Özlem ATAÇ

Türkiye ve Osmanlı Tarihi üzerine 50 yıldır araştırmalar yapan ve 81 kitap yazan araştırmacı tarihçi ve yazar Süleyman Kocabaş, kendi adına açtığı stantta fuar boyu kitaplarını imzalıyor. 29 Aralık’a kadar açık kalacak olan Bursa Kitap Fuarı kapsamında Bursa’da kalacak olan Süleyman Kocabaş, kitap fuarı hakkında olumlu görüşlerini dile getirdi. Günümüzde çocuk ve gençlerin okumadan uzak durup, internet, televizyon ve cep telefonu aşinası olmalarını değerlendiren Kocabaş, “Cenab-ı Allah’ın ilk emri oku’dur. Bu nedenle okumayı ihmal etmemeliyiz. Kitap okumayan toplumlar, kitap okuyan toplumların ayağı altında ezilirler. Bu bakımdan Türk toplumunun bol bol okuması lazım. Maalesef kitap okuma alışkanlığımız az. 10 bin kişide bir kişi kitap alıp okuyor. Bu rakam Japonya ve İngiltere ve ABD’de yüzde 14’dür. Türkiye’nin bu açığı kapatması lazım. Bütün gençlere tavsiyem, bol bol kitap okusunlar ve internete sınırlı meşgul olsunlar” diye konuştu. 

ÇARPITILMIŞ BİR TARİH
Öğretmen okulu ve Ankara Ziraat Fakültesi mezunu Tarihçi-Yazar Süleyman Kocabaş, “50 yıllık bir yazarım. Bu süre içerisinde Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi üzerine 81 kitap yazdım. Vatan yayınları adı altında kendim yayımladım kitaplarımı. Yani hem yazarım hem de Vatan Yayınevinin sahibiyim. Süleyman kocabaş yazarsa doğru yazar, verimli yazar, serbest hiçbir yere bağlı olmayan doğru bildiğini yazar diyebilirim. 11 kitabım Mısır’da 1 kitabım Filistin’de 2 kitabım da Azerbaycan’da yayımlandı. Biz hakkın ve halkın izindeyiz. Yıllardır, bize tarih diye okuttukları şey bazı ideolojik çevrelerin kendi menfaatleri üzere yazmış oldukları çarpıtılmış bir tarihti. Eğer bu böyle gitse ve tarih gerçekliği ile bilinmezse milletimiz geleceğe yönelik rotasını doğru çizemez. Ben bir tarihçi olarak hiçbir oluşumun etkisinde kalmadan, tarihimizi doğru bir şekilde milletimize öğretmeye gayret gösteriyorum. Zaten bu sebeple de kitaplarım halk nezdinde tutuluyor” dedi.

Huzurevinde yeni yıl kutlandı Huzurevinde yeni yıl kutlandı

AMAÇ; DOĞU ANADOLU’YU VERMEK
Vatan ve milletimizin varlığını yakından tehdit eden "Ermeni Meselesi" konusunu da anlatan Kocabaş, “İlk kitabım 1983 yılında Ermeni meselesi nedir ne değildir adlı kitaptır.  Yazdığım sırada Asala denilen bir terör örgütü vardı. Yurtdışında diplomatlarımızı şehit ediyorlardı. Ermeni konusunda toplumda büyük bir cehalet var. Bu cehaleti gidermek için bu kitabımı yazdım. Ermeni meselesi büyük güçler tarafından Rusya, Fransa ve İngiltere tarafından Osmanlı’yı yıpratmak için Osmanlı üzerindeki Ermenileri kullanması dolayısıyla ortaya çıkmıştır. Ermeni meselesi emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek için kullandıkları bir unsur olmuştur. Önce Ermenileri, Ruslar Akdeniz’e inmek için kullandılar. Daha sonra 19. asrın başlarında 890-1900’lü yılları arasında İngiliz emperyalizmi Doğu Anadolu’daki Ermenilere sözde bağımsız bir Ermeni devleti kurdurarak sömürgecilikteki rakibi Rusya’nın Basra körfezi ve İskenderun Körfezi gibi sıcak denizlere girmesini engellemek istedi. Fakat Ermeniler bölgede azınlıktı, zaten yüzde 80’ni Müslüman yüzde 20 Ermeniydi. Onlarda o bölgede bulunan Müslümanları yok edip yüzde 20 azınlık olan Ermenilere Doğu Anadolu’yu vermek istiyorlardı” dedi. 

BİZ KATLİAM YAPMADIK
“Biz asla katliam yapmadık” diyen Kocabaş, “Abdülhamithan bu olanlara tahammül etmeyerek Hamidiye Alayları’nı vurdu. İngilizlerin kışkırttığı Ermeni teröristlerini bu Hamidiye Alayları’yla ezdi. 1. Dünya Harbi’nde de Ermenileri bu sefer yine Ruslar kullandılar. Sarıkamış’ta ordumuzu arkadan vurdular. Bunun üzerine Enver Paşa ve arkadaşları tehcir kararı aldılar. Ermenileri Doğu Anadolu’dan çıkardılar. Suriye’ye ve Ürdün’e gönderdiler. Biz katliam yapmadık. 300 bin Ermeni Osmanlı Jandarmasının korumasında emniyetli bölgelere gönderildiler. Başkası olsaydı belki bu 300 biniyi yok ederdi. Türkler o kadar insaflı ki bu insanları güvenli bölgelere götürdüler. Buna katliam diyemeyiz. Tabiî ki harp halidir, iki taraftan da kan akmıştır. Eğer biz Ermenileri Doğu Anadolu’dan uzaklaştırmasaydık Ermeniler orada yaşayan Müslümanları oradan sürüp tıpkı Yunanistan gibi safi bir ırk olarak Doğu Anadolu’yu Ermenileştireceklerdi. İşte Ermeni meselesi kısa ve öz bundan ibarettir. Ermeniler daha sonra pişman oldular, keşke Ruslara İngilizlere ve Fransızlara alet olmasaydık, kardeş gibi yaşadığımız Müslüman kardeşlerime el kaldırmasaydık. Öyle ki Ermeniler ve Türkler arasında öyle bir güven oluşmuştu biz onlara Millet-i Sadıka diyorduk. Ermeniler büyük emperyalist güçlere alet oldular daha sonrada pişman oldular. Ermeni soykırımı tarihsel bir yalandır. Soykırım yapmadık sadece vatanımızı savunduk” şeklinde konuştu. 

TÜRKİYE’NİN VERECEK TOPRAĞI YOKTUR
Son olarak, “Onların da iyiliğini istemek görevimizdir” diyen Kocabaş, “Dün, şu veya bu sömürgeci devletin tahrik ve oyunlarına alet olarak kullanıldılar; onların emellerinin gerçekleşmesi için taştan taşa çalındılar. Hiç olmazsa bugün, tarihten ders alarak, kendilerini de ateşe atıp mahvedecek olan aynı tahrik ve oyunlara, sahte vaatlere alet olmasınlar. Dileğimiz, geçmişteki olayları yaşayıp, pişman olduklarını, aldatıldıklarını söyleyen Ermeniler gibi, günümüz Ermenilerinin de, istikbalde, pişman olduklarını, aldatıldıklarını itiraf edecekleri statüye girmemeleridir. Şurası kesin olarak bilinmelidir ki, Türkiye’nin hiç kimseye vereceği bir karış vatan toprağı yoktur. Devletimiz ve milletimiz, nereden gelirse gelsin her türlü tehdit ve tehlikeyi ezecek güçtedir” dedi.