Yapılan bilimsel çalışmalara göre ve dünya sağlık örgütü verilerine göre dünyada 400 milyon kişinin diyabet hastası olduğunu ve her yıl 5 milyon kişinin diyabet sebebiyle hayatını kaybettiğini belirten Özel Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Tuğba Küçük, “Türkiye’de 7 milyonun üzerinde diyabet hastası olduğu tespit edilmiştir. Diyabet, halk arasında yetişkin hastalığı olarak bilinse de günümüzde sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da sıklıkla görülen kronik bir hastalık haline gelmiştir. Tip 1 diyabet, viral enfeksiyon, katkı maddeli yiyecek ve içecekler gibi çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan bir diyabet grubudur ve özellikle çocukluk çağında daha sık görülür. Yapılan araştırmalarda her iki bin çocuktan birinin Tip 1 diyabet hastası olduğu ve her sene bu sayının artış gösterdiği saptanmıştır. Tip 1 diyabet tedavisinde insülin kullanmak gerekmektedir. Çünkü insülin hormonu vücutta yeterli derecede yoktur ve dışarıdan alınması gerekmektedir. Tip 1 tedavisinde yeterli ve dengeli beslenme ile yapılan fiziksel aktivitede büyük önem taşımaktadır. Eğer Tip 1 diyabeti olan kişi beslenme planına, fiziksel aktivitesine ve insülin tedavisine uygun hareket ederse problem yaşamayacaktır” dedi. Tip 2 diyabet ise, daha çok erişkinlerde görülür ve şişmanlık (obezite) sebebiyle oluşan insülin miktarının az olmasına bağlı olarak ortaya çıktığına dikkat çeken Küçük, “Ancak son dönemlerde artış gösteren obezite sebebiyle 3-15 yaş arasındaki çocuklarda da Tip 2 diyabetin görülme oranı artmaktadır. Tip 2 diyabet de ilk zamanlarda insülin salgılanması varken salgılanan insülin hücreler tarafından kullanılamaz. İleri dönemde ise insülin salgılanma seviyesi düşer. Vücut ağırlığında problem olan bireyler, ailesinde diyabet öyküsü olanlar, 4 kilogramdan daha ağır bebek doğuran kadınlarda Tip 2 diyabet görülme riski daha fazladır. Tip 2 diyabette de Tip 1 diyabette olduğu gibi beslenme planına önem verilmeli ve fiziksel olarak aktif olmak gerekmektedir” şeklinde konuştu.

EĞER HAFİF BELİRTİLER VARSA…

Kan şekerinin ani düşmesi önlem alınmasını gerektiren bir durum olduğunu belirten Küçük, “Diyabetli kişinin öğün atlaması veya öğün saatini geciktirmesi, aşırı fiziksel aktivitede bulunması sebepleriyle kan şekeri düşebilir. Eğer hafif belirtiler varsa 2-3 adet kesme şeker verilebilir veya bir çay bardağı vişne suyu da kullanılabilir. Eğer düzelme olmaz ise 4- 5 adet kesme şeker yine aynı şekilde verilebilir. Ağız kuruluğu, sık aralıklarla idrara çıkma, aşırı susama, halsizlik gibi belirtiler varsa kan şekeri yüksek demektir. Böyle bir durum varsa insülin dozunun, uygulama tekniğinin ve kullanım tarihinin uygun olup olmadığına bakılmalıdır. Bebeklik döneminde bebeğin aşırı idrara çıkması ve su içmesi, sürekli ağlaması ve bu ağlamaların su verildiğinde kesilmesi bebeklik dönemi diyabetine işaret edebilir. Çocuğun isteklerini ifade etmeye başladığı dönemde aşırı su istemesi, gece sık sık idrara çıkması ve tekrar su içmesine dikkat edilmelidir. Özellikle çocuğun iştahlı olması fakat yemek yediği halde kilo alamaması, halsiz olması, terlemesi, karın ağrıları ve kusmaları, hızlı soluk alıp vermesi ve çevresine ilgisiz olması diyabet belirtileri arasındadır. Diyabette erken teşhis oldukça önemlidir. Bu belirtiler görüldüğünde en kısa zamanda bir uzmandan yardım alınmalıdır” diye konuştu.

DENGELİ VE DÜZENLİ BESLENME ÖNEMLİ

Anne, baba ya da birinci derece yakın akrabalarında şeker hastalığı öyküsü olan çocuklar genetik olarak diyabete daha fazla eğilimli olduğunu ifade eden Küçük, “Genetik olarak eğilimli olan bireyler bebeklikten itibaren dengeli ve düzenli bir şekilde beslenmelidir. Yaşına ve boyuna göre kilo değerleri uygun aralıkta olmalıdır. Şeker ve çikolata tüketimine de dikkat edilmeli, çocuklara ödül olarak şeker, çikolata, hazır paketli gıdalar verilmemelidir. Bunun yerine çocuklar, daha çok basit şeker ve fruktoz içeren taze meyve tüketimine teşvik edilmelidir. Diyabet teşhisi konmuş çocuk hastalığı hakkında mutlaka bilgilendirilmelidir. Hastalık çocuğa yaşına uygun basit bir dille anlatıldıktan sonra ailenin hastalığı nasıl kabul ettiği de çocuk için oldukça önemlidir. Anne ve babanın aşırı endişesi çocuk için stres faktörü oluşturabilir. Bu sebeple ailelerin diyabet ile ilgili detaylı araştırmalar yapması ve durumu kabul etmesi gerekir. Kendilerini ya da birbirlerini suçlamak çocuğun durumunu daha da zora sokacaktır. Diyabet hastalığında anne ve babanın desteği çocuğu daha iyi hissettirir. Çocuk ailesinin desteğiyle hastalığıyla yaşamayı öğrenecek ve diyabet için gerekli olan durum ve koşulları kendi kendine organize edecektir. İyi bir diyabet eğitimi, dengeli ve düzenli beslenme, hayat tarzı, kendi kendine takip ve gerek görüldüğünde doktor ile iletişime geçebilme yeteneğini kapsar. Hastalığı kabullenmek çocuk için uzun ve zorlu bir süreçtir. Çocuğun durumunu kabullenmesinde bireysel terapist desteği, aile terapisi ve kendisi ile aynı hastalığı taşıyan bireylerin bağlı olduğu derneklere ziyaretler ve üyelikler büyük önem taşır. Uzman doktorlarla çıkılan diyabet kampları da oldukça yararlı aktiviteler arasındadır” dedi.

POSADAN ZENGİN YİYECEKLER TERCİH EDİLMELİ

ONKODAY'dan serviks tartışmalarına son nokta ONKODAY'dan serviks tartışmalarına son nokta

Diyabet tedavisinde beslenmenin çok önemli olduğunu ve tedavinin yüzde 50'sini oluşturduğunu ifade eden Küçük, “İyi, dengeli ve düzenli beslenme diyabetli yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da önemlidir. Posadan zengin yiyecekler tercih edilmelidir. Pirinç yerine bulgur, meyve suyu yerine meyvenin kendisi tercih edilmeli, günde iki porsiyon sebze yemeği yenmeli, ana öğünlerde yemeğin yanında mutlaka salata tüketilmeli, kuru baklagiller sıklıkla tüketilmeli ve esmer undan yapılan ekmekler yenmelidir. Öğün saatlerine dikkat edilmelidir. Uzun aralıklarla düzensiz beslenmek kan şekerinin aşırı düşmesine ve aşırı yükselmesine yol açar. Bu sebeple öğün atlamaktan kaçınmak gerekir. Günde 3 ana ve 3 ara öğün olmak üzere 6 öğün tüketilmeli. Ana öğünler arası 5 saat, öğünler arası 3 ile 3,5 saat olacak şekilde ayarlanmalı. Ara öğünlerde meyve, süt, yoğurt, kuruyemiş gibi gıdalara yer verilmeli. Fast food tüketiminden uzak durulmalı. Bunun yerine çocuklara evde hazırlanmış hamburger, sandviç gibi ürünlerle hevesi giderilmeli. Gazlı içecekler yerine süt ve ayran gibi sağlıklı içecekler tüketilmeli. Her gün mutlaka yumurta, peynir, süt, yoğurt tüketilmeli. Haftada en az 2 kez balık, kırmızı et-tavuk, kurubaklagil tüketilmeli. Kaliteli protein tüketimi kan şekerinin dengelemesinde önemli rol oynar. Katkı maddeli yiyecek ve içecekler, hazır paketli besinler, fast-food gıdalar, rafine şekerler ve çikolata diyabetli çocuklarda olduğu kadar diyabeti olmayan çocuklar için de oldukça zararlıdır. Hastalığı önlemek için zararlı besinlerden uzak durmak gerekir. Dengeli ve düzenli bir şekilde sağlıklı beslenme alışkanlığı hastalığın ilerlememesi için oldukça önemli bir etkendir. Bunun için beslenme uzmanlarından mutlaka destek alınmalıdır” diye konuştu. (İHA)