Ahmet KUNDAKCI-Mehmet ÇETİNKAYA

Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, önceki gün Vakıf Haftası nedeniyle Külliye’de düzenlenen törene Bursa basınını da davet etti. 'agazete' ekibi olarak biz de bu önemli davete katıldık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın ecdadımızın vakıflara verdiği önemi dün bu sayfalarımızda yansıtmıştık.

KADIN KAHRAMANLARIMIZ

Bakanımız Hakan Çavuşoğlu da, törende, İslam medeniyetinin daha çok vermek ve hatta gizlice vermek üzerine kurulduğunu hatırlattıktan sonra “Batı’nın Orta Çağı'nda kadının adı yokken, bizim kadın kahramanlarımız özgürce kendi iradeleriyle mallarını Allah rızası için vakfetmişler ve asırlar sonra bile bizlere ulaşan muhteşem eserlere vesile olmuşlardır" dedi. Çavuşoğlu bakanımız program sonrası bizleri bırakmadı. Atatürk Orman Çiftliği içerisindeki bir tesiste yekte sohbet ettik önce sonra da Çankaya Köşkü'ne çıktık. Çavuşoğlu, öncelikle ‘milletin evi’ndeki Vakıflar Haftası programına katıldığımız için teşekkürlerini iletirken, 7 bölgede aralarında Bursa'nın da bulunduğu 250 vakıf eserinin restorasyonunu gerçekleştirmenin mutluğunu yaşadıklarını dile getirdi.

MEDENİYETİN TEZAHÜRÜ

"Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Vakıflar Haftası’nın temasını kadın vakıfları üzerinden oluşturduk. Gerçekten de ecdat yadigarı olarak bugüne kadar intikal eden çok önemli sayıda vakıf eseri, hayrat gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün idaresinde olan eserler var. Hürrem Sultan, Hatice Turhan Sultan gibi çok önemli vakıf kadınlarımızın bırakmış olduğu eserler hâlâ medeniyetimize ait bir sembol olarak İstanbul’da, Bursa’da, Kayseri’de, Mardin’de, Erzurum’da, o ihtişamıyla durmaya devam ediyorlar" hatırlatması yapan Çavuşoğlu, “Yurt dışında özellikle de Arakan’daki Müslümanların maruz kaldığı zulüm, açlık ve sefalete karşı toplumumuzun beraber harekete geçmesi bizim vakıf medeniyetimizin bir tezahürüdür aslında" vurgusu yaptı.

ÖLDÜRMEK VE YAŞATMAK

İki tür medeniyet tasavvuru yaptıklarını, bunlardan insanları yaşatmak için olan medeniyet tasavvurunun işten kazançlı çıkacağını vurgulayan Çavuşoğlu, "Vakıflar Genel Müdürlüğümüz, işte bu bakış açısıyla, yıllardan beri sürdürdüğü hayır, restorasyon, kurduğu fakülte hatta finans kuruluşlarına varıncaya kadar önemli bir kurumumuzdur. Bugün yaklaşık 50 binin üzerinde vakfı hem temsil ediyor hem idare ediyor. Ecdattan kalan vakıf bunlar. Yani mütevelli heyetlerinden, vakıflarından, silsilesinden, miraslarından kimse kalmayıp da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından idare ve temsil edilen vakıflardır. Yıllık yaklaşık 15 bin aileye her ay düzenli olarak 7 kalem gıda paketi dağıtıyoruz. Eyüp Sultan Külliyesi’nde yer alan imaretimizde her gün çorba dağıtıyoruz. Yanı sıra Kıbrıs’ta, Balkanlar’da çorba dağıtımlarına devam ediyoruz. Yaklaşık 5 bin üniversite öğrencisine burs veriyoruz. Yaklaşık 600 yabancı uluslararası öğrenciye burs veriyoruz. İki tane vakıf üniversitemiz var. Birisi Bezm-i Alem Sultan Vakıf Üniversitesi, diğeri Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi. Vakıf Katılım tamamen yüzde yüz Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün sermayesi ile kurulmuş, gerçekten de şu anda trendi gittikçe yükselen finans kuruluşu olarak devam ediyor. Vakıf Bank'ın yüzde 58 hissesi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aitti. Orada bir hisse devrici verdiler çünkü Vakıf Bankası’nın gücünü takip etmek istiyoruz. Dolayısıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü toplumun ortak değeri olan eserleri, hayatları ve diğer enstrümanları gene millet için insanımız için sarf eden bir kurumumuz. Burada yaptığımız her iş hayır işi. Hayra aracı olmak da herhalde bizi nasiplendirir diye düşünüyoruz. İnşallah bundan sonraki süreçte de bu hayır eserleri artarak devam edecektir" ifadelerini kullandı.

Ortak paydamızda Bursa var

Biz gazeteciler gibi Bursa’nın bir bakanı olarak herkesin kendi mecrasından, kendi penceresinden Bursa adına çalıştığını dile getiren Çavuoğlu, "Bursa’yı nasıl daha değerli kılabiliriz, nasıl daha yaşanabilir hale getiririz. İnsanlarımızın standartlarını nasıl daha geliştirebiliriz bunun çabası içerisindeyiz. Allah’ın izni ile çok iyi şeyler olacak" dedi.

ÇOK ÜMİTLİYİZ

24 Haziran seçimleriyle yeni bir döneme girdiklerini söyleyen Çavuşoğlu, "İçinde bulunduğumuz konjonktür, özellikle dış mihrakların ve dış odakların Türkiye’ye bakış açısı bakımından ele aldığımızda, bu önemin üzerine başka önemler de bina etmiştir. Ve 2015 Haziran’ının, 2015 Kasım’ının, 30 Mart’ın öncesinde yaşanan süreç, hep bunlar baktığımız zaman bazı türbülansların içerisinden geçen Türkiye’nin seçimleri oldu. Şimdi bu seçim 16 Nisan’da milletimizin teveccühü ile gerçekleştirdiğimiz sistem değişikliğine ilişkin referandumun tatbikine malum bir seçim olacak. Bizim ümidimiz, bizim öngörümüz, bu değişikliği ortaya koyarkenki yaklaşımımız Türkiye’nin daha hızlı, daha etkin ve ekonomisiyle, bürokrasisiyle, bütün parametreleriyle, bütün gücüyle daha güçlü bir Türkiye’yi nasıl sağlayabiliriz düşüncesi ile getirdiğimiz bir sistemdi. Çok ümitliyiz ve ümitli olmamız için gerekli parametreler de çok güçlü" şeklinde konuştu.

39 BİN DOLARLIK MİLLİ GELİR GERÇEĞİ

Güney Kore örneğini veren Bakan Çavuşoğlu, "Geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber Güney Kore’de idik. Arkadaşlar Güney Kore bu sisteme 1960’lı yılların ilk yarısında girdi. Güney Kore’nin o tarihteki milli geliri bizim kadar değildi. Ama bugün ulaştığı gelir 39 bin dolar olmuş. Bunda her şey bir yana, sistemin çok önemli bir etkisi var. Tabii 16 Nisan referandumunu anlatırken hep söyledik Fransızların önemli siyaset adamı De Guel’ün Fransa ile ilgili yaşadığı bir olay var. 1948’de İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra De Guel’ün Fransa için tasavvur etmiş olduğu sistem bir yerde başkanlık sistemi. Ama o zaman parlamentoda sol grup var. Onlar bu konuda müsaade etmiyorlar ve parlamenter sistemle devam ediyorlar. Onun için de Fransa’da 10 senede 12 ayrı hükümet değişmiş. Sonunda parlamento bir karar alıyor, bütün yetkileri köşesine çekilmiş De Guel'e veriyor. Gel hangi sistemi kuracaksan sen kur diyorlar. 1958’de yarı başkanlık sistemine geçerek o tarihten sonra istikrarı ve güveni sağlıyor ve aşama kaydediyor" hatırlatması yaptı.

67 hükümet nedir böyle!

Çavuşoğlu, Cumhuriyet tarihi boyunca yaşananları örnek gösterirken, "Türkiye’ye baktığımızda 95 yıllık zaman dilimi içerisinde 67 hükümet, ortalama hükümet süresi 15 ay bile değil. Sürekli patinaj, dolayısıyla vesayet. Vesayet bitecek. Bugün bile halen milletvekillerinin alınıp satıldığını gördüğümüz bir ortamda parlamenter sistemin kime hizmet ettiğini anlamak maalesef mümkün değil. Bunun için tehditle, şantajla veya başka yöntemlerle milletvekilli transferleri yaparak yeterli sayıyı bularak hükümet kurma zamanı artık geride kalmıştır. Dolayısıyla Türkiye için önümüzdeki sürecin çok hayırlı olacağına inanıyorum. Çünkü güçlü bir lidere sahibiz. Bugün Batı dünyasının eksikliğini hissettiği bir diğer konu ise liderlik. Liderlik eksikliği, açık ve net. Şu anda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu milletin önünde ve milleti arkasından takip ettiren önemli bir liderdir. Geldiğimiz noktada yaptıklarıyla, ortaya koydukları kararlarıyla baktığımız zaman ülkeyi 3.5 kat büyütmüştür. Kimse inkar edemez. Dolayısıyla ortada yapacaklarımız kadar yaptıklarımız da var. Yaptıklarımızın yapacaklarımıza nelere emare ettiğini anlamak çok önemli. Sadece bir örnek vereyim. Akkuyu Nükleer Santrali’nin temelini biz yeni attık. Şimdi ben soruyorum, neden Fransa’da 59 tane nükleer santral varken Türkiye’de yok? Bunun mantıklı bir izahını bana yapabilirseniz ben bu işi bırakırım. Fransa'da 59 tane varken Almanya’da ondan fazla varken, Ermenistan’da bile varken neden Türkiye’de yok? Cevabı belli. Yap-tır-maz-lar... Çünkü güçlü bir Türkiye istemiyorlar. Yaptırmadılar da zaten. Dönemin hükümetleri de cesaret gösteremedi. Erdoğan farkı bu işte. O'nun liderliğinde biz bu vesayetleri kıracağız" ifadelerini kullandı.