Ufuk IRGAŞ / Özkan YILDIRIM

Türk İş Konfederasyonu Genel Eğitim   Sekreteri Nazmi Irgat fabrika önündeki basın açıklamasında şunları söyledi; “Değerli arkadaşlarım, Türk-İş’imizin  değerli Bölge Temsilcisi , Türk-İş’e bağlı sendikalarımızın değerli başkan ve yöneticileri, Teksif  sendikamızın Başkanlar Kurulu Üyeleri ve temsil etmekle her zaman şeref duyduğumuz değerli Türk-iş  üyeleri Teksif üyeleri değerli basın emekçisi kardeşlerim sizleri şahsım ve tüm Türk-İş  ,Teksif ailesi adına en içten sevgiyle selamlıyorum hoş geldiniz. Değerli arkadaşlar buraya bir macera olsun diye gelmedik. Bursa bir sanayi kenti sanıyorum 700 binin üzerinde  çalışanı olan bir kent. Böyle bir yerde bizim demokratik dünyada, çağdaş dünyada işçinin olduğu yerde sendika olması gerektiğine inanan bir anlayışa sahibiz. O zaman bizim işimiz de en tabii insan hakkı olan, en tabii anayasal hak olan sendikal hakların  kullanılması gerekiyor. Sırf sendikal hakkını kullandığı için işten atılmış, ekmeğine kan doğranmış  çalışanların  yanında olmak için bu direnişe destek vermek için buradayız. Buraya gelmeden evvel hani diyorlar ya batı tabiriyle “diyalog “çağı bu çağ. Bugirişimlerimize  rağmen maalesef olumlu yanıt alamadık.

DİYALOG” ÇAĞRIMIZI ELLERİNİN TERSİYLE İTTİLER

Sonra geçen hafta içerisinde dedim ki; önümüzdeki hafta başkanlar kurulumuzu burada yapacağız gitmeden önce bu diyaloğu denemek için uzlaşma bulabilir miyiz diye görüşme çağrısında bulunduk. Maalesef ağalar, beyler bizim  emekadına ,işçileradına  diyalog çağrımızı ellerinin tersiyle ittiler görüşemeyeceklerini  ifade ettiler. Peki ama burada işçilerin özgür iradesiyle örgütlenmiş bir yapı var. Sanıyorum 26 Nisan’dı yasaya göre sayısal çoğunluğu sağlayarak bakanlığa müracaat ettik, burada çoğunluk elimize geçti orada tam kapanma olduğu için 20 Mayıs’ı  buldu.  Dolayısıyla şu anda biz  burada yasal olarak işçiler adına söz sahibiyiz. Buradan işverenlere sesleniyorum bu söz sahibi olmak demek sizin fabrikanıza el koymamız değil bu önyargılardan  sıyrılın artık. Emek adına üreten adına elbette bunların haklarını hukuklarını mevcut kanunlar çerçevesinde gözetmek durumundasınız.

ÇALIŞMA HAYATI SADECE İŞ KANUNUNDAN İBARET DEĞİLDİR

Çalışma hayatı sadece iş kanunundan ibaret değil çalışma hayatının içerisinde aynı zamanda sendikalar kanunu da var anayasada yerini almış olan dolayısıyla insanlar bu yasaya bağlı olarak haklarını kullanıyorlar. Eğer çalışma hayatını düzenleyen  bu kanunlardan biri eksik olursa, o bütünlüğün bir ayağı yok olmuş demektir. Biz sendikal hayatın işçilerin kendilerini ifade edebilme  biçimi olarak görürüz. İşçilerin ucuz emek yerine, insanca çalışabilecekleri insanca yaşayabilecekleri ülke seviyesine  ulaşabilmek için sendika vardır. Sendika demek insanca yaşamaktır geleceğe güvenle bakmaktır aynı zamanda sektörü de korumaktır, o verimli ve de düzenli çalışmalarıyla. Tüm bu iyi niyetli çabalarımıza rağmen ,bu durum istismar edilmiş işçiler yok sayılmış işçilere barbarca baskı yapılmış, şiddet görmüşlerdir. Tam kapanma nedeniyle yasakları aşabilmek için işçilerin izin alma bahanesi ile ellerinden e-devlet şifreleri alınmış maalesef insanlar kandırılarak, aldatılarak üyeler tespit edilerek insanlara burada baskı kurulmuştur. İnsanlar işten atılmıştır. ”Haksızlık yapıyorsunuz bu arkadaşlarımız haksız bir şekilde işten atılmıştır” diyen 22 arkadaşımıza da hadi siz de gidin ,çıkın siz de çalışmıyorsunuz” denilerek  adeta tarlada ırgat çalıştırır gibi kanun ,nizam tanımadan çalışma düzeni  kurulmuştur. Evet değerli kardeşlerim haksızlığa karşı direnç gösteren değerli üyelerimiz Bursa bir sanayi kenti diyoruz ama lütfen artık ,çoğuda  ihracat yapan şirketler bunlar.. Hiç kimse kendini kanunlar üzerinde göremez, herkes kanunlara uymalı. Çalışanlarda işverenlerde herkes kanunlara uymalı.

RAMAZAN GÜNÜ İNSANLARI KAPININ ÖNÜNE KOYMAK NE DEMEKTİR

Değerli kardeşlerim 1980'li yıllardan itibaren başlayan acımasız küreselleşme çabaları içerisinde yani istihdamın özel sektör eliyle sağlanacağı düşüncesi ile bu ülkenin kaynakları sırf işsizlik azalsın, işçiler insan gibi fabrikalarda iş yerlerinde çalışsın diye bu ülkenin kaynakları teşviklerle kredilerle vesaire bu iş yerleri desteklendi. Bu ülkenin kaynaklarını kullanan insanlar bu ülkenin kaynaklarını paylaşmak zorundalar. Çalışanlar hak ettiği ücreti almak zorundalar, hak ettiği muameleyi görmeleri gerekiyor. Hele hele bu pandemi döneminde mübarek Ramazan ayına girdiğimiz Ramazan mübarek günü bu kadar insanı işten çıkartan   kişilere  herhalde bizim de çok söyleyecek sözümüz olacak. Buna rağmen buradan işverene sesleniyorum biz düşman değiliz. Biz alnımızın teriyle üretip bu ülkenin gelişmesi kalkınması için emeğimizle katkı sunan kişileriz. Daha fazla gerilim olmadan daha fazla üretim aksamadan bir an evvel buna bir çare bulalım diyaloğa başlayalım. Hayırlısıyla bu iş yerinde bir gün bu toplu iş sözleşmesini mutlaka yapacağız, buradan dönüş yok. Çok güzel mücadele verdiniz sizlerle  gurur duyuyorum. İçerideki kardeşlerime sesleniyorum yani bu insanlık dışı muamele son verilinceye kadar sizler de yalnız değilsiniz. Bir gün hep beraber olacağız,  Toplu sözleşme kapsamı içerisinde olacağız. Teksif sendikasının içerisinde olacağız. Anlattılar bana sizleri tecrit etmek istemişler, ayırmak istemişler. Elbette buna müsaade etmeyeceğiz, her ne yaparsa yapsınlar biz gönül birliği içerisinde yola çıkmışız kimse bizi bu yolumuzdan alıkoyamaz. Teksif Sendikası olarak bu sendikanın bütün imkanları ,Türk-İş’imizin bütün imkanları diğer sendikalarımızın bütün imkânlarını sizlerle paylaşacağız. Yılmak yok ,korku hiç olmamalı. Biz hakkımızı savunmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Geleceğimiz ,çocuklarımız, ailelerimiz için insanca yaşamak için istiyoruz o bakımdan hep beraberiz, birliğiz beraberiz.Sizlere yürekten başarılar diliyorum değerli kardeşlerim. Türk-İş’imize  bağlı sendikalarımızın değerli  yöneticileri, değerli basın emekçileri bu katkınız ve destekleriniz için en içten duygularımla sizlere teşekkür etmek istiyorum”. Diyerek konuşmasını tamamladı.

BİZ HEP BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ

Teksif Bursa Şube Başkanı Sayın Nihat Şeker’de basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı  “Değerli işçi kardeşlerimiz , Türk-İş’imizin genel eğitim sekreteri, sendikamızın  genel başkanı, şube başkanlarım, değerli basın mensupları  öncelikle buradaki Atılım Tekstil'deki süreci kamuoyuna, sizlere açıklamak istiyorum.3 ay kadar önce arkadaşlarımız sendikamızı  ziyaret ettiler, başkan biz mağduruz ,aldığımız ücret ortada ayrıca  en ufak bir şeyde tutanak yiyoruz ne yapabiliriz?  Anayasal hakkımızı kullanmak istiyoruz..!!  dediler. Sendika olarak  çok kısa zamanda komite kurduk. 17 günde 460 kişinin çalıştığı bir fabrikada 22 Mayıs'ta toplu iş sözleşme yapma yetkisi aldık. Fakat  burada ne oldu hemen işveren tam kapanmadan dolayı psikolojik baskı ve istifalara zorladı  çalışanları. Bir kardeşimiz şaka gibi şaka 1 Nisan'da 3 elemanı zorla üye yaptığı iddia edilerek iş akdi fesh edildi.

İŞTEN ÇIKARILAN ARKADAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ

Daha vahimi ne biliyor musunuz?  Arkadaşımıza tutanak tutuyorlar okumadan imzalaması yönünde baskı yapıyorlar.O gün şehir dışındaydık sonra polis kontrolünde buradan çıkardık. Ta ki geldik Mayıs'ın 17'sine bir kardeşimize işbaşı yaptırmıyorlar gelip işveren vekili ile konuştuğumuz zaman mazeret söyleniyor,  o sırada patron bey geldi kapatıyorum dedi ve o gün  kurduk biz bu çadırı buraya. Niye kurduk?  Bu Barakfakih Sanayi bölgesi  emeğin hor görüldüğü ,hakkın arandığı, azıcık baş kaldırıldığı zaman  ekmeğinden olunduğu bu Türkiye'nin en büyük işçi havzalarından birinde işçi katliamına dur demek için Türk-İş  ile beraber geldik.15 günden beri çadırdayız söylediğimiz  anayasanın 51 inci maddesine saygı duymanız bu Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası ,biz sizin nasıl İş Kanununu za saygı duyuyorsak siz de bizim anayasamıza saygı duyacaksınız. Hemen tedbir aldılar.Ne yaptılar?  İşçileri hemen tek tek odalara çektiler.300 lira 500 lira zam yapacaklarını söylediler. Biz de “ daha önceden neden yapmadınız”dedik

DUYMAYANLARIN KULAKLARININ KRİSTALLLERİ PATLAYANA KADAR BİZ BURADAYIZ

Çare Büyükşehir'de Çare Büyükşehir'de

Bu direniş pandemiye rağmen onurlu durmanın  semeresidir Türk-İş'in gücüdür. Onun için diyoruz ki biz emeğin teminatıyız, çalışma hayatının sigortasıyız. Biz barıştan yanayız, biz demokrasiden yanayız ama anayasal haklarımıza saygı duymadığınız zamanda işte buradayız. Diyorum ya Atılım Tekstil ile bir slogan yaptık bu daha başlangıç ben buradan işveren ve vekiline şunu söylemek istiyorum. Ta ki ekmeğine kan doğranan 26 kardeşimiz işbaşı yaptırana kadar bu mücadele devam edecek. Bu Teksif çalışanlarının sesidir. Duymayanların kulaklarının kristalleri patlayana kadar burada olacağımızın ibaresidir.Bizi görmeyenlerin, artık biz varız anayasal haklarımızı da kullanacağız, toplu iş sözleşmesini de kazanana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Burada genel başkanıma ,şube başkanlarıma bize verdiği desteklerden dolayı ,buraya kadar geldikleri için teşekkür etmek istiyorum.