Sanat dünyasının içinde doğmuş bir isim Gökhan Atalay... Başka bir mesleğe yönelmeyi hiç düşünmemiş, magazin dünyasında görülmeyi de pek tercih etmiyor. Bugüne kadar Güneşi Beklerken, Lale Devri, Geniş Aile, Emret Komutanım gibi popüler dizilerde oynadı. Diriliş Ertuğrul´da canlandırdığı “Şahabettin” rolüyle tanınırlığı daha da arttı. Şimdi TRT´nin ramazan dizisi Yunus Emre´nin başrol oyuncusu olarak karşımıza çıkıyor. Rolü için yaklaşık 10 kilo veren Atalay´la hem kariyerini hem yeni dizisini konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1974 Ankara doğumluyum. 1994-1998 yıları arasında Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuarı´nda eğitim gördüm. Uzun süre tiyatro ile uğraştım. Son 10 yıldır İstanbul´dayım ve oyunculuk yapmaya çalışıyorum. 1 senelik de evliyim.

Ailenizin mesleği gereği sanatın içinde büyümüşsünüz. Meslek hayatınızda bunun bir etkisi oldu mu?

Muhakkak etkisi olmuştur. Çünkü; annem kostüm atölyesi, babam aksesuar atölyesi şefiydi. Okuldan arta kalan zamanlarımda sürekli anne-babamın yanındaydım. Birçok prova izledim. Aksesuar deposunda olmak benim için masal aleminde olmak gibiydi. Silahlar, kalkanlar, pastalar... Bir çocuk için çok fantastik bir yer. Provaları da öyle… Çok büyük etkisi olmuştur.

Televizyon dünyasına adım atmanıza etkisi oldu mu?

Çok kestiremiyorum. Her türlü oyunu oynamayı çok seviyorum. Belki onun da etkisi vardır. Biraz da anneden babadan dolayı aşina olduğum için belki de...

Başka bir iş düşündünüz mü?

Hiç düşünmedim... Meslek lisesinde okudum. Bilinçli bir tercih değildi aslında. Lise 2´den itibaren “bitse de konservatuarın sınavlarına girsem” diye bekliyordum.

Yunus Emre rolü için teklif geldiğinde ne hissettiniz?

Oyuncu için çok heyecan verici bir durum. Şöyle bir artısı var senaryomuzun. Yunus´un bildiğimiz klasik tavrı haricinde nasıl o hale geldiğini de ele alan bir senaryo. Dolayısıyla 3 evresi var. Birincisi ham hali... Benlik duygusunun çok olduğu, her şeyi bildiğini düşündüğü. İkincisi klasik Yunus Emre şekli... Bir de ikisinin arasındaki geçiş var. O yüzden Yunus Emre olmasa bile böyle bir karakteri oynamak çok keyifli bir şey. Altından kalkabilirsem ne mutlu.

Güzel bir proje. Çevrenizdekiler nasıl tepki verdi?

Fragmanlarımızı izleyen herkes bayıldı. İnşallah bölümler de yayınlanınca aynı tepkiler gelmeye devam eder. Biz çok iyi hazırlandık. İnşallah emeklerimizin karşılığını alırız.


EN ÇOK ATLI SAHNELER ZORLUYOR

Yunus Emre´nin hayatı hakkında bilginiz var mıydı?

Sizlerin olduğu kadar vardı. Sonradan tabii ki çok araştırıldı. Ben Diriliş´te oynarken ilk Yunus Emre ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla öncesinde de hazırlanmak için vaktim oldu. Mustafa Taşçı hocamızla (danışmanımız) vakit geçirme şansım oldu. İki gün boyunca gece gündüz anlattı bana.

Çekimler nasıl geçiyor?

Bayağı yoğun geçiyor. Günlük dizi olduğu için yetiştirmemiz gerekli 22 bölümü. 20 saate yakın çalışıyoruz. Herkes büyük fedakârlıkla varını yoğunu ortaya koyuyor. Güzel, keyifli...

"OMUZLARIMIZDA BÜYÜK BİR YÜK TAŞIYORUZ"

Zorlandığınız sahneleriniz oldu mu?

Dörtnala at sahnelerinde zorlandım. Onun haricinde sıkıntılı bir durum olmadı. Her şey çok güzel gitti.

Dizinin konusundan biraz bahsedelim mi?

Karatay Medresesi´nden kadılık eğitimi alıp Nallıhan´a atanışıyla başlıyor. Yolda Tapduk Emre ile karşılaşıyor. Tekke eğitimine, tasavvufa çok sıcak bakmayan bir adamken Tapduk Emre ile beraber sıcak bakmaya başlıyor. Hatta gidip dergâha derviş oluyor. Sonra Yunus Emre oluşuna geliyor. Ama o kısmı biz de daha çekmedik. (gülüyor)

Kostümler ağır geliyor mu?

Çok daha fazla ağırlıklarımız var. İşin yetişmesi, güzel olması. Bayağı bir yük var omuzumuzda. Aslında üzerimdeki kostüm en rahatı. Şu an tekkede temizlik yapmaya başladım. O yüzden kostümüm rahat.

İzleyicilere bir mesajınız var mı?

İlk bölümlerde “Bu nasıl Yunus Emre” deyip hemen tepki göstermesinler. Beklesinler. Çünkü biz diğerlerinden farklı olarak onun nasıl Yunus Emre olduğu sürecini anlatıyoruz. Kafasına taş düşüp de Yunus Emre olmuyor. Kadılığı, makamı, cübbesini, parasını, her şeyini bırakıp yokluğu, hiçliği seçiyor. Söyleyeceğim; orada ne anlatmak istediğimize dikkat etsinler. Burada bizim amacımız, bir algı oluşturmak değil. Zaten bunu biz yapamayız. Eğer seyirci izlediğinden bir şey almaya niyetlenirse bunu ancak o başarabilir. Bu diziyi de bir şeyler almak üzerine izlerlerse biz de amacımıza ulaşmış oluruz. Ayrıca Yunus Emre´yi merak edenlere Mustafa Taşçı´nın kitaplarını okumasını tavsiye ederim. 

DİRİLİŞ ERTUĞRUL SEVENLERİNE UFAK BİR NOT: Yeni sezon 15 Eylül´de başlayacak. Dizinin ilk sezonu 70 ülkede izlenecek