Sevgiyi, saygıyı, dürüstlüğü önce anne babasından öğrenir. Ailede anne ile birlikte babaya da önemli görevler düşmektedir. Babanın sorumluluğu ailesinin maddi ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret değildir. Merhamet eğitimi almış, güzel ahlakla donanmış, değerlerini benimsemiş bir nesil yetiştirmek her babanın öncelikli sorumluluğudur. Hutbemin başında okuduğum hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Bir baba çocuğuna güzel ahlâktan daha değerli bir miras bırakmış olamaz.”1 Aziz Müminler! Baba olmak, Hz. Nuh misali evladının imanla şereflenmesi için gayret göstermektir. Onun dünya ve ahiret saadetini kazanması için çırpınmaktır. Hz. Nuh, tevhit gemisine binmeyi reddeden oğluna son bir umutla şöyle seslenmişti: “…Haydi yavrum gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin, kâfirlerle beraber olma!”2 Kıymetli Müslümanlar! Baba olmak, Hz. İbrahim misali duayı dilinden düşürmemektir. İtaatkâr bir kul olabilmek için Allah’a sığınmaktır. Salih bir nesil için O’na yalvarmaktır.

Yalın çalışmalara büyük ödül Yalın çalışmalara büyük ödül

TÖVBEMİZİ KABUL ET
Nitekim İbrahim (a.s) Rabbine şöyle niyaz etmişti: “Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.” 3 “Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namaza devam edenlerden eyle! Ey Rabbimiz, duamı kabul eyle!”4 Değerli Müminler! Baba olmak, Hz. Yakup gibi zorluklar karşısında metanetini korumaktır. Ne kadar ağır olursa olsun dünya imtihanını sabır ve tevekkülle karşılamaktır. Evladına daima sevgiyi, merhameti, adaleti ve şefkati aşılamaktır. Yanlış yaptıklarında onları uyarmak ama hiçbir zaman onlardan ümidini kesmemektir. Hz. Yakup, kıskançlıkları sebebiyle kardeşleri Hz. Yusuf’u kuyuya atan çocuklarına şöyle seslenmiştir: “…Hayır! Nefsiniz sizi kötü bir iş yapmaya sürüklemiş; artık bana düşen güzelce sabretmektir. Anlattığınız şeyler karşısında, bana yardım edecek olan ise ancak Allah’tır.” 5 Aziz Müslümanlar! Baba olmak, Hz. Lokman gibi evladına şefkatle öğüt vermektir. Ona doğruyu ve yanlışı, haramı ve helali öğretmektir. Hz. Lokman, oğluna şu güzel nasihatlerde bulunmuştur: “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma; çünkü O’na ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” “Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelen musibetlere sabret.” “Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.” “Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini de yükseltme…”6 Değerli Müslümanlar! Baba olmak, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin sünnetinin izinde yürümektir. 

ASLA AYRIM YAPMAZDI
Allah Resûlü (s.a.s), örnek bir aile babasıydı. Çocukları arasında hiçbir ayrım yapmazdı. Kızı Fatıma’yı görünce ayağa kalkar, elinden tutar, şefkatle öper ve kendi yerine oturturdu. 7 O sadece kendi yavrularına değil bütün çocuklara anlayışlı davranırdı. Peygamberimizin terbiyesinde büyüyen Hz. Enes, Resûl-i Ekrem’den şöyle bahseder: “Resûlullah’a on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi.” 8 Muhterem Müminler! Çocuklarımız bizden ilgi ve şefkat bekler. Yanımızda değerli olduklarını hissetmek ister. Hayatı öğrenirken, kendilerine rehberlik edecek pusula, sığınacakları liman olmamızı arzu eder. Öyleyse günlük hayatın koşuşturması ve geçim telaşı içinde çocuklarımızı ihmal etmeyelim. Dinine, vatanına ve bütün insanlığa faydalı nesiller yetiştirmek için her türlü fedakârlığı gösterelim. Yavrularımızı sevgimizden, ilgimizden ve duamızdan mahrum bırakmayalım. 1 Tirmizî, Birr, 33. 2 Hûd, 11/42. 3 Bakara, 2/128. 4 İbrâhim, 14/40. 5 Yûsuf, 12/18. 6 Lokmân, 31/13, 17-19. 7 Ebû Dâvûd, Edeb, 143, 144. 8 Müslim, Fedâil, 51. 


Affetmek

Engin rahmetine sığınanları affeden, kendisine “nereye bu gidiş” sorusunu sorup ta, kırdığı kalpler için özür dileyenlerin tövbesini çokça kabul eden, kendisine yönelen zihinleri, elleri, yüzleri, gönülleri boş çevirmeyen ve kendisiyle dolan o gönülleri asla mahcup etmeyen, dileyeni bağışlayan ve dilediğini bağışlayan Allah (c.c); Tevvâb, Afüvv ve Gafûr sıfatlarıyla muamele eder kullarına.
Bizden istediği, ömür boyunca iyiye, güzele ve hayra yönelmemiz için her anı fırsat bilmek. Dünya ve ahiret saadetine erişmek için rıza makamına boyun eğmek. Tıpkı Resûlü’nün, sabır ve şükürle dolu hayatı gibi, bir hayat sürmek.
Yarattığı kullarını çok iyi bilen, onların tedbirlerini ve temkinlerini, söylediklerini ve sakladıklarını, açığa bıraktıklarını ve gizlediklerini çok iyi bilen; gece ve gündüzün, geçmiş ve geleceğin asıl ve tek sahibi, dünya- ahiret, cennet ve cehennemin yaratıcısı olan Allah (c.c)’tır.
İnsan yüzünden huzurdan kovulduğu için, her an insana çelmeler takmanın peşinde olan şeytanın bıkmadan usanmadan, iyilikleri engelleyip kulları günah dehlizlerinde kaybetmek isteyeceğini iyi bildiği için, farketmeden günaha dalan kullarına kapılarının her daim açık olduğu ve rahmetinin sonsuzluğunu vurgularcasına tövbe ve istiğfar gibi bir yeniden oluş, yeni bir diriliş lütfetmiştir.
İnsan olmamız hasebiyle elimizden, dilimizden, gözümüzden, kulağımızdan velhasıl bütün bedenimizden, yüreksizliğimizden kaynaklanan günah tanımlı yüklerden kurtulmamız için, acziyetimizi ifade ederek yıkanıp temizlenme vesilesidir tövbe ve istiğfar… Bir ikram, tutunamayanlar için uzanan bir kutsal el, yaslanacak bir omuz gibidir bu özür dileyiş!...

Hz. Musa (a.s.)’ın Cennetteki Komşusu

Hazreti Musa:
— Ya Rabbi! Bana Cennetteki komşumu bildir, diye ilticada bulunmuştu.
Hak Teâlâ Musa Aleyhisselâma:
— Falan yere git! Senin komşun falan yerdeki kasaptır, diye talimatta bulundu.
Hazreti Musa tarif edilen yere gitti, kasabı buldu ve evine misafir oldu. Kasap akşam eve gelirken yanında bir miktar et getirmişti. Eve geldikleri zaman misafirden izin istedi ve onları pişirdi, bir zembil içinde tavanda asılı olan annesini indirdi, altını kuruladı ve eti parçalara bölerek onun ağzına vermeye başladı. Musa Aleyhisselâm Cennet komşusunun kim olduğunu öğrenmeye başlamıştı, sinek vızıltısı gibi bir sesin geldiğini farkedip:
— Ne diyor? diye sordu.
Kasap annesini yerine astıktan sonra misafire:
— Bu benim annemdir. Ben bunu senelerden beri bu şekilde yedirir, içirir ve bütün ihtiyaçlarını temin ederim. O da bana her zaman: «Oğlum Allah seni Cennette Musa (a.s.)’ya komşu eylesin», diye duâ eder, dedi.
O zamana kadar kendisinin kim olduğunu gizleyen Musa Peygamber, kendisinin Musa (a.s.) olduğunu söyledi ve Cennet komşusunu müjdeledi.
 

Günün Ayeti

Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer. (A’lâ, 86/14-15)

Günün Hadisi

...Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun…

Günün Duası

Allahım! Açlıktan sana sığınırım. Çünkü açlık, ne kötü bir arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. Çünkü hainlik, ne kötü bir sırdaştır.