Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hasan Karakaya’yı anma programında “Demokrasiye karşı darbecilerin yanında saf tutanlar, yine bizim gayretlerimizle siyasetten tasfiye edildiler Her ne kadar zaman zaman CHP içinde 27 Mayıs’ı övenler, 28 Şubat’ı savunanlar, darbecilere alkış tutanlar, iktidarı sandık yerine yabancı güç odaklarına şirinlik yapmakta arayanlar, milletin inancı ile kavga edenler çıksa da artık bunların hiçbir hükmü kalmamıştır” dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Haliç Kongre Merkezi’nde Hasan Karakaya anma programına katıldı.Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bir yiğit gazeteciyi anmak üzere buradayız. Hasan Karakaya kardeşimizi ebedi aleme uğurlayalı tam 6 yıl oldu. Suudi Arabistan ziyaretimiz sırasında geçirdiği kalp krizi sebebiyle maalesef Hasan Karakaya kardeşimizi 30 Aralık 2015’te kaybettik. Beraberdik. Ashab-ı Suffe’de sohbetimizi yaptık. Sohbetten sonra otele geçtik. Bir müddet sonra da Hasana Karakaya kardeşimizin kalp krizi geçirdiği haberi geldi. Şüphesiz ki bizler ölüme inanmış insanlarız. Hele hele Medine-i Münevvere’de Ashab-ı Suffe’de sohbeti yap, sonra kalp krizi neticesinde Hakk’a yürü. Gerçekten Hasan Karakaya kardeşimiz kaleminin ciddi manada silahşoruydu. Vefatının 6’ıncı senesinde basınımızın bu cesur kalemi Hasan Karakaya’yı rahmetle yad ediyorum” ifadelerini kullandı.

“İki kalem var ki beni çok etkilemiştir; Bir üstat Necip Fazıl Kısakürek, daha sonra da Hasan Karakaya”
Karakaya’nın kendisini çok etkilen bir gazeteci olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ben hep şunu söylerim. Dünyamda iki kalem var ki beni çok etkilemiştir. Bir üstat Necip Fazıl Kısakürek, daha sonra da Hasan Karakaya. Bunlar kalemleri ile malum cephelere her zaman korku salmışlardır, ama korkmamışlardır. Ve Hasan Karakaya kardeşimiz köşesinde işte bunu başarılı bir şekilde yürüttü. Bir soru üzerine rahmetli Hasan Karakaya en büyük hayalinin Peygamber Efendimiz zamanına giderek onun mübarek dizinin dibinde ders dinlemek olduğunu söylemesi çok anlamlıydı. Aynı röportajda merhum Karakaya vefatından sonra hayırla anılmayı murat ettiğini dile getiriyor. Belki Hasan kardeşimiz Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam’ı dünya gözüyle göremedi, Asr-ı Saadet’te yaşama şerefine nail olamadı ama o son nefesini Resul-ü Ekrem Aleyhissalatu Vesselam Efendimizin şehrinde, onun manevi huzurunda vermekle müşerref oldu. Dünya yolculuğunu tıpkı gönlünden geçirdiği gibi Medine-i Münevvere’de Mescid-i Nebevi’de Rasulullah’ı ziyaret ettikten hemen sonra hitama erdirdi.
Rabbim Hasan kardeşimizin o samimi duasını emanetini Peygamber Efendimizin şehrinde alarak adeta kabul buyurdu. Peygamber Efendimiz bir hadisi şerefinde hayat ile ölüm arasında irtibatı şöyle tarif ediyor. ‘İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. Nasıl ölürse öyle dirilir. Nasıl dirilirse öyle haşrolur’. Evet insan hangi istikamet üzere yaşarsa son nefesini de öyle verir. Emaneti nasıl teslim etmişse öyle dirilir ve mahşerde öyle hesaba çekilir. İnsan bu alemde ne biriktirmişse yarın hesap gününde karşısında onu bulur. Biz Hasan Karakaya’nın ömrünü İslam’ı anlamaya ve anlatmaya adadığına, emaneti Resulullah’ın şehrinde inşallah bir Müslüman olarak teslim ettiğine inanıyoruz. Burada bir kez daha kendisine Mevla’dan rahmet ve mağfiret diliyoruz” şeklinde konuştu.

“28 Şubat döneminde verdiği mücadele onun yiğitlik beratı olarak hepimizin hafızasına kazınmıştır”
Hasan Karakaya’nın hayatından örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hasan Karakaya 58 yıllık ömrünü kalemiyle bu milletin hakkını, hukukunu, onurunu savunmaya adamış gerçek bir cengaverdir. Genç yaşlarda başladığı gazetecilik mesleğini bir maişet kaynağı olmanın ötesinde hakikat avcılığı olarak gören dirayetli bir inşadı. Özellikle 28 Şubat döneminde verdiği mücadele onun yiğitlik beratı olarak hepimizin hafızasına kazınmıştır. Siyasetin toplumu gazete manşetleri ile hizaya çekildiği o günlerde Hasan Karakaya halkın ve hakkın sesi olmuştur. Darbeciler tehdit ile susturamadıkları Hasan Karakaya’nın kalemini bu kez uyduruk davalarla kırmaya çalışmış ancak onun iradesini rehin, kalemini esir alamamışlardır. Dönemin vesayetçi basınına ve darbecileri alkışlayan yargısına rağmen Hasan Karakaya linç edilme pahasına özgürlükleri, milli iradeyi, milletin değerlerini savunmayı sürdürmüştür. Köşesini kiraya verenlerden, üç kuruşluk dünya menfaati için zulmü alkışlayanlardan, zulmü mazur gösterenlerden, zulme boyun eğenlerden asla olmamıştır. Darbecilere şirin görünmek uğruna gazete manşetlerinden ‘bırak git’ çağrısı yapan korkaklara prim vermemiş, duruşunu, vakarını, gazetecilik mesleğinin haysiyetini son nefesine kadar korumuştur. Ne söylemişse ne söyleyecekse hesapsız söylemiş, ucu nereye varırsa varsın perdesiz konuşmuş, Hakk’ın hatırını daima yüksekte tutmuştur. Korkmamış, ürkmemiş, sinmemiş, adam gibi adam olmuştur” diye konuştu.

“Türk demokrasisine yönelik saldırılarda cesur duruşu ile milletin mücadelesine destek verdi”
Mehmet Akif’in Ersoy’un “Zulmü Alkışlayamam” şiirinin Hasan Karakaya’yı anlatan en güzel dizeler olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Hasan Karakaya işte bu şiirin vücut bulmuş halidir. Gençler bu şiir Akif merhumun Asım’ın Nesli diye tanımladığı şiirdir. Bunu bilmenizi istiyorum. Hasan Karakaya Türkiye’nin son yarım asrının en karanlık dönemlerini bizzat müşahede etmiş bir insan olarak 12 Eylül darbesine zemin hazırlayan kaos ortamını yaşamıştır. Merhum Özal ile beraber ülkenin girdiği demokrasi kalkınma hamlesini görmüştür. 1990 yıllarında ülkeni tekrar istikrarsızlık ve terör girdabına sürüklenişine şahit olmuştur. 28 Şubat’ta oluşturulan korku iklimini iliklerine kadar hissetmiştir. 2001 krizinde bu ülkeni elitler tarafından nasıl soyulduğu görmüştür. Türkiye’nin son 40 yılındaki iniş ve çıkışlara tanıklık eden Hasan Karakaya, AK Parti ile başlayan yeni dönemin anlamını da gayet iyi biliyordu. Millet ve memleket sevdalısı bir insan olarak bunu da yazılarına açıkça dile getiriyordu. Zaman zaman hükümet politikalarını kendi üslubu ile eleştirdiği, karar alıcıları zorladığı dönemler de oldu. Gözünü budaktan, sözünü muhatabından esirgemeyen mert bir gazeteci olarak tüm bunları yaparken dahi hep Anadolu insanını hissiyatına, halkımızın beklentilerine tercüman olmaya çalıştı. Cumhuriyet mitinglerinden meşhur gezi olaylarına, 17-25 Aralık girişiminde Çukur terörüne kadar Türk demokrasisine yönelik tüm saldırılarda cesur duruşu ile milletin mücadelesine koşulsuz destek verdi. Aynı şekilde Türkiye’nin önünü açacak, milli iradeyi güçlendirecek, ekonomik bakımdan ülkemizi hak ettiği seviyele taşıyacak her türlü adıma sahip çıktı. Her türlü hamleyi teşvik ve takdir etti. Özellikle başkanlık sistemi ile ilgili söyledikleri Hasan Karakaya’nın siyasi ufkunu göstermesi açısından son derece mühimdir. Şu anda ana muhalefet var ya. Onların hepsi Hasan Kardeşimin arkasından nal toplar. Hasan Karakaya dobra bir kalem olmanın yanı sıra gazeteci kılıklı terör sevicilerine ve tetikçilere de eyvallah etmeyen bir polemik ustasıydı. Fikir, sanat ve yayın hayatımıza musallat olan, yıllarca bu alanı kendi tapulu malı gibi gören zorbaların maskesini düşüren gerçek bir muharrirdi. 23 yıl boyunca Akit gazetesinde yazılara baktığınızda orada milli iradeyi savunan, milletinin yanında saf tutan, vesayete karşı sesini yükselten, Anadolu insanına göğsünü siper eden, bu aziz milletin inancına sahip çıkan, Hakk’ın hatırını her şeyin üstünde tutan, millet ve memleket düşmanlarına hadlerini bildiren, inandığı yolda yürümekten asla çekinmeye dirayetli bir gazeteci, dürüst bir köşe yazarı, samimi bir dava adamı görürsünüz. Yine onun hayatına baktığınızda kat sayı engelinin kaldırılmasından, başörtüsüne serbestlik getirilmesine, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasına kadar son 20 yılda diktiğimiz zafer anıtlarının bir çoğunda Hasan Karakaya’nın emeği görürsünüz. Gazetecilik ve köşe yazarlığı gibi bilgi birikimi ve tecrübe yanında mangal gibi yürek de gerektiren mesleklerde Hasan kardeşimizin eksikliği gün geçtikçe daha fazla hissediliyor” açıklamalarında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Papa ile görüştü Cumhurbaşkanı Erdoğan Papa ile görüştü


“Demokrasiye karşı darbecilerin yanında saf tutanlar, gayretlerimizle siyasetten tasfiye edildiler”
2002 yılından itibaren Türkiye’de bir dönüşüme imza attıklarını söyleyen Erdoğan, devamla şöyle konuştu: “Tek parti zihniyetinin her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler vasıtasıyla milletin iradesine vurduğu prangaları tek tek parçaladık. 28 Şubat ürünü olan anti demokratik düzenlemelere muhalefete rağmen son verdik. Siyaset müessesesinin eski Türkiye bakiyesi vesayet kurumları ve darbeci gelenekle hesaplaşmasını da sağladık. Millete parmak sallayanlar, milli iradeyi yok sayanlar, milletin vermediği yetkiyi kullanmaya heveslenenler bizim dönemimizde önce milletimizin vicdanında, sonra da bağımsız Türk mahkemelerinde mahkum oldular. Demokrasiye karşı darbecilerin yanında saf tutanlar, yine bizim gayretlerimizle siyasetten tasfiye edildiler Her ne kadar zaman zaman CHP içinde 27 Mayıs’ı övenler, 28 Şubat’ı savunanlar, darbecilere alkış tutanlar, iktidarı sandık yerine yabancı güç odaklarına şirinlik yapmakta arayanlar, milletin inancı ile kavga edenler çıksa da artık bunların hiçbir hükmü kalmamıştır. Milletimiz bu kifayetsiz muhterislere gücün, yetkinin ve egemenliğin bila kayd-ü şart kendi uhdesinde olduğunu, son 20 yıldaki 15 seçimin her birinde açıkça göstermiştir. 15 Temmuz ise milletimizin iradesini gasp etmeye kalkanlara karşı neleri göze alabileceğini göstermesi açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. Öte yandan siyaset ve toplum tarafında tüm bu gelişmeler yaşanırken, üzülerek ifade etmek isterim ki basın yayın camiamızda darbeci zihniyetle samimi bir hesaplaşma yapılamadı. O dönemde gazete manşetlerinden darbeciler adına siyasete ihtar çekenler korundu kollandı. Hiçbir şey olmamış gibi köşe başlarını işgal etmeyi sürdürdü. Dahası bu kalemşorler Cumhuriyet mitinglerinden gezi olaylarına, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz darbe teşebbüsüne kadar demokrasimize yönelik tüm girişimlerde tetikçilik yapmakta geri durmadılar. Gün oldu çapulcuları savundular. Gün oldu teröristlere sözcülük ettiler. Gün oldu Türkiye’yi karaladılar. Gün oldu yabancı güçlere ülkemize müdahale çağrısı yaptılar. Ama her seferinde gizleme çalıştıkları faşist karakterlerini ellerine geçirdikleri ilk fırsatta ortaya dökmekten çekinmediler. 2023’e iden süreçte medyamızın bu hesaplaşmayı da yapacağına, bu habis zihniyetten kendisini bir an önce kurtaracağına inanıyorum. Ülkemiz milletimiz ve demokrasimiz adına bunu içten bir temenni olarak ifade ediyorum” dedi. (İHA)