Akın GÜLER

Aytekin Yazar Kimdir?

 1959 yılında Artvin’in Şavşat ilçesinin Savaş köyünde yaşam yolculuğuna başladı. İlkokulu bitirdikten sonra öğretmen ve müfettiş olan babası Selahattin Yazar’ın görevi nedeniyle köyden ayrıldılar ve Anadolu’yu dolaştılar. Beş kardeşin ikincisidir. Kendisinin bir küçüğü olan kız kardeşini 2009 yılı Ocak ayında kaybetti, babasını ise 2007 yılı Temmuz ayında. Liseyi Manisa Kız Öğretmen Lisesi’nde 1978 yılında bitirdi. 1979 yılında o zamanki adıyla Muğla Eğitim Enstitüsü’nü kazandı.

Askerlik sonrası İzmir’e geldi. Şu anda Aydın Çine’de yaşıyor. 18 yıllık bir beraberliği oldu ama resmi olarak hiç evlenmedi. Hayvanları çok sever, çocuk ve kadın hakları konusunda hassastır. Okuma alışkanlığı inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Doğa ve toplumsal yaşamla ilgili konular üzerinde çalışır. Felsefe, ekonomi, doğa yasaları, pedagoji, antropoli, psikoloji ve psikiyatri gibi konular özel ilgi alanlarıdır. Hayata bakış açısı kurulu düzene karşı olmaya dayanır. Kendisiyle barışıktır. Ama sistemle değil. Bu arada açık öğretim işletme bölümünü bitirmek üzereyim, bunu da atlamayalım.

Yaşam Koçluğu, Aile Danışmanlığı, Psikolojik Danışmanlık alanlarına online ve yüz yüze Aytekin Yazar’dan destek almak danışanlara ne kazandırıyor?

“Öncelikle sınırsız bir saygı, sabır ve büyük bir dikkat ile dinleniyor aynı şekilde yanıt alıyorsunuz. Seanslar; arkadaşlık, dostluk samimiyeti ve danışan-eğitmen ilişkisi ile gerçekleşiyor.

AYTEKİN YAZAR’A DANIŞIN

Karşınızda bilgi birikimi, düşünce yapı ve doluluğuyla Aytekin Yazar durunca ister istemez ikinci bir seans istiyorsunuz. Çocuk Gelişimi, Özel Eğitim, Psikolojik Danışmanlık, Aile Danışmanlığı ve Yaşam koçluğu alanlarında destek almak isterseniz sosyal medya aracılığıyla Aytekin Yazar’a ve kitaplarına ulaşabilirsiniz. “     

Çocuk ve yetişkin psikolojisindeki farklar nelerdir?

Çocuk ve Yetişkin Psikolojisindeki Farklılıklar: Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bir bütün olarak baktığımızda insan psikolojisinin temel olguları aynıdır. Yanı duygu, düşünce ve davranışların tümünü içinde barındırır. Bu bağlamda İnsanın özünü ifade eder. Ne var ki sanılanın aksine insanın özü her bireyde tek tek var olan bir soyutlama değil, insanın özü toplumsal ilişkilerin toplamıdır. Diğer bir tanımlamayla duygu, düşünce ve davranışlarımızı belirleyen şey yaşadığımız toplumsal çevrenin özellikleri, değerleri, sosyo-ekonomik koşulları tek tek bireyler üzerinde bir etki yaratır. Psikolojik özelliklerimizi belirleyen şey bu etkileşimdir. Fakat bu etkileşim çocuk ve yetişkinler açısından farklılık yaratır. Çocuklar henüz gelişim evrenindedir. Yerleşik ve karakteristik özellikleri yoktur. Bu evre altı yasına kadar hızlı bir değişime açıktır, ortalama 12 yaşında başlayıp, 20 yaş evresini içine alan ergenlik sürecinde bu gelişim azalarak devam eder. Çocukluk dönemi algıların yüksek olduğu hassas bir dönemdir. Çocuklarda olumlu ve olumsuz özelliklerin daha çabuk değişim göstereceği bir evredir. Gelişim psikolojisi açısından yaşa bağlı tutum ve davranışlar daha belirgindir. Çocuklarda görülebilecek bozukluklar aslında ailedeki bozuk iletişim ve tutumların doğrudan yansımasıdır, dolayısıyla bu bozukluklar uygun koşullar sağlandığında giderilebilecek bozukluklardır. Kalıcı değillerdir.

Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu Göl Yazıevi'nin konuğu Serdar Uslu

ÇOCUKLARIN ALGILARI ÖNYARGIDAN UZAKTIR

Çocukların algıları önyargıdan uzaktır. Ne var ki olumsuz uyaranlardan çok çabuk etkilenirler. Çocukluk evresi yetişkinlik döneminin altyapısını oluşturur. Yetişkinlerin bu evredeki olumlu olumsuz kazanımları yaşamlarının bütününü belirler. Yetişkinlerde duygu düşünce ve davranışlar büyük oranda kalıcı, karakteristik bir özellik taşır, değişime ve gelişmeye daha kapalıdır. Önyargı zihinsel fonksiyonlarına egemendir, psikolojik bozukluklar kalıcıdır, kesin tedavisi yoktur. Endişe, kaygı, depresif durumlar ve geçmişe dayalı boşluklar duygu, düşünce ve davranışlarını belirler. Çeşitli terapi yöntemleriyle bu bozuklukların yasam kalitesini olumsuz yönde etkilemesi asgari düzeye indirilmeye çalışılsa da tamamen bertaraf edilemez.  Günlük yaşamda çok fazla travmaya yol açacak olgular olmadığı sürece çocuklar hep mutludur. Ama yetişkinlerin mutluluğu sadece o anki durumla ilgili değildir, geçmişten bugüne neyi taşıdıklarıyla da ilgilidir.

BAĞLARIN KOPMA HALİ

Çocuklar mutluluğu kendi içinde bulur, yetişkinse dış etken veya kişiye bağlar. Yine çocuklar çok ciddi bir olumsuzluk yaşamıyorsa genelde kendisiyle barışıktır, yetişkinlerin bu konuda sorunları daha fazladır. Eğer ki çocuğun hareket ve özgürlük alanı gerektiği gibi sağlanıyorsa ve yetişkinler dünyası kendi zaafları ve bozukluklarını çocuklara yansıtmamayı başarabiliyorsa çocuklar mutlu ve sağlıklıdır. Yetişkinler maalesef mutluluk algısını ters yüz etmiş durumdadır. Çocuklar yaşamı neşe ve mutluk üzerinden algılar, yetişkinlerse kendilerine empoze edilen değerler üzerinden tanımlar ve algılar. İnsan ve canlı doğası açısından çocukluk ve yetişkinlik evresi birbirini olumlu yönde tamamlayan ve besleyen evreler olması gerekirken, ne yazık ki bu bağ kopmuş durumdadır. Dolayısıyla yetişkin yabancılaşmanın getirdiği psikozların esiridir, çocuk ise henüz bu bozulmaya uğramamıştır, şimdilik. Çocuklar somut durumlara göre düşünür ve davranırlar, yetişkinler daha çok alışkanlık ve önyargılarına yenik düşerler. Dolayısıyla her açıdan dünyaları çok farklıdır ve dolayısıyla psikolojileri ve dolayısıyla buna yönelik uygulanacak yöntem ve teknikler. Yabancılaşma aşılıp bu bağ tekrar kuruluncaya ve doğanın işleyiş yasalarına uygun hale gelinceye kadar bu çelişkili durum yaşanacaktır.

Yazarlık kariyeri ve mesleki çalışmalarıyla çeşitli TV programlarına da davet edilen Aytekin Yazar gelen TV programlarına yoğunluğundan fırsat buldukça katılıyor ve bilgilerini paylaşıyor.