Ali Eşref UZUNDERE

GazeteciJaniv Yunet, şunları kaydediyordu: “Biz Hocalı faciasının şahidi olduk. Biz yüzlerce ceset gördük. Bunların içinde kadınlar, yaşlılar, çocuklar, kenti savunanlar vardı. Emrimize helikopter verildi.  Gökyüzünden gördüklerimizi kameraya kaydediyorduk. Ermeniler helikoptere ateş açtılar ve biz çekimi yarım bırakarak geri dönmek zorunda kaldık. Ben savaş hakkında çok şey duymuştum. Alman Nazilerinin gaddarlığını okudum. Ancak, Ermenilerin masum halkı ve 5-6 yaşındaki çocukları öldürmekle vahşilikte onları bile geride bırakmışlardı. Biz hastanede, vagonlarda hatta çocuk bahçelerinde ve sınıflarda çok sayıda yaralı gördük.”

***

Büyük Ermenistan’a hizmet için Hocalıya giden Avrupalı Ermeni gazeteciler faciayı Azerbaycan Türklerini yaptıkları yolunda bilgileri dünya kamuoyunu aldatmaya çalışıyorlardı. Hocalı’da Ermenilerin yaptıkları vahşeti, kan gölünü ilk kez gören Avrupa Ermeni'si olan gazetecilerden biri, işlenen cinayet ve vahşeti olduğu gibi şöyle aktarmaya çalışmıştı:“Ermeniler Hocalı’da katlettikleri 100 kişiyi yan yana dizerek köprü yaptılar. Ben bu köprüdeki cesetlerin üzerinden geçerken ayağımı körpe(küçük) bir çocuğun göğsüne basınca öyle titredim ki, fotoğraf makinem, blok notum, kalemim yere düşerek kana boyandı. Kendimi tamamen kaybettim. Bedenim tir tir titredi.”

***

Washington Post:“ Dağlık Karabağ kurbanları, Azerbaycan’da toprağa verildiler. Kaçkınlar, Ermeni saldırısında yüzlerce kişinin öldürüldüğünü söylüyorlar. Yedi kişinin cesedi bu gün gösterildi. Bunların ikisi çocuk, üçü kadındır. 120 kaçkın Ağdam hastanesindedir, vücutlarında çok sayıda derin yaralar bulunmaktadır”

***

Ermenilerin Hocalı katliam/soykırım sırasında kasabada bulunan Ermeni GazeteciDaud Kheyriyan sonradan yazdığı kitabında:

Gaflan denilen ve ölülerin yakılmasıyla görevli bir grup, Hocalı’nın 1 Km batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri Türk’ünün ölüsü getirilip yığıldı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa ve açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan adlı bir asker, onu da tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra bütün cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık sesi işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.”

***

The Times: Ermeniler yüzlerce kaçkın ailesini katlettiler Sağ kalabilenler Ermenilerin 450’den çok Türkü katlettiğini, öldürülenlerin çoğunluğunun kadın, çocuk olduğunu bildiriyorlar. Yüzlerce hatta binlerce insan kaybolmuştur. ‘Onlar ateş ediyorlardı, ateş ediyorlardı’ diyen Raziye Aslanov,  Hocalı’da Ağdam’a kaçabilenlerden birisi, kocasının ve oğlunun öldürüldüğünü kızının ise kaybolduğunu söylüyor.”

***

Anatoli Levin (The Times):“ Katliam açığa çıktı. Dağlık Karabağ’ın yamaçlarında aralarında kadın ve çocuklar olan 60’dan çok ceset ortaya çıkmıştır. Bu ise Ermenilerin Azerbaycanlı mültecileri katlettiği yolundaki haberleri doğrulamaktadır. Hala bulunmayan yüzlerce kadın vardır.”

***

The Times: “Onların çoğu tanınmaz hale gelmiştir. Küçük bir çocuk yapayalnız kalmıştır.”

***

İzvestiya: Video kamera, kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Yaşlı kadınlardan birinin yüzünün yarısı kesilmişti. Erkeklerin kafa derisi yüzülmüştür.”

***

Sandy Times: “Thomas Tolts, Ermenilerin yaptığı katliamlar hakkında bilgi veren ilk raporotördür. Azerbaycanlıların yaşadığı Hocalı şehri barış zamanlarında tarımla meşgul olan binlerce Azerbaycanlıların evi olmuştur. Geçen hafta bu şehir yeryüzünden silinmiştir.”

***

Financial Times:“Ermeniler, Ağdam’a giden göçmen kafilesini kurşunladılar. Azerbaycanlılar bin 200 ceset saydılar. Livan’dan gelen raportör, zengin Ermenilerin Karabağ’a silah ve adam gönderdiğini tasdik ediyor.

***

İzvestiya: “Binbaşı Lenold Krevest; Ben kendim yamaçta 100’e yakın ceset gördüm. Erkek çocukların birinin başı yoktu. Her yerde özel gaddarlıkla öldürülmüş yaşlı kadın ve çocuk cesetleri gördüm.”

***

Financial Times:“General, 366.Alaydan 103 askeri personelin Dağlık Karabağ’da kaldığını bildirdi.”

***

Le Monde:“Ağdam’da bulunan yabancı gazeteciler, Hocalı’da öldürülmüş kadın ve çocukların arasında 3 kafa derisi soyulmuş, tırnakları sökülmüş cesetler görmüşler. Bu Azerbaycan tebligatı değil, gerçektir.”

***

Valer Aktuel Dergisi:“ Bu otonom bölgede Ermeni askeri birlikler, yakın doğuda olanlarla birlikte en çağdaş askeri tesisatlara ve hava araçlarına sahiptiler. ASALA, Suriye ve Livan’da askeri malzeme ve silah depolarını yok etmiş, 100’ün üzerinde Müslüman köyünü katletmişlerdir.”

***

Krua I’Envenaman Dergisi:“Ermeniler Hocalı’ya saldırdılar. Tüm dünya tanınmaz hale gelen cesetlerin şahidi olmuştur. Azerbaycanlılar 1000 kişinin öldüğünü söylüyor.”

***

Kolos Ukraini/V.Staçko: “Savaşın yüzü olmuyor. Yalnız çokça maske, kanlı gözyaşları, ölüm bedbahtlık, yıkımlar... Hocalı’da bebekleri niçin katlettiler? Ya anneleri? Allah insanı cezalandırmak isteyince onun aklını alıyor.”

***

Nie Gazetesi: Bulgaristan’da çıkan bu yayın organı Hocalı Soykırımı ile ilgili özel bir sayı yayınlamıştır.

***

Pascal Privat (Newsweek): ''Bir caminin arkasına geçici olarak kurulmuş morga, Hocalı'dan getirilmiş düzinelerce ceset ve onların başında yas tutan mülteciler vardı. Cesetlerin çoğu, kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu. Kafa derileri yüzülen cesetler vardı. Bazılarının yüzleri paramparça olmuştu''

***

GÖZLERİ KÖR OLMUŞ

Rus Gazeteci Yuri Romanov:

- Gözlerim yanıyor. Gözlerim yanıyor

!Yanında bulunan doktor şöyle söyledi: “ Gözleri kör olmuş. Gözlerinde sigara söndürmüşler. Bize getirdiklerinde gözlerinin içinde sigara izmaritleri vardı.

Orada şahit olduklarımı, gözlerimin gördüklerini ve kulaklarımın duyduklarını dilim ifade edemiyor.”

***

Yuri Pompeyev (Moskovskie Novosti Gazetesi muhabiri): Gördükleriyle ilgili sadece bir cümle sarf edebilmişti. “Hocalı’da, kimse yoktu sadece cesetler kalmıştı.”

Hocalı Katliamı… 26 yıl önce bugün Ermenistan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde yaşattığı katliam. Kimi ülkelerce soykırım, kimi ülkelerce katliam, kimi ülkelerce hadise olarak tanımlanan fakat her koşulda, tabiri caizse bir vahşet.”

***

Violette Prvanoğva:“Hocalı insanlığın faciasıdır. Yabancı gazeteciler ile konuşan aslen Hocalılı olan ve soykırımda annesini ve yakın akrabalarını kaybeden Yazar Seriye Müslümkızı; ‘Hocalıya dünyanın muhtelif ülkelerinden onlarca gazeteci gelmişti. Onlar kanlı olayları gözleriyle görüp dehşete düşüyorlardı. Ancak, onların çoğu ülkelerine döndüklerinde, hakikatin aksini yazdılar. Hocalı soykırımını “arsak Kahramanları”nın kahramanlık öykülerini yazıp katledilenlerin resimlerini Ermeni şehitleri diye taktım ediyorlardı. Hatta sök konusu fotoğrafların gönderme masrafları da ödenmeden bırakıldı.”

***

Gazeteci V. Billax (İzvestiya Gazetesi):“Zaman zaman Ağdam’a cesetler geliyordu. Tarih boyunca böyle bir şey görülmemişti. Cesetlerin gözleri çıkarılmış, kulakları ve başları kesilmişti. Birkaç ceset zırhlı araçlara bağlanarak sürüklenerek parçalanmıştı. İşkencenin hattı hududu yoktu”

***

Sandi Tayms Gazetesi: “Ermeni askerleri binlerce aileyi mahvetmişler.”

***

Faynenşl Tayms: “Ermeniler Ağdam’a doğru giden kafileyi kurşunlamışlar,  Azerbaycanlılar, 1200 kadar ceset saymışlar. diye yazıyordu.

***

ABD’li Gazeteci Thomas Goltz: Amerikalı gazeteci Thomas Goltz,Amerika Azerbaycan Derneği tarafından Washington'da, Kongre binasında düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada, 1992 yılı Şubat ayında Karabağ bölgesindeki Hocalı kentinde Ruslar tarafından desteklenen Ermeni kuvvetleri, 800 kişiyi öldürdüğünü, yaklaşık 1 milyon kişinin de bölgeyi terk etmek zorunda kaldığını bildirdi.

ERMENİLER YOLLARI TUTUNCA

Hocalı’da yaşananları Ermenistan hükümetinin hala inkâr ettiğini ifade eden Goltz, Hocalı’ yaşananlarla ilgili tekrar şöyle anlatmıştı:

"Azerbaycan cumhurbaşkanının danışmanı Vefa Gulizade 26 Şubat 1992 gece yarısı telefonda sorularımı yanıtladı ve bir katliam olduğunu söyledi. Nerede olduğunu sordum. Hocalı kentinde dedi ve telefonu kapattı. Hocalı’da daha önce bulunmuştum. O zaman kente ulaşmanın tek yolu helikopterleydi. Çünkü diğer yollar Ermeniler tarafından kapatılmıştı. Havaalanında güvenlik görevlisi Ali Hacayev’le karşılaştım. Memleketi olan Hocalı’da durumun ne olduğunu sordum. O da ‘Gidip görelim. Neler olduğunu gözlerinle görüp doğruyu yaz’' dedi. Hacayev’le yola çıktık. Son 3 aydır Ermenilerin bölgedeki pek çok kenti ele geçirdiğini, Azerilerin elinde Hocalı ve Şuşa’nın kaldığını, aradaki yolun da kesildiğini öğrendim. Hacayev,  Bakü tarafından aldatıldıklarını düşünüyordu. Bunu yazmamı istemedi, ama öldüğü için söylediklerini açıkladım.

Ağdam’a ulaştığımızda Hocalı’dan kaçan yüzlerce kişiyle karşılaştık. Önce hayatta kalanların anlattıklarına inanmakta güçlük çektik. Ermeniler kenti (Hocalı) çevirerek bir uyarı ile halka;  ya kenti terk etmelerini, ya da öleceklerini söylemişlerdi. Son gün olanların detayları çok ürkütücüydü. Bakü’ye helikopter göndermesi için haber verilmiş ancak, Azerbaycan hükümeti hiçbir şey yapmamıştı. 25 Şubat 1992 gecesi Ermeniler kenti 3 yerden sarmış, küçük bir yol açık bırakılmış ve buradan kaçanlar olmuştu.

Ermeni ateşi altında kaçarak Karabağ yakınlarına ulaşanların yeniden ateş altında kalmışlardı. Sivillerin öldürüldüğünü söylendi. Yaklaşık bin kişinin öldüğü söylentilerine önce inanamadık. İlk günün sonunda 500’e yakın insanın öldüğünü haberini aldık. Bu sayıya kaybolanlar dâhil değildi. Gördüklerimiz karşısında Reuters muhabiri Elif Kaban ve eşim Hicran donup kaldılar. Fotoğrafçı arkadaşım öyle etkilenmişti ki, fotoğraf çekebilmesi için kendisini objelerin üzerine doğru itmem gerekiyordu. Cesetler, mezarlar, evet hepsi mide gerektiriyordu. Ama olanları anlatmak, dünyaya duyurmak gerekliydi. Hayatta kalanları bularak hemen orada neler dediklerini kaydettik. Bazı cesetleri tanımaya çalıştım. Ama yüzlerinden vurulanlar, tanınmayacak halde olanlar vardı. Bazılarının kafa derileri yüzülmüştü.”

Staj ve Çıraklar Sigortası Mağdurları Murat Kurum’la buluştu Staj ve Çıraklar Sigortası Mağdurları Murat Kurum’la buluştu

“Hocalı insan meskeni değil, kargaların sakin olduğu mekâna benziyordu”

Son defa Hocalı’da bir ay önce bulunmuştum. O zaman Hocalı’ya gitmek sadece helikopterle mümkündü. Ermeniler, Ağdam’a giden yolu kapatmışlardı. Azerbaycan hükümet yetkilileri,  kesin olarak inkâr etseler de, Hocalı’da korkunç şeylerin olduğu biliyorlardı.”

… “Zaman kaybetmeden Londra merkezli Independent gazetesi muhabiri Hyu Poupla ve Reuters muhabiri Elif Kaban ile Ağdam’a gitmek için yola çıktık. Elif, son üç ay içinde uzak köylerin tamamını Ermeniler tarafından tek tek işgal edildiğini söylüyordu.  Azerbaycanlıların elinde sadece Hocalı kalmış kalmıştı, onunda yolları Ermeniler tarafından kesilmişti. Duyduklarımıza inanamıyorduk. Onlar,(Ermeniler) Rus askerleri ile birleşerek Şubat’ın 25’i gecesi Hocalı kasabasını yeryüzünden silerek, yüzlerce insanın katledildiğini söylüyordu. Sağ kalanların kafa, yüz derileri soyulmuş, gözleri oyulmuş, yalın ayakları soğuktan patlamış, ağlayıp hıçkırmaktan sesleri çıkmıyordu.

Raziye Aslanova adlı bir kadın ağlaya-ağlaya bildirdi ki, eşini ve eniştesini gözleri önünde öldürmüşler, Kızı da kaybolmuştur.”

Hocalı'da yaşananları “Bıldırcın avına”  benzeten gazeteci Golts, şunları kaydediyordu:

“Binlerce Hocalılı ve onları müdafaa eden bir avuç asker, tıpkı bıldırcın avı sırasında bıldırcınların avlanması gibi kurşunlanmışlardı. Cesetlerin çoğu elin kolun ulaşamayacağı yerlerde;  ormanda dağlarda kalmıştı. Hocalı artık insanların meskeni değil, kargaların sakini olduğu mekâna benziyordu. Bir gecede bin ölü?  Böyle bir şey olamazdı ve olması da mümkün değildi. Amma bir süre araştırdıktan sonra gerçekten de ölenlerin sayısı ile ilgili tahminlerimizde yanılmadığımızı anladık.

Reuters” muhabiri Elif Kaban gördükleri vaziyetten çok sarsılmıştı. Sanki O, aklını yitirmişti. Eşim Hicran sanki felç olmuştu. Foto muhabiri Oleg Litvin sadece susmuştu, akılsız adamlar gibi dolaşıyor, kendi kendine şuursuzca konuşuyordu. Cesetlerin kafa derisi soyulmuş, vücut organları, bacakları, kolları kesilmişti. Durum bir vahşetti.”.

***

İngiltere’nin “Fant Men News” televizyon kanalı muhabiri R. Patrik:“Hocalı’daki vahşiliklere dünya kamuoyunun gözünde hiç bir şey haklı çıkarmaz”.

***

Paris'de yayınlanan “Krua Eveneman” gazetesi şunları yazıyor: “Ermeniler Hocalıya saldırmışlar. Bütün dünya tanınmaz hale getirilmiş cesetlerin şahidi oldu. Azerbaycanlılar çok sayıda ölülerden haber veriyorlar. ”.

***

Gazeteci Neftyanoy Sindrom (Moskovskiy Komsomolets): Gazetesinde olayla ilgili şunları yazmıştı: “Esirler var. Lakin daha onlar yaşamağa yaramıyorlar. Kışın onları sabahleyin yalınayak karın, buzun üzerine çıkarıyorlar. Tepelerinden soğuk su döküyor, başlarında şişe kırıyor, sonra yeniden koğuşlarına salıyorlardı. Asıl işkencelerse zaten bundan sonra başlıyordu. Parmaklarını kapının arasında sıkıştırıyor, bağırttıkça lastik copla dövüyorlardı. Bunların birçoğu bu işkencelere dayanamayarak deli oluyordu. Bir sonraki köyün işgalinde bir Ermeni’nin bir çocuğu alıp, ikiye böldüğünü gördüm. Sonra çocuğun bedeninin bir parçasıyla annesinin yüzüne ve başına o kadar vurdu ki, evladının kanına bulanan zavallı kadın deli olup, gülmeye başladı.”

***

Ermeni gazeteci Berain Siraelyan, Fransız “Katolik-Ecclesia” dergisinde şöyle yazmıştır: “Hocalı’yı gözlerimle gördüm. Ben toprak uğruna yapılan savaşların bu tarzda yürütülmesinden yana değilim. Karın üzerinde üst üste istiflenmiş sahipsiz, kimsesiz cesetlerden korktum… Bu kan için Azerbaycan tarafının, yarınki kuşakların sessiz kalmayacaklarını düşünerek korktum… Bugün Ruslar bizim yanımızda. Ya yarın? Yarın biz yalnız kalabiliriz..