Özlem ATAÇ

Sporcu gençlerimizle gurur duyduğumuz bugünlerde onların gerçek yaşamına inmeye ne dersiniz. Kimi belki de korkuyla başarısını köreltti, kimi belki de korkuyla başardı ya da kimi de ailesinin desteği ve sevgisiyle başardı. En güzeli tabi ki ailenin sevgisi ve çocuklarıyla her zaman gurur duyması. Geçtiğimiz günlerde dünya şampiyonu olan Ediz Gürel’in annesi Özlem Gürel gazetemize sporcu gençliğin içinde bulunduğu stresi ve baskıyı anlatarak ailelere tavsiyelerde bulundu. Siz de sporcu bir çocuğun ebeveyni iseniz, bu haberi mutlaka okumalısınız.

AİLENİN ROLÜ ÖNEMLİ

“Aile sporcunun yaşamındaki en önemli etkendir” diye sözlerine başlayan bir sporcu ailenin nasıl olması gerektiğini ve gözlemlerini anlatan Gürel,  “Hem kişiliğin yapılandırılmasında, hem öz-güvenin oluşmasında, hem de genel tutum ve değerleri kazanmasında ailenin rolü son derece önemlidir. Bildiğiniz üzere oğlum Ediz, milli takımda satranç oynuyor. Oğlumla birlikte gittiğim turnuvalarda gözlemlediğim birçok sıkıntı oldu. Turnuvalarda velilerin özellikle bireysel sporla ilgilenen çocukların üzerindeki baskılarına şahit oldum. Bu baskılar çocukların üzerinde ciddi travmalar yaratıyor” dedi.

ÇOCUĞUNA TOKAT ATANA ŞAHİT OLDUM

Turnuva kapılarındaki gözlemlerini anlatan Gürel, “Ben turnuva kapısında çocuğunu beklerken tırnaklarını yiyen, kanatan veliyi de gördüm, turnuva kapısında çocuğu turnuvadan çıktığında maçı kaybettiği için çocuğuna tokat atan veliyi de gördüm. Bu durum 7-8-10 yaşlarında bir çocuk için ciddi bir travma yaşatabilir. Bence birçok sporcu sırf ailesini onure edebilmek için bu yolda başarılı olabilecekken, yaşadığı travmalardan dolayı başarılı olamıyor. Çalışma baskısı çok fazla oluyor, ailelerin üzerinde ve aileler maalesef çocuklarının başarılarını kendilerine mal ediyorlar. Benim oğlum milli takım oyuncusu ben herhangi biriyle tanıştığımda merhaba ben Ediz Gürel'in annesi diye tanışmıyorum. Ben kendi kimliğimle tanışıyorum. Ben bir birey olarak kendim varsam varım. Çocuğumun başarısıyla elbette ki gururlanıyorum. Yeri geldiği zaman elbette ki konuşuyoruz ama bu çocuğumun başarısı. Turnuvalara ben girmedim, onun yerine ben çalışmadım sadece ebeveyn olarak ona karşı görevimi yaptım. Onunla birlikte gittim, onun her zaman yanında oldum. Üzüldüğü zaman sırtını sıvazladım. Ebeveyn olarak yapmamız gereken sadece bu kadar” ifadelerini kullandı.

KORKU İLE MAÇA GİRMEK KORKUNÇ BİR DURUM

Çocuklara yaşatılan travmalardan dolayı birçok çocuğun yeteneğine sahip çıkamadığını belirten Gürel, “Çocuklara yaşatılan travmalar nedeniyle çocuklar bu sporu korkularından ötürü ya başlarken bırakıyorlar, ya da sadece ailelerini mutlu edebilmek için. Bir süre sonra bu psikolojiyle zevk almadığını da düşünebilir. Kazanırsam ailem çok sevinir ya da çok kızacak endişesiyle maça girmek korkunç bir şey. Bunu çocuklara yasatmamamız lazım, böyle bir hakkımız yok ebeveyn olarak” dedi.

BU DÜŞÜNCE KIRILMALI!

“Çocuk sahibi olurken hepimiz elbette ki çok güzel yerlere gelsinler, çok başarılı olsunlar isteriz” diyen Gürel, “Onların mutlu olduğunu görmek birinci hedefimiz; ama onların başarılarından nemalanmak değil. Çocuk bizim başarımız değil, bunu akıllara yazmak lazım. Ben bu düşüncenin kırılmasını istiyorum. Çocuk çok zarar görüyor. Çocuk maçtan çıkmak istemiyor ‘niye istemiyorsun yavrum dışarda annen bekliyor’ dediğimde ‘kızacaklar’ demesini duymak istemiyorum. Hiçbir çocuk bunu hak etmiyor” diye konuştu.