EYT son dakika gelişmeleri merak ediliyor. Milyonlarca vatandaşımızın ilgiyle beklediği EYT yasası düzenlemesiyle ilgili çalışmalar başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, EYT yasasının Meclis'e geleceğine dair müjdeyi geçtiğimiz günlerde verdi. Peki, EYT formülleri ile son durum ne? İşte EYT son dakika haberleri...
Haber Giriş Tarihi: 03.09.2022 09:33
Haber Güncellenme Tarihi: 03.09.2022 09:33
Kaynak:
Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) yasası gündemde yer almaya devam ediyor. Milyonlarca vatandaşımızı yakından ilgilendiren EYT yasasının ne zaman çıkacağı ve şartları araştırılıyor. Konuya ilişkin son durumu Habertürk ekonomi yazarı Ahmet Kıvanç yazdı. İşte EYT son durum gelişmeleri...
EYT'DE ÇÖZÜM KAPIDA!
Habertürk’ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre; Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ilk kez çözüme bu kadar yaklaştılar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Sosyal Politikalar Kurulu Başkanvekili olduğu 2019 yılında EYT’liler ile görüşerek taleplerini dinledi. Bakan olduktan sonraki açıklamaları ile de konunun gündemde kalmasına katkı sağladı. Yaptığı son açıklamalarda da EYT çalışmalarını takvimlendirerek, hükümet adına bağlayıcı bir taahhütte bulundu.
MASADA TEK FORMÜL
Bakan Bilgin, kamuoyunda bir süredir tartışılan “olsa olsa böyle olur” şeklindeki olasılıklara dayanan formüllerin doğru olmadığını vurguladı. Bilgin, “Hollanda, Almanya modellerinden bahsediliyor, bunlar doğru değil. Masamızda sadece bir tane EYT formülü var. Kapsamlı bir çalışma aralık veya ocak ayında Meclis’te olur” dedi.
Bilgin, masada sadece bir EYT formülü olduğunu söyledi ama ipucu vermedi. EYT’liler de kendileri için tek formülün 8 Eylül 1999’daki koşullarla emeklilik hakkının yeniden verilmesi olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Bakalım, hükümetin formülü EYT’lilerinki ile örtüşecek mi?
Şu bir gerçek: EYT ile ilgili yapılacak çalışmanın olabildiğince geniş kesimlerce kabul görmesi, yeni tartışmalara ve mağduriyetlere yol açmaması, sosyal güvenlik sistemini ve sisteme olan güveni zaafa uğratmaması, tam tersine güçlendirmesi gerekir. Bunu sağlamak için düzenleme Meclis’e sunulmadan önce işçi ve memur sendikaları, işveren ve esnaf örgütlerinin katılımıyla konunun tüm boyutlarıyla tartışılması gerekir. (Bir türlü toplanamayan Ekonomik ve Sosyal Konsey tam da bu gibi konularda ülkede ortak akıl düzeneğini işletmek için var.)
EYT SORUNU NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Emeklilikte yaşa takılanlar sorunu 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile hayatımıza girdi. Kanun toplam 64 maddeden oluşuyor. Bu maddelerden sadece 11’ü işsizlik sigortasını düzenliyor. Kalan maddelerin tamamı emeklilik yaşının artırılması, aylık bağlama oranının düşürülmesi gibi sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerden oluşuyor.
Kanun tasarısı ANASOL – M olarak adlandırılan Bülent Ecevit başkanlığındaki Demokratik Sol Parti (DSP), Mesut Yılmaz başkanlığındaki Anavatan Partisi (ANAP) ve Devlet Bahçeli başkanlığındaki Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) oluşan koalisyon hükümeti tarafından 12 Temmuz 1999 tarihinde TBMM’ye sunuldu. Kanunun Meclis’teki görüşmeleri 17 Ağustos 1999 depremine denk geldi. Bu tür yasaların komisyon ve genel kurul görüşmeleri genellikle uzun sürer. Ancak, 4447 Sayılı Kanun, Meclis’e sunulduktan sonra bir ay içinde komisyondan geçti ve 12 Ağustos Perşembe günü genel kurul görüşmelerine başlandı. Genel Kurul, cumartesi ve pazar günleri de çalışmalarına aralıksız devam etti. 17 Ağustos Salı günü yaşanan deprem üzerine bir hafta ara verildi. Tekrar başlayan görüşmeler üç gün içinde tamamlandı.
“MEZARDA EMEKLİLİĞE HAYIR”
4447 Sayılı Kanun, 1999 yılında farklı siyasi görüşte olan 15 emek örgütünü Emek Platformu’nda buluşturdu. Emek Platformu’nda yer alan örgütler şöyle:
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, KESK, Türkiye KAMU-SEN, MEMUR-SEN, BASK, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Tüm BAĞ – KUR Emeklileri Derneği, TMMOB, TÜRMOB, Türkiye Barolar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği.
Emek Platformu, emeklilik yaşının kadında 58, erkekte 60’a çıkartılmasını önlemek için 24 Temmuz 1999 tarihinde Ankara’da Kızılay Meydanı’nda yaklaşık 400 bin kişinin katılımıyla “Mezarda emekliliğe ve sefalet ücretine hayır” mitingi düzenledi. Platform 13 Ağustos 1999 tarihinde bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi, koalisyon partilerinin merkezlerine ülke genelinde yürüyüşler düzenlediği, Güvenpark’ta oturma eylemleri yaptı. 17 Ağustos depremi üzerine eylemlere ara verildiği dönemde tasarı hızla yasalaştırıldı.
TASARININ GEREKÇESİ NE İDİ?
Kanun tasarısının gerekçesinde Sosyal Sigortalar Kurumu’nun (SSK) finansman darboğazında olduğu, 1991 yılında 128 milyar lira (TL’den 6 sıfır atıldığı için bugünkü parayla 128 bin lira) nakit fazlası olan SSK’nın 1992 yılından itibaren açık vermeye başladığı belirtildi. TL’den 6 sıfır atılmış haliyle 1992’de 2 milyon 556 bin lira olan açığın, 1993’te 8 milyona, 1994’te 19.4 milyona, 1995’te 81.8 milyona, 1996’da 144.4 milyona, 1997’de 336 milyona, 1998 yılında ise 597 milyon liraya ulaştığı vurgulandı. (Yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde SSK’nın yanı sıra BAĞ –KUR ve Emekli Sandığı’nın o tarihteki mali durumunu genişçe ele alacağız)
STATÜLERE GÖRE EMEKLİLİK ŞARTLARI NASIL DEĞİŞTİ?
Ayrıntılara girmeden önce, emeklilik koşullarının 1999 ve 2008 yıllarında nasıl değiştiğini hatırlayalım. En kalabalık kitleyi oluşturduğu için EYT’liler ile ilgili örnekler genel olarak SSK’lılar (4/1-a) üzerinden veriliyor. Çalışma statüsüne göre SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı iştirakçileri arasında bazı farklar bulunuyor.
Statülere göre emeklilik şartları şöyle değişti:
SSK (4/1-a)
8 Eylül 1999 Öncesi:
Normal emeklilik için kadın 50, erkek 55 yaş ve 5000 prim günü veya kadın 20, erkek 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim günü.
Primi yetersiz olanların kısmi emekliliği için ise 15 yıl sigortalılık süresi, kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaş ve 3600 prim günü koşulunun birlikte sağlanması.
9 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 arası:
Normal emeklilikte kadın 58, erkek 60 yaş ve 7000 prim günü.
Kısmi emeklilikte 25 yıl sigortalılık süresi, 4500 prim günü ve kadın 58, erkek 60 yaş.
(8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla kadın 18, erkek 20 yıl sigortalılık süresi olanların emeklilik hakları korundu, 23 Mayıs 2002 tarihine göre belirlenen sigortalılık süresi esas alınarak kadın ve erkeklerin emeklilik yaşları kademelendirildi.)
30 Nisan 2008 Sonrası:
Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 7200 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.
Kısmi emeklilik yaşı, 5400 prim gününün doldurulduğu tarihe göre, normal emeklilik yaşına 3 yıl ilave edilerek belirlenecek. Ancak, hiçbir şekilde 65 yaşı geçmeyecek.
BAĞ – KUR (4/1-b)
1 Ekim 1999 Öncesi:
Normal emeklilikte kadın 20 tam yıl (7200 gün), erkek 25 tam yıl (9000 gün) prim.
Kısmi emeklilikte kadın 50, erkek 55 yaş ve 15 tam yıl (5400 gün) prim.
1 Ekim 1999 – 30 Nisan 2008 arası:
Normal emeklilik kadın 58, erkek 60 yaş ve 9000 prim günü.
Kısmi emeklilik kadın 60, erkek 62 yaş ve 5400 prim günü.
(8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla aylık bağlanmasına hak kazananlar ile hak kazanmalarına iki tam yıl veya daha az kalanların emeklilik hakları korundu. 1 Haziran 2002 tarihine göre belirlenen fiili hizmet süreleri dikkate alınarak emeklilik yaşları kademelendirildi.
30 Nisan 2008 Sonrası:
Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 9000 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.
Kısmi emeklilikte 5400 gün ve 65 yaşı geçmemek üzere kademeli emeklilik yaşına 3 yaş ilave edilecek.
EMEKLİ SANDIĞI (4/1-c)
8 Eylül 1999 Öncesi:
Normal emeklilikte kadın 20 yıl (7200 gün), erkek 25 yıl (9000 gün) hizmet
Kısmi emeklilikte 10 yıl (3600 gün) hizmet ve 60 yaş
8 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 arası:
Normal emeklilikte kadın 58, erkek 60 yaş ve 9000 prim günü.
Kısmi emeklilikte 15 yıl (5400 gün) hizmet süresi ve 61 yaş
(8 Eylül 1999 tarihinde 50 ve üzeri yaşta olanlar için 10 yıl hizmet süresi ve 61 yaş)
8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla kadın 18, erkek 23 yıl sigortalılık süresi olanların (emekliliğine 2 yıl ve daha az süre kalanlar) emeklilik hakları korundu. 15 Haziran 2002 tarihine göre belirlenen sigortalılık süresi esas alınarak kadın ve erkeklerin emeklilik yaşları kademelendirildi.
30 Nisan 2008 Sonrası:
Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 9000 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.
Kısmi emeklilikte 5400 günün dolduğu tarihteki kademeli emeklilik yaşına, 65 yaşı aşmamak şartıyla 3 yaş ilave edilecek.
EMEKLİ AYLIKLARI ÜÇ PARAMETRE İLE DÜŞÜRÜLDÜ
EYT sorununu ortaya çıkartan ve 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı Kanun’la emeklilik yaşı kademeli artırılırken, emekli aylıkları da aşağı çekildi. Emekli aylıkları, üç parametrede yapılan değişiklikler ile düşürüldü.
2000 öncesi çalışmaya başlayanların emekli aylıkları hesaplanırken, 2000 öncesi, 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası hizmetleri için ayrı ayrı hesaplama yapılıyor.
Değiştirilen parametrelerin ilkini, bağlanacak emekli aylığının prime esas kazanca oranını ifade eden aylık bağlama oranı (ABO) oluşturuyor. Aylık bağlama oranının yüksek olması emekli aylığını yükseltirken, düşük olması daha düşük aylık bağlanmasına neden oluyor.
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) 8 Eylül 1999 tarihinden önce çalışmaya başlayanları kapsıyor. EYT’lilerin aylık bağlama oranı önce 2000’de, sonra da 2008 yılında indirildi.
2000 yılından önce ABO, ilk 5000 gün için yüzde 60, 5000 günden sonraki her 240 gün için yüzde 1 oranında uygulanıyordu. 9000 gün prim ödeyen bir kişinin aylık bağlama oranı yüzde 76.7 idi.
2000-2008 Eylül arasındaki dönemde ABO, toplam prim ödeme gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için yüzde 3.5, sonraki 5400 günün her 360 günü için yüzde 2, 9000 günden sonraki her 360 gün için yüzde 1.5 olarak uygulandı. Böylece, 9000 gün prim ödeyen bir çalışanın aylık bağlama oranı yüzde 65’e geriledi.
Ekim 2008’den sonra ise çalışılan her yıl için yüzde 2 oranı uygulanmaya başladı. Böylece 9000 gün (25 yıl) primi bulunan kişilerin aylık bağlama oranı yüzde 50’ye düşürüldü.
Toplam 9000 gün primi bulunan bir EYT’li çalışmaya başladığında yüzde 76.5 aylık bağlama oranına tabi iken, bugün emeklilik talebinde bulunduğunda üç döneme ait hizmetleri için ayrı ayrı hesaplama yapıldığından, daha düşük emekli aylığına mahkûm oluyor.
REFAHTAN ALINAN PAY AZALDI
Emekli aylığı hesaplanırken, çalışma hayatı boyunca Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilen prime esas kazançların güncel değeri de dikkate alınıyor. Ödenen primlerin güncel değeri, güncelleme katsayısı ile hesaplanıyor.
2000 öncesindeki dönemde güncelleme yapılırken gösterge esasına dayalı sistem uygulanıyordu. Gösterge ile memur maaş katsayısı çarpılarak hesaplama yapılıyordu. Çalışırken kazançlar yüksek bildirilmişse son 10 yılın ortalaması, düşük bildirilmişse son 5 yılın ortalaması dikkate alınıyordu. Memur maaş katsayısı her 6 ayda bir artırıldığı için hesaplamada memur maaş katsayısının kullanılması, kazançların daha yüksek tutarda güncellenmesini ve daha yüksek emekli aylığı bağlanmasını sağlıyordu.
2000 yılından itibaren gösterge sistemi terk edildi. Gösterge yerine prime esas kazançlar tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) yıllık artış ile milli gelirdeki artış hızının yüzde 100’ünün toplamı oranında güncellenmeye başlandı.
2008 yılından sonraki hizmetler için ise güncelleme katsayısında milli gelirdeki artışın payı yüzde 100’den yüzde 30’a düşürüldü.
2000 – 2008 döneminde yıllık enflasyonun yüzde 10, milli gelirdeki artışın yüzde 5 olduğu bir yıldaki kazançlar yüzde 15 oranında artırılarak güncelleniyor 2008’den sonra ise 5 puanlık milli gelir artışının sadece yüzde 30’u, yani 1.5 puanı dikkate alındığı için, aynı enflasyon ve büyümeye rağmen güncelleme oranı yüzde 11.5 oluyor.
ALT SINIR AYLIĞI İNDİRİLDİ
SGK’ya kazançları asgari ücret veya buna yakın düzeyde bildirilen ve prim günü yetersiz olan kişilerin emekli aylığının aşırı düşmemesi için alt sınır (asgari aylık tutarı) belirleniyor. Emekli aylığını düşüren önemli faktörlerden biri bu alt sınır aylığının aşağı çekilmesi oldu. Bu değişiklik, SGK’ya kazançları düşük bildirilen ve prim günü az olan kişileri olumsuz etkiliyor.
EYT’lilerin emekli aylığı hesaplanırken, 2000 öncesi, 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası hizmetler için ayrı ayrı asgari aylık kuralları uygulanıyor.
2000 öncesindeki hizmetler için emekli aylığında alt sınır, en düşük prime esas kazancın yüzde 70’inden az olamıyor. 2000 – 2008 döneninde bu oran asgari ücretin yüzde 35’ine düşürüldü. 2008 sonrasındaki dönemde ise asgari ücretin yüzde 35’i uygulanıyor. Bakmakla yükümlü olduğu kişi bulunanların asgari aylıkları ise asgari ücretin yüzde 40’ından az olamıyor.
ÇALIŞTIKÇA EMEKLİ AYLIKLARI DÜŞÜYOR
Emekli aylığı parametrelerinde çalışanlar aleyhine yapılan bu değişiklikler dolayısıyla düşük ücretle çalışanların emekli aylığı, çalıştıkça düşüyor. Emekli aylığı karmaşık bir sistemle hesaplandığı için çalıştıkça aylığın düşmesini anlamak ve anlatmak zor.
Basite indirgeyerek anlatacak olursak, EYT’li bir kişi bugün emeklilik başvurusunda bulunduğunda öncelikle her dönemin kuralları ile üç dönem için ayrı ayrı “tam aylık” hesaplanıyor. Daha sonra her bir dönemdeki çalışma süresi toplam prim gününe bölünerek o dönem için “kısmi aylık” tutarı belirleniyor. Üç dönemin kısmi aylığı toplanarak emekli aylığı bağlanıyor.
Kısaca, bu karmaşık sistemde, asgari ücret ve buna yakın düzeyde kazançla çalışanlar 2008’den sonraki çalışma süreleri uzadıkça emekli aylıkları artacağına azalıyor. Giderek daha düşük emekli aylığına mahkûm oluyorlar.
Burada haklı olarak şöyle bir soru gelebilir: “İlk defa çalışmaya 2000’den ve 2008’den sonra başlayanların emekli aylığı da çalıştıkça azalacak mı?” Onların emekli aylıkları daha da düşük olacak ama bu “çalıştıkça azalacağı” anlamına gelmiyor. Çünkü 2000 ve 2008’den sonra ilk defa çalışmaya başlayanlar peşinen kaybetmiş durumdalar. Onlar emekli aylığını artırabilmek için daha çok çalışarak prim günlerini artırmak zorunda olacaklar.
YAKLAŞIK 3.7 MİLYON EYT'Lİ BULUNUYOR
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), soruna maliyet odaklı bakılmaması, hak temelli çözüm aranması gerektiğini savunuyor. Ancak tartışmalar dönüp dolaşıp maliyet konusuna geliyor. Maliyeti kaç EYT’li bulunduğu ve bunlardan kaç kişinin hemen emekli olacağı belirleyecek.
Yaptığımız hesaplamalara göre, potansiyel olarak yaklaşık 3.7 milyon EYT’li bulunuyor. 1999 yılında SSK’lı, BAĞ – KUR’lu ve Emekli Sandığı iştirakçisi olmak üzere sigortalı (aktif) çalışan toplam 10 milyon 881 bin kişi bulunuyordu. O tarihte emekli (pasif sigortalı) sayısı ise 5 milyon 780 bin kişi idi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) en son mayıs ayına ait istatistiki verisine göre, 2022 yılı itibarıyla toplam emekli sayısı (dosya bazında) 12 milyon 989 bin kişiye ulaştı.
Emekli sayısı 1999 – 2022 yılları arasında 7 milyon 208 bin kişi arttı. Başka bir ifadeyle 1999’daki 10.9 milyon aktif sigortalıdan “en az” 7.2 milyonu, 23 yıl içinde emekli oldu. Geriye 3 milyon 672 bin EYT’li kaldı.
“En az” dememizin sebebi şu: Söz konusu 23 yıllık dönemde yaşamını yitiren emeklilerin bir kısmından dolayı eş veya çocuklarına ölüm aylığı bağlanırken, kendisi öldükten sonra ölüm aylığı bağlanacak hak sahibi kalmayan kişiler de bulunuyor. Emekli aylığı almakta iken ölenlerden hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmış ise bu kişilerin dosyası, emekli aylığı alan pasif sigortalılar arasında görünmeye devam ediyor ama hak sahibi kalmayanların dosyası kapanıyor.
Dolayısıyla, salt emekli sayısı ve aktif çalışan sayısı üzerinden yapılan hesaplamanın, kesin EYT’li sayısını göstermediğini, tahmini bir sayı olduğunu vurgulamak gerekir. Yaptığımız bu hesaplamaya göre, potansiyel EYT’li sayısı 3.7 milyon kişi dolayında bulunuyor.
Kaç EYT'li bulunuyor? (*)
Emekli Sayısındaki Değişim
Potansiyel EYT'li
2022
1999
SSK
Aktif
19.928.664
6.563.187
Pasif
8.225.834
3.747.573
4.478.261
2.084.926
BAĞ - KUR
Aktif
3.178.024
2.188.731
Pasif
2.554.487
933.910
1.620.577
568.154
Emekli Sandığı
Aktif
3.196.635
2.129.085
Pasif
2.209.093
1.099.336
1.109.757
1.019.328
TOPLAM
Aktif
26.303.323
10.881.003
Pasif
12.989.414
5.780.819
7.208.595
3.672.408
(*) Habertürk'ün hesaplamasıdır
SGK’YA GÖRE KAÇ EYT’Lİ VAR?
SGK’nın 2019 yılında hazırladığı rapora göre, o tarihte toplam 6,3 milyon EYT’li bulunuyordu. Bunların 1.3 milyonu, yaş şartının kaldırılması durumunda hemen emekli olabilecek kişilerden oluşuyordu.
SGK’nın 2019 ve 2020 yıllık istatistiklerine dayanarak yapılan hesaplamaya göre, 2019 yılından 2022 yılı sonuna kadar olan dönemde yeni emekli olacak kişi sayısı yaklaşık 1,5 milyon kişiye ulaşacak.
SGK'ya göre EYT'li sayısı
2019 yılında yaşı bekleyen kişi
Yaş şartı kaktığında hemen emekli olabilecek kişi (2019 yılı itibarıyla)
2019-2022'de emekli olan kişi sayısı (Tahmini)
2022 sonunda yaşı bekleyen kişi sayısı (Tahmini)
SSK
4,4 milyon
668 bin
1.144.946
3,2 milyon
BAĞ - KUR
927,2 bin
138 bin
153.486
773,7 bin
Emekli Sandığı
1 milyon
465 bin
241.452
758,5 bin
Toplam
6,3 milyon
1,3 milyon
1.539.884
4,8 milyon
Bu durumda, SGK’nın 2019 yılında 6,3 milyon olarak açıkladığı EYT’li sayısı, son 4 yıldaki 1,5 milyon yeni emeklinin düşmesiyle 2022 yılı sonunda yaklaşık 4,8 milyon kişiye düşecek.
SGK’nın EYT’li sayısına ilişkin verileri ile bizim yaptığımız hesaplama arasındaki 1,1 milyon kişilik farkın bir bölümü, prim borcundan dolayı sigortalılık süreleri durdurulan BAĞ – KUR’luların zaman zaman çıkartılan af yasalarından yararlanarak sigortalılık sürelerini ihya etmek suretiyle emekli olmalarından kaynaklanıyor. Farkın bir bölümü ise özellikle 2008 yılından sonra hızla artan yurt dışı borçlanma yoluyla emekli olanlardan meydana geliyor.
EYT’lilerin bir kısmı, düzensiz işlerde çalıştıkları için prim günleri yetersiz olduğundan yaş koşulu 2023 yılında kaldırılsa bile yakın zamanda emekli olamayacak kişilerden oluşuyor.
EYT’li (İlk defa sigorta girişi 8 Eylül 1999 öncesinde olan) kadınların tamamı 20 yıllık sigortalılık süresini doldurdu. EYT’li erkeklerin tamamı ise 8 Eylül 2024 tarihinde 25 yıllık sigortalılık süresini dolduracak.
Yaş şartının EYT’liler için tümüyle kaldırılması halinde 8 Eylül 1999 öncesi çalışmaya başlayıp da prim gününü doldurmuş olanların tamamı 2024 yılına kadar emeklilik hakkı elde edebilecek. 2024 yılından sonraya sadece prim günü 5000’den az olanlar kalacak. Bunlardan prim günü 3600 ile 5000 arasında olan kadınlar 50, erkekler 55 yaşında emekli olacak.
EYT’NİN MALİYETİ NE OLACAK?
Sosyal Güvenlik Kurumu, 2019 yılında hazırladığı raporda maliyet hesaplaması da yaptı. Yaş şartının kaldırılması durumunda hemen emekli olabilecek kişilerin tamamı emekli olursa o tarihteki rakamlarla yıllık 23.5 milyar lira maliyet öngörüldü. Tüm EYT’lilerin yaş koşulu kaldırılarak emekli olmasının maliyeti ise 753,8 milyar lira olarak hesaplandı.
Yukarıda hesapladığımız gibi 2019 yılından bu yılın sonuna kadar olan dönemde EYT’lilerin 1,5 milyonu koşulları sağladığı için emekli olmuş bulunuyor.
EYT’nin maliyeti, yaş şartının kaldırılması ile birlikte EYT’lilerden ne kadarının hemen emekliye ayrılacağına bağlı olarak değişecek.
EMEKLİLİK YAŞI 39 YILDA 6 KEZ DEĞİŞTİ
Türkiye’de emeklilik yaşı sık sık değiştirildi. 1950 – 1965 yılları arasındaki dönemde kadın ve erkekler 5000 prim günü, 25 yıl sigortalılık ve 60 yaş koşuluna tabi oldu. Kadın erkek ayrımı yapılmadı. 1965’te çıkartılan kanunla 5000 prim günü ve 25 yıl sigortalılık koşulu aynen korunmakla birlikte emeklilik yaşı kadınlarda 55’e indirildi, erkeklerde 60 olarak devam etti.
Emeklilikte yaş koşulu ilk defa 1969 yılında, Süleyman Demirel’in ilk başbakanlığı döneminde kaldırıldı. Kadınlarda 55, erkeklerde 60 olan yaş koşulu kaldırılarak, 25 yıllık sigortalılık süresi ve 5000 prim gününü tamamlayanlara yaşa bakılmaksızın emeklilik hakkı getirildi.
1976’da Demirel başkanlığındaki MC Hükümeti döneminde (Adalet Partisi, MHP, MSP ve Cumhuriyetçi Güven Partisi koalisyonu) kadınlar için sigortalılık süresi 20 yıla indirildi.
Turgut Özal başkanlığındaki hükümetin işbaşında olduğu 1986 yılında sigortalılık süresi kaldırılırken, 5000 prim gününü tamamlamak şartıyla emeklilik yaşı kadınlarda 55, erkeklerde 60 olarak belirlendi. 1969 yılında kaldırılmış olan yaş koşulu yeniden getirildi.
1992’deki Demirel hükümeti döneminde yaş şartı yeniden kaldırılarak 1976 yılındaki sisteme dönüldü. En az 5000 prim günü bulunan kadınlar 20, erkekler 25 yıl sigortalılık süresini doldurarak emeklilik hakkı elde etti.
(*) 3246 Sayılı Kanun ile hizmete dayalı emeklilik sistemi kaldırılarak emeklilikte yaş sınırı belirlendi, ancak 3774 Sayılı Kanun ile kaldırıldı
(**) 5510 Sayılı Kanun ile emeklilik yaşı 1 Ocak 2036'dan itibaren 2 yılda 1 yaş uzayarak 2048'de 65 yaşta eşitlenecek
1992 yılında kaldırılan emeklilikte yaş koşulu Bülent Ecevit başkanlığındaki DSP – MHP – ANAP koalisyon hükümetince 1999 yılında yeniden getirildi. Emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 olarak belirlendi.
Kademeli yaş artışının uygulamaya konulduğu 2002 yılında emeklilik yaşı kadınlarda 40, erkeklerde 44 oldu. 2002 yılında, 5000 prim günü ve 20 yıl sigortalılık süresini tamamlayan kadınlar 40, 25 yıl sigortalılık süresini tamamlayan erkekler de 44 yaşında emekli oldu.
Emeklilik yaşı, sigortalı çalışmaya başlama tarihine göre o günden beri artmaya devam ediyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun en son yayımladığı yıllık istatistiklere göre, 2020 yılında yaşlılık aylığı bağlatanların yaş ortalaması 4/1–a (SSK) statüsünde çalışan kadınlarda 52, erkeklerde 53; 4/1-b (BAĞ – KUR) statüsünde çalışan kadınlarda 57, erkeklerde 54, 4/1-c (Emekli Sandığı) statüsündeki kadınlarda 54, erkeklerde 57 oldu. Genel ortalama ise kadınlarda 52, erkeklerde 53, toplamda ise 53 olarak gerçekleşti.
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE AKTİF/PASİF DENGESİ BOZULDU
Sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemi için ideal aktif / pasif oranının 4 olması gerekiyor. Yani 1 emekliye karşılık 4 aktif sigortalı çalışan olmalı. Türkiye genç nüfus yapısına sahip olduğu bu dönemde dahi aktif/pasif oranını 2’nin üzerine çıkartamıyor.
Türkiye’de aktif/pasif dengesi, sosyal güvenlik kuruluşlarının daha ilk yıllarında bozuldu. Bu durum sosyal güvenlik kurumlarının topladıkları primler ile birikim yapma fırsatlarını ortadan kaldırdı.
Dosya bazında emekli aylığı alanlardan yola çıkarak yapılan hesaplamaya göre, aktif/pasif oranının 4’ün altına düşmesi SSK ve Emekli Sandığı’nda 1980 yılında; 1972’de kurulan BAĞ-KUR’da ise 1995 yılında gerçekleşti. Sosyal güvenlik sistemimizin tamamı için 1980 yılında 4’ün altına indi. (Not: Dosya bazında emekli sayısı, bir kişiden dolayı ölüm aylığı alan eş ve çocukların tek kişi olarak gösterildiğini ifade eder. Yazı dizisinde aktif / pasif oranı ile ilgili hesaplamalar dosya bazında emekli sayısı üzerinden yapılmıştır.)
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre, emeklilikte yaş koşulunu getiren 4447 sayılı yasanın çıktığı dönem olan 2000 yılında aktif/pasif oranı SSK’da 1,89, üç sosyal güvenlik kurumunun toplamında ise 1,95 düzeyinde bulunuyordu. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrasında kademeli yaşın yeniden düzenlenerek yürürlüğe konulduğu 2002 yılında 2,08 düzeyinde olan aktif / pasif oranı 2010 yılında 1,84’e kadar düştükten sonra 2022 mayıs ayı itibarıyla tekrar 1,95 oldu.
SGK’nın verileri gerçek aktif /pasif oranını yansıtmamaktadır. Çünkü, 2022 mayıs ayında aktif sigortalı görünen 25.303.323 kişi içinde gerçekte sigortalı çalışan sayısı 22.940.182 kişidir. Bunlar zorunlu 4/a, 4/b ve 4/c sigortalılardan oluşmaktadır.
SGK istatistiklerinde görülen aktif sigortalılardan, 2022 mayıs ayı itibarıyla 1 milyon 500 bini stajyer ve kursiyer, 413 bini çırak, 460 bini de tarım SSK, yurt dışı topluluk ve diğer sigortalılardan oluşuyor. Bunlardan stajyer, kursiyer ve çıraklar için sigorta primi ödenmiyor, diğerleri için ise düzenli prim ödemesi yapılmıyor.
Dolayısıyla sadece zorunlu 4/a, 4/b ve 4/c statüsünde çalışanları dikkate aldığımızda aktif/pasif oranı 2022 mayıs itibarıyla gerçekte 1,95 değil, 1,77 olmaktadır. 2002 yılında ise bu şekilde hesaplanan gerçek aktif / pasif oranı 2,02 düzeyinde bulunuyordu.
GERÇEK AKTİF/ PASİF SİGORTALI ORANI NEDİR?
2002
2005
2010
2015
2020
2021
2022 (*)
Aktif Sigortalılar
12.257.296
13.408.486
16.196.304
20.273.227
23.344.547
24.745.149
25.303.323
Zorunlu
11.892.874
13.167.454
15.159.750
19.578.791
21.064.613
22.382.418
22.940.182
Çırak
215.259
241.032
349.581
392.908
346.624
330.828
412.798
Tarım SSK
149.163
178.178
152.802
40.615
31.250
27.036
25.935
Yurt dışı topluluk
25.778
29.926
16.219
15.163
15.078
Diğer sigortalılar
391.499
445.366
445.079
449.478
419.478
Stajyer ve kursiyerler
30.711
285.618
1.440.762
1.540.226
1.499.852
Pasif sigortalılar
Dosya bazında
5.888.418
6.837.393
8.820.694
10.808.165
12.490.714
12.847.135
12.989.414
Kişi bazında
6.551.282
7.504.453
9.518.704
11.384.263
13.264.220
13.644.030
13.801.016
Standart Aktif/Pasif oranı
2,08
1,97
1,84
1,92
1,87
1,93
1,95
Gerçek Aktif / Pasif Oranı
2,02
1,93
1,72
1,81
1,69
1,74
1,77
(*) 2022 verileri Mayıs ayı itibarıyla
2002 – 2022 yıllarını kapsayan 20 yıllık dönemde dosya bazında emekli sayısı 5 milyon 888,4 bin kişiden 12 milyon 989,4 bin kişiye yükseldi. Emekli sayısı 7 milyon 101 bin kişi arttı.
Aynı dönemde zorunlu sigortalı sayısındaki artış ise 11 milyon 47.3 binde kaldı ve 11 milyon 892,9 binden 22 milyon 940,2 bin kişiye yükseldi.
1 EMEKLİYE KAÇ ÇALIŞAN BAKIYOR?
Aktif / pasif oranının, “2 çalışan 1 emekliye bakıyor” şeklinde ifade edildiğine çoğu zaman tanık oluyoruz. Bu doğru bir ifade değil.
Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi geç oluşturuldu. İşçiler için ilk adım 1946 yılında atılmakla birlikte malullük, yaşlılık, ölüm sigortasının birlikte hayata geçmesi 1957 yılını (SSK) buldu. Memurlar 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile 1950’de, esnaf ve tarım çalışanları ise 1972’de BAĞ – KUR Kanunu ile sosyal güvenlik şemsiyesine kavuştular.
İlk yıllarda çalışan sayısı az olmakla birlikte emekli sayısı da az olduğundan SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı’nca toplanan primler çeşitli yatırımlara yönlendiriliyor, tüm emekli aylığı ödemeleri ve sağlık harcamaları bu fonlardan elde edilen gelirler ile finanse edilebiliyordu.
Siyasi müdahaleler ve yüksek enflasyon dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarının fonları zamanla eridi. SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı’nın fonlarının kullanımı ile ilgili hazırlanan 1977-1981 dönemine ilişkin Sosyal Güvenlik Komisyonu Raporu’na göre, söz konusu tarihler arasında sosyal güvenlik kurumlarının biriktirmiş olduğu fonlar yüzde 75’lere ulaşan net değer kaybına uğradı. Daha önce 100 birim olan fon varlıkları 25 birime düştü.
Siyasi müdahale örneklerinden birini “sosyal yardım zammı” adı altında, hükümet kararıyla SSK’nın üzerine yıkılan yüklü ödeme oluşturuyor. 8. Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu’na göre prim karşılığı olmaksızın emekli aylıklarına yansıtılan sosyal yardım zammının SSK’nın toplam emekli aylığı ödemelerindeki payı 1993 yılında yüzde 59, 1994’te yüzde 63 olarak gerçekleşti.
Bütün bunların sonucu olarak 1990’lı yılların ilk yarısından itibaren sosyal güvenlik sisteminin gelirleri, emekli aylığı ve sağlık harcamalarından oluşan giderleri karşılayamaz oldu.
Sosyal güvenlik sisteminin açığı uzunca süredir olduğundan daha az görünüyor. Bunun sebebi, 2008 yılındaki kanun değişikliği ile sosyal güvenlik sistemine düzenli “devlet katkısı” yapılmaya başlanmasıdır.
SGK PRİM GELİRLERİNİN EMEKLİ AYLIĞI VE SAĞLIK GİDERLERİNİ KARŞILAMA ORANI
(Milyon TL)
Yıllar
Devlet katkısı hariç prim gelirleri
Emekli aylığı ödemeleri
Sağlık ödemeleri
Prim gelirlerinin emekli aylığını karşılama oranı
Prim gelirlerinin emekli aylığı ve sağlık harcamalarını karşılama oranı
2000
6.575
6.757
2.634
97
70
2001
9.740
10.697
4.576
91
64
2002
14.822
16.687
7.629
89
61
2003
21.178
25.174
10.662
84
59
2004
27.424
30.661
13.150
89
63
2005
30.882
38.537
13.608
80
59
2006
41.620
45.076
17.667
92
66
2007
44.052
52.312
19.983
84
61
2008
54.546
59.137
25.346
92
65
2009
54.579
68.604
28.811
80
56
2010
66.913
78.957
32.509
85
60
2011
89.561
91.615
36.500
98
70
2012
99.359
105.294
44.111
94
67
2013
118.729
119.162
49.889
100
70
2014
135.239
134.392
54.551
101
72
2015
159.480
151.990
59.356
105
75
2016
184.446
185.158
67.993
100
73
2017
208.064
209.546
77.632
99
72
2018
255.619
245.106
91.512
104
76
2019
293.828
298.615
110.697
98
72
2020
323.181
343.046
135.704
94
67
2021
444.130
406.024
177.241
109
76
Kaynak: SGK
Geçmiş yıllarda SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı’na sadece açığın finansmanı için bütçeden kaynak aktarıldı. 2008 yılından sonra Sosyal Güvenlik Kurumu’nun topladığı her 100 liralık prime karşılık devlet de 25 lira katkıda bulunmaya başladı. Devlet katkısı kurumun doğal geliri haline geldi. Böylece SGK’nın açık tanımı da değişti, sistemin açığı olduğundan daha az görünür oldu.
Bu nedenle sosyal güvenlik sisteminin gerçek durumunu görebilmek için sisteme (SGK’ya) yapılan bütçe transferleri ve bu transferlerin gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı üzerinden karşılaştırma yapmak daha doğrudur.
Sosyal güvenlik sistemine 1998 yılında yapılan bütçe transferi 1.5 milyar lira iken, 2003 yılında 15.9 milyara, 2009 yılında 52,7 milyara, 2016 yılında 106,8 milyara, 2021 yılında da 252,1 milyar liraya yükseldi.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU'NA YAPILAN BÜTÇE TRANSFERLERİ
Milyon TL
SGK'ya yapılan bütçe transferleri
Merkezi yönetim bütçe açığı
Bütçe transferinin bütçe açığına oranı (%)
Bütçe transferleri/ GSYH'ya oranı (%)
1998
1.496
3.895
38
2,1
1999
2.936
9.284
32
2,8
2000
3.226
13.115
25
1,9
2001
5.523
28.556
19
2,3
2002
9.684
40.184
24
2,8
2003
15.884
40.208
40
3,5
2004
18.830
29.128
65
3,4
2005
23.322
6.903
338
3,6
2006
22.892
4.642
493
3,0
2007
33.060
13.707
241
3,9
2008
35.016
17.432
201
3,5
2009
52.685
52.761
100
5,2
2010
55.039
40.081
137
4,7
2011
52.833
17.783
297
3,8
2012
63.684
29.412
217
3,7
2013
71.793
18.543
387
3,9
2014
77.294
23.370
331
3,8
2015
80.083
23.525
340
3,4
2016
106.786
29.932
357
4,1
2017
128.183
47.373
271
4,1
2018
150.530
72.813
207
4,0
2019
196.798
80.616
244
4,6
2020
248.846
138.873
179
4,9
2021
252.084
244.993
103
3,5
TOPLAM
1.708.507
1.013.950
168
Kaynak: SGK
Bütçe transferlerinin GSYH’ya oranı 1998’de yüzde 2,1 iken, 2003’te 3,5’e, 2009’da 5,2’ye yükseldi. 2015 yılında GSYH’nın yüzde 3,4’üne kadar geriledi ise de 2020 yılında yüzde 4.9’a kadar çıktı. 2021 yılında ise yüzde 3,5 olarak gerçekleşti.
SGK’ya yapılan bütçe transferleri 1998 yılında 5.8 milyar dolara karşılık gelir iken, 2003’te 10,6 milyar dolara, 2009 yılından sonra ise yıllık 30 milyar doların üzerine çıktı.
SOSYAL GÜVENLİK SİSİTEMİNE YAPILAN BÜTÇE TRANSFERLERİNİN DOLAR KARŞILIĞI (*)
Milyon TL
Milyon Dolar
1998
1.496
5.754
1999
2.936
6.989
2000
3.226
5.172
2001
5.523
4.507
2002
9.684
6.431
2003
15.884
10.638
2004
18.830
13.239
2005
23.322
17.394
2006
22.892
15.996
2007
33.060
25.401
2008
35.016
27.083
2009
52.685
34.055
2010
55.039
36.684
2011
52.833
31.637
2012
63.684
35.528
2013
71.793
37.760
2014
77.294
35.329
2015
80.083
29.442
2016
106.786
35.345
2017
128.183
35.141
2018
150.530
31.295
2019
196.798
34.709
2020
248.846
35.499
2021
252.084
27.649
TOPLAM
1.708.507
578.676
(*) 2008 öncesi SSK, BAĞ - KUR ve Emekli Sandığı'na, 2008 sonrası SGK'ya yapılan transferleri ifade eder
SGK’nın verilerine göre, devlet katkısı hariç prim gelirlerinin emekli aylığı ödemelerini karşılama oranı 2000 yılında yüzde 97 seviyesinde idi. Yani toplanan tüm primler her 100 liralık emekli aylığı ödemesinin 97 liralık kısmını karşılıyordu. Emekli aylığının kalan 3 liralık kısmı ile sağlık harcamalarının tamamı bütçeden aktarılan kaynakla finanse ediliyordu.
Devlet katkısı hariç prim gelirlerinin emekli aylığı ödemelerini karşılama oranı 2005 ve 2009 yıllarında yüzde 80’e kadar geriledi, 2013 yılından sonra ise başabaş noktaya geldi. Son yıllarda prim gelirleri emekli aylığı ödemelerini karşılıyor, hatta biraz üzerine de çıkıyor. Ancak, sağlık harcamalarının tamamı bütçeden aktarılan kaynakla finanse ediliyor.
SİSTEM DEĞİŞİKLİKLERİ HANGİ İŞE YARADI?
Yazı dizisinin buraya kadar olan kısmında emeklilik yaşı ve emekli aylığı parametrelerinde yapılan değişiklikleri inceledik. Emekli aylığı parametrelerindeki değişikliklerin aylıkları nasıl düşürdüğünü örnekler ile ele aldı. Emeklilik yaşı yükseltilmiş olmasına karşın aktif / pasif oranında iyileşme sağlanamadığını gördük.
Son olarak, SGK’nın devlet katkısı hariç prim gelirlerinin son yıllarda emekli aylığını karşılamaya başladığını gözlemledik. Peki bu nasıl oldu? Aktif / pasif oranı daha da bozulmasına karşın, devlet katkısı hariç prim gelirleri emekli aylığı ödemelerini nasıl karşılamaya başladı. “Peki bu nasıl oldu?” sorusunun cevabı, 1999 ve 2008 yılındaki değişiklikler ile emekli aylığının düşürülmesidir. Emekli sayısı arttı ama emekli aylıkları reel olarak azaldı.
İŞVEREN İÇİN YAŞLI, DEVLET İÇİN GENÇ
Emeklilikte yaşa takılanlardan (EYT) prim günü ve sigortalılık süresini doldurup emekli olmak için yaşı bekleyenler devlet tarafından emeklilik için “genç” olarak kabul ediliyor. İşveren ise bu yaş grubundaki kişileri “yaşlı” görüyor ve iş vermiyor. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işgücü istatistiklerine baktığımızda Türkiye’de istihdama katılım oranının 55 yaşından sonra keskin bir şekilde azalmaya başladığı görülüyor.
Örneğin 2021 yılında istihdama katılım oranı 50 – 54 yaş grubunda 50,9 iken, 55 – 59 yaş grubunda 37,9’a, 60 – 64 yaş grubunda 27,7’ye düştü. Başka bir ifadeyle 50 – 54 yaş grubundaki her 100 kişiden 50,9’u istihdama katılırken, 55 – 59 yaş grubundaki her 100 kişiden sadece 37,9’u istihdama edilebildi.
Yaş gruplarına göre istihdama katılım oranı
Yıl
15+ Yaş
15 - 19
20 - 24
25 - 29
30 - 34
35 - 39
40 - 44
45 - 49
50 - 54
55 - 59
60 - 64
65+ Yaş
2014
45,5
23,3
45,3
58,3
62,5
63,6
62,5
57,1
44,7
34,7
27,1
11,2
2015
46,0
23,6
46,5
58,8
62,9
64,1
63,1
58,6
46,2
36,2
26,7
11,6
2016
46,3
23,6
46,0
58,8
63,1
64,3
64,1
59,8
47,2
38,0
28,3
11,5
2017
47,1
23,7
46,3
60,0
63,6
65,1
65,0
60,9
49,4
38,9
29,3
11,9
2018
47,4
24,1
47,1
59,6
63,6
65,4
65,5
61,4
50,1
39,6
30,1
12,1
2019
45,7
22,8
44,4
57,6
61,8
63,5
63,8
59,7
49,6
38,3
27,9
11,6
2020
42,8
18,6
40,2
54,6
58,9
61,5
61,5
57,8
47,6
35,4
25,8
9,7
2021
45,2
20,3
44,5
58,1
61,8
63,7
63,5
60,6
50,9
37,9
27,7
10,9
Kaynak: TÜİK İşgücü İstatistikleri
OECD ülkelerinde 2020 yılı verileri itibarıyla yaşlı işçilerin istihdam oranı 55 – 59 yaş grubunda 71,7; 60 – 64 yaş grubunda ise 50,4 olarak gerçekleşti. 55 – 59 yaş grubundakilerde istidam oranı Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, İsviçre gibi ülkelerde yüzde 80’in üzerinde yer alıyor. Türkiye’de söz konusu yaş grubunda 2020 yılındaki istihdam oranı 35,4 seviyesinde kaldı. Türkiye bu oranla OECD üyesi ülkeler arasında yaşlı istihdamında en geride yer aldı. Türkiye’ye en yakın oran 48,0 ile Suudi Arabistan, 51,9 ile Arjantin oldu.
Dünyada yaşlı işçilerin istihdamı
55-59 yaş
60-64 yaş
65-69 yaş
55-59 yaş
60-64 yaş
65-69 yaş
Avustralya
71,5
55,1
..
Litvanya
75,0
59,6
26,1
Avusturya
74,9
30,4
8,3
Lüksemburg
63,3
20,2
5,7
Belçika
70,6
34,3
5,8
Meksika
58,9
44,6
35,1
Kanada
69,6
50,6
24,0
Hollanda
78,3
62,8
20,1
Şili
61,6
49,9
30,4
Yeni Zelanda
81,2
71,8
44,5
Kolombiya
59,5
48,1
35,0
Norveç
80,2
64,8
28,6
Kosta Rika
55,5
44,3
22,5
Polonya
69,1
37,1
11,3
Çek Cumhuriyeti
87,4
48,4
15,0
Portekiz
73,3
47,1
21,0
Danimarka
80,8
60,8
22,3
Slovak cumhuriyeti
78,4
38,3
9,4
Estonya
79,7
67,2
33,5
Slovenya
73,5
27,3
6,6
Finlandiya
78,8
55,9
14,6
ispanya
64,8
43,1
7,6
Fransa
73,3
33,1
7,5
İsveç
85,2
69,5
25,5
Almanya
..
..
..
İsviçre
82,6
62,4
22,5
Yunanistan
55,1
34,6
12,9
Türkiye
35,4
25,7
15,8
Macaristan
75,2
45,6
9,9
Birleşik Krallık
73,9
55,3
23,9
İzlanda
78,8
74,7
44,9
Amerika Birleşik Devletleri
67,3
53,2
30,5
İrlanda
70,7
54,0
23,9
OECD - Ortalama
71,7
50,4
22,9
İsrail
72,7
62,8
39,5
Avrupa Birliği (27 ülke)
73,8
46,2
15,6
İtalya
65,5
41,1
13,5
OECD Dışı Ekonomiler
Japonya
82,0
71,0
49,6
Arjantin
51,9
35,5
21,6
Kore
72,2
60,4
48,6
Romanya
66,5
33,6
..
Letonya
76,2
60,8
28,0
Suudi Arabistan
48,0
23,9
9,7
Kaynak: OECD
Türkiye’de emeklilerin önemli bir kısmı sigortalı çalışmayı bırakıp kayıt dışı çalışmaya yöneldiği için işgücüne katılım oranının gerçekte olduğundan düşük göründüğü akla gelebilir. Ancak, OECD tarafından da kullanılan TÜİK’in işgücü istatistiklerinde sigortalı veya kayıt dışı çalışan ayrımı yapılmıyor. Kayıt dışı çalışanlar da toplam istihdam rakamları arasında yer alıyor.
İSTİHDAMDA TARIMIN PAYI YÜKSEK
Türkiye’de tarımın istihdamdaki payının yüksek olması işgücünün uzun süre istihdamda kalmasını zorlaştırıyor. Hizmetler sektöründeki istihdamın önemli bir bölümünü sırtlayan perakende gibi sektörlerde uzun süreli çalışma imkânının olmaması, işgücünün düzenli istihdamını önlüyor. İşsizliğin uzun süredir çok yüksek oranlarda seyretmesi nedeniyle işini kaybeden çalışanlar yeniden işe girmekte zorlanıyorlar.
Tarımın toplam istihdamdaki payı 1991 yılında OECD ve AB ülkelerinde yüzde 9,4, Türkiye’de ise yüzde 47.8 düzeyinde bulunuyordu. Tarımın istihdamdaki payı 2019 yılında OECD ülkelerinde yüzde 4,5’e, AB ülkelerinde ise yüzde 4,1’e geriledi. Türkiye’de ise hala yüzde 19,1 seviyesinde yer alıyor. Beş çalışandan biri tarımda istihdam ediliyor.
İstihdamın sektörel dağılımı (%)
OECD
Avrupa Birliği
Türkiye
Tarım
Sanayi
Hizmet
Tarım
Sanayi
Hizmet
Tarım
Sanayi
Hizmet
1991
9,4
29,6
61,0
9,4
33,2
57,4
47,8
20,2
32,0
1995
8,4
28,5
63,2
9,2
31,1
59,7
43,4
22,3
34,3
2000
6,8
27,4
65,8
8,0
29,4
62,7
38,8
23,2
38,0
2005
5,6
25,4
69,0
6,2
27,6
66,3
26,5
26,1
47,4
2010
5,1
23,3
71,6
5,0
25,0
69,0
23,7
26,2
50,1
2015
4,7
23,1
72,2
4,3
24,0
71,4
20,4
27,2
52,4
2019
4,5
22,5
73,0
4,1
23,7
72,2
19,1
26,1
54,8
Kaynak: Dünya Bankası
Tarımda istihdam edilenlerin çok az bir kısmı 4 /1 – a (SSK) veya 4 / 1- b (BAĞ – KUR) statüsünde sigortalı çalışabiliyor. Bu nedenle tarımda çalışanlar emeklilik için gerekli prim günü koşulunu yerine getirmekte zorlanıyorlar.
YAŞLI İSTİHDAMINI ARTIRMAK İÇİN DÜNYA NE YAPIYOR?
Yaşlı işçilerin istihdamının artırılması için dünyada çeşitli politikalar uygulanıyor. Bazı ülkelerde yaşlı işçi çalıştıranlara teşvik sağlanırken, bazı ülkelerde ise belli yaşın üzerindekileri emeklilikten önce işten çıkartan işverenlere yükümlülükler getiriliyor.
Fransa’da 50’den fazla işçi çalıştıran işverenlerden, 50 yaş ve üzeri işçiler için bir eylem planı hazırlama zorunluluğu bulunuyor. Her bir işveren, bu yaş üzerinde kaç işçi çalıştırmaya devam edeceğini ve kaç kişiyi işe alacağını resmi makamlara bildirmek zorunda.
Belçika’da normal emeklilik yaşı 65. Bununla birlikte, 58 yaşından itibaren emekli olmak mümkün. İşveren 58 yaş ve üzerindeki işçisini normal emeklilik yaşından önce işten çıkartırsa normal emeklilik yaşı olan 65’e gelinceye kadar işsizlik yardımı ve ek yardım yapmakla yükümlü tutuluyor.
Finlandiya’da normal emeklilik yaşından önce emekli olanların aylıklarında kesinti yapılırken, emekliliği hak ettikten sonra çalışmaya devam edenlerin ise geç emekli oldukları her ay emekli aylıklarının yüzde 0.4 oranında artırılması sağlanıyor.
Danimarka’da kanuni emeklilik yaşı 67 olmakla birlikte ortalama 60–61 yaşında emekli olma hakkı bulunuyor. Danimarka hükümeti, 60 yaşından büyük kişilerin işgücü piyasasına katılımını artırmak ve çalışmaya devam etmelerini sağlamak amacıyla teşvik politikaları uyguluyor.
İtalya’da asgari emeklilik koşullarını sağladığı halde emekliliğini en az iki yıl erteleyenler ile bu kişileri istihdam eden işverenlerden uzun vadeli sigorta için işçi ve işveren primi alınmıyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EYT'de heyecanlandıran gellişme!
EYT son dakika gelişmeleri merak ediliyor. Milyonlarca vatandaşımızın ilgiyle beklediği EYT yasası düzenlemesiyle ilgili çalışmalar başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, EYT yasasının Meclis'e geleceğine dair müjdeyi geçtiğimiz günlerde verdi. Peki, EYT formülleri ile son durum ne? İşte EYT son dakika haberleri...
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) yasası gündemde yer almaya devam ediyor. Milyonlarca vatandaşımızı yakından ilgilendiren EYT yasasının ne zaman çıkacağı ve şartları araştırılıyor. Konuya ilişkin son durumu Habertürk ekonomi yazarı Ahmet Kıvanç yazdı. İşte EYT son durum gelişmeleri...
EYT'DE ÇÖZÜM KAPIDA!
Habertürk’ten Ahmet Kıvanç'ın haberine göre; Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ilk kez çözüme bu kadar yaklaştılar. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Sosyal Politikalar Kurulu Başkanvekili olduğu 2019 yılında EYT’liler ile görüşerek taleplerini dinledi. Bakan olduktan sonraki açıklamaları ile de konunun gündemde kalmasına katkı sağladı. Yaptığı son açıklamalarda da EYT çalışmalarını takvimlendirerek, hükümet adına bağlayıcı bir taahhütte bulundu.
MASADA TEK FORMÜL
Bakan Bilgin, kamuoyunda bir süredir tartışılan “olsa olsa böyle olur” şeklindeki olasılıklara dayanan formüllerin doğru olmadığını vurguladı. Bilgin, “Hollanda, Almanya modellerinden bahsediliyor, bunlar doğru değil. Masamızda sadece bir tane EYT formülü var. Kapsamlı bir çalışma aralık veya ocak ayında Meclis’te olur” dedi.
Bilgin, masada sadece bir EYT formülü olduğunu söyledi ama ipucu vermedi. EYT’liler de kendileri için tek formülün 8 Eylül 1999’daki koşullarla emeklilik hakkının yeniden verilmesi olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Bakalım, hükümetin formülü EYT’lilerinki ile örtüşecek mi?
Şu bir gerçek: EYT ile ilgili yapılacak çalışmanın olabildiğince geniş kesimlerce kabul görmesi, yeni tartışmalara ve mağduriyetlere yol açmaması, sosyal güvenlik sistemini ve sisteme olan güveni zaafa uğratmaması, tam tersine güçlendirmesi gerekir. Bunu sağlamak için düzenleme Meclis’e sunulmadan önce işçi ve memur sendikaları, işveren ve esnaf örgütlerinin katılımıyla konunun tüm boyutlarıyla tartışılması gerekir. (Bir türlü toplanamayan Ekonomik ve Sosyal Konsey tam da bu gibi konularda ülkede ortak akıl düzeneğini işletmek için var.)
EYT SORUNU NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Emeklilikte yaşa takılanlar sorunu 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile hayatımıza girdi. Kanun toplam 64 maddeden oluşuyor. Bu maddelerden sadece 11’ü işsizlik sigortasını düzenliyor. Kalan maddelerin tamamı emeklilik yaşının artırılması, aylık bağlama oranının düşürülmesi gibi sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerden oluşuyor.
Kanun tasarısı ANASOL – M olarak adlandırılan Bülent Ecevit başkanlığındaki Demokratik Sol Parti (DSP), Mesut Yılmaz başkanlığındaki Anavatan Partisi (ANAP) ve Devlet Bahçeli başkanlığındaki Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) oluşan koalisyon hükümeti tarafından 12 Temmuz 1999 tarihinde TBMM’ye sunuldu. Kanunun Meclis’teki görüşmeleri 17 Ağustos 1999 depremine denk geldi. Bu tür yasaların komisyon ve genel kurul görüşmeleri genellikle uzun sürer. Ancak, 4447 Sayılı Kanun, Meclis’e sunulduktan sonra bir ay içinde komisyondan geçti ve 12 Ağustos Perşembe günü genel kurul görüşmelerine başlandı. Genel Kurul, cumartesi ve pazar günleri de çalışmalarına aralıksız devam etti. 17 Ağustos Salı günü yaşanan deprem üzerine bir hafta ara verildi. Tekrar başlayan görüşmeler üç gün içinde tamamlandı.
“MEZARDA EMEKLİLİĞE HAYIR”
4447 Sayılı Kanun, 1999 yılında farklı siyasi görüşte olan 15 emek örgütünü Emek Platformu’nda buluşturdu. Emek Platformu’nda yer alan örgütler şöyle:
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, KESK, Türkiye KAMU-SEN, MEMUR-SEN, BASK, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Tüm BAĞ – KUR Emeklileri Derneği, TMMOB, TÜRMOB, Türkiye Barolar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği.
Emek Platformu, emeklilik yaşının kadında 58, erkekte 60’a çıkartılmasını önlemek için 24 Temmuz 1999 tarihinde Ankara’da Kızılay Meydanı’nda yaklaşık 400 bin kişinin katılımıyla “Mezarda emekliliğe ve sefalet ücretine hayır” mitingi düzenledi. Platform 13 Ağustos 1999 tarihinde bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi, koalisyon partilerinin merkezlerine ülke genelinde yürüyüşler düzenlediği, Güvenpark’ta oturma eylemleri yaptı. 17 Ağustos depremi üzerine eylemlere ara verildiği dönemde tasarı hızla yasalaştırıldı.
TASARININ GEREKÇESİ NE İDİ?
Kanun tasarısının gerekçesinde Sosyal Sigortalar Kurumu’nun (SSK) finansman darboğazında olduğu, 1991 yılında 128 milyar lira (TL’den 6 sıfır atıldığı için bugünkü parayla 128 bin lira) nakit fazlası olan SSK’nın 1992 yılından itibaren açık vermeye başladığı belirtildi. TL’den 6 sıfır atılmış haliyle 1992’de 2 milyon 556 bin lira olan açığın, 1993’te 8 milyona, 1994’te 19.4 milyona, 1995’te 81.8 milyona, 1996’da 144.4 milyona, 1997’de 336 milyona, 1998 yılında ise 597 milyon liraya ulaştığı vurgulandı. (Yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde SSK’nın yanı sıra BAĞ –KUR ve Emekli Sandığı’nın o tarihteki mali durumunu genişçe ele alacağız)
STATÜLERE GÖRE EMEKLİLİK ŞARTLARI NASIL DEĞİŞTİ?
Ayrıntılara girmeden önce, emeklilik koşullarının 1999 ve 2008 yıllarında nasıl değiştiğini hatırlayalım. En kalabalık kitleyi oluşturduğu için EYT’liler ile ilgili örnekler genel olarak SSK’lılar (4/1-a) üzerinden veriliyor. Çalışma statüsüne göre SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı iştirakçileri arasında bazı farklar bulunuyor.
Statülere göre emeklilik şartları şöyle değişti:
SSK (4/1-a)
8 Eylül 1999 Öncesi:
Normal emeklilik için kadın 50, erkek 55 yaş ve 5000 prim günü veya kadın 20, erkek 25 yıl sigortalılık süresi ve 5000 prim günü.
Primi yetersiz olanların kısmi emekliliği için ise 15 yıl sigortalılık süresi, kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaş ve 3600 prim günü koşulunun birlikte sağlanması.
9 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 arası:
Normal emeklilikte kadın 58, erkek 60 yaş ve 7000 prim günü.
Kısmi emeklilikte 25 yıl sigortalılık süresi, 4500 prim günü ve kadın 58, erkek 60 yaş.
(8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla kadın 18, erkek 20 yıl sigortalılık süresi olanların emeklilik hakları korundu, 23 Mayıs 2002 tarihine göre belirlenen sigortalılık süresi esas alınarak kadın ve erkeklerin emeklilik yaşları kademelendirildi.)
30 Nisan 2008 Sonrası:
Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 7200 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.
Kısmi emeklilik yaşı, 5400 prim gününün doldurulduğu tarihe göre, normal emeklilik yaşına 3 yıl ilave edilerek belirlenecek. Ancak, hiçbir şekilde 65 yaşı geçmeyecek.
BAĞ – KUR (4/1-b)
1 Ekim 1999 Öncesi:
Normal emeklilikte kadın 20 tam yıl (7200 gün), erkek 25 tam yıl (9000 gün) prim.
Kısmi emeklilikte kadın 50, erkek 55 yaş ve 15 tam yıl (5400 gün) prim.
1 Ekim 1999 – 30 Nisan 2008 arası:
Normal emeklilik kadın 58, erkek 60 yaş ve 9000 prim günü.
Kısmi emeklilik kadın 60, erkek 62 yaş ve 5400 prim günü.
(8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla aylık bağlanmasına hak kazananlar ile hak kazanmalarına iki tam yıl veya daha az kalanların emeklilik hakları korundu. 1 Haziran 2002 tarihine göre belirlenen fiili hizmet süreleri dikkate alınarak emeklilik yaşları kademelendirildi.
30 Nisan 2008 Sonrası:
Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 9000 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.
Kısmi emeklilikte 5400 gün ve 65 yaşı geçmemek üzere kademeli emeklilik yaşına 3 yaş ilave edilecek.
EMEKLİ SANDIĞI (4/1-c)
8 Eylül 1999 Öncesi:
Normal emeklilikte kadın 20 yıl (7200 gün), erkek 25 yıl (9000 gün) hizmet
Kısmi emeklilikte 10 yıl (3600 gün) hizmet ve 60 yaş
8 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 arası:
Normal emeklilikte kadın 58, erkek 60 yaş ve 9000 prim günü.
Kısmi emeklilikte 15 yıl (5400 gün) hizmet süresi ve 61 yaş
(8 Eylül 1999 tarihinde 50 ve üzeri yaşta olanlar için 10 yıl hizmet süresi ve 61 yaş)
8 Eylül 1999 tarihi itibarıyla kadın 18, erkek 23 yıl sigortalılık süresi olanların (emekliliğine 2 yıl ve daha az süre kalanlar) emeklilik hakları korundu. 15 Haziran 2002 tarihine göre belirlenen sigortalılık süresi esas alınarak kadın ve erkeklerin emeklilik yaşları kademelendirildi.
30 Nisan 2008 Sonrası:
Normal emeklilikte kadınlar için 58, erkekler için 60 olan emeklilik yaşı 9000 günün doldurulduğu tarihe göre kademelendirilerek 65’e çıkacak.
Kısmi emeklilikte 5400 günün dolduğu tarihteki kademeli emeklilik yaşına, 65 yaşı aşmamak şartıyla 3 yaş ilave edilecek.
EMEKLİ AYLIKLARI ÜÇ PARAMETRE İLE DÜŞÜRÜLDÜ
EYT sorununu ortaya çıkartan ve 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı Kanun’la emeklilik yaşı kademeli artırılırken, emekli aylıkları da aşağı çekildi. Emekli aylıkları, üç parametrede yapılan değişiklikler ile düşürüldü.
2000 öncesi çalışmaya başlayanların emekli aylıkları hesaplanırken, 2000 öncesi, 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası hizmetleri için ayrı ayrı hesaplama yapılıyor.
Değiştirilen parametrelerin ilkini, bağlanacak emekli aylığının prime esas kazanca oranını ifade eden aylık bağlama oranı (ABO) oluşturuyor. Aylık bağlama oranının yüksek olması emekli aylığını yükseltirken, düşük olması daha düşük aylık bağlanmasına neden oluyor.
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) 8 Eylül 1999 tarihinden önce çalışmaya başlayanları kapsıyor. EYT’lilerin aylık bağlama oranı önce 2000’de, sonra da 2008 yılında indirildi.
2000 yılından önce ABO, ilk 5000 gün için yüzde 60, 5000 günden sonraki her 240 gün için yüzde 1 oranında uygulanıyordu. 9000 gün prim ödeyen bir kişinin aylık bağlama oranı yüzde 76.7 idi.
2000-2008 Eylül arasındaki dönemde ABO, toplam prim ödeme gün sayısının ilk 3600 gününün her 360 günü için yüzde 3.5, sonraki 5400 günün her 360 günü için yüzde 2, 9000 günden sonraki her 360 gün için yüzde 1.5 olarak uygulandı. Böylece, 9000 gün prim ödeyen bir çalışanın aylık bağlama oranı yüzde 65’e geriledi.
Ekim 2008’den sonra ise çalışılan her yıl için yüzde 2 oranı uygulanmaya başladı. Böylece 9000 gün (25 yıl) primi bulunan kişilerin aylık bağlama oranı yüzde 50’ye düşürüldü.
Toplam 9000 gün primi bulunan bir EYT’li çalışmaya başladığında yüzde 76.5 aylık bağlama oranına tabi iken, bugün emeklilik talebinde bulunduğunda üç döneme ait hizmetleri için ayrı ayrı hesaplama yapıldığından, daha düşük emekli aylığına mahkûm oluyor.
REFAHTAN ALINAN PAY AZALDI
Emekli aylığı hesaplanırken, çalışma hayatı boyunca Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilen prime esas kazançların güncel değeri de dikkate alınıyor. Ödenen primlerin güncel değeri, güncelleme katsayısı ile hesaplanıyor.
2000 öncesindeki dönemde güncelleme yapılırken gösterge esasına dayalı sistem uygulanıyordu. Gösterge ile memur maaş katsayısı çarpılarak hesaplama yapılıyordu. Çalışırken kazançlar yüksek bildirilmişse son 10 yılın ortalaması, düşük bildirilmişse son 5 yılın ortalaması dikkate alınıyordu. Memur maaş katsayısı her 6 ayda bir artırıldığı için hesaplamada memur maaş katsayısının kullanılması, kazançların daha yüksek tutarda güncellenmesini ve daha yüksek emekli aylığı bağlanmasını sağlıyordu.
2000 yılından itibaren gösterge sistemi terk edildi. Gösterge yerine prime esas kazançlar tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) yıllık artış ile milli gelirdeki artış hızının yüzde 100’ünün toplamı oranında güncellenmeye başlandı.
2008 yılından sonraki hizmetler için ise güncelleme katsayısında milli gelirdeki artışın payı yüzde 100’den yüzde 30’a düşürüldü.
2000 – 2008 döneminde yıllık enflasyonun yüzde 10, milli gelirdeki artışın yüzde 5 olduğu bir yıldaki kazançlar yüzde 15 oranında artırılarak güncelleniyor 2008’den sonra ise 5 puanlık milli gelir artışının sadece yüzde 30’u, yani 1.5 puanı dikkate alındığı için, aynı enflasyon ve büyümeye rağmen güncelleme oranı yüzde 11.5 oluyor.
ALT SINIR AYLIĞI İNDİRİLDİ
SGK’ya kazançları asgari ücret veya buna yakın düzeyde bildirilen ve prim günü yetersiz olan kişilerin emekli aylığının aşırı düşmemesi için alt sınır (asgari aylık tutarı) belirleniyor. Emekli aylığını düşüren önemli faktörlerden biri bu alt sınır aylığının aşağı çekilmesi oldu. Bu değişiklik, SGK’ya kazançları düşük bildirilen ve prim günü az olan kişileri olumsuz etkiliyor.
EYT’lilerin emekli aylığı hesaplanırken, 2000 öncesi, 2000 – 2008 arası ve 2008 sonrası hizmetler için ayrı ayrı asgari aylık kuralları uygulanıyor.
2000 öncesindeki hizmetler için emekli aylığında alt sınır, en düşük prime esas kazancın yüzde 70’inden az olamıyor. 2000 – 2008 döneninde bu oran asgari ücretin yüzde 35’ine düşürüldü. 2008 sonrasındaki dönemde ise asgari ücretin yüzde 35’i uygulanıyor. Bakmakla yükümlü olduğu kişi bulunanların asgari aylıkları ise asgari ücretin yüzde 40’ından az olamıyor.
ÇALIŞTIKÇA EMEKLİ AYLIKLARI DÜŞÜYOR
Emekli aylığı parametrelerinde çalışanlar aleyhine yapılan bu değişiklikler dolayısıyla düşük ücretle çalışanların emekli aylığı, çalıştıkça düşüyor. Emekli aylığı karmaşık bir sistemle hesaplandığı için çalıştıkça aylığın düşmesini anlamak ve anlatmak zor.
Basite indirgeyerek anlatacak olursak, EYT’li bir kişi bugün emeklilik başvurusunda bulunduğunda öncelikle her dönemin kuralları ile üç dönem için ayrı ayrı “tam aylık” hesaplanıyor. Daha sonra her bir dönemdeki çalışma süresi toplam prim gününe bölünerek o dönem için “kısmi aylık” tutarı belirleniyor. Üç dönemin kısmi aylığı toplanarak emekli aylığı bağlanıyor.
Kısaca, bu karmaşık sistemde, asgari ücret ve buna yakın düzeyde kazançla çalışanlar 2008’den sonraki çalışma süreleri uzadıkça emekli aylıkları artacağına azalıyor. Giderek daha düşük emekli aylığına mahkûm oluyorlar.
Burada haklı olarak şöyle bir soru gelebilir: “İlk defa çalışmaya 2000’den ve 2008’den sonra başlayanların emekli aylığı da çalıştıkça azalacak mı?” Onların emekli aylıkları daha da düşük olacak ama bu “çalıştıkça azalacağı” anlamına gelmiyor. Çünkü 2000 ve 2008’den sonra ilk defa çalışmaya başlayanlar peşinen kaybetmiş durumdalar. Onlar emekli aylığını artırabilmek için daha çok çalışarak prim günlerini artırmak zorunda olacaklar.
YAKLAŞIK 3.7 MİLYON EYT'Lİ BULUNUYOR
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT), soruna maliyet odaklı bakılmaması, hak temelli çözüm aranması gerektiğini savunuyor. Ancak tartışmalar dönüp dolaşıp maliyet konusuna geliyor. Maliyeti kaç EYT’li bulunduğu ve bunlardan kaç kişinin hemen emekli olacağı belirleyecek.
Yaptığımız hesaplamalara göre, potansiyel olarak yaklaşık 3.7 milyon EYT’li bulunuyor. 1999 yılında SSK’lı, BAĞ – KUR’lu ve Emekli Sandığı iştirakçisi olmak üzere sigortalı (aktif) çalışan toplam 10 milyon 881 bin kişi bulunuyordu. O tarihte emekli (pasif sigortalı) sayısı ise 5 milyon 780 bin kişi idi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) en son mayıs ayına ait istatistiki verisine göre, 2022 yılı itibarıyla toplam emekli sayısı (dosya bazında) 12 milyon 989 bin kişiye ulaştı.
Emekli sayısı 1999 – 2022 yılları arasında 7 milyon 208 bin kişi arttı. Başka bir ifadeyle 1999’daki 10.9 milyon aktif sigortalıdan “en az” 7.2 milyonu, 23 yıl içinde emekli oldu. Geriye 3 milyon 672 bin EYT’li kaldı.
“En az” dememizin sebebi şu: Söz konusu 23 yıllık dönemde yaşamını yitiren emeklilerin bir kısmından dolayı eş veya çocuklarına ölüm aylığı bağlanırken, kendisi öldükten sonra ölüm aylığı bağlanacak hak sahibi kalmayan kişiler de bulunuyor. Emekli aylığı almakta iken ölenlerden hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmış ise bu kişilerin dosyası, emekli aylığı alan pasif sigortalılar arasında görünmeye devam ediyor ama hak sahibi kalmayanların dosyası kapanıyor.
Dolayısıyla, salt emekli sayısı ve aktif çalışan sayısı üzerinden yapılan hesaplamanın, kesin EYT’li sayısını göstermediğini, tahmini bir sayı olduğunu vurgulamak gerekir. Yaptığımız bu hesaplamaya göre, potansiyel EYT’li sayısı 3.7 milyon kişi dolayında bulunuyor.
SGK’YA GÖRE KAÇ EYT’Lİ VAR?
SGK’nın 2019 yılında hazırladığı rapora göre, o tarihte toplam 6,3 milyon EYT’li bulunuyordu. Bunların 1.3 milyonu, yaş şartının kaldırılması durumunda hemen emekli olabilecek kişilerden oluşuyordu.
SGK’nın 2019 ve 2020 yıllık istatistiklerine dayanarak yapılan hesaplamaya göre, 2019 yılından 2022 yılı sonuna kadar olan dönemde yeni emekli olacak kişi sayısı yaklaşık 1,5 milyon kişiye ulaşacak.
Bu durumda, SGK’nın 2019 yılında 6,3 milyon olarak açıkladığı EYT’li sayısı, son 4 yıldaki 1,5 milyon yeni emeklinin düşmesiyle 2022 yılı sonunda yaklaşık 4,8 milyon kişiye düşecek.
SGK’nın EYT’li sayısına ilişkin verileri ile bizim yaptığımız hesaplama arasındaki 1,1 milyon kişilik farkın bir bölümü, prim borcundan dolayı sigortalılık süreleri durdurulan BAĞ – KUR’luların zaman zaman çıkartılan af yasalarından yararlanarak sigortalılık sürelerini ihya etmek suretiyle emekli olmalarından kaynaklanıyor. Farkın bir bölümü ise özellikle 2008 yılından sonra hızla artan yurt dışı borçlanma yoluyla emekli olanlardan meydana geliyor.
EYT’lilerin bir kısmı, düzensiz işlerde çalıştıkları için prim günleri yetersiz olduğundan yaş koşulu 2023 yılında kaldırılsa bile yakın zamanda emekli olamayacak kişilerden oluşuyor.
EYT’li (İlk defa sigorta girişi 8 Eylül 1999 öncesinde olan) kadınların tamamı 20 yıllık sigortalılık süresini doldurdu. EYT’li erkeklerin tamamı ise 8 Eylül 2024 tarihinde 25 yıllık sigortalılık süresini dolduracak.
Yaş şartının EYT’liler için tümüyle kaldırılması halinde 8 Eylül 1999 öncesi çalışmaya başlayıp da prim gününü doldurmuş olanların tamamı 2024 yılına kadar emeklilik hakkı elde edebilecek. 2024 yılından sonraya sadece prim günü 5000’den az olanlar kalacak. Bunlardan prim günü 3600 ile 5000 arasında olan kadınlar 50, erkekler 55 yaşında emekli olacak.
EYT’NİN MALİYETİ NE OLACAK?
Sosyal Güvenlik Kurumu, 2019 yılında hazırladığı raporda maliyet hesaplaması da yaptı. Yaş şartının kaldırılması durumunda hemen emekli olabilecek kişilerin tamamı emekli olursa o tarihteki rakamlarla yıllık 23.5 milyar lira maliyet öngörüldü. Tüm EYT’lilerin yaş koşulu kaldırılarak emekli olmasının maliyeti ise 753,8 milyar lira olarak hesaplandı.
Yukarıda hesapladığımız gibi 2019 yılından bu yılın sonuna kadar olan dönemde EYT’lilerin 1,5 milyonu koşulları sağladığı için emekli olmuş bulunuyor.
EYT’nin maliyeti, yaş şartının kaldırılması ile birlikte EYT’lilerden ne kadarının hemen emekliye ayrılacağına bağlı olarak değişecek.
EMEKLİLİK YAŞI 39 YILDA 6 KEZ DEĞİŞTİ
Türkiye’de emeklilik yaşı sık sık değiştirildi. 1950 – 1965 yılları arasındaki dönemde kadın ve erkekler 5000 prim günü, 25 yıl sigortalılık ve 60 yaş koşuluna tabi oldu. Kadın erkek ayrımı yapılmadı. 1965’te çıkartılan kanunla 5000 prim günü ve 25 yıl sigortalılık koşulu aynen korunmakla birlikte emeklilik yaşı kadınlarda 55’e indirildi, erkeklerde 60 olarak devam etti.
Emeklilikte yaş koşulu ilk defa 1969 yılında, Süleyman Demirel’in ilk başbakanlığı döneminde kaldırıldı. Kadınlarda 55, erkeklerde 60 olan yaş koşulu kaldırılarak, 25 yıllık sigortalılık süresi ve 5000 prim gününü tamamlayanlara yaşa bakılmaksızın emeklilik hakkı getirildi.
1976’da Demirel başkanlığındaki MC Hükümeti döneminde (Adalet Partisi, MHP, MSP ve Cumhuriyetçi Güven Partisi koalisyonu) kadınlar için sigortalılık süresi 20 yıla indirildi.
Turgut Özal başkanlığındaki hükümetin işbaşında olduğu 1986 yılında sigortalılık süresi kaldırılırken, 5000 prim gününü tamamlamak şartıyla emeklilik yaşı kadınlarda 55, erkeklerde 60 olarak belirlendi. 1969 yılında kaldırılmış olan yaş koşulu yeniden getirildi.
1992’deki Demirel hükümeti döneminde yaş şartı yeniden kaldırılarak 1976 yılındaki sisteme dönüldü. En az 5000 prim günü bulunan kadınlar 20, erkekler 25 yıl sigortalılık süresini doldurarak emeklilik hakkı elde etti.
1992 yılında kaldırılan emeklilikte yaş koşulu Bülent Ecevit başkanlığındaki DSP – MHP – ANAP koalisyon hükümetince 1999 yılında yeniden getirildi. Emeklilik yaşı kadınlarda 58, erkeklerde 60 olarak belirlendi.
Kademeli yaş artışının uygulamaya konulduğu 2002 yılında emeklilik yaşı kadınlarda 40, erkeklerde 44 oldu. 2002 yılında, 5000 prim günü ve 20 yıl sigortalılık süresini tamamlayan kadınlar 40, 25 yıl sigortalılık süresini tamamlayan erkekler de 44 yaşında emekli oldu.
Emeklilik yaşı, sigortalı çalışmaya başlama tarihine göre o günden beri artmaya devam ediyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun en son yayımladığı yıllık istatistiklere göre, 2020 yılında yaşlılık aylığı bağlatanların yaş ortalaması 4/1–a (SSK) statüsünde çalışan kadınlarda 52, erkeklerde 53; 4/1-b (BAĞ – KUR) statüsünde çalışan kadınlarda 57, erkeklerde 54, 4/1-c (Emekli Sandığı) statüsündeki kadınlarda 54, erkeklerde 57 oldu. Genel ortalama ise kadınlarda 52, erkeklerde 53, toplamda ise 53 olarak gerçekleşti.
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE AKTİF/PASİF DENGESİ BOZULDU
Sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemi için ideal aktif / pasif oranının 4 olması gerekiyor. Yani 1 emekliye karşılık 4 aktif sigortalı çalışan olmalı. Türkiye genç nüfus yapısına sahip olduğu bu dönemde dahi aktif/pasif oranını 2’nin üzerine çıkartamıyor.
Türkiye’de aktif/pasif dengesi, sosyal güvenlik kuruluşlarının daha ilk yıllarında bozuldu. Bu durum sosyal güvenlik kurumlarının topladıkları primler ile birikim yapma fırsatlarını ortadan kaldırdı.
Dosya bazında emekli aylığı alanlardan yola çıkarak yapılan hesaplamaya göre, aktif/pasif oranının 4’ün altına düşmesi SSK ve Emekli Sandığı’nda 1980 yılında; 1972’de kurulan BAĞ-KUR’da ise 1995 yılında gerçekleşti. Sosyal güvenlik sistemimizin tamamı için 1980 yılında 4’ün altına indi. (Not: Dosya bazında emekli sayısı, bir kişiden dolayı ölüm aylığı alan eş ve çocukların tek kişi olarak gösterildiğini ifade eder. Yazı dizisinde aktif / pasif oranı ile ilgili hesaplamalar dosya bazında emekli sayısı üzerinden yapılmıştır.)
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre, emeklilikte yaş koşulunu getiren 4447 sayılı yasanın çıktığı dönem olan 2000 yılında aktif/pasif oranı SSK’da 1,89, üç sosyal güvenlik kurumunun toplamında ise 1,95 düzeyinde bulunuyordu. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrasında kademeli yaşın yeniden düzenlenerek yürürlüğe konulduğu 2002 yılında 2,08 düzeyinde olan aktif / pasif oranı 2010 yılında 1,84’e kadar düştükten sonra 2022 mayıs ayı itibarıyla tekrar 1,95 oldu.
SGK’nın verileri gerçek aktif /pasif oranını yansıtmamaktadır. Çünkü, 2022 mayıs ayında aktif sigortalı görünen 25.303.323 kişi içinde gerçekte sigortalı çalışan sayısı 22.940.182 kişidir. Bunlar zorunlu 4/a, 4/b ve 4/c sigortalılardan oluşmaktadır.
SGK istatistiklerinde görülen aktif sigortalılardan, 2022 mayıs ayı itibarıyla 1 milyon 500 bini stajyer ve kursiyer, 413 bini çırak, 460 bini de tarım SSK, yurt dışı topluluk ve diğer sigortalılardan oluşuyor. Bunlardan stajyer, kursiyer ve çıraklar için sigorta primi ödenmiyor, diğerleri için ise düzenli prim ödemesi yapılmıyor.
Dolayısıyla sadece zorunlu 4/a, 4/b ve 4/c statüsünde çalışanları dikkate aldığımızda aktif/pasif oranı 2022 mayıs itibarıyla gerçekte 1,95 değil, 1,77 olmaktadır. 2002 yılında ise bu şekilde hesaplanan gerçek aktif / pasif oranı 2,02 düzeyinde bulunuyordu.
2002 – 2022 yıllarını kapsayan 20 yıllık dönemde dosya bazında emekli sayısı 5 milyon 888,4 bin kişiden 12 milyon 989,4 bin kişiye yükseldi. Emekli sayısı 7 milyon 101 bin kişi arttı.
Aynı dönemde zorunlu sigortalı sayısındaki artış ise 11 milyon 47.3 binde kaldı ve 11 milyon 892,9 binden 22 milyon 940,2 bin kişiye yükseldi.
1 EMEKLİYE KAÇ ÇALIŞAN BAKIYOR?
Aktif / pasif oranının, “2 çalışan 1 emekliye bakıyor” şeklinde ifade edildiğine çoğu zaman tanık oluyoruz. Bu doğru bir ifade değil.
Türkiye’de sosyal güvenlik sistemi geç oluşturuldu. İşçiler için ilk adım 1946 yılında atılmakla birlikte malullük, yaşlılık, ölüm sigortasının birlikte hayata geçmesi 1957 yılını (SSK) buldu. Memurlar 5434 Sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile 1950’de, esnaf ve tarım çalışanları ise 1972’de BAĞ – KUR Kanunu ile sosyal güvenlik şemsiyesine kavuştular.
İlk yıllarda çalışan sayısı az olmakla birlikte emekli sayısı da az olduğundan SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı’nca toplanan primler çeşitli yatırımlara yönlendiriliyor, tüm emekli aylığı ödemeleri ve sağlık harcamaları bu fonlardan elde edilen gelirler ile finanse edilebiliyordu.
Siyasi müdahaleler ve yüksek enflasyon dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarının fonları zamanla eridi. SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı’nın fonlarının kullanımı ile ilgili hazırlanan 1977-1981 dönemine ilişkin Sosyal Güvenlik Komisyonu Raporu’na göre, söz konusu tarihler arasında sosyal güvenlik kurumlarının biriktirmiş olduğu fonlar yüzde 75’lere ulaşan net değer kaybına uğradı. Daha önce 100 birim olan fon varlıkları 25 birime düştü.
Siyasi müdahale örneklerinden birini “sosyal yardım zammı” adı altında, hükümet kararıyla SSK’nın üzerine yıkılan yüklü ödeme oluşturuyor. 8. Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Özel İhtisas Komisyonu Raporu’na göre prim karşılığı olmaksızın emekli aylıklarına yansıtılan sosyal yardım zammının SSK’nın toplam emekli aylığı ödemelerindeki payı 1993 yılında yüzde 59, 1994’te yüzde 63 olarak gerçekleşti.
Bütün bunların sonucu olarak 1990’lı yılların ilk yarısından itibaren sosyal güvenlik sisteminin gelirleri, emekli aylığı ve sağlık harcamalarından oluşan giderleri karşılayamaz oldu.
PRİM GELİRLERİ EMEKLİ AYLIĞI ÖDEMELERİNİ KARŞILAYABİLİYOR MU?
Sosyal güvenlik sisteminin açığı uzunca süredir olduğundan daha az görünüyor. Bunun sebebi, 2008 yılındaki kanun değişikliği ile sosyal güvenlik sistemine düzenli “devlet katkısı” yapılmaya başlanmasıdır.
Geçmiş yıllarda SSK, BAĞ – KUR ve Emekli Sandığı’na sadece açığın finansmanı için bütçeden kaynak aktarıldı. 2008 yılından sonra Sosyal Güvenlik Kurumu’nun topladığı her 100 liralık prime karşılık devlet de 25 lira katkıda bulunmaya başladı. Devlet katkısı kurumun doğal geliri haline geldi. Böylece SGK’nın açık tanımı da değişti, sistemin açığı olduğundan daha az görünür oldu.
Bu nedenle sosyal güvenlik sisteminin gerçek durumunu görebilmek için sisteme (SGK’ya) yapılan bütçe transferleri ve bu transferlerin gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı üzerinden karşılaştırma yapmak daha doğrudur.
Sosyal güvenlik sistemine 1998 yılında yapılan bütçe transferi 1.5 milyar lira iken, 2003 yılında 15.9 milyara, 2009 yılında 52,7 milyara, 2016 yılında 106,8 milyara, 2021 yılında da 252,1 milyar liraya yükseldi.
Bütçe transferlerinin GSYH’ya oranı 1998’de yüzde 2,1 iken, 2003’te 3,5’e, 2009’da 5,2’ye yükseldi. 2015 yılında GSYH’nın yüzde 3,4’üne kadar geriledi ise de 2020 yılında yüzde 4.9’a kadar çıktı. 2021 yılında ise yüzde 3,5 olarak gerçekleşti.
SGK’ya yapılan bütçe transferleri 1998 yılında 5.8 milyar dolara karşılık gelir iken, 2003’te 10,6 milyar dolara, 2009 yılından sonra ise yıllık 30 milyar doların üzerine çıktı.
SOSYAL GÜVENLİK SİSİTEMİNE YAPILAN BÜTÇE TRANSFERLERİNİN DOLAR KARŞILIĞI (*)
SGK’nın verilerine göre, devlet katkısı hariç prim gelirlerinin emekli aylığı ödemelerini karşılama oranı 2000 yılında yüzde 97 seviyesinde idi. Yani toplanan tüm primler her 100 liralık emekli aylığı ödemesinin 97 liralık kısmını karşılıyordu. Emekli aylığının kalan 3 liralık kısmı ile sağlık harcamalarının tamamı bütçeden aktarılan kaynakla finanse ediliyordu.
Devlet katkısı hariç prim gelirlerinin emekli aylığı ödemelerini karşılama oranı 2005 ve 2009 yıllarında yüzde 80’e kadar geriledi, 2013 yılından sonra ise başabaş noktaya geldi. Son yıllarda prim gelirleri emekli aylığı ödemelerini karşılıyor, hatta biraz üzerine de çıkıyor. Ancak, sağlık harcamalarının tamamı bütçeden aktarılan kaynakla finanse ediliyor.
SİSTEM DEĞİŞİKLİKLERİ HANGİ İŞE YARADI?
Yazı dizisinin buraya kadar olan kısmında emeklilik yaşı ve emekli aylığı parametrelerinde yapılan değişiklikleri inceledik. Emekli aylığı parametrelerindeki değişikliklerin aylıkları nasıl düşürdüğünü örnekler ile ele aldı. Emeklilik yaşı yükseltilmiş olmasına karşın aktif / pasif oranında iyileşme sağlanamadığını gördük.
Son olarak, SGK’nın devlet katkısı hariç prim gelirlerinin son yıllarda emekli aylığını karşılamaya başladığını gözlemledik. Peki bu nasıl oldu? Aktif / pasif oranı daha da bozulmasına karşın, devlet katkısı hariç prim gelirleri emekli aylığı ödemelerini nasıl karşılamaya başladı. “Peki bu nasıl oldu?” sorusunun cevabı, 1999 ve 2008 yılındaki değişiklikler ile emekli aylığının düşürülmesidir. Emekli sayısı arttı ama emekli aylıkları reel olarak azaldı.
İŞVEREN İÇİN YAŞLI, DEVLET İÇİN GENÇ
Emeklilikte yaşa takılanlardan (EYT) prim günü ve sigortalılık süresini doldurup emekli olmak için yaşı bekleyenler devlet tarafından emeklilik için “genç” olarak kabul ediliyor. İşveren ise bu yaş grubundaki kişileri “yaşlı” görüyor ve iş vermiyor. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) işgücü istatistiklerine baktığımızda Türkiye’de istihdama katılım oranının 55 yaşından sonra keskin bir şekilde azalmaya başladığı görülüyor.
Örneğin 2021 yılında istihdama katılım oranı 50 – 54 yaş grubunda 50,9 iken, 55 – 59 yaş grubunda 37,9’a, 60 – 64 yaş grubunda 27,7’ye düştü. Başka bir ifadeyle 50 – 54 yaş grubundaki her 100 kişiden 50,9’u istihdama katılırken, 55 – 59 yaş grubundaki her 100 kişiden sadece 37,9’u istihdama edilebildi.
OECD ülkelerinde 2020 yılı verileri itibarıyla yaşlı işçilerin istihdam oranı 55 – 59 yaş grubunda 71,7; 60 – 64 yaş grubunda ise 50,4 olarak gerçekleşti. 55 – 59 yaş grubundakilerde istidam oranı Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, İsviçre gibi ülkelerde yüzde 80’in üzerinde yer alıyor. Türkiye’de söz konusu yaş grubunda 2020 yılındaki istihdam oranı 35,4 seviyesinde kaldı. Türkiye bu oranla OECD üyesi ülkeler arasında yaşlı istihdamında en geride yer aldı. Türkiye’ye en yakın oran 48,0 ile Suudi Arabistan, 51,9 ile Arjantin oldu.
Türkiye’de emeklilerin önemli bir kısmı sigortalı çalışmayı bırakıp kayıt dışı çalışmaya yöneldiği için işgücüne katılım oranının gerçekte olduğundan düşük göründüğü akla gelebilir. Ancak, OECD tarafından da kullanılan TÜİK’in işgücü istatistiklerinde sigortalı veya kayıt dışı çalışan ayrımı yapılmıyor. Kayıt dışı çalışanlar da toplam istihdam rakamları arasında yer alıyor.
İSTİHDAMDA TARIMIN PAYI YÜKSEK
Türkiye’de tarımın istihdamdaki payının yüksek olması işgücünün uzun süre istihdamda kalmasını zorlaştırıyor. Hizmetler sektöründeki istihdamın önemli bir bölümünü sırtlayan perakende gibi sektörlerde uzun süreli çalışma imkânının olmaması, işgücünün düzenli istihdamını önlüyor. İşsizliğin uzun süredir çok yüksek oranlarda seyretmesi nedeniyle işini kaybeden çalışanlar yeniden işe girmekte zorlanıyorlar.
Tarımın toplam istihdamdaki payı 1991 yılında OECD ve AB ülkelerinde yüzde 9,4, Türkiye’de ise yüzde 47.8 düzeyinde bulunuyordu. Tarımın istihdamdaki payı 2019 yılında OECD ülkelerinde yüzde 4,5’e, AB ülkelerinde ise yüzde 4,1’e geriledi. Türkiye’de ise hala yüzde 19,1 seviyesinde yer alıyor. Beş çalışandan biri tarımda istihdam ediliyor.
Tarımda istihdam edilenlerin çok az bir kısmı 4 /1 – a (SSK) veya 4 / 1- b (BAĞ – KUR) statüsünde sigortalı çalışabiliyor. Bu nedenle tarımda çalışanlar emeklilik için gerekli prim günü koşulunu yerine getirmekte zorlanıyorlar.
YAŞLI İSTİHDAMINI ARTIRMAK İÇİN DÜNYA NE YAPIYOR?
Yaşlı işçilerin istihdamının artırılması için dünyada çeşitli politikalar uygulanıyor. Bazı ülkelerde yaşlı işçi çalıştıranlara teşvik sağlanırken, bazı ülkelerde ise belli yaşın üzerindekileri emeklilikten önce işten çıkartan işverenlere yükümlülükler getiriliyor.
Fransa’da 50’den fazla işçi çalıştıran işverenlerden, 50 yaş ve üzeri işçiler için bir eylem planı hazırlama zorunluluğu bulunuyor. Her bir işveren, bu yaş üzerinde kaç işçi çalıştırmaya devam edeceğini ve kaç kişiyi işe alacağını resmi makamlara bildirmek zorunda.
Belçika’da normal emeklilik yaşı 65. Bununla birlikte, 58 yaşından itibaren emekli olmak mümkün. İşveren 58 yaş ve üzerindeki işçisini normal emeklilik yaşından önce işten çıkartırsa normal emeklilik yaşı olan 65’e gelinceye kadar işsizlik yardımı ve ek yardım yapmakla yükümlü tutuluyor.
Finlandiya’da normal emeklilik yaşından önce emekli olanların aylıklarında kesinti yapılırken, emekliliği hak ettikten sonra çalışmaya devam edenlerin ise geç emekli oldukları her ay emekli aylıklarının yüzde 0.4 oranında artırılması sağlanıyor.
Danimarka’da kanuni emeklilik yaşı 67 olmakla birlikte ortalama 60–61 yaşında emekli olma hakkı bulunuyor. Danimarka hükümeti, 60 yaşından büyük kişilerin işgücü piyasasına katılımını artırmak ve çalışmaya devam etmelerini sağlamak amacıyla teşvik politikaları uyguluyor.
İtalya’da asgari emeklilik koşullarını sağladığı halde emekliliğini en az iki yıl erteleyenler ile bu kişileri istihdam eden işverenlerden uzun vadeli sigorta için işçi ve işveren primi alınmıyor.
En Çok Okunan Haberler