Diyarbakır´ın Sur ilçesinde, sokağa çıkma yasaklarının başlamasının ardından evini terk ederek, kaymakamlık tarafından bir otele yerleştirilen aile, "Artık savaş değil barış istiyoruz. Neyin savaşıdır onu da anlamadık. Gelenler de hep çoluk çocuk, çeteydi, bu duruma bunlar getirdi" dedi.

Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy´un eşi Hülya Aksoy, Sur ilçesinde çıkan olaylar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan ve valilik tarafından yapılan destekle otele yerleştirilen aileleri ziyaret etti. İlk olarak çocuklarla bir araya gelen Hülya Aksoy, burada miniklere oyuncak dağıtıp sohbet etti. Daha sonra çocukların doktor kontrolünden geçirilmesini izleyen Aksoy, ardından kadınlara yönelik gerçekleştirilen kadın hastalıkları ve korunma yöntemleri toplantısına katıldı. Hülya Aksoy, burada yaptığı konuşmada, kadınların meme kanseri ve cinsel yolla gerçekleşen hastalıklara dikkat etmesi gerektiğini belirtti.

“ÇOCUKLAR HENDEK KAZDILAR, MAYINLAR DÖŞEMEYE BAŞLADILAR”

Sur ilçesindeki olaylar nedeniyle evini terk etmek zorunda kalıp valiliğin yardımıyla otele yerleştirilen ismini vermek istemeyen 4 çocuk annesi kadın, olayların ilk çıktığı zamanlarda yaşadıklarını anlattı. 4-5 ay önce olayların çıktığını belirten kadın, “Geldiler hendekler kazdılar, ondan sonra mayınlar döşemeye başladılar çocuklar, gözümüzün önünde. Yapmamaları için çok dil döktük, neyin nesi olduğunu bilmiyorduk çünkü. Biz barış istiyorduk, evlerimizden olduk, çoluk çocuğumuzla dışarıda kaldık 3 aya yakındır dışarıdayız, otellere yerleşmek zorunda kaldık. Vali bey, kaymakam bey bize sahip çıktı sağ olsunlar. Bu sürecin bitmesini bekliyoruz” diye konuştu.

Evlerinin akıbetini bilmediğini aktaran 4 çocuk annesi şu ifadeleri kullandı:

“Evimizin ne olduğunu bilmiyoruz, yıkılmış diyorlardı. Eşyalarımızın hepsi oradaydı. Eşyalarımız olsun ki eve taşınabilelim, çocuklarımız okula gidemiyor, eğitimlerinden oldular. Burada sorunlar yaşıyoruz. Bir servis verilse çocuklarımıza iyi olur. Hiç olmazsa okullarını bitirsinler. Biz okuyamadık. Umudumuzu emeğimizi her şeyimizi bıraktık. En çok evimin ortamını özlüyorum. Sabah kalkıp çocuklarıma kahvaltı hazırlamak isterdim, çocuklarımla kahvaltı yapmak isterdim, her şey bitti bizim için, hayat durdu. Evimiz oturulacak durumdaysa dönmek isterim, neden dönmeyelim ki. Bizim yaşantımız Suriçi´nde geçti. Biz dışarıda ev tutamayız. Çoluk çocuğumuz orada, oraya alışmışız. Olursa, oturulacak şekildeyse evimizde otururuz. 4 çocuğum var. Eşim öğrenci yurdunda asgari ücret ile çalışıyor, kiracıyım zaten geçinemiyordum. 450 liraya kirada oturuyordum, şimdi bu fiyatta ev bulunmaz ki, doğalgazıdır, aidatıdır, gideridir, Suriçi uygundu bize. Sadece ben değim bütün insanlarımız bu mağduriyeti yaşıyor. Allah sonumuzu hayretsin. Artık savaş değil barış istiyoruz. Neyin savaşıdır onu da anlamadık. Gelenler de hep çoluk çocuk, çeteydi, bunları bu duruma getirenler bunlar.”