SON DAKİKA
Hava Durumu

Anadolu'da her ana güç verir insana

Haber Giriş Tarihi: 09.05.2020 10:04
Haber Güncellenme Tarihi: 09.05.2020 10:04
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Anadolu'da her ana güç verir insana

Büşra EKİM

Büyük anneannem...

Çocukluğumun yazları anneannemde geçti.

Can yoldaşım, anneannem...

Anneannemden ise büyükanneme giderdim.

Yani annemin anneannesiyle bir çocukluk geçirdim...

Böyle bir şansım oldu.

Büyük anneannem Hacere Hanım, tam bir Karadeniz kadınıydı.

En iyi yemekleri o yapardı, elinin lezzeti meşhurdu.

Karalahana sarmasını, haşlamasını, hamsi köftesini, mıhlamasını seven,

 müptelası olan o kadar çok kişi vardı ki...

Yemeklerini yemeye gelenler kadar, kırık çıkığı olanlar,

Ufak tefek cilt hastalığı olanlar da onun doğal ilaçları için gelirlerdi.

Pek çok hastalık için mutlaka bir ilacı vardı.

Haftada bir gün pazara birlikte gider,

on beş günde bir de çarşı pazarında uzun uzun dolaşırdık...

Otlara, yeşilliklere ilgim büyük anneannemle başladı.

85 yıllık yaşamının son on yılında bir şekilde yanında oldum,

Çocukluğunu, gençliğini dinleme fırsatım oldu.

Keles / Kıranışıklar Köyü'nde dünya tatlısı bir yörük kadını ile

Anneannem...

Gezegenleri, Fransızca saymayı, Aziz Nesin'i...

İnsan ayırmamayı...

Düşmanlık etmemeyi, sonsuz hoşgörüyü onda gördüm.

En güzel nohutlu pilavı o yapar...

Hem de her gittiğimde...

Ben hâlâ gezegenleri unutmuş gibi yapıp ondan dinlerim...

Bu benim için çocukluğum demektir...

6 Mayıs doğum günü,

birkaç gün sonra bugün ise anneler günü...

Hayatımdaki varlığı ve bana kattıkları için

çifter çifter teşekkürler can yoldaşıma...

Nilüfer / Maksempınar'da, kan bağına gerek olmaksızın can cana...

Ve babaannem...

İki yıl önce, bir Ağustos günü veda etti bize.

Birkaç gün sonra doğum günümdü üstelik...

Doğumla ölümün kardeş olduğunu öğreterek gitti bana.

Babaannem, bütün arkadaşlarımla en az bir kahve içmiş,

Pek çoğunu evinde misafir etmiş,

Yakın arkadaşlarımla pijama partilerinde,

sabahlara kadar bizi kahkalara boğmuş,

Süper babaanneydi.

Hayat dolu, üşenmek bilmeyen, gönlü hep çocuk kalmış,

Canımın canı, dostum, arkadaşımdı...

Gülen yüzü, şen sesiyle,

Birlikte salıncağa binebildiğim çocukluk arkadaşımdı...

Denizli'de bir köylü kadını, sıcacık bir yürek

Hayatımda "anne" hissiyatının,

annemden sonra gelen karşılıkları olan...

Teyzelerim...

Yol arkadaşım, akıl hocalarım...

 

Annem...

Kıymetini, yaşadığım her an daha iyi anlayarak;

Varlığına minnettarım...

 

Ve kadınlar...

Ve gördüğüm, tanıdığım...

Bakışlarından, yüreklerindeki annelik şefkatini hissettiğim

kadınlar...

Beli bükülmüş, "ana yüreği" ise dimdik kalmış kadınlar...

"Yemek yedirmeden göndermem" diyen candan analar...

Ömrü yüzüne yansımış Anadolu kadını

Denizli / Çal Belediye binasında, bir yörük ninesine rastladım.

Başındaki yağlık, bakışlarındaki dalgınlık dikkatimi çekti.

Benim elimdeki kamera ise onun...

"Senin benim omzuma yatman... En büyük iltifat bana" dedim...

Bir şiir de sana o zaman dedi...

Bir Atatürk şiiri okudu bana...

O, bu toprakların öyküsü...

Belgeselini çekmek bize düştüyse... Yüreğimizle birlikte !

Meryem Teyze ile köyde kapı önü sohbetleri

Ne anaları vardı, Anadolu'nun...

Fethiye'de Kadyanda Antik Kenti'nden çıkıp, kent görevlisinin çay sohbetine dahil olmuştuk ki,

Elinde bir poşet kuzugöbeği mantarıyla çıka geldi masaya...

"Anam dağ keçisi gibi,

çocukluğundan beri aha bu dağlarda dolaşıyor..." dedi oğlu.

Yaktı bi sigara, kattı çaya üç şeker...

Bakışlarım adeta yüzüne mıhlanmıştı.

Toprak gibiydi!

Sanki yüzyıllık tohumların ev sahibi gibi derindi yüzü...

"Yancağızıma geliver..." dedi.

O da başını omzuma yaslayıverdi...

Kırmızı yazması, demli çayı,

Yüzündeki çizgilere sakladığı kahkaları ...

Ömrümce unutamam o anları...

Tarihe yaslanmak...

Marmaris Bayırköy’de bir kahve molası verdiğimiz evin kapıları,

bizi tarihe çıkarmıştı...

O tarih gibi kadın, Feriştah Teyze bize şu şiiri okumuştu..

“Gönlümde dünya kadar arzular var,

İlk arzum pek çok ama

Çaba sarf edip ilerlemek,

İşimle, eserimle yurda hizmet etmek...

Kılıç, kol, saban,

Hepsine muhtaç vatan..."

Senirkent / Uluğbey'in anneleriyle...

Güreşe katılmış deve tüyü verdi bir nine yıllar önce bana...

"Nazara gelmezsin yavrum" dedi.

Bir de çitlik ağacından nazarlık yapar yörükler.

Çameli'nde Durmuş Amca'yı ziyarete gittiğimde,

Yapılışını görmüştüm nazarlıkların, onun usta ellerinde.

Eşinin başında ise küçük bir çitlik nazarlığı ve mavi boncuk asılıydı.

Zamanla eğilmiş bedeni, çilekeş elleriyle,

Bir elma uzattı bana...

Onun cıvıl cıvıl bakışlarını ne kadar izledim bilmiyorum...

Uzun uzun sarıldığımı biliyorum ama ona...

Anneannemle...

Ben ne zaman Anadolu'da bir anaya sarılsam,

Topraktan güç almış gibi hissediyorum...

Bir Anadolu toprağı,

Bir de Anadolu'da bir ana...

Güç verir insana.

Büşra EKİM

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.