SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarladan ameliyata bir başarı öyküsü

KBB Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Basut azmiyle herkese örnek oluyor. 53 yaşında Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden bölüm ikincisi olarak mezun olan Prof. Dr. Basut, bitirdiği ön lisans programlarıyla da dikkat çekmekte.

Haber Giriş Tarihi: 08.02.2019 10:51
Haber Güncellenme Tarihi: 08.02.2019 10:51
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Tarladan ameliyata bir başarı öyküsü

 Mine Cansu MAZI-Özkan YILDIRIM 

Tıp alanında göstermiş olduğu başarılarının yanı sıra daha birçok dalda da çalışmalar yürüten ve son olarak geçtiğimiz yıllarda Uludağ Üniversitesi'nden Ziraat Fakültesi’nden de diplomasını derece ile alan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Basut ile renkli, keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Sayın hocam eğitim sürecinizde size yön veren ve rol model olarak gördüğünüz hocalarınız var mıydı? 

Bir kere öncelikle şunu söylemek isterim ki hayatıma yön veren çok önemli insanlar oldu. Bunlardan bir tanesi lisedeki kimya öğretmenim, benim her şeyimdi o… Benim Tıp Fakültesi'ni kazanmamdaki en büyük etkenlerden biridir lise öğretmenim Sabriye Haliloğlu. Bana kimyayı sevdirip kimya sayesinde Tıp Fakültesi'ni kazanmamı sağladı. Ondan sonrasında devam ettim tabi… Tıp zorlu süreç, o bittikten sonra da yine burada başladığım zaman benim kendi mesleki gelişmemi sağlayan rahmetli Prof. Dr. Metin Arat, yine rahmetli hocam Prof. Dr. İlker Tezel, rahmetle andığım ve bana çok büyük katkıları olan hocalarımız…  Hâlihazırda Bursa'da çalışan Prof. Dr. İbrahim Hızalan, Prof. Dr. Selçuk Onart ve Prof. Dr. Levent Erişen de alanımda bana çok büyük katkıları olmuş olan hocalarımız ve halihazırda Bursa'da aktif olarak da çalışıyorlar. Gerektiğinde tecrübe ve bilgilerine başvurduğum hocalarım kendileri.

OLMAZSA OLMAZ ÜÇ ÖZLÜ SÖZ

Benim için hayatta üç tane önemli söz vardır. Bunlardan bir tanesi rahmetli amcam Aziz Basut'un eski bir sözüdür: Ne olursan ol, soğan bile olsan başı ol. Amcam, “Hangi işi yapıyorsan yap, yaptığın işi iyi yapıyorsan kazanırsın. Pazarda limon da satarsan sat, en iyi pazarlamayı sen yaparsan o pazarın en çok kazananı sen olursun” derdi. Benim için çok önemli ikinci özlü söz ise ‘Hayat için mutlaka bir B planın olsun’ sözüdür. Her şey için, evin için, araban için, yaşadığın şehir için, yaşadığın mahalle için, yaşadığın ülke için, işin için, başına bir şey geldiğinde bir problem olduğunda mutlaka ortada kalmamak için, tek başına kalmamak için, mağdur olmamak için mutlaka bir B planı olması lazım insanın hayatında. Özellikle bu iş için çok çok önemli, bugün çok iyi bir konumda çalışıyorken bir konum değişikliği, bir durum değişikliği nedeniyle işiniz tamamen allak bullak olabilir. Bu durumda da ikinci bir işinizin bulunması çok önemlidir. Bunun için de yine üçüncü özlü sözüm şudur: Herkesin mutlaka bir hobisi olmalı. Çünkü hobisi olan bir insan hep aktiftir, dinamik çalışır, hayata daha çok bağlanır ve en önemlisi A planı bozulduğunda, hobisi işi olabilir. Hobisi işi haline gelen birçok insan tanıyorum, kardeşim Cengiz Basut bunlardan bir tanesidir. İşi fotoğrafçılıktı, cep telefonları çıkınca fotoğrafçılık eski özelliğini kaybetti. Kuş yetiştirme ve kuş kafesçiliği kardeşimin hobisiydi ve onun işi haline geldi ve hayatını kurtardı. Ben bu anlamda olmasa bile, benim bugün ellerim var; cerrahım ve cerrahi yöntemlerle para kazanabiliyorum ama ellerime bir şey olmayacağının garantisi yok. Dolayısıyla benim de bir hobimin olması lazım diye düşündüm. Allah göstermesin işimi, mesleğimi yapamadığım durumda meslek haline çevirebileceğim bir hobimin olmasının hep gerekli olduğuna inandım.

TOPRAĞA AYAĞIM DEĞMELİ

Bu bağlamda benim bir tane değil birden fazla hobim var bunların başında motosiklet tutkunluğu geliyor, motokros sporcusu olarak uğraş verdim. Bir dönem lisanslı sporcuydum ve bugün sporculuğum kalmadı. Motosiklet dışında ziraat, toprak ve tarım benim en önemli hobilerimden ve çok zamanımı dolduruyor. Tarımı öğrenmek için önce internetten okuyarak, daha sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Tarım Önlisans programına başlayıp, 2 sene de orayı bitirdim ve ‘Ziraat Teknisyeni’ ünvanını elde ettim.

AMELİYATTAN ÇIKIP TARLAYA KOŞTUM

Orayı bitirirken de o kadar çok kendimi kaptırmışım ki 4000 kişilik sınıfta ikincilik derecesi ile bitirdim. Ondan sonra oradaki bilgiler bana yetmedi, dedim ki; bu işi biraz daha öteye götüreyim, dikey geçiş sınavına girdim ÖSYM’de, orada Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma bölümünü kazandım. Örgün öğretime geçtim ve 2 senede de örgün öğretimi tamamladım, orayı da bölüm ikincisi olarak bitirdim, oldukça zor ama bir o kadar da keyifliydi. Hatta biraz daha devam ettim yüksek lisans sınavını kazandım fakat eşim şaka ile “Biraz ara ver yoksa boşarım seni” demesi üzerine eğitimime biraz ara verdim. Birkaç yıl sonrasında devam edeceğim mutlaka. Çok yoğun bir tempoydu, fakültede ameliyatlarım, ders programlarım varken ameliyat arasında Ziraat Fakültesi’nde derslere gittim. Ders aralarında hastaneye koşup hasta gördüm, pansuman yaptım. Günde 3 kere Ziraat Fakültesi’ne gidip geldiğim oluyordu. Gençliğimde Tıp Fakültesi’nde sabahladığım zamanlar çok olmuştu. Bu kadar yaştan, seneden sonra Ziraat Fakültesi’nde sınavlar için yine sabahladığımı biliyorum, gerçekten çok zorlu bir süreçti ama çok keyifli bir süreçti. Ziraat Fakültesi’ni okurken aynı zamanda açık öğretimden Fotoğrafçılık ve Kameramanlık bölümünü de bitirdim. Tıp Fakültesi, Tarım Ön Lisans, Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Ön Lisans, Ziraat Fakültesi Lisans 4 tanesi bitmiş oldu. Şu anda beşinciyi okuyorum. Kısmetse bu sene Aşçılık Ön Lisans programını da bitireceğim.

ZAMANINIZI NASIL GEÇİRMEKTESİNİZ?

Kendi bahçem var. Aşağı yukarı iki buçuk dönüm kadar, bu bahçede her şeyi kendim yapıyorum. Sadece yılda bir kere traktör sokuyorum, traktör sürüyor ama ondan sonra çapa makinesi ile çapalanmasını, sulanmasını vesaire her şeyi kendim yapıyorum. Bahar aylarında sabahları 6-6 buçuk gibi bahçeye gidiyorum bir saat, bir buçuk saat çalıştıktan sonra duşumu alıp hastaneye geliyorum. Bu benim bütün elektriğimi alıyor çünkü toprakla ve su ile uğraşmak çok önemli… Böylelikle kendimi daha iyi hissediyorum gücümün yettiğince toprakla uğraşmaya devam edeceğim. Diğer hobim avcılık, balık tutuyorum… Ayaklarımı suya uzatıyorum, küçük bir teknem var. Erdek'te yazlığım var, orada gidip istavritimi yakalıyorum. Zaman zaman hava şartları müsait olduğunda kıyafetlerimi giyip zıpkınla, yüzeyden, çok derine dalmadan nefesle balık avlıyorum. Bu da hobilerimden bir tanesi. Geri kalan kısımlarında da genelde çocuklarımla harcıyorum zamanımda böylece dolmuş oluyor.

PROF. DR. OĞUZ BASUT KİMDİR?

1964 Hamburg doğumlu olan Prof. Dr. Oğuz Basut, İstanbul Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 1987 yılında mezun oldu. Uzmanlık eğitimini Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim dalında 1989-1993 yılları arasında alan Oğuz Basut, yardımcı doçentliğe 1996, doçentliğe 2000 ve Profesör unvanını da 2009 yılında aldı. Dünya çapında birçok ulusal ve uluslararası mesleki kuruluşlarda üyeliği bulunan ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yıllardır Kulak Burun Boğaz (KBB) uzmanı olarak hizmet veren Prof. Dr. Oğuz Basut, 53 yaşında Ziraat Fakültesi’nden bölüm ikincisi olarak mezun oldu. Görev yaptığı Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde ameliyattan çıkıp Ziraat Fakültesi’nde derslere girerek mezun olan KBB Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Basut, azmiyle herkesin takdirini kazanmış durumda.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.