Mine Cansu MAZI-Özkan YILDIRIM

Uzun yıllar Saadet Partisi’nde siyaset yapmış olan ve şimdi de partisinin, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak açıklanan Mehmet Atmaca ile detaylı bir röportaj gerçekleştirdik.

Mehmet Bey, Saadet Partisi'nin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olma süreciniz nasıl gelişti? 

Herkesin kabul gördüğü bir fikir var… Belediyelerimiz iyi yönetilmiyor, bizim daha iyi yönetmek adına projelerimiz var, fikirlerimiz var. Bu manada aday olduk. Bu bir sosyal sorumluluk gereğidir. Memnun olmadığınız için bu tür görevlere talip olmanız gerekmekte. Bizim de adaylığımız bu şekilde oldu, adaylığımız çok geniş istişareler nihayetinde gerçekleşti. Genel merkezimizin yapmış olduğu kamuoyu araştırmaları neticesinde bize böylesine bir görev düşmüş oldu, biz de memnuniyetle kabul ettik.

Sayın Atmaca, sizce Bursa'da ne gibi eksiklikler var?

Halk,  öncelikle belediyelerin  çalışmasından memnun değil. En başta liyakat ile ilgili sorunlar var... Yani işi ehline vermek gerekirken kendi yandaşlarına, kendi tanıdıklarına veriyorlar.  Bu en önemli  rahatsızlıklardan biri. Diğer bir öne çıkan rahatsızlık ise aşırı  israf yapıyor olmaları. Maalesef lükse olan meraktan ötürü, saray gibi bir belediye binası inşa ettiler. Belediye bu kadar  borç yükü altında iken bu yapılan işler yanlış işlerdir.  İnsanlar belediyede  işi olduğunda partiye yakın kişileri aracı olarak koymaya çalışmaları da başlı başına sıkıntı. Tabi ki bu aracı olan kişilerin de çıkarlarını gözetmesi büyük problem. Kentsel dönüşüm adı altında yapılan birçok plan mahkemeler  tarafından reddedildi; bunlarla ilgili birçok kişi mağdur oldu. Zoraki  bağış adı altında, yardım adı altında toplanmaya çalışılan paralar da büyük sıkıntı. Bunların hepsi bir araya geldiğinde tabi milli görüş hareketi olarak  geçmişte yapmış olduğumuz belediyecilik de çok yaşadık  bizim için önce adalet, önce halk  gelir. Kesinlikle israfı büyük günah ve haram sayan bir anlayışımız var. Halkın gelmekten sakınmayacağı  bütün arzu ve isteklerini rahatlıkla dile getirebileceği kesinlikle hiçbir zoraki bağış adı altında isteklerin olmayacağı herkese eşit davranılacağı bir belediye anlayışımızı  ortaya koymak adına bu göreve talip olduk.

HALKIN LÜKSÜ YOK

Özellikle kentin geleceğini ve kaderini ve toplumun büyük kısmını etkileyecek adımlardan mutlaka sorumluluğu paylaşma adına toplumun değişik kesimleri ile görüş alışverişinde bulunulmasına gerekliliği vardır. Örneğin;  daha iyi anlaşılması adına söylemek istiyorum, Doğanbey TOKİ yapılmadan önce toplumun geniş kesimleri ile istişarelerde bulunulmuş olunsaydı bu yanlış adım atılmazdı. Yanlış adım atılırsa da bu toplumun geniş kesimleri ile istişareler neticesinde yapılmış olduğundan  hepimizin hatası olacaktı. Eğer bu yanlış ise bu yanlışın bedelini yanlış yapan ödemeli.  Eğer halk ödeyecekse de bugün bizim böyle bir lüksümüz yok. Biz  memnun değiliz şu andaki durumdan ama  sonuçta bu milli bir servettir. Bunun  bu tür  siyasi çekişmeler  uğruna heba edilmesine razı olamayız. Eğer bir yanlışı düzeltmek adaleti uygulamaksa amaç, yanlış yapanlara bu bedel ödettirilecekse  yıkılması lazım onu da yapan kendileridir. Kendi ceplerinden bunun bedelini ödemeliler, yoksa tekrardan milletin başına ikinci bir masraf çıkması hak değildir, adalet değildir. Bu anlayış bizi bir yere götürmez. Bu memleketin sıkıntı ve sorunlarını çözmez.

Saadet Partisi Millet İttifakı içinde seçimlere girmişti. Bu sefer tek olarak giriyor yerel seçimlere,  bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Osmangazi'de konforlu ulaşım Osmangazi'de konforlu ulaşım

Bir kere genel seçimlerde ittifak yaptık… Evet, doğru burada yüzde 10 seçim barajını öncelikle aşabilmek için ittifak içinde yer aldık. Genel sebeplerden biri buydu. İkinci sebep şu an bizim toplumda gördüğümüz en büyük sorunların başında kutuplaşma var, bu kutuplaşmayı azaltmak farklı düşüncelere sahip insanları bir araya gelebileceğini göstermek adına atılmış adımdı. Biz hala o konuda bir yanlışlık yaptığımız düşüncesinde asla değiliz ama orada da bir yalana maruz kaldık.  HDP ittifak içinde denildi ama o ittifak içinde HDP yoktu. Onlar tek başına genel seçimlere girmişti ancak biz yerel seçimlerde ittifakın gerekli olmadığını düşünüyoruz. Bugün Bursa merkezde ve büyükşehirde İyi Partili seçmen kendi adayını seçemiyor veya gidin Yenişehir'de hükümet Partisi AK Partili seçmen AK Parti'ye oy veremiyor. Bunları o yüzden biz doğru bulmadık ve bu manada il, ilçe ve beldelerde kendi adaylarımızla çıktık. Bu yüzden bütün partilerden partimize katılan kardeşlerimiz oldu. Bir Sağ parti, bir Sol parti gibi, bu iki oluşuma karşı olan seçmen için fırsat tanımış olduk ve her siyasi hareketten bu manada büyük teşekkürler alıyoruz, tebrikler alıyoruz. Bu manada yerel seçimlerde ittifakın mantıklı olmadığını ve ittifakın tabanda yapılması gerektiğini düşünüyoruz, şu an her siyasi görüşten yanımızda insanlar var.

Peki, vatandaşların sizin bu tavrınıza yaklaşımı nasıl?

Çok ciddi bir taban var ve bunun en büyük ispatı ilk defa bu seçimde bizim siyasi geleneğimizden gelmeyen adaylarımız var 5-6 ilçede. Bu adaylarımız daha önce başka partilerde siyaset yapmış kişiler. Milli görüş belediyeciliği halkımızın yabancı olduğu bir belediyecilik değil. 15 sene öncesine kadar efsane hizmetler yapmış belediyelerimiz vardı. O süreçte almış olduğumuz bütün belediyelerin tamamı borçlu ve iflas etmiş durumda iken kısa zamanda çok iyi hizmetler verirken hem de borçları kapanmıştır. Bizim AK Parti'ye devretmiş olduğumuz bütün belediyelerde borç yoktu. Ülkemizin aşağı yukarı üçte ikisi nüfusunun yaşadığı belediyeler bizdeydi ve bu anlayışımızın ne kadar güçlü olduğu görülmekteydi. İnşallah nasip olur belediyeleri tekrardan alabilirsek dürüst belediyeciliğin, israfın olmadığı, yolsuzluğun olmadığı, istişarelerin öne çıktığı bir belediyecilik anlayışını ortaya koymak istiyoruz. Belediyelerde en önemli icra makamı encümenlerdir. Encümenler hep iktidarda olan siyasi partilerin meclis üyelerinden oluşur en çok karar orada alınır. Biz ilk defa encümen olarak muhalefet partilerinden üye almış bir partiyiz. Sonuçta muhalefetin de bu işin içinde olması lazım, biz bunu o zaman başarmıştık ve çok güzel sonuçlar doğurmuştu. İnşallah bunu yeniden başaracağız. Özellikle Kütahya Belediyesi bunun en önemli örneğidir orada da, o dönem bu şekilde çalışmalar yapılmış ve çok iyi hizmetler verilmişti. İnşallah biz de bu dönem bunu temin etmeye çalışacağız.

GRİLEŞEN BURSA YEŞİLLENECEK

Son olarak vatandaşlarımıza ne tür mesajlar vermek istersiniz?

Öncelikle belediye başkanlarının belediyenin imkânlarını kullanarak siyaset yapmamaları gerekiyor. Bu çok önemli... Sonrasında söylemek istediğim şey ise şu: Bursa'nın deprem kuşağında olması ve aşağı yukarı 150 yıllık süreçte büyük deprem yaşanma durumunun olması… En son yaşamış olduğu büyük deprem 1855 yılındaki “Büyük Bursa” depremiydi. Öyle gözüküyor ki her an büyük bir deprem ile karşı karşıya kalabiliriz.  Mutlaka belediyelerimizin bu konu ile ilgili bir çalışma yapması lazım. Ben İnşaat Yüksek Mühendisiyim ve yüksek lisansım deprem üzerine olmuştur. Bursa'da derhal riskli yapıların tespit edilerek en kısa zamanda, bunların boşaltılması ve yıkılması şarttır. Bunu yapabilecek bir altyapımız var çünkü bizler biliyoruz ki; bilim bize bunları söylüyor. Büyük bir depremde çökme olasılığı olan yapı miktarı toplam yapımının yüzde beşini oluşturur. Biz de bu en kötü yüzde beşi bulabileceğimizi ve kısa zamanda dönüştürebileceğimizi düşünüyoruz. Bizim en önemli üzerinde duracağımız konulardan biri bu olacak. Belediye, belediye kadrosunu kullanıp halkın ihtiyaçlarını karşılamak ve hizmet için vardır. Biz bu anlayışı milletimize hissettirmek istiyoruz.  Başkan dâhil bütün belediye personeli halkın hizmetçisidir. Bu manada bu seçimlerin hem halkımız hem Bursa’mız için hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Yeşil Bursa olmaktan uzaklaşıp grileşen Bursa'yı tekrar yeşil yapmak için desteklerini ve dualarını bekliyoruz.