Özçelik, alta kaçırmanın özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde görülen genel bir problem olduğunu kaydederken “Bağırsak ve sinir ağlarının denetiminde fizyolojik bir problem yoksa altına kaçırma genellikle psikolojik olarak değerlendirilir” dedi. Alta kaçırmanın 5 yaş altı çocukların yaklaşık yüzde 20’sinde, 5-10 yaş aralığındaki çocukların ise yüzde 5’inde görüldüğünü ifade eden Özçelik, “Yaş ilerledikçe bu oran azalır. Altına kaçırma, 3-4 yaşına kadar normal kabul edilir. Ancak beş yaşın üzerindeki çocuklarda gece en az iki kere alta kaçırma durumu ortaya çıkmaya başlarsa bu bir problem olarak düşünülmeli” diye konuştu. Çocuklarda alta kaçırmanın çoğunlukla psikolojik nedenlere dayandığını ifade eden Uzman Psikolog Dila Özçelik, ancak böbrek ve şeker hastalıkları ile bağırsak, sinir ağı ve mesane problemlerinin de alt ıslatma sorununa yol açabileceğini söyledi. Dila Özçelik, fizyolojik sağlığı yerinde olduğu halde altına kaçırıyorsa çocuğun kendisini güvende hissetme, duyguları dışa vurabilme ve ailesinden gördüğü tutumla alakalı durumlarına bakmak gerektiğini vurguladı. Özçelik, alt ıslatma problemi uzun süre devam ederse ailelere mutlaka alanında uzman bir psikologdan destek almalarını önerdiklerini söyledi. “Burada asla yapılmaması gereken şeyler var” diyen Özçelik “Altını ıslatan çocuğun altı kesinlikli bezlenmemeli. Çünkü bez bağlamak çocuğun altını ıslatmasını önlemek bir yana artmasına sebep olabilir. Ayrıca alt ıslatma nedeniyle çocuklar kesinlikle cezalandırılmamalı” ifadelerini kullandı.

Fitness Beslenme: Aktif Yaşamın Temel Taşı Fitness Beslenme: Aktif Yaşamın Temel Taşı

RENCİDE EDİCİ KONUŞULMAMALI
Uzman Psikolog Dila Özçelik, alt ıslatan çocuklarla ilgili ailelerin yapması gerekenlere ilişkin görüşlerini ise şöyle dile getirdi: “Çocuk iç çamaşırının kuruluğunu belli aralıklarla kontrol etmesi yönünde teşvik edilmeli. Bu, hem kendini kontrol edebilmesi hem de sorumluluk bilincinin gelişmesi açısından önemli. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta, alt ıslatan çocuğa yönelik rencide edici cümleler kurmamak ve ses tonumuza özen göstermektir. Son olarak, mümkün olduğunca kıyaslamalardan kaçınmalı, çocuğa bir problemi olduğunda bunu rahatlıkla ebeveynleri ile paylaşabileceği düşüncesi aşılanmalı. Koşulsuz sevgi ortamı yaratabilmek, çocuğa aile içinde kendini güvende hissettirecek ve problemin azalmasına yardımcı olacaktır.” (DHA)