Bursa’da sendika çalışmaları ile adından sıkça söz ettiren Bursa Diyanet Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Sarkı, yaptığı çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunarak, “Biz sadece çalışanlarımızın sosyal statülerini, ekonomik durumlarını, düzeltme anlamında değil, bunun yanı sıra sendikacı kimliğimle yeri geldiğinde memleketimizin, ülkemizin ekonomik sorunları ile ilgili yapılması gerekenlere katkı olsun diye elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 19.09.2022 10:28
Haber Güncellenme Tarihi: 19.09.2022 10:28
Kaynak:
Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
ÖZKAN YILDIRIM/ÖZEL HABER
Ülkemizde STK (Sivil Toplum Kuruluşu) dendiğinde akla gelen ilk oluşumlar sendikalar ve derneklerdir. Bursa'da ise sendika dendiğinde çalışmaları, faaliyet alanları ,gerek duyulduğunda her zaman sahada yerini alan Bursa Diyanet Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Sarkı akla gelir.1964 Muş doğumlu olan Mustafa Sarkı, “Köken olarak annem babam Trabzon-Çaykara’dan Muş’a göç edenlerden ,ben de Muş'ta doğdum”dedi. Mustafa Sarkı Lise öğrenciliği dahil olmak üzere Muş'ta kaldı. Kur'an-ı Kerim aşığı, babasının himayesinde ilkokula gitmeden önce kendi evlerinde hafızlığı 5 yaşında bitirdi. Karaağaçlı Köyünde ilkokula başladı. Okula kayıt olduktan sonra öğretmeni onu görüp sen okumayı biliyor musun? Deyip önüne Yurttaşlık Bilgisi isminde bir kitap koydu. Kitap önüne geldiğinde kitabı hemen okumaya başladı. Daha okula başlamadan okumayı bilmesi, sonrasında mevzuata uygun olmadığından İlkokul 1. sınıfa başlamış olmasına rağmen ondan sonraki yıl 3. sınıfa geçti,yani İlkokulu 5 yılda değil , 4 yılda tamamlamış oldu. Köyde ilk okuyanlardandı. Şimdi isterseniz Mustafa Sarkı’ya kulak verelim bize neler söyleyecek?
‘ÇOK FAKİR BİR AİLEYDİK’
Bizim oralarda genelde ilkokulu bitirdikten sonra çocuklar tarlada , bahçede çalışmaya başlarlar, genelde Karadenizliler de inşaat işleri ile uğraşırlardı. Çok fakir bir aileydik, ama babam çok muhterem bir insandı, Allah rahmet eylesin. 8 çocuklu bir ailenin beşinci evladıyım. Varlıklı bir aile olmadığımızdan dolayı İmam Hatip Lisesi’ni yatılı okudum. Hatta ben hiç unutmam İmam Hatip Lisesi'nin ortaokul bölümüne giderken ilk defa Sümerbank ayakkabısı giymiştim yani yokluk içerisinde büyüdüğümüz için ayakkabıyı falan pek bilmiyordum, 1970'li yıllarda. Okulu bitirdiğimde rahmetli babam bana bir takım elbise gömlek aldığında öyle sevinmiştim ki ilk defa böyle bir şeye sahip olmuştum, bu beni çok fazla mutlu etmişti. Sonra Lise 1’e kadar kara lastik ayakkabı giymiştim sonrasında biraz daha rahatlayınca ayakkabı olarak Kundura giymeye başlamıştım.
ZORLUKLARA RAĞMEN HEP BAŞARILIYDI
1983 yılında Muş İmam Hatip Lisesi'ni okul birincisi olarak tamamladım. Fakat babam benim İlahiyata devam etmemi istiyordu .Ben ise idarecilik yönümden dolayı Kamu Yönetimi vardı o zamanlarda ,yeni açılmıştı. O bölümü okumak istiyordum. 1983 yılında Uludağ Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimini kazandım. Burada ileride kaymakam olurum, idareci olurum halka hizmet ederim mantığı içerisindeydim. Okulumu 1986-87 normal sezonunda bitirerek mezun oldum. Bu arada devlet memuru olmak için işletmecilik sınavlarına, kontrolörlük sınavlarına girdim, TRT prodüktör sınavına bile girmiştim. Ama ne hikmetse o zamanlar mülakatlarda hep kaybediyordum. Bunun nedenlerini hala kendime sorarım. Gençlik yıllarımda hızlıydım ,1985 yılında başörtüsü yasağı ile ilgili açlık grevine başlamıştık basında haberlerimiz çıkmıştı. Okul yönetimi o dönem bizi disipline sevk etmişti sonrasında bu ceza mektubunu babama Muş'a göndermişlerdi ,bu olay rahmetli babamı çok üzmüştü.
YASAKLARA KARŞI HEP DİMDİK AYAKTA
O dönemler sıkıntılı yıllardı, yönetim Asosyal öğrenciler yetiştirmek istiyordu, tek tip, düz profil öğrenci tipi yetiştirmek için uğraşıyordu, 12 Eylül'ün de görevi amacı buydu zaten. Okul sonrasında iş girişimlerimden olumlu sonuç alamadığımdan ilk olarak Tahtakale’de bir muhasebe bürosu açtım, Bursa’da 2 sene kadar bu işi yaptım. Bu arada bir gazetede ilan gördüm yurtdışında Libya’da muhasebe elemanı ihtiyacıyla ilgili ve 1 yıl Libya'da muhasebe müdürlüğü yaptım. O dönemde Amerikan ambargosu vardı biliyorsunuz ancak kazandığınızın yarısını getirebiliyordunuz ,bu yarısıyla Bursa'da kafamızı sokabilecek bir ev yaptık. Evin inşaatı bitince biraderleri, daha sonraki yıllarda annemi, babamı herkesi Bursa'ya getirdik. Libya'dan dönünce ticarete atılayım düşüncesiyle , o zamanlar marketler yoktu bir bakkaliye dükkanı açtık. Ama her zaman babamdaki burukluğu hissediyordum .Çünkü o her zaman oğlum ben seni boşuna mı hafız yetiştirdim diyordu. O dönemde Diyanet İşleri başkanlığında bir mülakata girdim, 1994 yılında bu seferde mülakatı kazanmış olmama rağmen ülkede yaşanan ekonomik buhrandan dolayı kadro alamadım uzun müddet.
BABASININ HAYALİ GERÇEĞE DÖNÜYOR
Uzun bekleyişten sonra kadroya geldiğini söyleyen Sarkı,“Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Kur'an kursu öğretmenliğine başladım. Babam buna çok sevindi ,babamın hayali gerçekleşmiş oldu. Harmancık'ta Merkez Kuran kursunda 6 yıl hem idareci olarak hem de öğretmen olarak eğitim-öğretim hizmeti verdim. Şehir merkezinde sıkıntılar yaşamış olduğumdan çok sakin bir hayat sürdüm, sonrasında 6 yıl sonunda gelmek için de çok uğraştım bu arada. Sağ olsun Osmangazi müftüsü bir gün bana artık senin çilen bitti müracaat edebilirsin dedi. Çok sevdiğim saydığım bir hocamızdı. Geldim hemen yazdım 2000 yılının kasım ayında Soğanlı Merkez Kur'an kursuna tayinim çıktı, 15 yıl orada kaldım. Söylemeden geçmek istemiyorum 28 Şubat nedeniyle Kuran-ı Kerim kurslarına giriş yaşı yükseltilmişti, büyük insanlar gelmeye başladı .Aslında bunun çok faydası da oldu . Yaşlı emekli olan, Kur'an bilmeyenler gelip Kuran-ı Kerim öğrendi bu yönde çok faydası oldu. Cami cemaati, gençlerle diyalogları, İslamiyeti öğrenmesi, Hazreti Peygamberin hayatını öğrenmesi vesaire vesaire aslında buradan da ortaya bir hayır çıkmış oldu”dedi.
GEREK DUYULAN HER YERDE
2001 yılında tanışmış olduğu sendikal faaliyetler hakkında bilgi veren Mustafa Sarkı”,2001 yılından itibaren şu ana dek sendika içerisinde çalışmalar yürütüyoruz.Biz sadece çalışanlarımızın sosyal statülerini ,ekonomik durumlarını, düzeltme anlamında değil , bunun yanı sıra sendikacı kimliğimle yeri geldiğinde memleketimizin , ülkemizin ekonomik sorunları ile ilgili yapılması gerekenlere katkı olsun diye elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik. Veyahut da, işte ülkemizde muhtaç durumda olan fakirlere yardımcı olmak için ,ön ayak olmaya çalıştım ya da mazlum coğrafyada, Filistin, Suriye ,Kuzey Afrika, Arakan, Türkistan , Kafkasya , Balkanlar bütün bu coğrafyada zulüm gören işkence gören insanlarımıza karşı birçok çalışma yaptık . Sonuçta ben sivil toplum temsilcisiyim. Kur'an kursu öğretmeniyim, Kur'an'a hizmet için yapıyoruz ama bütün bunları da yapıyoruz. 2016 yılına kadar Sendikanın şube sekreteri ,başkanvekili olarak devam ettim. 2016 yılından beri de Diyanet-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi’nin Başkanı olarak da devam ettirmeye çalışıyorum. Ancak bütün bunları yaparken, hiç bir zaman birinci derecede olan görevimizi insani ve İslami görevimizi aksatmak da istemedim.
HEDEFLERİNDE BAŞARILAR DİLİYORUM
Hayatı hep mücadelelerle geçmiş daha gençlik yıllarından itibaren az önce de söylediğimiz üzere nedendir bilinmez mülakatlar da hiçbir zaman başarılı olamamış uzun zaman sonrasında sendikal faaliyetler ile birlikte güzel çalışmalar ortaya koymuş olan Diyanet Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Sarkı en son 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne de karşı durmuş gösteri ve mitinglerde her zaman yer almıştır. Sendika üyelerinin sosyal haklarının iyileştirilmesi hususunda Ankara-İstanbul-Anadolu demeden yoğun bir tempoda çalışmalarına devam eden Mustafa Sarkı mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmemiş bu anlamda Bursa’mızın ve hatta ülke genelinde sendikal faaliyetlerin nasıl olması ile ilgili güzel paylaşımlar gerçekleştirmiş ve öncü olmuş bir kişiliktir. Bizlerde değerli büyüğümüz Diyanet Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Sayın Mustafa Sarkı’ya bundan sonraki çalışmalarında ve hedeflerin de başarılar diliyoruz.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Halkın adamı 'Mustafa Sarkı'
Bursa’da sendika çalışmaları ile adından sıkça söz ettiren Bursa Diyanet Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Sarkı, yaptığı çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunarak, “Biz sadece çalışanlarımızın sosyal statülerini, ekonomik durumlarını, düzeltme anlamında değil, bunun yanı sıra sendikacı kimliğimle yeri geldiğinde memleketimizin, ülkemizin ekonomik sorunları ile ilgili yapılması gerekenlere katkı olsun diye elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik” dedi.
ÖZKAN YILDIRIM/ÖZEL HABER
Ülkemizde STK (Sivil Toplum Kuruluşu) dendiğinde akla gelen ilk oluşumlar sendikalar ve derneklerdir. Bursa'da ise sendika dendiğinde çalışmaları, faaliyet alanları ,gerek duyulduğunda her zaman sahada yerini alan Bursa Diyanet Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Sarkı akla gelir.1964 Muş doğumlu olan Mustafa Sarkı, “Köken olarak annem babam Trabzon-Çaykara’dan Muş’a göç edenlerden ,ben de Muş'ta doğdum”dedi. Mustafa Sarkı Lise öğrenciliği dahil olmak üzere Muş'ta kaldı. Kur'an-ı Kerim aşığı, babasının himayesinde ilkokula gitmeden önce kendi evlerinde hafızlığı 5 yaşında bitirdi. Karaağaçlı Köyünde ilkokula başladı. Okula kayıt olduktan sonra öğretmeni onu görüp sen okumayı biliyor musun? Deyip önüne Yurttaşlık Bilgisi isminde bir kitap koydu. Kitap önüne geldiğinde kitabı hemen okumaya başladı. Daha okula başlamadan okumayı bilmesi, sonrasında mevzuata uygun olmadığından İlkokul 1. sınıfa başlamış olmasına rağmen ondan sonraki yıl 3. sınıfa geçti,yani İlkokulu 5 yılda değil , 4 yılda tamamlamış oldu. Köyde ilk okuyanlardandı. Şimdi isterseniz Mustafa Sarkı’ya kulak verelim bize neler söyleyecek?
‘ÇOK FAKİR BİR AİLEYDİK’
Bizim oralarda genelde ilkokulu bitirdikten sonra çocuklar tarlada , bahçede çalışmaya başlarlar, genelde Karadenizliler de inşaat işleri ile uğraşırlardı. Çok fakir bir aileydik, ama babam çok muhterem bir insandı, Allah rahmet eylesin. 8 çocuklu bir ailenin beşinci evladıyım. Varlıklı bir aile olmadığımızdan dolayı İmam Hatip Lisesi’ni yatılı okudum. Hatta ben hiç unutmam İmam Hatip Lisesi'nin ortaokul bölümüne giderken ilk defa Sümerbank ayakkabısı giymiştim yani yokluk içerisinde büyüdüğümüz için ayakkabıyı falan pek bilmiyordum, 1970'li yıllarda. Okulu bitirdiğimde rahmetli babam bana bir takım elbise gömlek aldığında öyle sevinmiştim ki ilk defa böyle bir şeye sahip olmuştum, bu beni çok fazla mutlu etmişti. Sonra Lise 1’e kadar kara lastik ayakkabı giymiştim sonrasında biraz daha rahatlayınca ayakkabı olarak Kundura giymeye başlamıştım.
ZORLUKLARA RAĞMEN HEP BAŞARILIYDI
1983 yılında Muş İmam Hatip Lisesi'ni okul birincisi olarak tamamladım. Fakat babam benim İlahiyata devam etmemi istiyordu .Ben ise idarecilik yönümden dolayı Kamu Yönetimi vardı o zamanlarda ,yeni açılmıştı. O bölümü okumak istiyordum. 1983 yılında Uludağ Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimini kazandım. Burada ileride kaymakam olurum, idareci olurum halka hizmet ederim mantığı içerisindeydim. Okulumu 1986-87 normal sezonunda bitirerek mezun oldum. Bu arada devlet memuru olmak için işletmecilik sınavlarına, kontrolörlük sınavlarına girdim, TRT prodüktör sınavına bile girmiştim. Ama ne hikmetse o zamanlar mülakatlarda hep kaybediyordum. Bunun nedenlerini hala kendime sorarım. Gençlik yıllarımda hızlıydım ,1985 yılında başörtüsü yasağı ile ilgili açlık grevine başlamıştık basında haberlerimiz çıkmıştı. Okul yönetimi o dönem bizi disipline sevk etmişti sonrasında bu ceza mektubunu babama Muş'a göndermişlerdi ,bu olay rahmetli babamı çok üzmüştü.
YASAKLARA KARŞI HEP DİMDİK AYAKTA
O dönemler sıkıntılı yıllardı, yönetim Asosyal öğrenciler yetiştirmek istiyordu, tek tip, düz profil öğrenci tipi yetiştirmek için uğraşıyordu, 12 Eylül'ün de görevi amacı buydu zaten. Okul sonrasında iş girişimlerimden olumlu sonuç alamadığımdan ilk olarak Tahtakale’de bir muhasebe bürosu açtım, Bursa’da 2 sene kadar bu işi yaptım. Bu arada bir gazetede ilan gördüm yurtdışında Libya’da muhasebe elemanı ihtiyacıyla ilgili ve 1 yıl Libya'da muhasebe müdürlüğü yaptım. O dönemde Amerikan ambargosu vardı biliyorsunuz ancak kazandığınızın yarısını getirebiliyordunuz ,bu yarısıyla Bursa'da kafamızı sokabilecek bir ev yaptık. Evin inşaatı bitince biraderleri, daha sonraki yıllarda annemi, babamı herkesi Bursa'ya getirdik. Libya'dan dönünce ticarete atılayım düşüncesiyle , o zamanlar marketler yoktu bir bakkaliye dükkanı açtık. Ama her zaman babamdaki burukluğu hissediyordum .Çünkü o her zaman oğlum ben seni boşuna mı hafız yetiştirdim diyordu. O dönemde Diyanet İşleri başkanlığında bir mülakata girdim, 1994 yılında bu seferde mülakatı kazanmış olmama rağmen ülkede yaşanan ekonomik buhrandan dolayı kadro alamadım uzun müddet.
BABASININ HAYALİ GERÇEĞE DÖNÜYOR
Uzun bekleyişten sonra kadroya geldiğini söyleyen Sarkı,“Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Kur'an kursu öğretmenliğine başladım. Babam buna çok sevindi ,babamın hayali gerçekleşmiş oldu. Harmancık'ta Merkez Kuran kursunda 6 yıl hem idareci olarak hem de öğretmen olarak eğitim-öğretim hizmeti verdim. Şehir merkezinde sıkıntılar yaşamış olduğumdan çok sakin bir hayat sürdüm, sonrasında 6 yıl sonunda gelmek için de çok uğraştım bu arada. Sağ olsun Osmangazi müftüsü bir gün bana artık senin çilen bitti müracaat edebilirsin dedi. Çok sevdiğim saydığım bir hocamızdı. Geldim hemen yazdım 2000 yılının kasım ayında Soğanlı Merkez Kur'an kursuna tayinim çıktı, 15 yıl orada kaldım. Söylemeden geçmek istemiyorum 28 Şubat nedeniyle Kuran-ı Kerim kurslarına giriş yaşı yükseltilmişti, büyük insanlar gelmeye başladı .Aslında bunun çok faydası da oldu . Yaşlı emekli olan, Kur'an bilmeyenler gelip Kuran-ı Kerim öğrendi bu yönde çok faydası oldu. Cami cemaati, gençlerle diyalogları, İslamiyeti öğrenmesi, Hazreti Peygamberin hayatını öğrenmesi vesaire vesaire aslında buradan da ortaya bir hayır çıkmış oldu”dedi.
GEREK DUYULAN HER YERDE
2001 yılında tanışmış olduğu sendikal faaliyetler hakkında bilgi veren Mustafa Sarkı”,2001 yılından itibaren şu ana dek sendika içerisinde çalışmalar yürütüyoruz.Biz sadece çalışanlarımızın sosyal statülerini ,ekonomik durumlarını, düzeltme anlamında değil , bunun yanı sıra sendikacı kimliğimle yeri geldiğinde memleketimizin , ülkemizin ekonomik sorunları ile ilgili yapılması gerekenlere katkı olsun diye elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik. Veyahut da, işte ülkemizde muhtaç durumda olan fakirlere yardımcı olmak için ,ön ayak olmaya çalıştım ya da mazlum coğrafyada, Filistin, Suriye ,Kuzey Afrika, Arakan, Türkistan , Kafkasya , Balkanlar bütün bu coğrafyada zulüm gören işkence gören insanlarımıza karşı birçok çalışma yaptık . Sonuçta ben sivil toplum temsilcisiyim. Kur'an kursu öğretmeniyim, Kur'an'a hizmet için yapıyoruz ama bütün bunları da yapıyoruz. 2016 yılına kadar Sendikanın şube sekreteri ,başkanvekili olarak devam ettim. 2016 yılından beri de Diyanet-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi’nin Başkanı olarak da devam ettirmeye çalışıyorum. Ancak bütün bunları yaparken, hiç bir zaman birinci derecede olan görevimizi insani ve İslami görevimizi aksatmak da istemedim.
HEDEFLERİNDE BAŞARILAR DİLİYORUM
Hayatı hep mücadelelerle geçmiş daha gençlik yıllarından itibaren az önce de söylediğimiz üzere nedendir bilinmez mülakatlar da hiçbir zaman başarılı olamamış uzun zaman sonrasında sendikal faaliyetler ile birlikte güzel çalışmalar ortaya koymuş olan Diyanet Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Sarkı en son 15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne de karşı durmuş gösteri ve mitinglerde her zaman yer almıştır. Sendika üyelerinin sosyal haklarının iyileştirilmesi hususunda Ankara-İstanbul-Anadolu demeden yoğun bir tempoda çalışmalarına devam eden Mustafa Sarkı mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmemiş bu anlamda Bursa’mızın ve hatta ülke genelinde sendikal faaliyetlerin nasıl olması ile ilgili güzel paylaşımlar gerçekleştirmiş ve öncü olmuş bir kişiliktir. Bizlerde değerli büyüğümüz Diyanet Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Sayın Mustafa Sarkı’ya bundan sonraki çalışmalarında ve hedeflerin de başarılar diliyoruz.
En Çok Okunan Haberler