Ayık gezmeyen mestanenin rüyası

Bosna’da yaşayan, yaşadığı çevreyi kendinden nefret ettiren mestaneyi görmek istemeyen, görünce yolunu değiştiren insan yoktu. Çevre halkı onu sevmemekte haklıydılar. Her gün alkolün etkisiyle çevresine zarar veren insanları rahatsız ederek bıktıran adamı kim ne yapsın. O güne kadar ayık gezdiğini hiç kimse görmemişti. Ne olduysa birden bire mestaneye bir haller olur, sabahın erken saatinde muhtarın kapısını şiddetli yumruklar. Kapıyı açan muhtar, mestanenin telaşlı haline anlam veremez. Mestane de heyecanla muhtara; - "Beni Medine ye götür, Peygamberim beni çağırıyor, bu gece Rüyamda beni yakamdan tuttu; - "Bu ne halin, Kendine gel,çabuk bana geliyorsun, seni bekliyorum mestane" dedi "diye muhtara rüyasını anlatır. Ne yazık ki muhtar anlattığına inanmaz, - " içki parası alsın diye böyle bir yalan uydurmuş "diye düşünerek eline parasını uzatır, amacı başından defetmektir.Mestane muhtarın yakasına yapışarak - " para istemiyorum, beni hemen medineye götür diyorum. Yoksa camınızı kapınızı kırarım bilirsin, yakarım bu köyü, ateşe veririm bilirsin ". Muhtar mestanenin bu konuda ciddi olduğunu, doğru söylediğini anlayınca ineklerini satarak mestane ile birlikte medinenin yolunu tutar.Bindikleri otobüs otelin kapısında durunca, mestane içinden iner inmez , etrafına sora sora Mescidi Nebiyiye doğru koşmaya başlar. Muhtar arkasından - " Dur bekle önce yerleşelim " demesine aldırış etmiyor, muhtarda onun peşinden kaybolmasın ,yanlız kalmasın diye koşarak takip ediyor du.Sorarak Mescidi Nebiyiyi bulan mestaneye, içerideki yoğun kalabalığı jet hızıyla yararak, Peygamberin kabrinin başına gelir; - " Resûlullah ben geldim! Sen gel dedin ve geldim.Bir yolunu buldum,sana geldim ya Resûlullah. Beni davet ettin,be geldim " diyerek kabrin demir parmaklıklarına yüzünü dayayıp öylece kalır. Görevliler- " mescidin kapanış saati, imsak vakti geri açılınca yine gelirsin " diye çıkarmaya çalıştıysalar da fayda etmedi.Üç görevlinin gücü, mestaneyi demir parmaklardan ayırmaya yetmedi.Sadece sürekli tekrar ettiği söz: - " Ben onun misafiriyim, beni o davet etti", ısrarları görevlileri çaresiz bırakır, izin verirler.Kapılar kapanır, Yeşil Kubbenin altında hiçbir şey yemeden, içmeden tam üç gün geçirir. Görevliler bu kadar süre aç - susuz kalan mestaneyi öleceğinden korktukları için üç, dört arkadaş zor kullanarak çıkarmaya çalıştılar,kollarından bacaklarından çekiştirirken - "Bir şeyler ye - iç sonra yine gelirsin" diye ikna etmeye de çalışırlar.Mestane sadece - "Beni o davet etti, ben onun misafiriyim, beni ondan ayırmayın, Resûlullah beni sen çağırmadın mı diyerek, görevlilerin elinde ruhunu teslim eder.Muhtar başında göz yaşlarına boğulur. Mestanenin cansız bedenindeki yüzünde bir tebessüm güldü gülecek. Peygamberimizin kabrinin başında ruhunu teslim etmesi, orada gömülecek olması, bir kulun isteyip de herkese nasip olamayacağı mertebedir. Ne demişler; - " Hor görme garibi,onun da bir Allahı var"! Saygılar