"Türkiye artık kendisine güveneni yarı yolda bırakmıyor"
"Türkiye artık kendisine güveneni yarı yolda bırakmıyor"
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, "Türkiye, sadece kendisi için değil, dostları için de önem taşıyan bir ülke haline geldi. Artık kendisine güvenenleri yarı yolda bırakmıyor" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 15.11.2020 12:16
Haber Güncellenme Tarihi: 15.11.2020 12:16
Kaynak:
Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Orta Asya'da yaşanan son süreci değerlendiren Uludağ Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’in 1993 yılında Kelbecer’de katliam yapıldığı zaman ifadesine dikkat çekti. Tayyar Arı, “Oradaki sivillerin kurtarılması için Türkiye’den ve çevresindeki ülkelerden çok sayıda helikopter istemişti. Ancak hiçbir komşu devlet böyle bir yardımda bulunmadı. Sadece sivillerin boşaltılması için istendiğini belirtmişti. O günden bugüne çok ciddi bir gelişme yaşandı. O gün 4-5 tane helikopteri tahsis edemeyen Türkiye, bugün bütün varlığı ile Azerbaycan’ın arkasındadır. Bu tabi ki Türkiye’nin geldiği noktayı da göstermektedir. Ayrıca, uzun yıllar Sovyetler Birliği’nin dağılıp dağılmadığının belli olmadığı yıllardı. Dağıldı da 'Kızıl Ordu yeniden iş başına geçer mi' endişesinin olduğu bir süreçti. 1900’lü yıllarda ayrıca Rusya korkusu vardı. Orta Doğu’da Amerika ile ilişkilerimizde daha rahat hareket ederken, Orta Asya ve Kafkaslar’da bir çekingenlik vardı. Türkiye şu an sahip olduğu askeri imkanlarla bu çekingenliği üzerinden attı. Özellikle son 10 yılda Azerbaycan’ın arkasında olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Dolayısıyla tüm bölgedeki ülkeler şunu biliyor ki, Azerbaycan ile ilişkilerinde kötü niyetli bir yaklaşım Türkiye tarafından büyük bir destekle karşılık verileceğini artık biliyor. Azerbaycan ve Türkiye artık 2 devlet bir millet anlayışıyla hareket etmektedir. Bu sadece bir slogan değildir. Belki son zamanlarda Rusya’nın çatışma sürecinde çekingen ve tarafsız kalmasının altında yatan sebep budur. Çünkü Türkiye’yi karşısında bulacaktır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in bir ifadesinde, ‘F-16’lar Bakü’de hazır bekliyor. Bir saldırı olması durumda onları havada görebilirsiniz’ demişti. Bu Azerbaycan’ın bile Türkiye’nin desteğine ne kadar güvendiğini göstermektedir. Son zamanlarda Amerika tarafından Azerbaycan’a ciddi ambargolar uygulanmıştı. Hiç silah satılmıyordu. Bu bağlamda da Türkiye’nin verdiği silahlar çok önemlidir. Aynı zamanda Türkiye’nin bölgede oyun değiştirici ve sonucu belirleyici aktör olduğunu da gösterdi. Katar’daki askeri varlığınız Basra Körfezi’ndeki dengelerde Türkiye damgasıdır. Aynı şekilde Kızıldeniz, Afrika, Somali, Kuzey Afrika, gibi bölgelerde askeri unsurlarla Türkiye oyunu belirliyor. Türkiye’nin askeri imkanları ve kapasitesi, kar topu gibi büyümektedir. 1990’lı yılların Türkiye’sinin milli geliri 100 milyar dolar civarındayken, şimdi 800 milyar dolarlık bir rakamdan bahsediyoruz. Askeri bağlamda da dışa bağımlılığın, ancak yüzde 15’lere düşen bir Türkiye var. O zamanlarda yüzde 100’e yakın bir bağımlılığımız vardı. Bugün her şeyini kendi üreten bir ülkedir. Türkiye caydırıcı kapasitesi yüksek bir ülke olarak sadece kendisi için değil, dostları için de önem taşıyan bir ülke haline geldi. Artık Türkiye kendisine güveneni yarı yolda bırakmıyor” şeklinde konuştu.
Türk Cumhuriyetlerinin, bu süreçte biraz bekle gör politikası izlediklerini belirten Arı, “Halen bölgede Sovyetler Birliği'nden kalan Rusya korkusu var. Çünkü Rusya dünyanın 3 büyük ülkesinden bir tanesidir. Çevresini de arka bahçe olarak görüyor. Dolayısıyla böyle olunca, Türk cumhuriyetleri de biraz çekiniyor. Ancak Türkiye’nin verdiği desteğin ne kadar önemli olduğunu gördüler. Türkiye’nin caydırıcı gücünün ne kadar etkili olduğunu gördüler. Bundan sonra Türkiye ve bölge ülkeler arasındaki yakınlaşmayı hızlandıracağını ve güçlendireceğini düşünmekteyim. Türkiye bölge ilişkilerinden buradan daha ileriye doğru gidecektir. Çünkü Rusya ile ABD arasındaki denge politikası izleniyordu. Türkiye 3’üncü plandaydı. Rusya’yı sadece ABD’nin durduracağını düşünüyorlardı. Ancak son gelişmeler gösterdi ki, Türkiye artık bölgede söz sahibidir. Bölge ülkeleri artık ABD’nin güvenlik sağlayıcı olarak bölgede varlık gösteremeyeceğinin farkına vardı. Türkiye yeni bir güvenlik alternatifi olarak hizmet vermektedir. Körfezi, Kızıldeniz'i, Kuzey Afrika ve Suriye’deki denkleme bakalım. Barış Pınarı harekatı bölgesinden, ABD ister istemez geri çekildi. Çünkü Türkiye’nin kararlılığı karşısında başka seçeneği kalmamıştı. Belli bir alan hakimiyeti sağladık. Türkiye, ‘kimsenin toprağında ve toprak bütünlüğünde gözümüz yok’ diyor. Ama başkalarının bu coğrafyada gözü var. Türkiye bu topraklarda olmaz ise kendi ülke bütünlüğünü de sağlayamaz. Artık Türkiye kendi güvenliğini 786 bin kilometrekare olarak görmüyor. ABD, kendi güvenliğini öyle sağlıyor. Devlet olmanın tek şartı, sınırlarınızın ötesinde savunma yapmaktır. Kendi sınırlarınız içerisinde savunacağım demeniz eski bir gelenektir. Artık bu geçerli değildir. Türkiye artık dünyanın yeni koşullarına göre yeni bir kimlikle ortaya çıkıyor. Artık Türkiye eski Türkiye olmadığını haykırıyor. Bu da herkesi rahatsız eriyor. Ancak bunu da kabul etmek zorunda kalıyorlar. Türkiye bugün NATO’da olmasa NATO’nun anlamı olmaz. Türkiye kendi için yaşayan bir ülke değildir. Dostları için de buradayım demektedir” diye konuştu.
ABD seçimlerinin ardından radikal bir değişiklik olacağını düşünmediğin belirten Arı, “ABD için her zaman İsrail’in güvenliği birinci planda gelmektedir. ABD bölgeye bakarken İsrail odağından bakar. Bunu cumhuriyetçilerin veya demokratçıların olması fazla değiştirmez. Sadece cumhuriyetçiler, daha rahatsız edici politikalar sürdürürler. İsrail’in önünü açarlar ve sınırlamazlar. Demokratlar ise daha ölçülü hareket etmektedirler. ABD için Kudüs’ün başkent olarak tanınması noktasında bir değişiklik olmayacağını ABD Başkanı Joe Biden ifade etmişti. NATO’yu güçlendireceğini söylemişti. Eğer NATO’yu güçlendirecekseniz, bunu Türkiye’siz yapamazsınız. O zaman gelip 'nerede kaldık' diyeceksiniz? Türkiye önüne baksın. Her açıdan biz kapasitemizi arttıralım. Biz demokrasinin kitabını yazalım. Çevremize de model ülke haline geleceğimizi düşünüyorum. Önümüze baktığımız sürece, ABD’nin veya diğer ülkelerin ne yaptığı önemli değil” dedi. (İHA)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
"Türkiye artık kendisine güveneni yarı yolda bırakmıyor"
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, "Türkiye, sadece kendisi için değil, dostları için de önem taşıyan bir ülke haline geldi. Artık kendisine güvenenleri yarı yolda bırakmıyor" dedi.
Orta Asya'da yaşanan son süreci değerlendiren Uludağ Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’in 1993 yılında Kelbecer’de katliam yapıldığı zaman ifadesine dikkat çekti. Tayyar Arı, “Oradaki sivillerin kurtarılması için Türkiye’den ve çevresindeki ülkelerden çok sayıda helikopter istemişti. Ancak hiçbir komşu devlet böyle bir yardımda bulunmadı. Sadece sivillerin boşaltılması için istendiğini belirtmişti. O günden bugüne çok ciddi bir gelişme yaşandı. O gün 4-5 tane helikopteri tahsis edemeyen Türkiye, bugün bütün varlığı ile Azerbaycan’ın arkasındadır. Bu tabi ki Türkiye’nin geldiği noktayı da göstermektedir. Ayrıca, uzun yıllar Sovyetler Birliği’nin dağılıp dağılmadığının belli olmadığı yıllardı. Dağıldı da 'Kızıl Ordu yeniden iş başına geçer mi' endişesinin olduğu bir süreçti. 1900’lü yıllarda ayrıca Rusya korkusu vardı. Orta Doğu’da Amerika ile ilişkilerimizde daha rahat hareket ederken, Orta Asya ve Kafkaslar’da bir çekingenlik vardı. Türkiye şu an sahip olduğu askeri imkanlarla bu çekingenliği üzerinden attı. Özellikle son 10 yılda Azerbaycan’ın arkasında olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Dolayısıyla tüm bölgedeki ülkeler şunu biliyor ki, Azerbaycan ile ilişkilerinde kötü niyetli bir yaklaşım Türkiye tarafından büyük bir destekle karşılık verileceğini artık biliyor. Azerbaycan ve Türkiye artık 2 devlet bir millet anlayışıyla hareket etmektedir. Bu sadece bir slogan değildir. Belki son zamanlarda Rusya’nın çatışma sürecinde çekingen ve tarafsız kalmasının altında yatan sebep budur. Çünkü Türkiye’yi karşısında bulacaktır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in bir ifadesinde, ‘F-16’lar Bakü’de hazır bekliyor. Bir saldırı olması durumda onları havada görebilirsiniz’ demişti. Bu Azerbaycan’ın bile Türkiye’nin desteğine ne kadar güvendiğini göstermektedir. Son zamanlarda Amerika tarafından Azerbaycan’a ciddi ambargolar uygulanmıştı. Hiç silah satılmıyordu. Bu bağlamda da Türkiye’nin verdiği silahlar çok önemlidir. Aynı zamanda Türkiye’nin bölgede oyun değiştirici ve sonucu belirleyici aktör olduğunu da gösterdi. Katar’daki askeri varlığınız Basra Körfezi’ndeki dengelerde Türkiye damgasıdır. Aynı şekilde Kızıldeniz, Afrika, Somali, Kuzey Afrika, gibi bölgelerde askeri unsurlarla Türkiye oyunu belirliyor. Türkiye’nin askeri imkanları ve kapasitesi, kar topu gibi büyümektedir. 1990’lı yılların Türkiye’sinin milli geliri 100 milyar dolar civarındayken, şimdi 800 milyar dolarlık bir rakamdan bahsediyoruz. Askeri bağlamda da dışa bağımlılığın, ancak yüzde 15’lere düşen bir Türkiye var. O zamanlarda yüzde 100’e yakın bir bağımlılığımız vardı. Bugün her şeyini kendi üreten bir ülkedir. Türkiye caydırıcı kapasitesi yüksek bir ülke olarak sadece kendisi için değil, dostları için de önem taşıyan bir ülke haline geldi. Artık Türkiye kendisine güveneni yarı yolda bırakmıyor” şeklinde konuştu.
Türk Cumhuriyetlerinin, bu süreçte biraz bekle gör politikası izlediklerini belirten Arı, “Halen bölgede Sovyetler Birliği'nden kalan Rusya korkusu var. Çünkü Rusya dünyanın 3 büyük ülkesinden bir tanesidir. Çevresini de arka bahçe olarak görüyor. Dolayısıyla böyle olunca, Türk cumhuriyetleri de biraz çekiniyor. Ancak Türkiye’nin verdiği desteğin ne kadar önemli olduğunu gördüler. Türkiye’nin caydırıcı gücünün ne kadar etkili olduğunu gördüler. Bundan sonra Türkiye ve bölge ülkeler arasındaki yakınlaşmayı hızlandıracağını ve güçlendireceğini düşünmekteyim. Türkiye bölge ilişkilerinden buradan daha ileriye doğru gidecektir. Çünkü Rusya ile ABD arasındaki denge politikası izleniyordu. Türkiye 3’üncü plandaydı. Rusya’yı sadece ABD’nin durduracağını düşünüyorlardı. Ancak son gelişmeler gösterdi ki, Türkiye artık bölgede söz sahibidir. Bölge ülkeleri artık ABD’nin güvenlik sağlayıcı olarak bölgede varlık gösteremeyeceğinin farkına vardı. Türkiye yeni bir güvenlik alternatifi olarak hizmet vermektedir. Körfezi, Kızıldeniz'i, Kuzey Afrika ve Suriye’deki denkleme bakalım. Barış Pınarı harekatı bölgesinden, ABD ister istemez geri çekildi. Çünkü Türkiye’nin kararlılığı karşısında başka seçeneği kalmamıştı. Belli bir alan hakimiyeti sağladık. Türkiye, ‘kimsenin toprağında ve toprak bütünlüğünde gözümüz yok’ diyor. Ama başkalarının bu coğrafyada gözü var. Türkiye bu topraklarda olmaz ise kendi ülke bütünlüğünü de sağlayamaz. Artık Türkiye kendi güvenliğini 786 bin kilometrekare olarak görmüyor. ABD, kendi güvenliğini öyle sağlıyor. Devlet olmanın tek şartı, sınırlarınızın ötesinde savunma yapmaktır. Kendi sınırlarınız içerisinde savunacağım demeniz eski bir gelenektir. Artık bu geçerli değildir. Türkiye artık dünyanın yeni koşullarına göre yeni bir kimlikle ortaya çıkıyor. Artık Türkiye eski Türkiye olmadığını haykırıyor. Bu da herkesi rahatsız eriyor. Ancak bunu da kabul etmek zorunda kalıyorlar. Türkiye bugün NATO’da olmasa NATO’nun anlamı olmaz. Türkiye kendi için yaşayan bir ülke değildir. Dostları için de buradayım demektedir” diye konuştu.
ABD seçimlerinin ardından radikal bir değişiklik olacağını düşünmediğin belirten Arı, “ABD için her zaman İsrail’in güvenliği birinci planda gelmektedir. ABD bölgeye bakarken İsrail odağından bakar. Bunu cumhuriyetçilerin veya demokratçıların olması fazla değiştirmez. Sadece cumhuriyetçiler, daha rahatsız edici politikalar sürdürürler. İsrail’in önünü açarlar ve sınırlamazlar. Demokratlar ise daha ölçülü hareket etmektedirler. ABD için Kudüs’ün başkent olarak tanınması noktasında bir değişiklik olmayacağını ABD Başkanı Joe Biden ifade etmişti. NATO’yu güçlendireceğini söylemişti. Eğer NATO’yu güçlendirecekseniz, bunu Türkiye’siz yapamazsınız. O zaman gelip 'nerede kaldık' diyeceksiniz? Türkiye önüne baksın. Her açıdan biz kapasitemizi arttıralım. Biz demokrasinin kitabını yazalım. Çevremize de model ülke haline geleceğimizi düşünüyorum. Önümüze baktığımız sürece, ABD’nin veya diğer ülkelerin ne yaptığı önemli değil” dedi. (İHA)
En Çok Okunan Haberler