Gezegenimiz varoluşu dolayısıyla birçok sırra sahip olan dev bir organizma… Bermuda Şeytan Üçgeni ise saymakla bitiremeyeceğimiz gizemlerinin en çok bilinenlerden biri. Bu gizemin sırlarını çözmeye var mısınız?
Haber Giriş Tarihi: 04.05.2023 17:49
Haber Güncellenme Tarihi: 04.05.2023 17:53
Kaynak:
Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Ezgi ÖZDAŞ
Atlantik Okyanusu’nda geçmişte kaybolan birçok gemi ve uçağın katili olarak adlandırılan Bermuda Şeytan Üçgeni, günümüzde artan ‘bilim anlatıcılığı’nda en çok tercih edilen konulardan biridir. Bir taraf uzaylıların uçak ve gemileri kaçırdığını söylerken diğer taraf üçgenin uydurulmuş bir balon olduğunu ve bilimle açıklanabildiğini savunuyor. Peki gerçekte nedir bu bölgenin sihri? Gelin iki tarafın da iddialarına yakından bir göz atalım. Atlas Okyanusu’nda Miami ile Porto Riko’daki San Juan ve Bermuda adaları arasındaki bölgeye Bermuda Şeytan Üçgeni ismi, Vincent Gaddis adlı bir gazeteci tarafından verildi. Bölgede kayıtlar altına alınan ilk olay 4 Mart 1918'de Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne ait USS Cyclops adlı geminin bu bölge içerisinde kaybolmasıdır. İçerisinde 309 kişilik mürettebat bulunduran bu geminin kaybolması 1918’den bu yana bu bölge ile anılan en büyük olaylardan biridir. Daha sonra 2. Dünya Savaşı sırasında Proteus ve Nereus adlı gemilerin de arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolması da bu bölgede gerçekleşince komplo teorileri ve elbette uzaylıların varlığı ile ilgili iddiaların ardı arkası kesilmiyor.
KOMPLO TEORİLERİ NE DİYOR?
Komple teorileri Bermuda Şeytan Üçgeni’nin sırrını bu bölgede var olmuş veya halen olan uzaylı varlığının arkasında bıraktığı elektromanyetik dalga ile açıklıyor. Bir diğer teori ise kayıp kıta Atlantis’in bu alanda bulunduğuna dair… Kristof Kolomb’un yine bu bölgede kaybolan gemisi üzerine yazdığı günlüklerde ‘gökyüzünde uçan tanımlanamayan cisimler’den bahsedildiği de teori severlerin iddialarından biridir.
DOĞAL GAZ ETKİSİ OLABİLİR Mİ?
Bilim insanları ve bilim teorisyenleri konuyla ilgili birçok iddia ortaya atsa da bunlardan en bilinenleri ani hava değişimleri, metan gazı çıkışları, gel-git dalgaları, sıcak su akıntısı gibi faktörlerdir. Gündemdeki en güncel açıklama ise yer altından çıkan doğal gazların bu etkiyi yaratarak gemi ve uçakları yutabilme gücünün olması… Fışkırma yöntemiyle yer yüzüne çıkan doğal gazlar yalnızca karalarda değil denizlerde de bulunur. Deniz ve okyanus tabanlarından çıkan gazlar düşük ısının da etkisiyle katı hale dönüşerek ‘hidrat’ adı verilen bir madde haline dönüşür. Robot kameralarla alınan görüntülerde incelenen okyanus tabanında beyaz renge ulaşılması ve yine beyaz rengin yoğun olduğu yerlerde bazı gemi enkazlarının bulunması bilim insanlarını ‘doğal gaz kaynaklı’ olduğu sonuca vardırmıştır. Gulf Stream adı verilen sıcak su akıntısı sebebiyle tabanın bazı zamanlarda ısınması tebeşir gazları eritir ve ağırlıklarının az olmasıyla okyanus yüzeyine yükselmeye yol açar. O esnada tabandan yüzeye doğru yoğunluğu azalan su sayesinde oluşan etki üzerinden geçen ne varsa kendine doğru çeker. Bu sayede üzerinden geçen cisim okyanusun dibine doğru ilerler. Sebebi; yoğunluğu düşen suyun gemileri taşıyacak kaldırma kuvvetini yaratamamasıdır. Gaz yükseldikten sonra yoğunluk yeniden eski haline döner ve cisimler arkalarında iz bırakmadan en derinlere gömülürler.
UÇAKLAR DOĞAL GAZ ETKİSİYLE DÜŞER Mİ?
Bilim insanlarına göre bu sorunun cevabı ‘evet’! Yüzeye çıkan doğal gazların ağırlığı havadan az olduğu için yine yükselmeye devam ederler. Yoğunluk bu defa atmosfere kayar. Bölgenin üzerinden geçen jet motora veya pernaveye sahip uçak ani irtifa kaybederken motorları da durur. Sebebi ise jet motorlarında benzinin yanması için ihtiyaç duyulan oksijenin düşük yoğunluklu havanın içerisinde yeterli miktarda bulunmamasıdır. Pervaneli uçaklarda ise havada kalabilmek adına gerekli kaldırma kuvveti yoğunluk düşüşünden dolayı azaldıkça cisim tabana doğru çekilmeye başlar.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Atlas Okyanusu’nda neler oluyor?
Gezegenimiz varoluşu dolayısıyla birçok sırra sahip olan dev bir organizma… Bermuda Şeytan Üçgeni ise saymakla bitiremeyeceğimiz gizemlerinin en çok bilinenlerden biri. Bu gizemin sırlarını çözmeye var mısınız?
Ezgi ÖZDAŞ
Atlantik Okyanusu’nda geçmişte kaybolan birçok gemi ve uçağın katili olarak adlandırılan Bermuda Şeytan Üçgeni, günümüzde artan ‘bilim anlatıcılığı’nda en çok tercih edilen konulardan biridir. Bir taraf uzaylıların uçak ve gemileri kaçırdığını söylerken diğer taraf üçgenin uydurulmuş bir balon olduğunu ve bilimle açıklanabildiğini savunuyor. Peki gerçekte nedir bu bölgenin sihri? Gelin iki tarafın da iddialarına yakından bir göz atalım. Atlas Okyanusu’nda Miami ile Porto Riko’daki San Juan ve Bermuda adaları arasındaki bölgeye Bermuda Şeytan Üçgeni ismi, Vincent Gaddis adlı bir gazeteci tarafından verildi. Bölgede kayıtlar altına alınan ilk olay 4 Mart 1918'de Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne ait USS Cyclops adlı geminin bu bölge içerisinde kaybolmasıdır. İçerisinde 309 kişilik mürettebat bulunduran bu geminin kaybolması 1918’den bu yana bu bölge ile anılan en büyük olaylardan biridir. Daha sonra 2. Dünya Savaşı sırasında Proteus ve Nereus adlı gemilerin de arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolması da bu bölgede gerçekleşince komplo teorileri ve elbette uzaylıların varlığı ile ilgili iddiaların ardı arkası kesilmiyor.
KOMPLO TEORİLERİ NE DİYOR?
Komple teorileri Bermuda Şeytan Üçgeni’nin sırrını bu bölgede var olmuş veya halen olan uzaylı varlığının arkasında bıraktığı elektromanyetik dalga ile açıklıyor. Bir diğer teori ise kayıp kıta Atlantis’in bu alanda bulunduğuna dair… Kristof Kolomb’un yine bu bölgede kaybolan gemisi üzerine yazdığı günlüklerde ‘gökyüzünde uçan tanımlanamayan cisimler’den bahsedildiği de teori severlerin iddialarından biridir.
DOĞAL GAZ ETKİSİ OLABİLİR Mİ?
Bilim insanları ve bilim teorisyenleri konuyla ilgili birçok iddia ortaya atsa da bunlardan en bilinenleri ani hava değişimleri, metan gazı çıkışları, gel-git dalgaları, sıcak su akıntısı gibi faktörlerdir. Gündemdeki en güncel açıklama ise yer altından çıkan doğal gazların bu etkiyi yaratarak gemi ve uçakları yutabilme gücünün olması… Fışkırma yöntemiyle yer yüzüne çıkan doğal gazlar yalnızca karalarda değil denizlerde de bulunur. Deniz ve okyanus tabanlarından çıkan gazlar düşük ısının da etkisiyle katı hale dönüşerek ‘hidrat’ adı verilen bir madde haline dönüşür. Robot kameralarla alınan görüntülerde incelenen okyanus tabanında beyaz renge ulaşılması ve yine beyaz rengin yoğun olduğu yerlerde bazı gemi enkazlarının bulunması bilim insanlarını ‘doğal gaz kaynaklı’ olduğu sonuca vardırmıştır. Gulf Stream adı verilen sıcak su akıntısı sebebiyle tabanın bazı zamanlarda ısınması tebeşir gazları eritir ve ağırlıklarının az olmasıyla okyanus yüzeyine yükselmeye yol açar. O esnada tabandan yüzeye doğru yoğunluğu azalan su sayesinde oluşan etki üzerinden geçen ne varsa kendine doğru çeker. Bu sayede üzerinden geçen cisim okyanusun dibine doğru ilerler. Sebebi; yoğunluğu düşen suyun gemileri taşıyacak kaldırma kuvvetini yaratamamasıdır. Gaz yükseldikten sonra yoğunluk yeniden eski haline döner ve cisimler arkalarında iz bırakmadan en derinlere gömülürler.
UÇAKLAR DOĞAL GAZ ETKİSİYLE DÜŞER Mİ?
Bilim insanlarına göre bu sorunun cevabı ‘evet’! Yüzeye çıkan doğal gazların ağırlığı havadan az olduğu için yine yükselmeye devam ederler. Yoğunluk bu defa atmosfere kayar. Bölgenin üzerinden geçen jet motora veya pernaveye sahip uçak ani irtifa kaybederken motorları da durur. Sebebi ise jet motorlarında benzinin yanması için ihtiyaç duyulan oksijenin düşük yoğunluklu havanın içerisinde yeterli miktarda bulunmamasıdır. Pervaneli uçaklarda ise havada kalabilmek adına gerekli kaldırma kuvveti yoğunluk düşüşünden dolayı azaldıkça cisim tabana doğru çekilmeye başlar.
En Çok Okunan Haberler