SON DAKİKA
Hava Durumu

Bugün günlerden Cuma

Tarihin her döneminde olduğu gibi Mekkeli müşrikler de İslam davetini engellemek için işkence ve eziyette sınır tanımamış, Müslümanlara karşı sosyal ve ekonomik boykot uygulamıştı...

Haber Giriş Tarihi: 29.03.2019 08:26
Haber Güncellenme Tarihi: 29.03.2019 08:26
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Bugün günlerden Cuma

ALEMLERİN EFENDİSİNİN GÖĞE YÜKSELDİĞİ KUTLU GÜN

MİRAÇ GECESİ

Tam boykot sona ermişti ki, bu sefer de Peygamber Efendimiz (s.a.s), kendisini daima himaye eden amcası Ebu Talib’i ve en sıkıntılı zamanlarında destekçisi olan sevgili eşi Hz. Hatice annemizi kaybetti. Peygamberimizin himayesiz kaldığını düşünen müşrikler, O’na reva gördükleri eza ve cefayı daha da artırdı. Bir çıkış yolu arayan Allah Resûlü (s.a.s) İslam’ı tebliğ etmek için Taif’e gitti. Ancak orada da hakaretlere maruz kaldı. Hatta taşlandı ve mübarek ayakları kan revan içinde kaldı. İşte teselliye en çok muhtaç olduğu böyle bir zamanda Cenâb-ı Hak, Habibi’ni himaye ederek O’na İsrâ ve Miraç mucizesini lütfetti.

Kıymetli Müminler!

Hutbemin başında okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”1

İsrâ, Sevgili Peygamberimizin bir gece, Mekke’deki Mescid-i Harâm’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya yolculuğudur. Miraç ise Mescid-i Aksâ’dan en yüce makama kabulünün adıdır.

Değerli Müslümanlar!

Allah Resûlü (s.a.s), Miraç’tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür.2 Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin “Gözümün nuru”3 dediği beş vakit namazdır. Namaz, Allah’la kul arasındaki güçlü iman bağının tezahürüdür. Namaz, yönünü kıbleye dönen, alnını secdeye koyan müminin manevi yükselişidir. Namaz sadece şekilden ibaret değildir. Aksine namaz, bedenen olduğu kadar zihnen ve kalben de insanı kuşatan bir ibadettir. Namaz kılan insan aynı zamanda güzel ahlaklı, dürüst, mütevazı, merhametli, adil olması beklenen insandır. İşte bu yüzden âyet-i kerimede “Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar”4 buyurulmuştur.

Mirac’ın bir diğer hediyesi “Âmenerresûlü” olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Sûresi’nin son iki âyetidir. Bu âyet-i kerimeler bize iman esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir.

Mirac’ın son hediyesi ise ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.

Muhterem Müslümanlar!

Miracın yüreğimizde kanayan emaneti ise Kudüs ve Mescid-i Aksâ’dır. Asırlar boyunca Müslümanların idaresi altında “barış ve selamet yurdu” olarak anılan Kudüs, bugün işgalin, zulmün, şiddetin ve acının toprağı haline getirilmiştir. İbadet özgürlüğünü hiçe sayanlar, mabet dokunulmazlığını ihlal edenler, bir yandan müminlerin Mescid-i Aksâ’da ibadet etmesine engel olmakta, diğer yandan bir cuma vakti Yeni Zelanda’da camide ibadet eden masum Müslümanları hunharca katletmektedir.

Unutulmamalıdır ki hiçbir zorbalık, Müslümanların Kudüs’te, Mescid-i Aksâ’da, bütün yeryüzü camilerinde birlik ve huzur içinde ibadet etmelerine engel olamayacaktır. Huzura, barışa ve umuda kasteden zalimler kendi yaktıkları ateşin kurbanı olacaklardır. Nitekim Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada rezillik, âhirette de büyük bir azap vardır.”5

Aziz Müminler!

Miraç gecesi zihinlerimizde berraklığa, kalplerimizde ferahlığa, hayatımızda huzura vesile olsun. Allah’tan gelen namaz davetine yürekten icabet edip omuz omuza kıyama duralım. Miracın bereketiyle secdeye varalım. İmanın onurunu, kul olmanın sorumluluğunu bir kez daha hatırlayalım. Kudüs ve Mescid-i Aksâ’nın özgür olduğu Miraç gecelerine kavuşmak için umudumuzu ve duamızı eksik etmeyelim.

Önümüzdeki Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gece idrak edeceğimiz Miraç Gecesi’nin İslam âleminin birlik ve beraberliğine, yükselmesine ve yücelmesine vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

1 İsrâ, 17/1.

2 Müslim, Îmân, 279.

3 Nesâî, Işratü’n-nisâ’, 1.

4 Ankebût, 29/45.

5 Bakara, 2/114.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

 

CAN SUYU!

Ey mahlûkatı yoktan var eden ve varlığı sebepsiz var etmeyen, o varlıkta her daim varlığını görmek isteyen en yüce terbiyeci olan Rabbimiz! Ey idrakimizin sırrının sahibi, miracın, orucun, içimizdeki siyah ipliğin ve beyaz ipliğin sahibi olan Rabbimiz! Ruhumuzun yalancı fecrinden uyanıp sadık olmanın dostluğunu bize lütfedermisin! Gözümüzün açlığından, gönlümüzün tamahından sana sığınmak için yollarını her daim açık tutansın biliriz de kımıldamak gibi koca gücü fiziğimizde bulamayız ve biz olamayınca, ve yarım kalınca, ve hamlığımız pişiremeyince diller üssü gönüller incitir dururuz. Olduk sanırız derme çatma yarımlığımızla. Yalnız sen teksin ve birsin. Biz sensiz yalnızız!

Yerde ve gökte, havada ve denizde, canlıda ve cansızda, gecede ve gündüzde ne varsa aslıyla bilen sensin. Bizi ve bizim zannettiklerimizi, saklayıp durduklarımızı ve iç hesaplarımızı da bilen sensin. Bizi bildiğin halde bize kıymet verdin de yüce kitabına muhatap kıldın! Bize kandiller gönderdin arınmak için, iftarlar, sahurlarla nice Ramazanlar gönderdin de biz hala uyanamadık. Lütfet ki uyanalım!

Küresel güçlerin haddi aşan açgözlü zulümlerinde ağlayan nice insan evladının sesini duyarız da hala yuvamız için şükretmeyiz. Bir kuru ekmek bulamadığı için can veren nice insanın varlığını biliriz de sofralarımızdaki yemek çeşidine burun kıvırırız. Bayraksız, vatansız, ezansız kalmış nice muhacir tanırız da hürriyetimize sadaka veremeyiz. Ölüm hep canlı gelir canlı tutar varlığını da hep başkalarına açılacak mezar sanıp dururuz. Ne saatimizi kurarız teheccüde ne secde isteyen alnımızı çeviririz gündüze. Lütfet ki dost olalım, dostlarınla olalım, dostun olalım!

Biz öylesine esir olduk ki nefsimize kapıverdi dünyanın kalıcı bütün nimetleri gönlümüzü. Heva ve hevesimizden başka birşey bırakmadık göğüs kafesimizde. Bizim sandıklarımızı kutsarken yok saydık yarattığın insanlığı. Kendimizi bilemeyince bulamadık kendimizi. El oldu sonrası. Yalnız kaldı kurudu çiçek açan adalet ağaçlarımız. Yaprağını döktü, meyveye durmadan bütün dallarımız. Lütfet de cansuyu ver köklerimize, seninle yeşersin atan damarlarımız...

İzin ver de kulluk gibi bir hürriyeti tadalım senin katında. İzin ver de beş vakit abdest alsın köhne hayallerimiz. İzin ver de secdeye dursun gururumuz. İzin ver de aynı duaya âmin diyen rengarenk kardeşliğimiz daim olsun.

Sen ki bize taşıyamayacağımızı yüklemeyecek kadar merhametli olansın ve iznin olmadan yaprağın kımıldamadığı bir hayattı yaşıyoruz biz. Varda ve yokta ne varsa hepsini açıkladığın kitaba uyanlara her iki dünya saadetini müjdeleyensin. Her yerdesin ve her demdesin. Bize tahammül ve sabrın en güzelini lütfeyle ki dünyanın boynu bükük bütün mazlumlarına zafer talebinde bulunalım duaların kabul saatinde!..

Biz en çok kendimizi kandırdık kendimize uyarak, lütfet de en sevgilin habibin Muhammed Mustafa (s.a.v) nın en sıkı takipçilerinden olalım hayat yolculuğumuzda.

Sırrı isteyenlere açılsın sırrının kapıları ve yönü sana olanları da emrinle katına sürüklesin rüzgarlar ve en asi tarafımıza dokunsun Yüce Hitabın :

"Gaybın (yaratılmış varlıkların idrakini aşan şeylerin) anahtarları O'nun katındadır, onları O'ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane (habbe), ne de kuru (ölü) ve yaş (canlı) hiçbir şey yoktur ki, o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın." (En'am,59)

BİR SORU BİR CEVAP

Define aramak ve bulunduğunda sahiplenmek caiz midir?

Günümüzde define arama işlemleri “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” ile diğer ilgili mevzuata göre yürütülmektedir. Bu mevzuata aykırı şekilde define aramak kamusal ve bireysel haklara tecavüz anlamına geldiğinden caiz değildir.

Günün Ayeti

Biliniz ki Allah iman edenleri korur. Şu da muhakkak ki Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez.

(Hac, 22/38)

Günün Hadisi

Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar.

(Muslim, "İmâre", 18)

Günün Duası

Allah’ım! Senin rahmetini kazandıracak, bağışlamanı sağlayacak işler yapmayı, her türlü günahtan uzak kalmayı, her iyiliğe ulaşmayı ve (sonunda) cennete kavuşup cehennemden kurtulmayı dilerim.

(Hakim, el-Müstedrek, 1/525)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.