17 Haziran “Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” dolayısıyla ülkemizdeki toprakların çölleşme tehdidi ile karşı karşıya oluşu tekrar gündeme geldi. Peki ülkemizde çölleşme ile mücadele kapsamında neler yapılabilir?
Haber Giriş Tarihi: 16.06.2023 16:52
Haber Güncellenme Tarihi: 16.06.2023 16:52
Kaynak:
Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Ulaş Girgin
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin 17 Haziran 1994 yılında kabul edilmesinden bu yana 17 Haziran “Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” olarak farkındalık yaratıyor. Günümüzde Türkiye’nin yüzde 22,5’i yani 4’te 1’i çölleşme kapsamında yer alıyor. Ayrıca Akdeniz Havzası iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasında. Çölleşme ile mücadele, topyekun bir iş birliği gerektiriyor.
Su tasarrufu çok önemli
Dünyada ve Türkiye’de yağış miktarının 2050 yılına kadar yüzde 25 oranında azalacağı öngörülüyor. Ülkemiz bilindiği üzere su fakirliği sınırındaki ülkelerden biri. Kısa zaman içinde nüfus artışı ve yağışların azalması ile su fakirliği çeken ülkelerden biri olacağız. Suyu tasarruflu kullanmaya özen göstermemiz, kendimiz için alacağımız önlemlerin başında geliyor. Çölleşmeyle mücadelenin temeli su kaynaklarının ve tarım arazilerinin korunması ile başlıyor. Yaşamın kaynağı olan toprak ve suyun çölleşme ile mücadele kapsamında en iyi şekilde korunması gerekiyor.
Tarım alanlarının korunması
Yukarıda belirttiğimiz gibi yaşamın kaynağı olan toprak, su ile birlikte titizlikle korunması gereken alanların başında geliyor. Türkiye’de her yılda yaklaşık olarak 640 milyon ton civarında toprak kayboluyor. Toprağın üst kısmı kaybedildiğinde toprağın verimi giderek azalıyor. Kuraklık çölleşmenin ana sebebi olarak görülüyor. Fakat insanlar da toprağı çok fazla kullanıp yoğun oranda çölleşmeye sebep oluyor. Toprağın aşınmasının önüne geçen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucunda koruyucu örtüden mahrum kalan toprak su ve rüzgarların etkisiyle aşınıp taşınıyor ve toprak verimsiz hale geliyor. Bu olaya da erozyon ismi veriliyor.
Çölleşmeyle mücadelenin etkili olması için doğru ve uzun vadeli arazi planlaması yapılmalıdır. Erozyona elverişli olan arazilerde teraslama, ağaçlandırma, rüzgar kıranlar kurmak gibi ıslah çalışmaları yapılması yararlı olacaktır. Ayrıca meraların yüzde 64’ünde yeterli ot örtüsü olmadığından erozyon ihtimali artıyor. Buralarda mera ıslah çalışmalarının yapılması gerekiyor. Bununla beraber mera alanları genelde özel mülkiyet alanları olduğundan devletin erozyon kontrol çalışmalarını teşvik etmesi gerekiyor.
Ayrıca tarım ürünlerinde kullanılan kimyasallar ile topraktaki canlılar yok oluyor ve kısa vadede olumlu etki yaratıyor gibi gözüken bu ilaçlar uzun vadede toprağı verimsizleştiriyor, çölleşmenin önü açılıyor. Bu sebeple tarım ürünlerinin ilaçlanmasında da bilinçli davranmak için konunun uzmanlarından yardım almak çölleşmeyle mücadele noktasında önemli hale geliyor.
Çölleşme ile mücadele, bireyden topluma tüm ülke vatandaşlarının seferber olacağı topyekun bir iş birliği gerektiriyor. Yaşamın kaynağı olan toprak ve suyun sınırsız ve tükenmez kaynaklar olmadığını hatırlamak ve buna uygun davranmak tüm insanlığın gelecek nesillere olan sorumluluğudur.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Çölleşmeyle mücadele için neler yapılabilir?
17 Haziran “Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” dolayısıyla ülkemizdeki toprakların çölleşme tehdidi ile karşı karşıya oluşu tekrar gündeme geldi. Peki ülkemizde çölleşme ile mücadele kapsamında neler yapılabilir?
Ulaş Girgin
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin 17 Haziran 1994 yılında kabul edilmesinden bu yana 17 Haziran “Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” olarak farkındalık yaratıyor. Günümüzde Türkiye’nin yüzde 22,5’i yani 4’te 1’i çölleşme kapsamında yer alıyor. Ayrıca Akdeniz Havzası iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgeler arasında. Çölleşme ile mücadele, topyekun bir iş birliği gerektiriyor.
Su tasarrufu çok önemli
Dünyada ve Türkiye’de yağış miktarının 2050 yılına kadar yüzde 25 oranında azalacağı öngörülüyor. Ülkemiz bilindiği üzere su fakirliği sınırındaki ülkelerden biri. Kısa zaman içinde nüfus artışı ve yağışların azalması ile su fakirliği çeken ülkelerden biri olacağız. Suyu tasarruflu kullanmaya özen göstermemiz, kendimiz için alacağımız önlemlerin başında geliyor. Çölleşmeyle mücadelenin temeli su kaynaklarının ve tarım arazilerinin korunması ile başlıyor. Yaşamın kaynağı olan toprak ve suyun çölleşme ile mücadele kapsamında en iyi şekilde korunması gerekiyor.
Tarım alanlarının korunması
Yukarıda belirttiğimiz gibi yaşamın kaynağı olan toprak, su ile birlikte titizlikle korunması gereken alanların başında geliyor. Türkiye’de her yılda yaklaşık olarak 640 milyon ton civarında toprak kayboluyor. Toprağın üst kısmı kaybedildiğinde toprağın verimi giderek azalıyor. Kuraklık çölleşmenin ana sebebi olarak görülüyor. Fakat insanlar da toprağı çok fazla kullanıp yoğun oranda çölleşmeye sebep oluyor. Toprağın aşınmasının önüne geçen bitki örtüsünün yok edilmesi sonucunda koruyucu örtüden mahrum kalan toprak su ve rüzgarların etkisiyle aşınıp taşınıyor ve toprak verimsiz hale geliyor. Bu olaya da erozyon ismi veriliyor.
Çölleşmeyle mücadelenin etkili olması için doğru ve uzun vadeli arazi planlaması yapılmalıdır. Erozyona elverişli olan arazilerde teraslama, ağaçlandırma, rüzgar kıranlar kurmak gibi ıslah çalışmaları yapılması yararlı olacaktır. Ayrıca meraların yüzde 64’ünde yeterli ot örtüsü olmadığından erozyon ihtimali artıyor. Buralarda mera ıslah çalışmalarının yapılması gerekiyor. Bununla beraber mera alanları genelde özel mülkiyet alanları olduğundan devletin erozyon kontrol çalışmalarını teşvik etmesi gerekiyor.
Ayrıca tarım ürünlerinde kullanılan kimyasallar ile topraktaki canlılar yok oluyor ve kısa vadede olumlu etki yaratıyor gibi gözüken bu ilaçlar uzun vadede toprağı verimsizleştiriyor, çölleşmenin önü açılıyor. Bu sebeple tarım ürünlerinin ilaçlanmasında da bilinçli davranmak için konunun uzmanlarından yardım almak çölleşmeyle mücadele noktasında önemli hale geliyor.
Çölleşme ile mücadele, bireyden topluma tüm ülke vatandaşlarının seferber olacağı topyekun bir iş birliği gerektiriyor. Yaşamın kaynağı olan toprak ve suyun sınırsız ve tükenmez kaynaklar olmadığını hatırlamak ve buna uygun davranmak tüm insanlığın gelecek nesillere olan sorumluluğudur.
En Çok Okunan Haberler