Bursa’da 2023’ün son, 2024’ün ilk bebekleri dünyaya geldi Bursa’da 2023’ün son, 2024’ün ilk bebekleri dünyaya geldi

Ufuk IRGAŞ

Bugün Bursa Kapalı Çarşı’da teknoloji ve daha fazla kârın ön plana çıkmasıyla yok olmaya yüz tutmuş bir sektörü, altın tamir ve üretimi, altın el işçiliği mesleğiyle ilgili 30 yıllık usta Ahmet Rodoplu’nun sesine kulak verdik. 1969 Bursa doğumlu olduğunu dile getirerek açıklamasına başlayan Rodoplu, şöyle konuştu: “1950 senesinde Bulgaristan’dan göç etmiş bir ailenin oğluyum. 1988’den itibaren kapalı çarşıda esnaflığa başladım. Çocukluğumdan beri sanatın her alanına ilgim var. Hatta sokak hayvanları barınağı ve bakımı, çocuk gelinler olmasın vb. sosyal sorumluluk projelerinde dahi yer aldım. Bu sanat, beceri ve yaratıcılık gerektiren iş ile ilk tanışmamdan itibaren açıkçası çok sevdiğim, zevkle yaptığım bir iş. Burada yine işin erbabı ortağım Ercan Sezgin ve ustalarımız Yusuf, Muhammed, Gökhan ve Halis ile birlikte çalışıyoruz. İşin erbabı ustaları sürekli itina ile izledim, yıllarca öğrenerek kendimi geliştirdim. 2002 senesinde de kendi dükkânımı açtım. Ortağım Ercan Sezgin ile birlikte bu zamana kadar altın tamir  ve imalatı üzerine faaliyetteyiz. Kapalı Çarşı’da sektörde isim yapmış tüm kuyumculara, hemen hemen bütün kuyumculara başta Uludağ Kuyumcusu, Nur Kuyumculuk,  Gözde Kuyumculuk olmak üzere hepsine  iş yapıyoruz.  Tabii dışarıdaki normal müşterilerimize de Pırlanta, elmas montörler, takı tasarım üzerine iş yapmaktayız.”

KAPALI ÇARŞI’NIN GÖZDESİ
“Burada önceden bizim arkamızdan gelen bir nesil vardı ama şu an yetiştirecek gençler bulamıyoruz. Gençler kolay iş peşindeler. Biz birazda zorlamayla bir elemanımızı yetiştirdik diyebilirim. Şu an için bizim atölyemizde imalat, tamir, küçültme, büyütme, kısaltma, uzatma, pırlanta montur, elmas taş işçiliği v.b. işler mevcut. Aynı zamanda Bursa Kapalı Çarşı’da sayılı imalat atölyelerinden biriyiz. Aslında bu meslekte ata yadigârı Osmanlı’dan günümüze kadar uzanan bir miras. Korunması, yaşatılması gerektiğine inanıyorum. Ortağım Ercan Bey altın imalat üzerine faaliyet gösteriyor. Çanakkale’den, Eskişehir’den, Mustafakemalpaşa’dan, Karacabey’den, Erdek’ten, Balıkesir, Bandırma’dan esnaf arkadaşlar iş gönderiyorlar ve bölgeden iş açısından çok destek görüyoruz. Çantacı dediğimiz toptancı arkadaşlar oradan getiriyorlar. Bir çeşit kargo hizmeti vermiş gibi oluyorlar bizlere.”

ATA YADİGÂRI EL SANATI 
“Bundan on sene önce esnaflık çok güzeldi. Her sektör gibi bizleri de etkiliyor şu krediler, kredi kartları. Esnaflık, işler, ödemeler düşmeye başladı, eski esnaf yok artık” diyen Rodoplu, “Eskiye göre esnafın ne kadar ödeme zorluğu çektiği ve işlerin olmadığı her geçen gün hissediliyor. Şu an altın imalatında makineleşmeye başlandığı için eskiden el işi yapılan sanat eseri diyebileceğim setler vardı, şimdi makine yapıyor. Makineler çoğaldı ve insan eğitimleri azaldığı için ata yadigârı bu el işçiliği de ölüyor göz göre göre... En önemli konu bu bence! Devlet el atmalı, bir şekilde desteklemeli. Mesleğimiz ölüyor, unutulmaya yüz tutuyor. Düşme noktasına geliyor. Bu nereye kadar devam eder bilinmiyoruz. Zaten iş döngüsü bu kadar düştüğü için eleman yetişmemesinin sıkıntısı da burada başlıyor. Finanse edilmeli. Altın el işçiliği sanatı korunmalı diyorum. Bu şartlarda piyasa döngüsüne bırakıldığı sürece  iş döngüsünden kaynaklandığı için çıraklar yetişmiyor. Yarın öbür gün bu meslekte yurt dışından ustalar getirmeye çalışacağız. Şu anki nesil bu işe sıcak bakmıyor ve yeni nesil teknolojiyle internetle yozlaşmış durumda. Hazır para kazanmaya yönelik yetişen bir nesil olduğu için, el sanatı, sanatçılık ölüyor. Üretim olmadığı zaman tüketici bir toplum olmaya doğru gidiyoruz. Onun için bizim sektör gibi ata yadigârı mesleklerin devlet desteğine ihtiyacı var. Bir projeyle devlet desteğiyle Belediyeler kurslar açmalı, meslek okullarında bu sektörle ilgili branş bölümleri olmalı. Devletin eleman yetiştirme veya yönlendirmesiyle bu meslek dallarının ilerlemesi, üretimi arttırmalı diye düşünüyorum. Yoksa Osmanlı yadigârı mesleğimiz Osmanlı’nın baş şehri canım Bursa’mızda bitmek üzere” ifadelerini kullandı.


 

Meslektaşımız İzzet Günay da unutulmaya yüz tutmuş sanatın inceliklerini yakından izleme şansı buldu.