Patlamalar sırasında hayatını kaybeden Ramazan Çalışkan ile aynı grupta yer alan İnegöl heyetinden Ferhat Gül, "Orada o kadar arkadaşımızı kaybettik. Giderken halay çektiğimiz arkadaşlarımız gelirken yoktu. Gayet neşeli bir şekilde gittiğimiz yerden maalesef hüzünlü bir şekilde döndük. O an herkes bir taraflara kaçıştı. O şekilde planlamışlar. Asıl amacına ulaşan ikinci patlamaydı. Bunu planlayarak yapmışlar zaten. İnsanları kendine doğru çekti ikinci bomba" dedi.

Yunus Polat ise "Simit alıp ileriye doğru gittim. Patlama yerinden 30-40 metre uzaklaşmıştım. Arka tarafta ilk bomba patlayınca biz yere kapaklandık. Bayağı güçlüydü. O tarafa doğru koşacaktık ne oluyor diye, bu arada daha büyük ve daha güçlü olan ikinci bomba patladı. Türkiye´de bu oyunlar 1970´li yıllarda da oynandı, şimdi de kademe kademe yine oynanıyor. Oynayan güçler aynı. İsimlerin değişmesi, IŞİD çıkması falan bunların bir anlamı yok" ifadelerini kullandı.

 

KENDİMİZE GELEMEDİK

 

Dudu Şen de, "İki gündür kendimize gelemedik. Sendikalar olarak bizlerde başka bir yerden ses verelim diyerek arkadaşlarımızla ortak karara uyduk. Bursa´dan 15 araç ile gittik. Molalarda gençler halay çektiler. Herkes barış sloganları atıyordu. Elimizde, tüfek, silah, taş yoktu. Biz polisimiz, askerimiz, gerillamız ölmesin diye oraya gidiyorduk. Bütün Türkiye genelinden gelen arkadaşlarla barışı haykıracaktık. Daha yeni otobüslerden indik, herkes kahvaltı yapıyordu. Ölen Ramazan arkadaşımıza bayraklarımızı verdik. Sonra gençler halay çekiyordu, 5 dakika sürmedi, Ramazan arkadaşımıza teslim ettiğimiz bayrakları üzerine örtmek zorunda kaldık. Garın içerisinde camlar üzerimize geldi. Nurettin, ‘Abla çabuk gel, Ramazan ölüyor´ diye aradı" dedi.