Semih ŞAHİN

Muhalefet partilerinin Bursa ayağındaki güçlü seslerinin vermiş olduğu cevaplar, anayasa çalışmaları hakkında iki parti arasında  görüş ayrılığı olduğunu bir kez daha doğrulamış oldu. Yapılan çalışmaları Şadi Özdemir, "Ülkenin gündeminde her gün bir kara haber varken anayasa çalışmalarının bu kadar aceleye getirilmesine bir anlam veremiyorum" şeklinde yorumlarken Tevfik Topçu ise, "Liderimiz Devlet Bahçeli bilgedir, millidir. Bu ülkenin menfaatlerine uygun olmayan bir kararın içerisinde yer almaz" dedi.

1 KURTULUŞ SAVAŞI 2 AK PARTİ DÖNEMİ

7 Haziran seçimlerinden itibaren terör olayları hızlı bir şekilde tırmanmaya başladı. Türkiye bilinçli ve planlı olarak saldırı alanına dönmüş durumdadır. Ülkemiz her ay büyük çaplı terör saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durum tabi ki bizlere acı veriyor. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin günümüzdeki kadar zaafa uğradığı başka bir dönem yoktur. Oysa ki bu zaafa biz 15 yıllık tek parti iktidarından geldik. Şu andaki hükümet ne yazık ki Türkiye'yi yönetemiyor. Şu anda Türkiye politikalarını her gün değiştiriyor. İsrail'le, Rusya'yla, Avrupa Birliği'yle, Amerika'yla bir gün dost bir gün düşman durumundayız. Büyük Ortadoğu projesinden pay almak gibi hayaller kurulurken kendi topraklarımızı koruyamaz hale geldik. Bir üst aklın bunlara yön verdiği söyleniyor. Bütün ülkeler bir diğer ülkenin zayıf düşmesi için elinden gelen gayreti gösterir. Bu bağlamda Türkiye'yi hasta adam konumuna getirdiler. Polisi, askeri, jandarması, istihbaratı, üniversitesi ve diğer devlet kademelerini, yıllar önce FETÖ terör örgütüyle iş birliği yaparak paramparça ettiler. Bu süreçte Türkiye hasta bir hale geldi.

Gündem terördür anayasa değil

Ülkenin gündeminde her gün bir acı haber varken mevcut anayasa çalışmalarının geriye atılması görüşündeyim. 2019 yılında devreye girecek olan bir sistem için bu kadar acele edilmesi doğru değil. Bütün siyasi partiler, akademik odalar, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelip, teröre karşı tek ses ve ortak akıl yürütülmesi gerekmektedir. Meclisin de bütün konsantresini terör olayına verip bu beladan ülkemizi kurtarmamız gerekiyor. Hepimiz bir araya gelelim, ortak bir hükümet kuralım. Belli bir proje üretim o projenin etrafında hep birlikte yürüyelim. Türkiye'yi seviyorsak şu günlerde böyle bir uygulama yapmamız gerekiyor. Sunmuş oldukları anayasa padişahlık sistemine dayanıyor. Bugün yargıyı, anayasa mahkemesini Danıştay'ı, Yargıtay'ı, kısacası herkesi bir kişi atayacak. Meclisin hiç bir önemi yok. Bakanlar Kurulu'nu kendisi atayacak. Bunları sorgulama hakları da, dava açma hakları da, araştırma önergesi açma olanakları da tamamen kapanmıştır. Dolayısıyla buradaki İlkokul Müdürü'ne kadar her işe bir kişi karar verecek. Günümüz şartlarında mantıklı gelebilir. Varsayalım ki Cumhurbaşkanına çok güveniyorlar ve yetkinin kendisinde olmasını hoş görüyorlar. Yarın bir gün Tayyip Erdoğan'ın hastalık veya ölüm gibi sebeplerle görevinden ayrılması halinde bu yetkilerin güvenilmeyecek birine devredildiğini düşündüğümüz zaman ne olacak? Ben kendi genel başkanıma bile böyle bir yetki verilmesini istemem. Bu değişikliklerin tamamı Türkiye'yi tek adam diktatöryasına iter. Bir kişiye bu yetkileri vermek bir anlamda intihar etmektir. O yüzden herkesin sağlıklı düşünüp sağlıklı karar vermesi lazım. Bizim ana meselemiz Türkiye'nin bölünme, parçalanma meselesidir. Bunun üzerinde bir araya gelip birlikte hareket etmeliyiz. Birlikte hareketi ve ortak akıl üretmeyi başarabilmeliyiz. 15 yılın sonunda geldiğimiz yerde tek başına bu yükün altından kalkamadıklarını açık bir şekilde görmekteyiz. Dolayısıyla ülkemizi seviyorsak, bölünmesini, parçalanmasını istemiyorsak hep birlikte bütün gündemleri geri plana atıp sadece terör odaklı olaylara yönelip hep birlikle bu olaydan kurtulmanın kesin çözümünü aramamız gerekiyor.

MHP İL BAŞKANI TEVFİK TOPCU

Hainlerin asıl hedefi demokrasidir

Türk milleti 2016 yılını dört bir taraftan kuşatma altında geçirdi. Terörün en yoğun olduğu, bunun yanında sınır ötesi harekatımızın devam ettiği, ekonomik krizin gündeme geldiği, sistem tartışmalarının yaşandığı, normal bir ülkenin 3-5 yılda sadece bu sıkıntıların birini yaşayacağı önemli sıkıntıların büyük bir kısmını biz 2016 yılında hepsini birden yaşadık. Her yeni başlangıç bir umuttur. Yeni yıla girerken 2017 yılının Türkiye için toparlanma, hamle ve barış yılı olmasını diledik. Fakat bizim bu dileklerimiz sadece 2 saat sürdü. Yeni yılın ilk saatlerinde İstanbul'da hain bir terör olayıyla karşı karşıya geldik. Bu coğrafyada yaşayan herkes, asil Türk milletinin emaneti altındadır. Farklı mezhepte, farklı kültürde, farklı ırkta yaşayan bütün insanların can ve mal güvenliği Türk milletinin emaneti altındadır. O gün gece kulübünde gerçekleşen saldırı bir camide, sinagog da, kilise de veya metro istasyonunda da olabilirdi. Bu saldırı bizim insanımıza ve Türk milletine, demokrasimize yapılmış bir saldırıdır. Olaya bu yönüyle bakılması gerekir. Devletimizin başına bir hal gelirse biz nereye gideriz? Bizi kabul edebilecek bir yer var mı? Bunu kime sorarsak soralım 'hayır' cevabından başka bir cevap alamayız. O halde bütün günlük beklentilerimizden, çıkar hesaplarımızdan, siyasi ihtiraslarımızdan arınıp, önümüzdeki beka sorununu göğüsleyip küresel eşkıyaların bu topraklar üzerinde yaptığı planları boşa çıkarmalıyız.

Liderimize güveniyoruz

Milliyetçi hareket mensuplarının büyük bir çoğunlunun ortak bir kanaati vardır. MHP'nin lideri Devlet Bahçeli bilgedir, millidir, bu ülkenin hilafına aykırı bir şey yapmaz. Bu ülkenin menfaatlerine uygun olmayan bir kararın içerisinde yer almaz. Bu ölçüden baktığımızda MHP yeni anayasa çalışmalarında ön almıştır, bir Türk anayasası ortaya koymuştur. Yakın geçmişimizde Türk kimliğinin tartışıldığı, üniter yapımızın tartışıldığı, anayasa komisyonlarının tartışıldığı, 'Ne mutlu Türküm diyene' ifadelerinin kaldırıldığı, andımızın kaldırıldığı, dilimizin tartışıldığı anayasa çalışmalarını yakın geçmişte parlamentoda gördük. Varsayalım ki açılım sürecinin mimarı AK Parti'yle, PKK'nın siyasi uzantısı, mecliste 80 milletvekiliyle temsil edilen HDP ile bu anayasa çalışmaları yapılmış olsaydı, Türk milletinin önüne nasıl bir sonuç çıkardı? Bunu da unutmayarak önümüzdeki süreçte liderimize güveniyoruz. Liderimizin gösterdiği yoldan devam etme iradesini ortaya koyuyoruz. Milliyetçi hareket camiasının da bu yönde davranacağından eminiz.